"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Moğol fitnesinden komünist fitnesine...

Şükrü BULUT
19 Ocak 2024, Cuma
Tarih tekerrür eder. Tıpkı mevsimler gibi.

Üstadımızın tabiriyle zaman, ”bir hatt-ı üstakim üzerinde”; başlangıcı ile devamı birbirinden uzaklaşıp giden bir şerit değil. Tıpkı dünyamızın Mevlevi’ce dönüp mevsimlere uğradığı gibi, zaman da, dünyamızın bu dairesine dahildir. Belli vakitlerde, benzer meyveleri vererek akıp gidiyor.

Bediüzzamanın eserlerinde, insanlığın yüz karası ve tarihin en tahripkâr kavmi olan Moğollar önemli bir yer tutar. Bu kavmin; çekirge afatından dehşetlice yok ettiği İslâm medeniyetleri, İslâm tarihinde önemli bir yeri olan Abbasi Devletini sonlandırması ve bilhassa bu musibetin, İslâm coğrafyasının “Harim-i İsmeti” mesabesindeki Şam-ı Şerif ve Hicaz’a girme teşebbüsleri cihetiyle Moğol fitnesi, Nur külliyatında önemli bir yer tutar.

İslâm Ulemasının bu fitneyi; Peygamberimizin kıyamete yakın geleceğinden haber verdiği fitnelerin ilki olarak nitelemelerini, Üstadımız Hadisten iktibas ile bahsediyorlar. Ve Moğollar ile yaptığı şerefli ve kahramanca mücadelesiyle Müslümanlar tarafından alkışlanan Celâleddin-i Harzemşah’ın Bediüzzaman tarafından da kahraman kabul edilmesi, tarihi şahsiyet olarak selefisalihin ile Bediüzzaman arasında güzel bir bağdır.

Moğollar’ın insanlığa, insanlığın kurduğu medeniyetlere, insani değerlere, çevreye ve fıtrata düşmanlıkları ile; saldırgan Materyalist marksizmin neticesi olarak tarih sahnesine çıkmış Bolşevik, enternasyonalist sosyalist, komünist, Yeni Muhafazakâr (Neocon), Neoliberal ve diğer tahripkâr dinsiz cereyanlar arasındaki benzerliklerin çetelesi tutulduğunda; tarihteki bu gayr-ı insani felâketin günümüzle münasebeti daha açık bir şekilde ortaya çakacaktır.

12 Eylül ihtilalinin partisi olan AKP’nin sivilce, münafıkane ve dolaylı olarak insani değer ve medeniyetimizde sebep olduğu tahriplerinin anlaşılması cihetiyle, bu önemli konunun uzmanlarınca inceleneceğini ümit edelim.

Günümüz insanlarını demokrasiden, insani temel prensiplerden, fıtratın güzelliğinden, tarih/gelenekten ve semavi dinlerin ahlakından ümitsiz bırakarak; önce kemalizme ve daha sonra inkâr-ı uluhiyete sürükleyen mevcut politikaların mahiyeti anlaşılmadan, millet olarak ayağa kalkmamızın zorluğunu hatırlatmak için bu satırları tekrarlamak zorunda kalıyoruz.

Maksadımızın; belli insanları veya siyasi hareketleri tarafgirlik hastalığıyla karalamak olmadığını siz sevgili okuyucularımız biliyorsunuz.

Yarınki zamanlarda hakikat bütün çıplaklığıyla ortaya çıktığında; muasırı olduğumuz felaketleri millete haber vermemiş birisi olarak anılmak istemeyiz. Dostların ve bilhassa dualarına şu mübarek aylarda daha çok ihtiyaç duyduğumuz bir kısım Müslümanların haksız tenkitlerine rağmen yazmaya ve anlatmaya, inşaallah devam edeceğiz.

Okunma Sayısı: 2200
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Şahin

    21.1.2024 19:25:55

    Evet bu zamanda siyaset, kalbleri ifsad eder ve asabî ruhları azab içinde bırakır. Selâmet-i kalb ve istirahat-ı ruh isteyen adam, siyaseti bırakmalı. Çünki lüzumsuz ve malayani bir surette vazife-i hakikiyelerini ve elzem işlerini bırakıp âfâkî ve siyasî boğuşmalara ve kâinatın hâdisatına merak ile dinleyerek, karışarak ruhlarını sersem ve akıllarını geveze etmişler. Kurtul bu siyaset hastalığından, vazife-i hakikiyene dön, ahiretini berbat etme hocam, bu gidiş hayra alamet değil

  • Rehanur

    20.1.2024 00:35:07

    Mogolların ahirzaman izdüşümlerini hadisler ve r.nur adesesinden anlatmaya devam etmenizi istirham ediyoruz.

