"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neoliberallerin Türkiye’deki ikinci hukuk darbesi Teşebbüsü…

Şükrü BULUT
01 Aralık 2023, Cuma
Zamana yaydırılmış büyük global projelerin parçalarını, bütünden uzakça inceleyenlerin düştükleri hataları görmeye devam ediyoruz.

12 Eylül’den önce, kendisine kutsallık izafe edilmişçesine, tartışılması günah sayılan Anayasa Mahkemesi’nin ve üyelerinin içine düşürüldükleri labirenti gören hakperestlerin imdat çığlıklarının duyulamadığı bir ortamda “hukuk” meselesini yazmanın zorluğunu mutlaka biliyorsunuzdur.

Yazımızın başlığındaki “Neoliberal” kelimesinin manasını izaha yeterli kitap ve makalenin, medyamızda görüldüğünü düşünüyoruz. Fakat Yeni Asya okuyucusu, “Neoliberaller” denildiğinde, Türkiye demokrasisini katleden 12 Eylül zihniyetinin arkasındaki global sivil Marksistleri hatırlar. Bu küresel tahribat için; Almanya’da Helmut Kohl, ABD’de Ronald Reagan, Türkiye’de Turgut Özal, İngiltere’de Margaret Thatcher, Latin Amerika’da Milton Freedman ve arkadaşlarının projelerde eş zamanlı olarak çalıştıklarını, üniversitelerin ilmî dergilerinden okuyabilirsiniz.

1980 öncesinin enternasyonal solunun da vazifelerini DAVOS koordinasyonuyla üzerine alan bu yeni Marksist sivil sosyalistler (münafık komünistler), küresel dönüşümün önemli bir merkezi olarak telakki ettikleri Türkiye’mizde, 12 Eylül devrimi için kırk küsur senedir yüzlerce proje geliştirdiler. Önce aktif Marksizm-Kemalizm ile mefluç edilen toplumumuzu, yavaş yavaş Müslümanlık-Türklük karışımı konsantreler içirerek kontrollü bir şekilde uyandırdılar. İşte İskenderpaşa cemaatinin ileri gelen bir kişisi ve meşhur bürokrat Turgut Özal’dan başlayalım, tâ ikinci etapta (2000’den sonraki dönem) AKP’nin önemli beşlisine kadar… Bu zaman dilimi içinde ülkemizde istismar edilmedik bir dinî veya millî değer gösterebilene, mutlaka hediyemiz olacaktır. Türkiye toplumunun düşüncelerini ve zevklerini hesaba katarak fevkalâde ince balans ayarlarıyla sürdürülen şu plan-programın ANAP veya AKP tarafından yapılıp yürütüldüğünü iddia edenleri ciddiye almıyoruz. Çokları, gerçekleşmesi için el kaldırdıkları kanunu bilmeyen vekiller, bünyesinde yürütülen projelerden habersiz imza sahibi bakanlar ve üniversitelerini Neoliberallerin araştırmalarına alet eden bazı rektörler gösteriyor ki; yapılanlar gayr-ı millî idi. Dışarıdan hazır gelen projelerin tatbik sahası oldu, güzel Anadolu’muz. Bu hususta elimizin altında yüzlerce müşahhas delil olduğunu, okuyucularımız biliyorlar. Mevzumuz “hukuka darbe teşebbüsleri” olunca, sadede geçmek zorundayız.

Efkâr-ı ammede bilinen 17-25 Aralık hukuk darbesi teşebbüsü (!)nü, AKP hükümeti kendince engellemişti. Neoliberallerin Pakistan’da muvaffak olduklarını Türkiye’de gerçekleştiremediklerinin sebebini merak edenlere, AKP’nin bir 12 Eylül partisi veya Neoliberal müttefiki olduğunu göstermeniz yeterli olacaktır. Bu hususu AKP’nin düşünce önderleri itiraf etmişlerdi. Medya arşivlerini taradığınızda yüzlerce bilgiye ve belgeye ulaşabilirsiniz.

Kaldı ki, Henry Kissinger’ın şakirdi ve Yahudi asıllı DAVOS şefi, bu gerçeği gizlemiyor. Seçilmiş yüzlerce milli mecliste; üniversitelerinde yetiştirdikleri vekillerinin, yüksek bürokratlarının ve hatta devlet idarecilerinin olduğunu müteaddit defalar iftiharla söyledi. Gerek ANAP’ın gerekse AKP’nin bünyesinde bu yetişmiş elemanlardan çokça temsilcileri olmadığını kim iddia edebilir ki… Neoliberallerin bu projelerinde çalışanları görmemezlikten gelerek, mütemadiyen sözü tarikatlara ve dinî cemaatlere getirenlerin samimiyetlerini de sorgulamak gerekiyor. Türkiye’deki sıradan bir dinî cemaate, inancı doğrultusunda irtibatlı olanın Türkiye’nin millî varlığına vereceği zarar ile küresel sivil Marksizm (Neoliberalizm) bağlantılı fertlerin verebilecekleri zararların mukayesesi bile abestir.

Global Marksist sosyalistlerin hukuk darbelerine maruz Almanya’da Christian Wolf’un ve Fransa’da François Fillon’un mağduriyetleri, küresel komünist sivil yeni çetenin sadece bizde müdahil olmadığını gösteriyor.

Günümüzdeki Anayasa Mahkemesi ile Yargıtay arasındaki çatışmaya, AKP’nin müstakil projesi veya “tek adamlılığa” açılan yol nazarıyla bakanlar, hükümetler üstü global “hukuk darbelerinden” -habersiz değillerse- şuurlu bir şekilde ülkenin iç savaşlara, dışarıdan müdahale ortamına getirilmesine yardımcı olduklarını hatırlatmamız gerekiyor. Kriz çıkararak mesafe almayı veya dehşetli projelerini halklara çatışma ortamlarında kabul ettirmeyi prensip edinmiş Neoliberalizmi tanıyamayanlar; ne iç barışa, ne yargı bağımsızlığına, ne milli birlik-beraberliğe ne de çok muhtaç olduğumuz demokrasiye yardımcı olabilirler.

Netice itibariye diyoruz ki, Neoliberallerin 15 Temmuz kalkışması öncesinde giriştikleri hukuki darbeyi, küresel sivil Marksist sosyalistlerin (Neoliberallerin) projesinde ortak çalışan AKP hükümeti bizatihi kendisi yapmak istiyor. Çünkü 12 Eylül’de yapılan anlaşmaya sadık kalmak zorunda…

Okunma Sayısı: 1653
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ergin Akın

    1.12.2023 18:25:22

    Dünyada hukuk sistemlerini bozmaya yönelik bir operasyonun bizdeki ayak sesleri. Allah milletimize zeval vermesin.

  • Mustafa coban

    1.12.2023 12:59:36

    Biri gider biri gelir.imtihan devam ediyor. Ṣahislarlar deyil eylemlerle meselemiz var.kendi gündemimizi kendimizi belirleyecegiz.yapilanlara cevap yetiṣitrmek tam bir oyalama taktigi.durmak yok yola devam yolumuz sirati müstagim

  • Nur

    1.12.2023 10:16:06

    Neoliberalizmin sivil bir bizgunculuk olduğunu ilk olarak siz yazdınız. Allah razı olsun.

  • Demokrat Avrupa

    1.12.2023 08:44:27

    28 Şubat postmodern darbe ürünü olan bir partinin demokrasi düşmanı olması gayet normal değil mi? İhtilallere sahip çıkması, kendisi ihtilal yapmak istemesi veya ihtilal yapması normal değil mi? Her fırsatta hedef saptırarak demokrasiyi ve demokrasimizi baltalaması normal değil mi? AB’yi bir “Barış Projesi” değilde hristiyan kulübü olarak göstererek bizleri orta çağa, yani haçlı ve hilal çatışmasına götürmek istemesi normal değil mi?

  • S.topuz

    1.12.2023 05:48:12

    ... Birden meclisten tasdik emareleri tezahür etti. Dediler: "Evet ümidvar olunuz, şu istikbal inkılabı içinde en yüksek gür sadâ, İslâm'ın sadâsı olacaktır!" Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Tarihçe-i Hayat - 133

  • S.topuz

    1.12.2023 05:46:39

    ..." Dördüncüsü: O beladan kurtulup, rücû etmek için var kuvvetiyle çalışmaktan maada bir çare kalmadığını görür görmez kuvvetine güvenir ve ümidvar olur. Halbuki zulmet her taraftan öyle abluka etmiştir ki kuvvetiyle, çalışmasıyla kurtuluş imkânını bulamaz. Kendi sû-i ihtiyarıyla bir bataklığa girdikten sonra bir daha çıkması mümkün olmayan bir eşek gibi içinde kalır. Evet çok şeyler var ki insan, ihtiyarıyla girer amma çıkması mümteni olur. İnsan onu bırakır, o insanı bırakmaz. İşte onların şu vaziyetlerine karşı فَهُمْ لَا يَرْجِعُونَ denilmiştir ki o musibetten kurtulup, rücûlarına bir çare kalmadığına ve son ümidlerinin de kesildiğine binaen vahşet, yeis, korkular içinde kaldıklarına işarettir."... Bediüzzaman Said Nursi., Risale-i Nur Külliyatı İşarat-ül İ'caz[2022] - 114

  • S.topuz

    1.12.2023 05:45:18

    "Üçüncüsü: Gideceği cihetin yolunu tahminen tayin ve görmek için bir alâmet, bir ateş, bir yıldızı arar; müteselli olur. Halbuki gecesi öyle bir zulmetlidir ki gözlü, gözsüz bir olur. O adamın bu emelini söndürmek için عُمْىٌ denilmiştir. Dördüncüsü: O beladan kurtulup, rücû etmek için var kuvvetiyle çalışmaktan maada bir çare kalmadığını görür görmez kuvvetine güvenir ve ümidvar olur. Halbuki zulmet her taraftan öyle abluka etmiştir ki kuvvetiyle, çalışmasıyla kurtuluş imkânını bulamaz. Kendi sû-i ihtiyarıyla bir bataklığa girdikten sonra bir daha çıkması mümkün olmayan bir eşek gibi içinde kalır. Evet çok şeyler var ki insan, ihtiyarıyla girer amma çıkması mümteni olur. İnsan onu bırakır, o insanı bırakmaz. "... Bediüzzaman Said Nursi., Risale-i Nur Külliyatı İşarat-ül İ'caz[2022] - 114

  • S.topuz

    1.12.2023 05:37:03

    ..."İkinci tevili ise: Hem büyük Deccal'ın, hem İslâm Deccalı'nın üç devre-i istibdadları manasında üç eyyam (Gün) var. ... Şualar - 587 ..."(Deccallerin) Dördüncü günü ve devresi âdileşir, bir şey yapmaz, yalnız vaziyeti muhafazaya çalışır." diye, gayet yüksek bir belâgatla ümmetine haber vermiş. "Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur Külliyatı Şualar - 587 Son Devrelerinde, hakimiyyetlerini muhafaza için heşeyi, ama her şeyi yapabilirler. Lakin bir halt (b.o.k.!) edemezleeeer! Lategnedü min Rahmetillahi! Allah c.c NUR'unu tamamlayacaktır, O'nlar istemese de! Nokta!

  • Mustafa

    1.12.2023 00:35:07

    Kaleminize sağlık, Küresel dinsizlik cereyanını harika ifşa etmişsiniz. Teşekkürler.

  • Davut

    1.12.2023 00:17:55

    Hocam bu varan ve Milet sevgisinden mahrumları iflasta devam. Kalemine kuvvet.

  • Ahmet

    1.12.2023 00:12:04

    Türkiye'de demokrasi iddiasındaki siyasetçiler, demokrasiyi kaybettikleri yerde aramamaya özen gösteriyorlar galiba. Arka planlı güzel bir yazı olmuş. Allah razı olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı