Hayatın nasıllığı uykunun nasıllığı ile sorgulanır. Uyku, hayat için güçlü bir göstergedir.

Milletlere göre uyku ortalaması değişiyor. Vakıa şu ki, çok çalışanlar az uyuyorlar. 

Düşünsenize, üzerinde ciddî bir sorumluluk bulunmayan, himmeti, milleti olmayan hangi bir büyük var ki, uykuları kaçmıyor olsun? Sorumlu olduğu insanların neşe ve üzüntü halleri önce onların dünyasında karşılık bulmaz mı?

Uğrunda uykuların kaçmadığı hangi şey var ki ulaşılması çok kolay olsun. Gözlerine uyku girmeyen, gecelerini ibadetle geçiren âlimler günümüz insanına bir ideal uğruna yaşamanın birer örneği değil midirler?

Keyifle uyumayı kendine zül telâkki eden bir halet-i ruhiyeyi ele alırken toplu taşıma araçlarında, konferans salonlarında, sinemalarda, eğitim ortamlarında neredeyse ayakta uyuyan veya uyuklayan gencecik insanları görünce insanın gelecekten endişe duymaması imkânsız hale geliyor.

Sebebi ne olursa olsun uykuların kaçmasını hayra dönüştürmek mümkün.

Geceleri uykularınız kaçıyorsa, bir türlü gözlerinize uyku girmiyorsa, hatta yatıp tekrar gecenin bir yarısında uyanıyorsanız, benim size bir tavsiyem var. Kalkın. Bir abdest alın. İki veya dört rekât bir gece namazı kılın. Biraz da seccadede oturun. Tefekkür edin. Duâ edin. Bir de eğer o günün günlük okumasını yapmamışsanız, üç beş sayfa kitap okuyun. Yapabiliyorsanız, Kur’ân’dan bir iki sayfa veya Cevşenden bir iki fasıl seslendirin. Bu gerçekten çok iyi geliyor. Ondan sonraki uygun saatlerinizin kalitesinin çok yükseldiğini göreceksiniz. Yani bir saat uyku, ama iki üç saat kadar hayata katkı sağlıyor. Tecrübe konuşuyor. Deneyin, ne demek istediğimi anlayacaksınız. Gerçekten.

Siz de gecenin bir güzel yarısında uyanıyorsanız, bunu gerçekten büyük bir manevî ikrama dâvet gibi düşünün. Yani mutlak gideceğimiz kabrin, aydınlanması, genişlemesi az bir şey midir? Bu adım, kat’i olan gidilecek yerin üzerine ciddî bir çalışmadır. Deve kuşu gibi kafayı kuma sokmak fayda vermez.

Geceleri uyanıyorsanız, bunu bir fırsata dönüştürebilirsiniz.