Fehime Canatar: “Borç verirken kaybını gözetmek faize girer mi? Borç veren kişi karz-ı hasen sevabı kazanır mı?
Borçlu Alacaklı İlişkileri
Öncelikle, borç para veren kişi; Allah katında karz-ı hasen vermiş, sevap kazanmış olur. Bu kişi parasını geri alıncaya kadar parası değer kaybetmişse, bu değeri eğer mümkünse bağışlaması, yani almaktan vazgeçmesi iyiliğinin ve sevabın devamı olur. Ama buna zorlanamaz.
Borç para alan kişi için de fazilet ve sevap, düşen değerin telafisindedir. Bu kişi mademki bir yakınından borç para alarak, maddi destek sağlamış ve önemli bir işini görmüştür. Bunun için teşekkür etmelidir. Bu bir.
Öte yandan, aldığı para değer kaybetmişse, paranın değer kaybını koruması, telafi etmesi gerekir. Çünkü bu ne kendi iradesi ile, ne alacaklının iradesiyle olmuştur. Alacaklı için de bu para haram değildir. Borç kullanan taraf olarak da bu telafi kendisini kul hakkından kurtarır.
Böyle enflasyon ile paranın değer kaybettiği zamanlarda borç-alacak işlerini altın veya dolar gibi değerini koruyan bir meta üzerinden yapmak hak hukuk açısından daha elverişlidir. Her iki taraf için ise, her hal ü kârda, helalleşmek gerekir.
İstemeyerek Gıybet Dinleyince
Kenan Bey: “Gıybet dinleyen yapan gibi olduğuna göre isteyerek veya istemeyerek dinlediğimiz gıybetten sorumlu muyuz?
Kur’ân, “Kulak, göz ve kalp; bunların hepsi de yaptıklarından mesuldür.”1 Buyuruyor.
Ebu’d-Derda’nın rivayetiyle Sevgili Peygamberimiz (asm) buyurdu ki: “"Kim Müslüman kardeşinin şeref ve namusunu savunursa, Allah da kıyamet günü onun yüzünü cehennemden korur.”2
Gıybeti yapan dil; dili kullanan kalp; gıybeti dinleyen ise kulaklardır. Yukarıdaki ayet her üçünü de mesul tutuyor. Peygamber Efendimiz’in (asm) ihbarıyla, bir Müslüman’ın gıybeti yapıldığında, o Müslüman’ın şeref ve namusunu savunmak ise, cehennemden korunmaya sebeptir.
Gıybet yapmak veya isteyerek dinlemek mesuliyeti gerektirir. İstemeyerek kulak misafiri olmak ise, inşallah af olur.
Her günahın tövbesi olduğu gibi, gıybet yapmanın veya isteyerek dinlemenin de tövbesi vardır: Bediüzzaman Hazretleri gıybet yapan veya dinleyen için tövbe yolunu şöyle gösteriyor: “Eğer gıybet etti veyahut isteyerek dinledi; o vakit ‘Allahümma’ğfirlenâ ve limeni’ğtebnâhü’ (Allah’ım! Bizi ve gıybetini yaptığımız kişiyi bağışla) demeli, sonra gıybet edilen adama ne vakit rast gelse, "Beni helâl et" demeli.”3
Tesbih Taneleri
Muttaki rumuzlu okuyucumuz: “Camide cemaatten bazıları namaz sonrasında tespih çekerken tespihi ayakları arasına girecek kadar aşağıda tutuyorlar. Bunun bir sakıncası var mıdır?”
Tespih taneleri sadece çekilen tespihin adedini gösteren bir araçtır. Bu tanelerde herhangi bir kutsallık yoktur. Esas olan kalpteki takva ve Allah korkusudur. Allah’a yükselen de budur.
Kur’ân’ın boğazlanan kurbanlarla ilgili şu ifadesini tespih taneleri için de değerlendirebiliriz: “Boğazlanan kurbanlık hayvanların ne eti, ne de kanı Allah'a ulaşmaz; Allah'a ulaşacak olan, sizin takvanızdır.”4
Dipnotlar:
1- İsra Suresi: 36
2- Riyaz’üs-Sâlihîn Tercüme ve Şerhi,: 5/252.
3- Mektubat, s. 268
4- Hac Suresi: 37