"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’dan astronomik tesbitler

Sinan Özden
02 Eylül 2018, Pazar
Üstad Bediüzzaman Said Nursî (ra), telif ettiği Risale-i Nur’da kozmoğrafya ilmine dair birçok tesbitler yapmıştır.

Kur’ân-ı Kerîm’i kendisine Üstad ittihaz eden Bediüzzaman (ra), kâinattaki sırları onda arayıp bulmaya çalışmış ve bulmuş Elhamdülillah. Kur’ân-ı Azimüşşan, gönüllerin fethine vesile olduğu gibi aklın da fethine, bilinmeyen sırların da fethine vesiledir. Bizler de kasır fehmimizle bu umman dolu fetihleri idrak etmeye çalışacağız inşaallah.

‘Gökler ve yer bitişik iken Biz onları birbirinden koparıp ayırdık.‘1 Bu âyet-i kerime, birçok hakikati bizlerin nazarına sunuyor. Üstad Bediüzzaman, birkaç vecihten şöyle bakıyor:

‘…Sema berrak, bulutsuz; zemin kuru ve hayatsız, tevellüde gayr-i kabil bir halde iken; semayı yağmurla, zemini hazrevatla fethedip, bir nevi izdivaç ve telkıh suretinde bütün zihayatları o sudan halk etmek öyle bir Kadir-i Zülcelâlin işidir ki; ruy-i zemin O’nun küçük bir bostanı ve semanın yüz örtüsü olan bulutlar O’nun bostanında bir süngerdir anlar, azamet-i kudretine secde eder.’2

Semanın (gökyüzü) ve zeminin (yeryüzü) Cenâb-ı Hak tarafından şekillendirilip su ve hazrevatla (yeşillik) ile hayat sahnesini ihzar edip mahlûkatını yarattığını ve onlara rızık nev’inden ihtiyaç duyacakları her nimeti bahşedip yeryüzüne yaydığını haber verir.

‘Bidayet-i hilkatte sema ve arz şekilsiz birer küme ve menfaatsiz birer yaş hamur, veledsiz, mahlûkatsız toplu birer madde iken, Fatır-ı Hakim, onları feth ve bast edip güzel bir şekil, menfaattar bir suret, zinetli ve kesretli mahlûkata menşe etmiştir anlar; vüs’at-i hikmetine karşı hayran olur. ‘

‘Manzume-i Şemsiyeyi (Güneş Sistemi) teşkil eden küremiz, sair seyyareler, bidayette güneşle mümtezic olarak açılmış bir hamur şeklinde iken, Kadir-i Kayyum, o hamuru açıp, o seyyareyi birer birer yerlerine yerleştirerek, güneşi orada bırakıp zeminimizi buraya getirerek, zemine toprak sererek, sema canibinden yağmur yağdırarak, güneşten ziya serptirerek dünyayı şenlendirip, bizleri içine koymuştur … ‘3

Cenâb-ı Hakk’ın muhteşem san’atının biz insanları etkilediği aşikârdır. Yaratılan her şeyde bir hikmet vardır. Cenâb-ı Hak asla abes iş yapmaz. Cenâb-ı Hakk’ın ilim ve kudreti nihayetizdir. Cenâb-ı Hak imtihan sahnesini ihzar etmek için bu kâinat denilen âlemi yarattı. Bu kâinatı bir ölçüye göre yarattı. ‘ Şüphesiz Biz her şeyi bir ölçüye göre yaratmışızdır. ‘4

Üstad Bediüzzaman, Risale-i Nur’da kâinatın yaratılmasını izah ederken, seyyarelerin birbirleri ile hamur misali birleşik iken Cenâb-ı Hakk’ın ilim, kudret ve kayyumiyetiyle o hamuru açıp şekillendirip Güneş ve sair seyyareleri birbirinden tefrik edip sema ve zemini yaratıp güneşi o kürenin lambası yapıyor. Zemini hazrevatla (yeşillik) şenlendirirken, semanın yağmur bayramı ile de mesud ederek beşeriyete uygun bir imtihan sahnesi ihzar ediyor, diyor.

Biraz daha günümüz idrakiyle konuyu ele alırsak; burada anlatılan olay Bigbang (Büyük Patlama), yani kâinatı tek bir kütlesel madde iken kozmoğrafya ilmine göre çok büyük bir patlama ile, çok yüksek sıcaklıklarla maddenin birbirinden ayrılıp genişleyerek meydana gelmesidir. Bilim adamlarına göre o patlama sonucu genişleyen madde 26 boyuttaydı. (Şu an biz 4 boyutu tek biliyoruz. Yükseklik, genişlik, derinlik ve zaman.) Büyük patlama sonucu oluşan kâinat gittikçe genişlemektedir. Bu olayı bir balonun şişirilmesine benzetebiliriz. Balonu şişirdikçe balonun alt kısmındaki noktaya dikkat ettiğimizde, şişirmeyi arttırdıkça o noktanın genişlediğini görmekteyiz. İçerisindeki havayı saldığımızda tekrar eski haline gelip o noktanın küçüldüğünü görürüz. Bu bize teorik olarak büyük patlamanın var olduğu fikrini vermektedir. ‘Biz göğü sağlamca kurduk ve gerçekten Biz onu genişletmekteyiz.’5 Âyette de belirtildiği gibi sema (gök) yani dünya dışındaki bütün kâinatın genişletildiğini ifade eder. Kâinat, durmadan genişliyor. Bu genişleme bir süre sonra öyle bir seviyeye gelecek ki Cenâb-ı Hakk’ın emrinin gereği kıyamet eseri gerçekleşecek. (Şişirilen balonun çok şişirildiğinde patlaması gibi) kıyamet (kâinatın istilâsı) olacak. Ve bu hayat sona erecek. Yeni bir hayatın mukaddemesi olacak. Kim bilir belki de bu yeni patlama ile Cenâb-ı Hak Mahşer Alanını tanzim eder. Bu hikmet-i İlâhiyeye vakıf olduğu için biz, ancak bu kadarı ile iktifa edip hikmet dairesinde araştırıp sorgulamaya devam edelim inşallah.

Dipnotlar:

1- Enbiya Sûresi, 30. Âyet

2- Sözler, Yirmibeşinci Söz, Yeni Asya Neşriyat, 2013, s. 356.

3- Sözler, Yirmibeşinci Söz, Yeni Asya Neşriyat, 2013, s. 357.

4- Kamer Sûresi, 49. Âyet.

5- Zariyat Sûresi, 47. Âyet.

Okunma Sayısı: 5161
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı