"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bu bahar

Selim GÜNDÜZALP
08 Mart 2015, Pazar
Gözüm yollarda bu bahar…

Hiçbir şey göründüğü gibi değil.

Her şey değişiyor birden.

Küçücük bir ses olsun çıkmıyor, bir fısıltı bile duyulmuyor.

Odunların içinden bembeyaz çiçekler fışkırıyor.

Aman Allah’ım, bu nasıl sessizce bir faaliyet…

Bu nasıl “gör beni” diye herkesi çağıran bir davet…

Gör ne olursun…

Bu bahar duy kokusunu. Al kokusunu baharın.

...

Hayat bir aynadır, ağaç bir aynadır, çiçek bir aynadır.

Nasıl bir kalbe sahipsek bu aynada onu görürüz.

Gözümüzle değil, kalbimizle görürüz.

Bu bahar kalbimizle gören gözler ver ya Rab!

Bu bahar her yolun götürdüğü yere değil, kalbimizin götürdüğü yere gidelim.

Hiçbir yolu olmayan tepedeki ağacın bembeyaz çağrısına uyalım.

“Hadi yanıma gel” diyen o ağacın yanına gidelim hiç açılmamış yollardan.

Ne diyordu Hazreti Peygamber (asm): “Çocuk, cennet çiçeklerindendir.”

Çiçeklerle beraber gidelim çiçek açmış ağaçların yanına…

Sağa sola selam verelim.

Uçan kuşa, buluta, Rahman’ın iltifatı, hediyesi olan ne varsa her şeye…

Bu bahar nasibimiz fazla olsun diliyoruz Rabbimizden.

Ya Rab, her güzel sözün, her güzel kitabın sonunda, gündüzlerin, gecelerin sonunda, izninle inen yağmurun tanelerinde, rüzgârın nefesinde, açılan her sayfada, Senin izninle taze bir başlangıç var. Her adımda, her başlangıçta yeni bir anlam var.

Ey insan! Mademki her şey yeniden başlıyor bu bahar, mademki ayağımızın altına seriliyor yeşil halılar, mademki sana gelmeyen var, sen git kucakla dostlarını…

Dostların olan ağaçlar, bekliyor seni bu bahar.

Evet, ağaçların başlarındaki çiçekler, meyvelere işaret eder.

Görebilseydik bugünden geleceği, koparmazdık ağaçtaki çiçeği.

Yuvamızdaki çiçeklere, o cennet çiçeklerine de en az onlar kadar değer verirdik.

Her sabah bahar çiçeği koklar gibi koklardık yaprakları.

Kime, neye, niçin zaman ayırdığımıza bir bakalım.

Nerelerde akıp gitmiyor ki, ömür suları?

Bize ait bir hayat değilmiş gibi sanki yaşadığımız. Kazanılmış bir gönül götürmek varken Rabbin huzuruna biz neyle meşgulüz Allah aşkına..

Baharın da, ağacın da bir gönlü, dalın da çiçek gibi bir gönlü olduğunu unutmasak bu bahar…

Gökyüzünde ışıldayan yıldızlar da bir çiçek. Bakıp da maşallah diyecek mü’min gözler arıyorlar.. Bir demet derilsin bekliyor o çiçekler de.

“Görevimizi güzel yapıyoruz, okuyacağınız sayfalar açıyoruz.” diyorlar.

Gündüz bahar sayfasını okuyanlara Allah, geceleyin de gökyüzü sayfasını açıyor... Okusunlar diye…

Bu sayfa da güzel; güzeller güzeli Sendendir Rabbim, Senden.

Görelim; gördüğümüzü de görelim. İki göz nasıl bir görüyor, onu da görelim.

Gören göz kendini göremiyor ama gördüklerinden göremediği Rabbine ulaşıyor; onu da görelim. Anlayalım ki, beden gözünün arkasında kalb gözü olmazsa bir hiçtir insan, bir hiç…

...

“Nasıl sevmeli?” diye, sevmeyi merak edenlere ders veriyor, gözümüzün önünde bir ağaç.

Bak ki göresin...

Rahman olan Allah sevgisini nasıl gösteriyor bu bahar...

Ağaçlar karşılıksız seviyor. Dikkatleri çekiyor. Sevgiden bir demet yapmış, takdim ediyor.

“Rabbim odundan bunları nasıl çıkarıyor, hele gör” diyor.

Sen saymaya kalksan sayamazsın; ama belli ki, önceden sayılmış hepsi. Hangi dalda kaç yaprak olacak, hangi mevsimde kaç çiçek açacak, hangi meyve hangi yaratılanına gidecek ve bir gün girdiği o bedenden ve o gözden hangi ağacı seyredecek o meyve…

Hepsi yazılmış.

Sesleniyor, konuşuyor, tebessüm ediyor ağaçlar bize bu bahar.

Ağaçlarla aramızdaki en kısa mesafedir bu mesajlar..

Bahaneleri bırakalım...

Öyle ya da böyle vakitsiz çıkıp şöyle bir ağacı ziyaret edelim ve bütün ağaçlara selam duralım. Hepsinin üzerinden Rabbimize dualar edelim, salât u selâmlar sunalım Efendimize (asm)…

Kuru dallara can veren Rabbim, kalbimize can ver, ömrümüze bereket ver…

Yüklerimizi atıp yeniden bir sayfa aç hayatımıza…

Ayıplı, kusurlu, günahlı hallerimizi affet ya Rab, affet…

...

Geçip gider kışlar..

Misafir olur baharlar..

Canlanır ölmüş ağaçlar..

Ağaçların başlarında beyaz çiçekler, yeşil yapraklar...

Yeşil ile, beyaz ile, baş başa neler konuşmaz ki insan...

Şimdi bakıp gözlerimizle okşadığımız bir yaprak, belki de duacımız olacak, bu dünyadan göçüp gittiğimiz zaman.

Hep utandırıyor ağaçlar.

Arkamızı dönüp, umursamadan geçiyoruz.

Unutuyoruz onları çoğu zaman. Onlar bizi unutmuyor.

Hep hatırımızı soruyor, ruhumuzu okşayacak sözler söylüyorlar.

Utandırıyorlar bizi.

Dostluk neymiş, vefa neymiş öğretiyorlar..

İlahi rahmetin bir damlasını, dalların üzerlerinden bize gösteriyorlar…

Ne bilir ağaç süslenmeyi, çiçek açmayı ne bilir?

Ne bilir seni, beni, kediyi, kuşu, rüzgârı, bulutu…

Bak ayağı olsaydı durmazdı öyle toprağa bağlı..

Küserdi belki, çekip giderdi. Rahman çakmış, sabitlemiş yerine. İzinsiz adım atmaz olmuş görelim diye.

Kuru bir toprağa kurmuş tezgâhını…

Çalışıyor yaz kış demeden, gece gündüz demeden..

Dostluğa vefaya sığar mı? Olanı biteni görmeden geçmek yakışır mı insana?

Görelim, Rahmana şükürler sunalım diye dilimizle, kalbimizle…

Bu bahar.. Bekliyor bizi çiçek açmış ağaçlar..

Fotoğraflardaki ağaçlara bakıyoruz da, gözümüz önündeki gerçeğine bakmıyoruz çoğu defa.

Ne ağacın, ne çiçeğin, ne meyvenin..

Biz var mıyız gerçekten hayatın içinde?

Yoksa kayıplarda mıyız?

Kayıplarda olan insan! Bilesin ki kayıtlardasın.

Kaçamazsın! Kaybolamazsın!

Nereye gidersen git, gözaltındasın, kayıtlardasın…

Bir sözümüz de define arayanlara...

Onlara bakıp da ağzının suyunu akıtanlara.

Nereyi kazarsanız kazın, gözlerinizle kazdıklarınızdan daha büyük bir define bulamayacaksınız bu dünyada..

Ama bir şartla…

Allah namına bakarak, Onun namına giderek, Onun adını zikrederek…

Gözlerinizin önünde eşsiz hazineler var, hem de bembeyaz.

Bu bahar çağırıyor ağaçlar. “Gelmeyene yazık, görmeyene yazık, hem de çok yazık!” diyorlar..

...

Bir bahar olsa gerek…

Bir bahar olsa gerek…

Bu bahar, o bahardan haberci olsa gerek.

Bitmeyen bir bahar var.

Ölümsüz, sonsuz bir bahar var.

Hem de, tüm sevdiklerimizle beraber olacağımız bir bahar var...

Ama o bahar, bu baharın hakkını verene var.

Evet ebedî bahar var, davetliyiz o bahara.. Ama önce bu bahara...

Ağacın gözleridir çiçekler.

Bir bak gözlerinin içine, anlarsın ölümden sonraki dirilişi ve doğuşu..

O zaman anlarsın yok yokmuş, ebedî bir hayat varmış.

Bize yakışan bu.

Bu bahar bize yakışanı yapmaya var mısınız?

“Onlar göklerin ve yerin ifade ettikleri mânâlara bakmazlar mı?” (Araf, 185)

Rabbim, binlerce güzel eserin gibi, kâinat kitabının bahar sayfasındaki ağaç, çiçek ve yaprak kelimelerini de, hakkıyla okuyamadan, yarın Senin huzuruna çıkmak düşüncesi kalbimizi perişan ediyor, çileden çıkarıyor…

Ne olur dikkatli ve selim bir kalb ve iman nasip eyle...

Hadi bakalım...

Hadi, geç olmadan...

Boş gözlerle değil, dolu bir kalple, imanla, inançla..

Sevgili Peygamberimize de (sav) sonsuz salât ve selamla...

Es-salâtü ve’s-selâmü aleyke yâ Rasûlallah…

Okunma Sayısı: 4877
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı