"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dilimiz imanımızın güzelliğini yansıtmalı

Süleyman KÖSMENE
26 Ocak 2015, Pazartesi
Oğuzhan Kara: “Müslüman iken öfkeli olarak elfaz-ı küfür bir söz söyleyen dinden çıkar mı? Çıkarsa da geçmişteki sevapları silinir mi? Tevbe edip geri dönerse imanını sağlamlaştırma imkânı var mıdır? Her gün bilip bilmeden çok sözler söylüyoruz. Küfür ve şirk sözler çıkıyor ağzımızdan belki de. Ne yapmalıyız?”

İMAN DİLE TESİR ETMELİ

Dil terbiyesi önemlidir. Dilimiz, imanımızın nezahetini ve güzelliğini yansıtmalıdır.

Ama dildeki bir lâfızla insan dinden çıkar mı denirse, ayine-i Samed olan kalptir1; dil değildir deriz.

Allah kalbe bakar. İman kalptedir. İman dilde değildir.

Öncelikle: Bu meseleyi vesvese konusu yapmayalım. Şeytana bizi gaflete düşürme fırsatı vermeyelim.  

Fakat gerçek şu ki: Kalpteki iman, dile tesir etmeli. 

Dil kalbe boyun eğmeli, kalbin boyası ile boyanmalı, kalbin imanına ve takvasına göre sarf-ı kelâm etmeli. 

Dil, göz, kulak elbette yaptıklarından sorumludurlar. 

Fakat kalpte küfür yoksa, kalpte iman varsa, dilin, gözün ve kulağın kusurları, yanlışları, hataları, günahları insanı günahkâr eder; ama dinden çıkarmaz. 

BİN DÜŞÜN BİR SÖYLE 

Alaycı bir şekilde sarfedilen elfaz-ı küfür denebilecek sözler, kişiye manevî sukut verir. Yani kişi böyle sözlerle değer kaybeder. Günah kazanır. Böyle sözler gazab-ı İlâhiyi celp eder. Bunlar elbette insanı üzer.   

Cehaletten dolayı da olsa, meselâ kitaba söven kişi manevî irtifa kaybeder. Dinden çıkmaz, ama Allah katında değer kaybına uğrar.

Kişi dinden çıkarsa geçmişteki sevapları elbette silinir. 

Tövbe edip dönen için de tövbe kapısı elbette kapalı değildir.  

Sarf ettiğimiz kelimelerimize, sözlerimize, konuştuklarımıza dikkat edeceğiz. 

Dilinin hesabı da, yaptıklarının hesabı da insanı mahkûm eder. 

Âyet aynen şöyledir: “İnsan yaptıklarına rehindir.”2

Atalarımız aynen şöyle söylemişler: “Söz ağzından çıkmadan senin esirindir. Fakat ağzından çıkınca sen onun esiri olursun!”

 “Bin düşün, bir söyle!” diyen de atalarımızdır. Keza “Bıçak yarası geçer; dil yarası geçmez” diyen de atalarımızdır. Dil yarası dünyada da, mahşerde de mahcup eder. 

ŞU ALTI ŞEYİ KORUMALI

Peygamber Efendimiz (asm) buyuruyor ki: “Şu altı şeyi koruyacağınıza dair garanti verin; ben de sizin Cennete gireceğinize kefil olayım: 1- Namaz. 2- Zekât. 3- Emanet. 4- Namus. 5- Mide. 6- Dil.”3

Peygamber Efendimiz’in (asm) bir duâsı da şöyledir: “Allah’ım! Kulağımın şerrinden, gözümün şerrinden, dilimin şerrinden, kalbimin şerrinden ve şehvetimin şerrinden Sana sığınıyorum.”4

Keza Peygamberimiz (asm) bir diğer hadislerinde buyuruyorlar ki: “Cesedin hiçbir organı yoktur ki, dilin kötü konuşmalarından şikâyetçi olmasın.”5

İnsan ne çekerse dilinden çeker; dünyada da, ahrette de!

Batın-ı kalp, vesveselerden ve şüphelerden arındırılmadığında, bu manevî kirlilik, imanı zedeler, dilin zevk-i ruhanisini kaçırır.6 Dil daha Allah’ı zikre pek yaklaşmak istemez. Elfaz-ı küfürden hoşlanmaya başlar. 

Bediüzzaman Hazretleri, ehl-i imanın bilmeyerek kullandığı dinsizliğe işaret eden kelimelerden üç tanesini Tabiat Risalesinde ele alıyor ve çürütüyor. Bu kelimeler: 1- Eşyayı sebepler icad ediyor. 2- Eşya kendi kendine oluyor. 3- Eşyayı tabiat yapıyor.7

Bu kelimelerde dinsizlik kokusu olmasına rağmen, bilmeyerek kullanıldığında imanı götürmüyor, insanı dinden çıkarmıyor. 

Fakat Tevhid inancını örseliyor. Dikkat edilmeyerek kullanmaya devam edildiğinde batın-ı kalp yara alıyor, iman zarar görüyor. 

Çünkü insan sorumsuz bir varlık değildir.

Nitekim Kur’ân, “Kulak, göz ve gönül, bunların her biri sorumludurlar.”8 buyurarak azaların sorumluluklarını hatırlatıyor.

Nihayet ehl-i imana yakışan, dilini de, sair organlarını da kötü söz ve davranışlardan korumak ve Kur’ân’ın öğrettiği şu duâ ile Allah’a sığınmaktır:

"Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma!”9

Dipnotlar: 1- Bediüzzaman,  Sözler, s. 195, 584; Mektubat, s. 431. 2- Tur Sûresi: 21; Müddessir Suresi: 38. 3- Camiü’s-Sağir, 1/385. 4- Camiü’s-Sağir, 1/412. 5- Camiü’s-Sağir, 4/1449. 6 - Lem’alar, s. 15. 7 - Lem’âlar, s. 181. 8 - İsra Sûresi: 36. 9 - Bakara Sûresi: 286.

Okunma Sayısı: 1992
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı