"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dâvâsını ifade eden kazanır

Şeyda Sultan ZENGİN
01 Haziran 2017, Perşembe 00:05
Ramazan sonuna doğru biteceğini öğrendiğim final sınavları başlamadan bir aile ziyareti gerçekleştirelim, ana baba hakkını gözetelim dedik.

Bu maksatla Adana’dan Elazığ’a trenle yola çıktık sabahın erken saatlerinde. Yol uzun, iyi de kitap okunur. Çantamı hazırlarken Risalemi ve birkaç kitabımı da yanıma aldım. Bir de gazete aldım bayiden, belki birine veririm diye. Tren istasyonuna girerken iki kız dikkatimi çekti; ben yaşlarında, bana benzer giyimli iki genç. 

Sonra vagona doğru yürürken tekrar gördüm onları, bankta oturuyorlardı. Selâm verdim tanıştık sohbet ettik. Hatta “beraber aynı kompartımana binelim” dedik ve vagona geçtik. Yan odada da tek başına bir kız oturuyordu, onu da yanımıza çağırdık. “Nerelisin, ne okuyorsun” sohbetlerinden sonra “nerede kalıyorsun “sorusuna sıra gelince “hah” dedim, şimdi hizmeti anlatma zamanı geldi. 

Yeni Asya cemaatini öğrenince “Hiç duymamıştım nasıl bir yer orası” diye sordu. Derhal gazeteyi çıkardım, 1971’de kurulduğunu, imana hizmet eden iyi bir gazete olduğunu anlattım. “Bakabilirsin,” dedim. Maşallah bir aldı bir daha elinden bırakmadı kız. Özellikle Ramazan sayfasını hep okudu. 

Sonra “risaleleri nasıl tanıtsam, nasıl açsam konuyu” diye düşünürken epey saatler geçti bir türlü nabzı tutamadım. Her halde buradaki hizmetimiz bu kadardı derkeeen, yan kompartımandan bir kadın bizim odaya geldi ve offlayarak:

“Kızlar içim sıkılıyoooor daralıyorum. Kocam hapiste şu geçtiğimiz ilçede, görüşmeye almadılaaar bi fena oluyorum” dedikten sonra gitti yerine. Hepimiz bir tuhaf olduk. Birşey diyemedik. Aklıma direkt gazetenin ilk sayfası geldi, cezaevi mektupları. “Kızlar” dedim, “Acaba şurası ablayı teselli eder mi bi okuyum size.”

Hapishane mektubunu okudum hepsi takdir etti. “Bir de Ramazan’la ilgili bir kısım var, orayı da okuyayım” dedim. İlgiyle, hayranlıkla dinlediler. Hazır okumaya başlamışım durur muyum; “Şuâlar kitabında da çok güzel teselli verici yerler var, bu abla tevekkül edebilse sıkıntısı hafifler, hasbunallah demesi lâzım onun. Meselâ Hasbunallah veniğmel vekîl kelimesini şöyle açıyor Said Nursî: ...”

“Hem Meyve Risalesinde şunları diyor:...”

“Hem bize şöyle şefkat dersi veriyor :...”

Mânâlı bakışlar, gözle tasdikler, ruhta sükûnetler.. 

Ve bende düşünceler: “Allah’ım ben ki aciz bir kulunum, eskiden toplum içinde konuşamazdım bile, birileriyle tanışmaya çekinirdim. Ne de güzel istihdam ettin bizi, istidatlarımızı inkışaf ettirdin.. Hamd ü senâlar olsun...”

Sonra biri dedi ki: “Biz hele gidelim ablanın yanına, bu kitaptan ne açarsan ona ferah olur.” Ne doğru dedin, ne açtıysam bize ferah oldu Risaleler. Şuâlar Risalesi gözümde o kadar değerlendi ki, sanki bütün imanî meseleler ve lâhika mektupları hepsi içinde dercedilmiş mübarek. Ablanın yanına gittik, eşinin neden hapse girdiğini öğrendik. Bir yolculukta kavgaya karışmış şikâyetçi olmuşlar 15 gün evvel içeri girmiş, inançsızmış hem de eşi. Biz de baktık ki ablanın da inancı sarsılmış, hemen konu değişikliği yaptık ve Risaleye devam... Allah’a iman, ahirete iman, kadere iman derken bayağı konuştuk. Giderken de gazeteyi yanında bıraktım ki okusun. “Okurum“ dedi. Tebliğ vazifesini yapmış olmanın hele de dâvâmızı ifade etmiş olmanın verdiği gönül rahatlığıyla odamıza geldik. Ve bugünlük tebliğ vazifemiz bitti çok şükür. Yok biter mi hiç, kâinat boşluk kaldırır mı? Konuşmaya devam ettik. Arkadaş tarikate mensupmuş, hocaymış, bazen Risale-i Nur’u o da okurmuş. Dedim en ziyade sizin okumanız lâzım, zira tarikatlerin de nihayet amacı imanı arttırmak. Bu eserler de imanı ilmelyakînden hakkalyakîn yapıyor, yani arttırıyor... Yine açtım bir yer telefondan, Barla Lâhikasından;

“Ey kardeşlerim ve ey halifeler! Tarîkatın ve hakikatın müntehasını anlamak isterseniz, risaleleri ciddiyetle okuyun. Bâlâdaki zâtların arkasında gidersiniz ve yüksek imanlarına yaklaşırsınız. 

“Ey ehl-i tarîkat kardeşlerim, bilhâssa sizlere çok rica ediyorum, risaleleri bir defa okuyunuz. Risalet-ün Nur ve Mektubat-ün Nur’un her bir satırında, bir kitabın tesirini bulamazsanız, bana ne derseniz deyiniz, kabul ediyorum. 

“Tekrar çok tavsiye ediyorum, okuyun, okuyun. Okudukça, Risaleler feyzâver nurları saçıyorlar. Okudukça iştiyaka getiriyorlar, usanç vermiyorlar. Başka kitapları bir-iki defa okusan, insana usanç veriyor. Halbuki Risaleler öyle değil, okudukça başka başka iman halleri telkin ediyorlar.”

Tarikate mensup arkadaş döndü dedi ki “Ben de Mektubat okuyordum, bitmemişti. Şu an o kadar pişmanım ki bitirmediğime..”

Hepimiz şevklendik, ilim öğrenmenin faziletlerinden konuştuk. Ayarlasak bu kadar güzel bir ortam olmazdı yani... Hepimiz birbirimizden, sohbetimizden memnun kaldık. O küçücük oda genişledi, bir seyyar medrese oldu sanki..

Gazetemiz de bayağı hizmete vesile oldu maşallah.. Hazırlayan ağabey, ablalarımızdan Allah râzı olsun, adeta küçük bir Risale-i Nur tanıtma kitapçığı.

Nihayet Malatya’ya gelmişiz, onların yolculukları bitmişti maalesef... Vedalaştık, duâlaştık ve sureten ayrıldık kardeşlerle. Peki, ama benim daha 2 saatim var. Ne yapmalı? Hizmet hizmet derken şahsî okumayı unutmamalı, Risale-i Nur’un kapağı yavaşça aralanmalı...

Okunma Sayısı: 3192
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Nur'a Müştak

    1.6.2017 08:39:00

    Bir yerde bir nur talebesi varsa orası bizimdir demiş Üstadımız.ALLAH razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı