"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Soğukluk vermek -3

Sebahattin YAŞAR
24 Eylül 2014, Çarşamba
“Beni bu bayramımda ağlatmayınız”
Bediüzzaman’ın şu iki mektubunun bizzat vicdanınızla okunmasını tavsiye ediyorum:
“Aziz, sıddık kardeşlerim Re’fet, Mehmed Feyzi, Sabri!
Ben şiddetli bir işaret ve manevî bir ihtarla sizin üçünüzden Risale-i Nur’un hatırı ve bu bayramın hürmeti ve eski hukukumuzun hakkı için çok rica ederim ki, dehşetli yeni bir yaramızın tedavisine çalışınız. Çünkü gizli düşmanlarımız iki plânı takib edip biri beni ihanetlerle çürütmek; ikincisi, mabeynimize bir soğukluk vermektir. Başta Hüsrev aleyhinde bir tenkid ve itiraz ve gücenmek ile bizi birbirimizden ayırmaktır. Ben size ilân ederim ki; Hüsrev’in bin kusuru olsa ben onun aleyhinde bulunmaktan korkarım. Çünkü şimdi onun aleyhinde bulunmak, doğrudan doğruya Risale-i Nur aleyhinde ve benim aleyhimde ve bizi perişan edenlerin lehinde bir azîm hıyanettir ki, benim sobamın parçalanması gibi acib, sebepsiz bir hâdise başıma geldi. Ve bana yapılan bu son işkence dahi, bu manasız ve çok zararlı tesanüdsüzlüğünüzden geldiğine kanaatim var. Dehşetli bir parmak buraya, hususan altıncıya karışıyor. Beni bu bayramımda ağlatmayınız, çabuk kalben tam barışınız.” Said Nursî
Nazik hizmet zamanlarında çok da kardeşlerin kusurlarıyla meşgul olmamanın gerekliliğine dikkatleri çeken Bediüzzaman, yine oldukça yerinde sosyal bir reçete sunuyor.
Bediüzzaman’ın ısrarla üzerinde durduğu mevzulardan birisi de işte bu gelen mektuptur: 
“Aziz, sıddık kardeşlerim Hüsrev ve Mehmed Feyzi, Sabri!
Ben sizlere bütün kanaatimle itimat edip istirahat-ı kalple kabre girmek ve Nurların selâmetini size bırakmak bekliyordum ve hiç- bir şey sizi birbirinden ayırmayacak biliyordum. Şimdi dehşetli bir plânla, Nur’un erkânlarını birbirinden soğutmak için resmen bir iş’ar var. Madem sizler lüzum olsa birbirinize hayatınızı, kuvvet-i sadakatiniz ve Nurlara şiddetli alâkanızın muktezası olarak feda edersiniz. Elbette gayet cüz’î ve geçici ve ehemmiyetsiz hissiyatınızı feda etmeğe mükellefsiniz. Yoksa kat’iyyen bizlere bu sırada büyük zararlar olacağı gibi, Nur dairesinden ayrılmak ihtimali var diye titriyorum. Üç günden beri hiç görmediğim bir sıkıntı beni tekrar sarsıyordu. Şimdi kat’iyyen bildim ki, göze bir saç düşmek gibi az bir nazlanmak sizin gibilerin mabeyninde hayat-ı Nuriyemize bir bomba olur. Hattâ size bunu da haber vereyim: Geçen fırtına ile bizi alâkadar göstermeğe çok çalışılmış. Şimdi, mabeyninizde az bir yabanilik atmağa çabalıyorlar. Ben sizin hatırınız için her birinizden on derece ziyade zahmet çektiğim halde, sizden hiç birinizin kusuruna bakmamağa karar verdim. Siz dahi, haklı ve haksız olsa benlik yapmamak, üstadımız olan şakirtlerin şahs-ı manevîsi namına istiyorum. Eğer o acip yerde beraber bulunmaktan gizli parmaklar karışıyorlar, biriniz Tahirî’nin koğuşuna gidiniz.”                                   Said Nursî
Evet, anlaşılıyor ki, Nur Talebeleri üzerinde her zaman bir takım zihniyetlerin, komitelerin oyunları, tezgahları ve planları olagelmiştir. Bediüzzaman’ın ikazları ise, bu tür tezgâhlara karşı uyanık durmak, benlik ve enaniyet savunması yapmamak ve kardeşliği ön planda tutmak anlamları içeriyor. Yoksa, ihlâs kırılırsa, bütün Nur Talebelerinin hukuklarına bir tecavüz ve hizmet-i imaniye ve Kur’âniyeye bir taarruz hükmünü alır ki, bu vebalin üstesinden kimse gelemez. Bir dâvânın içinde olmak, o dâvânın müntesiplerinin hepsinin hukukunu gözetmeyi gerektirir. Büyük kayıplar olacaksa, sizin küçük haklı olmanız bir anlam ifade etmiyor. Böyle durumlarda insafla adım atmak, haklılığın bir alameti olacaktır.
Rabbim Nur Talebelerini istikametten, şahs-ı manevidan ayırmasın! Ama imtihan da devam ediyor.
Okunma Sayısı: 1061
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • celal can

    24.9.2014 10:40:00

    1 -Nur talebelerinin üzerindeki zındıka, komite oyunlarını ,tezgahları ve planlarını daha üst boyutlara taşıdılar.bu komiteler hesaplarını 50-100 senelik planlara yayarak projelerini hayince işletiyorlar.bu planı ilk farkeden üstadımız olmuş.iman hizmetini sonraki nesillere taşımıştır.lakin 11 eylül ve ondan önceki zamanlarda   Türkiyemizde ve dünyada yaşanan kötü hadiseleri islami terörizm adı altında pazarlamaya başlamışlardı. 11 eylülden sonra görüldüki tam tersi bu tutmadı İslama ilgi katkat armaya başladı.müslümanlar arasındaki ittiadı kuvvetlendirdi.bizler bunu fark ettik.fakat aklımızdan çıkarmayalım zındıka komitesinin de dikkatini çekti.şimdi düşünüyoruz risalei nurlar dünyada 60 yakın dile çevrilmiş.bu demek oluyorki müslüman çoğrafyanın dışında ki ülkeledede okunuyor.yani risalei nur okuyan herhangi ülkenin müslümanı bir başka nur talebesi ve müslümana düşman olabilirmi.olmaz tabi fakat soğukluk verebilir. NOT:DEVAM EDİYOR........

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı