"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Fıtrat ve örtü

Süleyman KÖSMENE
02 Eylül 2016, Cuma
İstanbul’dan Ebru Hanım: “Kur’ân’da hanımların saçlarını örtmesi ile ilgili emrin hikmetleri neler olabilir?”

TESETTÜR HÜRRİYETİN İFADESİDİR  

Risale-i Nur’dan Yirmi Dördüncü Lem’a, Kur’ân’ın tesettür emrinin hikmetleri üzerinde önemle duruyor. Tesettürün bir esaret değil, hürriyetin ifadesi olduğunu söyleyen Bediüzzaman Hazretleri, tesettürün kadınlar için fıtrî olduğunu ifade ediyor.  

Risale-i Nur’dan tesettürün hikmetlerini yorumlamaya çalışalım: 

Kadın fıtratı ve yaratılışı tesettürü ve örtülü olmayı istiyor. Esasen Cenâb-ı Allah yarattığı güzel şeyleri güzel kılıflarla sunuyor. Meselâ gonca yeşil kılıfla sunulduğu gibi, çiçek de, meyve de zarif kılıflara sarılmıştır. Hatta kılıf ve örtü nazik meyveler ve zarif çiçekler için koruyucu ve besleyici birer cilt hükmündedir. 

Yaratılışta bir İlâhî adet olan örtü ve kılıf, insan için bir İlâhî emirdir; ahlâkı koruyucu ve iffeti besleyici bir cilt hükmündedir. Çünkü insan zarif, nazik ve değerlidir. Değerli ve güzel şeyler her zaman kılıfı içinde örtülü bulunurlar. Aynı zamanda bu emir Allah’ın emri olduğundan, insan bu emre uymakla sevap da kazanmaktadır.

TESETTÜR AHLÂKIN İFADESİDİR  

Zayıf, nazik, zarif ve güzel varlıklar her zaman himâye görmeyi hak eden varlıklardır; ne derece himâye edilirlerse nezâketi ve zarâfeti o derece olgunlaşır, güzelliği yüksek ahlâkla buluşup, kaynaşır. Kadınlar yaratılış itibariyle zayıf, nazik ve zarif olduklarından, kendilerini ve hayatından daha çok sevdikleri yavrularını himâye edecek ve koruyacak ahlâklı bir erkeğin himâye ve yardımına muhtaçtırlar. Bundan dolayı eşlerine sevimli olmaya, kendilerini sevdirmeye, nefret hislerini ve çirkin duyguları üzerlerine çekmemeye fıtraten meyyaldirler. 

Kadının nâmahremlere karşı bir korunma, gizlenme ve sakınma içgüdüsü vardır. Tesettür bu içgüdüyü takviye eder, güçlendirir, neticeye götürür. Tesettür kadını güzelleştirir. Sevmediği nazarları ve pis bakışları üzerinden savar. Yani, örtünmekle Allah’ın emrini uygulayan kadın, böylece kem gözlerden, kötü bakışlardan, ahlâksız nazarlardan kendini korumuş olur. Açık-saçıklık yeri olan Avrupa’da bile çok kadınların, kötü nazarlardan sıkılarak, “Bu alçaklar bizi göz hapsine alıp sıkıyorlar!” diye polislere şikâyetçi oldukları çok görülmüş, duyulmuştur. 

Demek medeniyetin tesettüre gereken değeri vermemesi, hatta karşı çıkması fıtrata terstir. Kur’ân’ın tesettür emri ise kadının yaratılışına, fıtratına ve karakterine tam uymaktadır. Bundandır ki, tesettür kadınları kötü bakışlara esir olmaktan, sefâletten, düşük ahlâktan ve kötü seciyelerden kurtarmakta, birer şefkat madeni ve çok kıymetli birer ebedî arkadaş olabilecek bir değer kazandırmaktadır.1

TESETTÜR VEFANIN İFADESİDİR   

Kadın ve erkek yalnız dünya hayatı için nikâhlanıyor değiller. Nikâhlanmak suretiyle, birbirlerini meşrû dâirede sevmeleri ve saymaları, birbirlerine âşık olmaları, evlenmeleri, çoluk çocuk sahibi olmaları ve birlikte hayat sürmeleri yalnız dünya hayatına ait bir ihtiyacın tatmini dolayısıyla değildir. Çiftler birbirlerini yalnız dünya hayatının ihtiyaçları için seviyor değildirler. Çiftler arasındaki sevgi, saygı, ilgi, aşk, muhabbet ve münasebet dünyada başlar, fakat ebedî hayata kadar uzanır. Yani kadın ebedî âhiret hayatında dahi kocasının, hurilerden daha güzel şekilde, eşidir ve ebedî hayat arkadaşıdır. Koca da dünyada olduğu gibi, yine ebedî âhiret hayatında dahî karısının eşidir ve ebedî hayat arkadaşıdır.  

Kadın madem ebedî hayatta dahi kocasının eşidir ve hayat arkadaşıdır. Elbette ebedî arkadaşı ve dostu olan kocasının nazarından gayrı, başkasının nazarını kendi güzelliklerine çekmemesi, kocasını darıltmaması ve kıskandırmaması gerekir. Kendi güzelliklerini yalnız ve yalnız kocasına açması gerekir.

Madem mü’min olan kocası iman sırrına binaen onu yalnız dünya hayatına mahsus ve yalnız nefsanî ve güzellik vaktine mahsus geçici bir hevesle sevmiyor; bilâkis ebedî hayata kadar uzanmaya kabiliyetli ciddî bir sevgi ve hürmet ile kendisini seviyor ve kendisine ilgi duyuyor. Ve bundan dolayı sevgisini yalnız gençliğine ve güzellik vaktine bağlamıyor; kendisini yaşlılık ve çirkinlik vaktinde de ciddî derecede seviyor ve hürmet ediyor. 

Elbette ona mukabil kadın da kendi güzelliklerini yalnız kocasının nazarına göstermesi, sevgisini ve aşkını yalnız kocasına mahsus kılması, her şey bir yana, insanlığının ve vefasının gereğidir. Yoksa kaybeder. 

Yarın inşallah devam edelim.

Dipnot: 1- Lem’alar, s. 197, 198.

Okunma Sayısı: 3045
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı