"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ne diyemediğimi, neden diyemediğimi anlayacaksınız

Sebahattin YAŞAR
02 Mayıs 2018, Çarşamba
Bu yazı misafir odasında, bir gece vakti; ertesi güne çok az kalmışken yazıldı.

Gecenin ilerleyen saatleri. Ev ahalisi çoktan göçmüşler alem-i nevme. Herkesin uyuduğu saatlerde uyanık kalmak özel bir durum. Gerçekten… Hemen bir abdest alıp, normalde de misafirin dışında kimsenin pek uğramadığı misafir odasına geçiyorum. Adı üstünde ‘misafir odası’. Misafirin ağır basan anlamı, ‘yolcu’.

İnsan da hem misafir hem yolcu. Bu odada insan yolcu olduğunu, yolda olduğunu daha bir hissediyor. Ben de seccademi seriyorum. Tövbe ile O’na (c.c) yöneliyorum. Bu, ancak yaşanınca anlaşılacak bir hal. Loş bir ışık, sessizlik; misafir, yolcu…

Nedense ilk kez beş vakit namazımın, abdestle beraber kaç dakikayı bulduğunu düşünüyorum. Risale-i Nur’daki, harika yirmi dört altın benzetmesi hatırıma geliyor. Yirmi üçünü dünyaya sarf edip, baki kalan bir altını ebedi saadeti kazanmak uğruna sarf etmemek, inanan birisi için ne kadar da akıl dışı geliyor.

Peki her bir saatin bir altın gibi örneklendirilmesi orijinal değil mi? Yirmi üç altın nereye, kalan bir altın nereye, ne kadar sarfediliyor? Bu hesabını yapmalı herkes.

Günde beş vakit kıldığı namazın abdestle beraber kaç dakikayı bulduğunu hesap eden var mı? Peki o bir saatin içinin ne kadar ibadetle dolu olduğunu düşünen kaç kişi var?

Ya o bir saatte de hırsızlık varsa. Zaten ‘namaz hırsızları’ kavramını duyduğumda bana biraz garip gelmişti. ‘En kötü hırsızlık namazdan çalınandır’ cümlesinde irkilmiştim, namazdan nasıl çalınır diye. Ve hırsızlanmış, hakkı yenilmiş, paçavra haline dönüşmüş bir namazla Rabbimizin huzuruna çıkmanın vereceği utancı düşününce, namazdaki kıyamım, rukuum, secdem, okuduğum surelerin hızı daha bir yavaşlıyor.

Uzaktan eğitim kayıtları yaparken, kamera karşısında ne kadar da özenle duruyor, diksiyonu düzgün cümleler kuruyor, daha bir dikkatli kayıtlar yapıyordum. Çünkü kayıtları hem idareciler hem de binlerce öğrenci izliyordu. Ya namazlarımın kayıtları?!

İnsan, hızla akıp giden zaman içinde şöyle bir kenara çekilince, kıldığı namazı, içeriğini, tesbihatını, Rabbiyle özel hallerini daha bir düşünmeye başlıyor. Beş vakit namazın abdestle beraber kaç dakikayı bulduğunu insan böyle vakitlerde daha iyi hesap ediyor.

Başını secdeye koymanın lezzetini, secdeden ayrılmak istememenin kulluk halini insan bu özel ortamda hissediyor. Ben ne desem de, bir şeyleri diyemediğim, diyemeyeceğim apaçık. Çünkü bazı şeyler kişiye özel bu asude sahnede. O özeller ancak kişiye açılıyor.

Ne diyemediğimi, neden diyemediğimi denediğinizde anlayacaksınız. Deneyin, kalbinizde ‘özel bir şeyler’ hissedecek, kulağınızda ‘özel bir şeyler’ duyacaksınız. Böyle ibadet anlarında O(c.c.)’na yakınlaştığınızı, O(c.c.)’nun yakınlaştığını müşahede edeceksiniz.

Okunma Sayısı: 3260
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı