Fazlı Hacısalihoğlu: “Bir arkadaşım var, ünlü bir hocayı dinledikten sonra fikirleri değişti; ‘Eğer hâdis, ayetlerle örtüşüyorsa sahihtir, Ayette Allah ile görüştüğü belirtilmiyor. Abdestsiz Kur’an tutulabilir. Cuma namazı kadınlara da farzdır. Kabir azabı yoktur. Kabir hayatı yoktur.’ Gibi fikirleri savunuyor. Bu konu da neler söylenebilir?”
MİHENK EHL-İ SÜNNETTİR
Tebliğ var, teklif var; ama icbar yok! Asrımızda ulema-i’s-su’ tarifine giren zevat az değildir. Maalesef hoca sıfatlı kimi zevat ehl-i sünnetin münevver yolunun dışına çıkarak insanları idlal ediyorlar. Sıfatları nedeniyle de fikirleri tartılmadan ve ölçülmeden alınıyor. İtikatlar hocalar eliyle sarsılıyor. Kıyamet alameti!
Kim olursa olsun, insanların sözlerini ve iddialarını mihenge vurmadan almamalıdır. Mihenk ehl-i sünnettir. Ehl-i sünnet tek kişinin yolu değil; birçok asırdaki âlimlerin ortak yoludur. Ehl-i sünneti bırakıp, tek bir adamın parlak düşüncelerinin peşinden gitmek dalalettir.
HADİS, AYETLE ÖRTÜŞÜYORSA SAHİH MİDİR?
El-hak, sahih hadis ayetle çelişmez. Ayetle çelişen hadise sahih denmez. Her sahih hadis bir veya birden fazla ayetin tefsiri mahiyetindedir.
Fakat bazı meseleler sadece hadisle bildirilmiştir, haklarında ayet yoktur. Âyet yok diye söz konusu meseleyi inkâra kalkmak, var olan hadisleri tezyif etmek, âlimleri hadis uydurmakla itham etmek doğru değildir. Ayetler genellikle küllî kanunları koyarlar, küllî kanunların cüz’î kısımlarını sünnet düzenler. Ayetlerde olmayıp hadislerde olan, ama ayetlerin genel çerçevesine aykırı olmayan ve ehl-i sünnetçe kabul edilen hadislerin sıhhatine inanmak gerekir.
Mesela Kur’ân yaklaşık yüz yerde namazdan bahseder ve namazı emreder. Ama nasıl kılınacağı hakkında tek bir ayette bilgi yoktur. Kur’ân namaza dua manasında “salât”, Allah’ı anma manasında “zikir”, Allah’ı tenzih manasında “tesbih”, Allah’ın önünde eğilip tazim etme manasında “secde” der. Biz, sünnetle gelen namaza bakmadan, dua edip Allah’ı anarak namaz kıldığımızı söyleyemeyiz.
Kur’ân’da Bulamadığımızı Hazret-i Peygamber’e (asm) Bakarız
Namaz bir ibadet ve Allah’ı anma programıdır. Yazılımı doğrudan Cenab-ı Allah’a aittir. Hiçbir ayrıntısında beşerî bir müdahale yoktur. Bilgisayar programlarının yazılımına uzman olmayan kişilerce müdahale edilemediği gibi…
Böyle bir ibadetin yapılış biçimini, yani yazılım programını biz, Hazret-i Peygamber’den (asm) öğreniyoruz. Çünkü esasen bizi Hazret-i Peygamber’e (asm) gönderen bizzat Kur’ân’dır. Kur’ân, “Peygambere (asm) itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.”1 Buyurur. Öyleyse Kur’ân’da bulamadığımızı Hazret-i Peygamber’e (asm) bakmak yanlış değil, işin tabiatı gereğidir.
Mesela miraç esnasında Peygamber Efendimiz’in (asm) Cenab-ı Allah ile görüştüğü ayette belirtilmiyor ise hadislere bakarız. Eğer hadislerde varsa ve bu hadisler ehl-i sünnetin itimat ettiği kitaplarda yer alıyorsa inanırız.
Abdestsiz Kur’ân tutulabilir diyenler, Kur’an’la çelişiyorlar. Abdsetsiz Kur’ân’ın tutulamayacağını, O’na ancak temiz olanların dokunabileceğini bizzat Kur’ân hükme bağlamıştır.2
Bütün ehl-i sünnet mezhepleri bu ayetten Kur’ân’a abdestsiz dokunulamayacağını anlıyor. Sadece bu nevzuhurlar, buradaki temizliği gusül abdesti olarak veya meleklere mahsus bir temizlik olarak yorumluyorlar ve bu ayetin hükmünü saptırıyorlar. Oysa bu ayet insana inmiştir ve abdestsiz Kur’ân’a dokunmamayı hükme bağlıyor.
Kabir azabı ve kabir hayatı vardır. Bu mesele Kur’ân’da işaretlerle, hadislerde ise açık ibarelerle geçer. Bu meselenin hadislerde geçmesi Kur’ân’ın mantalitesine aykırı değildir.
Dipnotlar:
1 -Nisa Suresi: 80
2 -Vakıa Suresi: 79