  • Süleyman

    19.1.2024 22:06:27

    Çok ilginç paraleller çizmişsiniz, devam yazılarınızda daha detaylı karşılaştırmalar görmeyi bekliyoruz, ellerinize sağlık

  • Hüseyin T

    19.1.2024 13:22:11

    İslam tarihinde bir dönüm noktası olan Moğol istilası zulüm ve tahripkarane uygulamaları yecüc ve mecüc hadisesini çağrıştırıyor.. Moğollar yayıldığı topraklarda bahusus İslam coğrafyasında yaşayan insanları biçer döver gibi biçerek müslümanların zihin dünyasında acaba Kuran'da zikredilen yecüc ve mecücler bunlar mı diye soru işareti bırakmıştı.Müslumanlari böyle düşünmeye sevk eden sebepler emarelar elbette çoktu..

  • S.topuz

    19.1.2024 01:00:29

    ..."Hem Deccal'ın rejimine ve teşkil ettiği komitesine ve hükûmetine ait garib halleri ve dehşetli icraatı, onun şahsıyla münasebetdar rivayet edilmesi cihetiyle manası gizlenmiş. Meselâ: "O kadar kuvvetlidir ve devam eder; yalnız Hazret-i İsa (A.S.) onu öldürebilir, başka çare olamaz." rivayet edilmiş. Yani, onun mesleğini ve yırtıcı rejimini bozacak, öldürecek; ancak semavî ve ulvî, hâlis bir din İsevîlerde zuhur edecek ve hakikat-i Kur'aniyeye iktida ve ittihad eden bu İsevî dinidir ki, Hazret-i İsa Aleyhisselâm'ın nüzulü ile o dinsiz meslek mahvolur ölür. Yoksa onun şahsı bir mikrop, bir nezle ile öldürülebilir." Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Şualar - 581

  • S.topuz

    19.1.2024 00:56:27

    ..."Demek İslâm içinde müteaddid hadîslerde üç deccal geleceğine zahir bir delildir. Bu hadîsteki ihbar-ı gaybî, kat'î iki mu'cizedir: Biri; hilafet-i Abbasiye vücuda gelecek, beşyüz sene devam edecek. İkincisi de, sonunda en zalim ve tahribci Cengiz ve Hülâgu namındaki bir deccal eliyle inkıraz bulacak. Acaba kütüb-ü hadîsiyede Kur'ana, şeair-i İslâm'a ait hattâ cüz'î şeyleri de haber veren Sahib-i Şeriat, hiç mümkün müdür ki bu zamanımızdaki pek acib hâdisattan haber vermesin? Hem hiç mümkün müdür ki, bu acib hâdisatta Kur'ana sebatkârane -geniş bir sahada, en acib bir zamanda, en ağır şerait altında- hizmet eden ve o hizmetin semerelerini dost ve düşmanları tasdik eden Risale-i Nur şakirdlerine işaretleri bulunmasın." Said Nursî, Risale-i Nur Külliyatı, Şualar - 506

  • Hüseyin

    19.1.2024 00:37:21

    Deccaliyet hareketini sivil veya resmi olarak ikiye ayırmak olur mu? Çünkü bu zamanın bozgunculuğunu bir torbaya doldurmak mümkün değil.

  • Ahmet

    19.1.2024 00:23:40

    Sayın hocam, anlattıklarınızdan 12 eylül ve sonrasını deccalın en müthiş bir dönemi olarak anlıyoruz. Peki bu dehşetten kurtuluşun çaresini de yazacak mısınız?

  • Davut

    19.1.2024 00:19:44

    Evet, tarih içindeki birinci Deccal fitnesiyle zamanımızın fitnelerinin ilmi bir mukayesesi olsaydı, çok dua ederdik ağabey

  • Mustafa coban

    19.1.2024 00:08:39

    Yolda bir çukur var.gelen bütün vesait ayni çukura düṣüyor.ibret alinmazsa hatalar düzelmezse bu böyle devam eder.gören göz var .bakan göz var.bir gün insanlar bizim yaṣadigimiz günü analiz ederlerse büyük bir felaket,ihanet ve musibet fark edecekler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı