"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ağaçlar çağırıyor...

Selim GÜNDÜZALP
05 Nisan 2015, Pazar
Birini görmek, binleri hatıra getiriyor. Birini göremeyince, hepsini gözden kaçırıyoruz.

Kaçıyor meselâ bahar. Gidiyor bahar dostu çiçekler. Gidiyor üzerinde binbir mu’cizeyle ağaçlar.

Çoktan merhaba dediler.

Şimdiyse “elveda”ya hazırlanıyorlar.

Gitti gidiyor yine bir bahar. Gelmesi hasretle beklenen değerli bir dost kadar...

Beklendiyse eğer bu bahar… Ve ağırlandıysa güzelce ve elden geldiğince, mesele yok. Ama iltifat bulmadıysa, alâka görmediyse, çok yazık.

Belki de bizim için başka bir bahar yok. Belki de bu bahar, bizim için son bahar.

Bu baharda ne gördün, ne  bildin ve ne yaşadın ise ey nefsim, hepsi o kadar..

Bediüzzaman Hazretleri gibi, kırlara çıkıp, sarı çiçekleri, beyazlara bürünen, gelinliklerini giymiş ağaçları seyir zamanıdır şimdi..

Mahsulat ya da tarla kimin olursa, tefekkürü bizim olsun..

Bu bahar son baharımız olabilir. Haydi dışarıya.. Haydi kırlara, bahçelere, tarlalara, çiçek açmış ağaçların yanına..

Bu, olağanüstü bir şey değil mi dostlar? Kurumuş ağaçlar diriliyor, mahşer gününün provası yapılıyor.. Daha ne olsundu?

Meleklerin bile seyrine doyamadığı bu dünyadan bir bahar manzarası bu.

Çok mu önemli işlerimiz var?

Aldatmayalım kendimizi.. Çoğu bize ait olmayan dünyevî meşgaleler, hepsi bahaneler..

Hazırlanınız, geliyor o günler..

Göç yakın diyor bu sesler..

Biz yapsaydık, biz böyle güzel süsleseydik ağaçları, bahçeleri dâvet etmez miydik, çağırmaz mıydık seyirci aşıkları.. Beklemez miydik? Beklerdik her halde, gelin görün diye bu harikaları diye..

Bizi de Rabbimiz çağırıyor en antika eserlerini, en harika san’atlarını daha yakından görmemiz için.

* * *

Çiçek açan her ağaç minaredeki müezzinin dâveti gibi... Hayya alel felah... Hayya alel felah... “Haydi gelin, haydi görün, haydi gelin de feraha erin..” diye sesleniyor bize.. Tek tek hepimize..

Güneş nasıl hepimiz için doğuyorsa, ay nasıl hepimiz için çıkıyorsa.. Bahar da hepimiz için.. Sesleniyor bize..

Kaçmaz bu fırsat, bu mevsimin en harika, hiç masrafsız en kazançlı olayı bu. Çok hayır çok sevap var bu baharda.. Görmek, gezmek bedava..

İşte Allah’ın hem en değerli ve hem en ucuz bir hediyesi gözlerimizin önünde..

Dünya kadar masraflar yapıp bir alış veriş için, indirimden istifade için, mesafeler kateden hatta ülkeler arası seyahat edenler.. Sözümüz sadece size değil hepimize, en başta da nefsimize...

Ticaretten biraz olsun anlayanlar, bu hiç masrafsız ve en kârlı olan tefekkür ziyafetini kaçırmazlar.. Nasipleri varsa elbet..

Hasta olup, evinden ve yatağından dışarı çıkamayanlar.. Onlar bile bu bahardan niyetleriyle istifade edebilirler. Ya da bir saksıdaki çiçeğe bakıp, her ağaca, her çiçeğe bir selâm verebilirler, Maşaallah, Sübhânallah diyerek güzel ve kârlı bir ticaret yapabilirler.. 

Allah kullarına zorluk vermez.. Allah bizimle her daim, O’nun rahmetinin gözetimi ve idaresi altındayız hep..  O bizimle, ama biz kiminle?

O da ayrı bir mesele..

* * *

Rabbimiz yarattığı her şeyi güzel yaratıyor, yaptığı her işi seyre ve takdire değer inceliklerle dolu.

Bu bahar izlenmeye değer.

Bu bahar geçmeden ve bitmeden bir değil binler gözle seyre değer.

Ne dersler gizli..

Çiçek açmış bir ağacın yanına varmadan, bir dosta sarılır gibi, ona sarılıp kucaklamadan duyamazsınız ki ne dediğini.. Bir deneyin, hak vereceksiniz..

Hele varın bir ağacın yanına..

Belki bir diyeceği vardır size..

Kulağını dayasana..

Belki de çok özel bir diyeceği.

Bir röportaj yap, sorular sor, konuş onunla..

Bakalım ne diyecek sana..

Kalb kulağı ile dinlesen duyarsın inşaallah..

* * *

“...Güya çiçek açmış her bir ağaç, güzel yazılmış manzûm bir kasîdedir ki, o kasîde Fâtır-ı Zülcelâl’in medâih-i bâhiresini inşâd edip, şâirâne lisân-ı hâl ile söylüyor.” (Bediüzzaman, Sözler)

* * *

Evet, her gün dünya yeniden yaratılıyor. Her sabah taze bir gün başlıyor. Yeni bir pazar kuruluyor. Yeni bir sayfa açılıyor bu pazarda, ahiret ticaretimiz için. Ömür denen nazlı çiçek boy atıp serpiliyor.

Hasılı bir değil, binbir işler oluyor her sabah bu dünyada...

Her yapılan bizim için, her değişiklik biz insanlar için.. Bizim faydamız için..

Her şey madem bizim için… Sormalıyız o halde, biz kimin içiniz? Dünyada işimiz ne, yaptığımız ne için?

Sermaye, kârdan önemlidir. Sermayemiz ömrümüzdür. Burada ne kazanırsak, onunla kazanacağız. Ya da kaybedeceğiz...

* * *

Geriye doğru dönüp baktığımda hep güzel şeyler yapan insanları hatırlıyorum her nedense?

Bundan da şu çıkıyor:

Demek ki; bu dünya hayatından maksat hayırlar, iyilikler ve güzellikler oluyor. Şerler, çirkinlikler bunların yanında zerre bile değil. Kaldı ki, çirkinin yaratılması bile çirkin değil. Çünkü çok çirkinlikler var ki, güzelliklerin görünmesine, ortaya çıkmasına hizmet ediyor.

Güzellerin güzelliğini arttıran, çirkinin çirkinliğidir. Dolayısıyla o çirkin dahi bir güzeldir.

Diken güle işaret ediyor... Hastalık afiyete...

Karanlık da ışığın görünmesine hizmet ediyor..

* * *

Allah’ın istediği tarzda güzelce bir hayat yaşamak ve hayır üzere olmak ne güzel..

Elmanın, üzümün, şeftalinin, eriğin de çürüğü var, karpuzun, kavunun da içinde keleği var.

Yazın, kışı da var..

Ölüm de var.. Hastalık da var..

Bunlar değildir daha çok hatırladıklarımız.. 

İnsanın hatırında kalan daha çok afiyet, zevk ve lezzet kısmı olmalı.. Çünkü fazla olan nimetler bunlar.. Afiyet sürekli, hastalık ara sıra..

Evet yoklasak hafızamızı, aklımızda ve hayalimizde hep bunlar var. Hayırlar ve iyilikler baskın vaziyette... Hatta şeytanın yaratılmasında bile bu hikmet var.

Onun adımlarını izlemeyenler, onun tuzağından uzak durup sakınanlar bu dünya sınavını kazanıp, ebedî saadet diyarına yol alıyorlar..

* * *

Haydi artık düşelim yollara, tam vaktidir.

Ömürden geriye ne kaldığı madem belli değildir.

Haydi o halde, kalbimizi de yanımıza alıp, düşelim bu bahar yollara.

Ziyarete gidelim bir dosta gider gibi...

Gidelim ağaçlara...

Çiçek açmış bizi bekleyen beyaz dostlara.

Kışın beyaz sayfasında kar mektubunu okuyanlara..

Şimdi bir çağrı daha var..

Bahar çağırıyor yeşil sayfasıyla..

Onları yanına... O sayfanın üstündeki çiçek açmış beyaz satırlarla...

Okumaya çağırıyor dostlar.. 

Yazarından imzalı kitap almak için sıraya girenler.. Daha ne duruyorsunuz? Allah’tan imzalı ağaç denilen kitaplardaki, çiçekle atılmış müstesna imzaları, her biri sizin için özel imzalanmış mektupları okumaya, haydi!..

Haydi Bismillah, dâvete icabet gerek.

Aslında bu dâvet ağacın eliyle ve beyaz mektubuyla Allah’tandır bilene ve hissedene.

Rahman olan Allah çağırıyor belki bir daha vaktiniz olmaz. Belki son baharınızdır, görün de derin maneviyat çiçeklerini.. 

Bu baharın hiç olmazsa ne olur hakkını verin..

Bize de ne olur bir duâ edin..

Essalâtü vesselâm aleyke Ya Rasulallah...

Okunma Sayısı: 1927
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı