"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Belâgatına secde edilen kitap: Kur’ân-ı Kerîm

Sertaç LÜSER
14 Temmuz 2015, Salı
Üç ayların sonu Rahmet ayı, Kur’ân-ı Kerîm Ayı’na veda etmek üzereyiz.

Rabbimiz bizi bu aylara ve Kadir Gecesine ulaştırdığı için bütün Müslümanlar adına hamd ve sena olsun. Bilindiği gibi Kur’ân’ın tamamı Kadir Gecesinde dünya semasına, ordan da yaklaşık 23 senede peyder pey, Peygamberimiz’e (asm) indiriliyor. Bin dörtyüz yıldan beri de kararmış kalplere, sönmüş akıllara, hasta ruhlara, maddî ve mânevî şifa ve nimet oluyor. Peki Kur’ân’ı işiten kulaklar, gönüller ve Ruhlar buna nasıl tepki veriyor? Nasıl karşılıyor?

Kur’ân, ilk indirildiği dönem göz önüne alındığında sözden, kelâmdan, belâgatten, fesahatten anlayan uzmanların, tabiri caizse söz ustalarının, kelâm erbabının arasına gönderiliyor. O zamanın panayırlarında söz para ediyor, sözler pazarlanıyor, sözler satılıyor. Bir şair, bir efendiyi sena ettiği bir şiir karşılığında keselerle altınla mükâfatlandırılıyor. Bir meseleyi, bir hadiseyi en kısa, en güzel, en veciz biçimde anlatmak, o zaman insanlarının en büyük maharetleri arasında bulunuyor. Risale-i Nur’dan da hatırlayacağımız gibi, muallakatü’s-seb’a (yedi meşhur şiir) altın harflerle yazılarak Kâbe’nin duvarlarına asılmıştı. Kur’ân-ı Kerîm nâzil olduktan sonra, bu şiirlerin sahiplerinden Lebid’in kızı, Kur’ân âyetlerini duyunca, “Kur’ân’ın belâgatı karşısında bu şiirin bir önemi kalmadı” diyerek babasının Kâbe duvarındaki şiirini indiriyor. O meşhur şairlerden hiçbirisi Kur’ân ile mübareze edemiyor, teslim oluyorlar. Hem bedevî bir edip “Fesda’ bimâ tü’mer” âyeti okunurken işittiği vakit secdeye kapanmış. Ona dediler: “Sen Müslüman mı oldun?” O dedi: “Hayır, ben bu âyetin belâgatına secde ettim.” demiş.

İşte bir sözle kan dâvâlarının başlayıp bir sözle bittiği o dönemde Hâkim-i kelâm, sözlerin en güzeli, kelâmların en üstünü, hitapların en yücesi indirilmiştir.

Geceleri sefahat ve eğlence ile meşgul olmayan Mekkelilerin Peygamberimiz (asm) Kur’ân’ı okurken Kâbe’nin örtüsüne saklanıp dinleme arzuları ve ondaki belâgata, fesahata ve hitabete hayran olmaları Kur’ân’ı Kerîm’in en üstün olma, mu’cizevî olma yönünü göstermiş. Müslüman olmadığı halde âyetin belâgatine karşı secde etmek isteyen, ama yaşlılığından dolayı secde edemeyenleri, eline bir avuç toprak alıp alnına sürerek secde ettirmeye mecbur bırakmış. “Bizim de secdemiz böyle olsun” dedirtmiştir.

İşte kelâmların en üstünü olan “Kur’ân-ı Hakîm yirmi üç senede değil, belki bin üç yüz senede bütün ins ve cinne karşı bu meydanı okumuş ve okuyor. “Eşsiz olduğunu ilân etmeye devam ediyor ve her asrın hem din, hem de fen âlimlerinin takdirlerini alıyor. 

Rabbim, Kur’ân-ı Kerîm’in dünya semasına indiği bu mübarek geceyi, Kur’ân ile, O’nun mu’cizevî tefsiri olan Risale-i Nurla meşgul olmayı, Kadir Gecesini hakkıyla ihya ederek gelecek yıllarda da bu mübarek gün ve gecelere ulaşmayı cümlemize nasip etsin, amin.

Selâm ve duâ ile...

Okunma Sayısı: 4320
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Said Yüksekdağ

    14.7.2015 05:25:55

    Maşâallah tebrik ediyorum Sertaç abi.. Gün geçmiyor ki güzel bir yazını daha okumayalım.. Rabbim daha nice güzel yazılar yazmanı nasip etsin inşâallah..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı