"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Şehr-i Ramazan’a veda

Süleyman KÖSMENE
03 Haziran 2019, Pazartesi

KORUYUCU MELEĞİMİZ OLDUN  

Ey Rahmet Güneşi Şehr-i Ramazan!

Yirmi dokuz gündür dünyamıza misafir oldun. Yalan yanlış tükettiğimiz nefeslere şâhit oldun. Giden her anın kalbimizden birer parça gibi kopup gittiğini ve artık dönmeyeceğini bize defalarca ihtar ettin. Bizi defalarca uyardın.

Şimdi bu gün, Mü’minler için hüsn-ü şahadette bulunmak üzere Rabbin huzuruna gidiyorsun.

Ama biz, emânet-i kübrâya ehil bir kul olamadık değil mi? Biz, her an, her an uçurumun kenarında gidip geldik; her an kaybetmekle kazanmak arasında mekik dokuduk, değil mi?

Sen koruyucu meleğimiz oldun ve bizi korudun; hep hayra, vücuda, mağfirete, iyiye, yalnız Allah’a kul olmaya doğru çektin.

Senin gündüzündeki o nihayetsiz, hudutsuz rızâ-yı İlâhîyi istiyorduk biz. Gecendeki bin aydan daha hayırlı dakikalara tâliptik. Seninle Allah’a yaklaşmaktı niyetimiz. Seninle kulluğa uçmaktı kalbimizden geçen. Seninle rahmet deryasında yüzmekti gâyemiz. Seninle affa ve mağfirete ermekti arzumuz. Seninle Allah’ı, yalnız Allah’ı isteyecektik!

SEN OLMASAYDIN! 

Ama yazık ki, dünyanın o çelik halatlarından boynumuzu sen olmasaydın, kurtaramazdık! Sen olmasaydın şeytanın o demir pençe kıskacından iki yakamızı kurtaramazdık. Sen olmasaydın, nefsimizin o isyancı emirlerinden ruhumuzu çekip alamazdık!

Sen bize rahmet yüklü bulutlardan daha fazla rahmetle geldin! Bizi rahmet dolu avucuna aldın! Müşfik kucağında bir ay bizi besledin, bizi Kur’ân’ın müjdeleriyle müjdeledin! Bize ebedî saadetin kokusunu getirdin! Bizi Resûlullah’ın (asm) şefaat müjdesiyle coşturdun! Bize Cennetin pınarlarından hayat kaynağı sundun!

Rahmet Pınarı! Bu gün son günün! Biz yine o kalın halatlarla, o demir pençelerle, o inatçı ve kaba emirlerle baş başa kalacağız! Sense yükünü yüklendin artık! Ayrılık saatin geldi gelecek! Aramızdan ayrılacaksın!

Seni anlayabildik diyemem! Sana lâyık amel edebildik diyemem! Varsa yoksa kalbimizin safi niyetini yazdın, kaydettin!

ELİMİZDEN GELSEYDİ  

Elimizden gelseydi bütün salih kulların ibadetlerinin bir katını Cenab-ı Hakk’a arz edecektik! Elimizden gelseydi kâinâtın zerreleri adedince Cenab-ı Hakk’a tesbih ve tazimde bulunacaktık! Elimizden gelseydi, bütün kimsesizlerin, yetimlerin, mazlûmların, masumların gönlünü alacaktık!

Eksiklerimizle, noksanlarımızla, kusurlarımızla mutlak hayra ne kadar yürüyebildik bilemem! Hakk’ın feyzinden, bereketinden, sevabından, hayrından, hasenâtından ne kadar istifâde edebildik bilemem! Allah’ın kitabında bildirdiği “mutlak birr”e 1 ne kadar yaklaşabildik, bilemem!

Ey bütün kusurlardan ve noksan sıfatlardan münezzeh Allah’ım! Biz Seni lâyıkıyla senâ edemedik! Seni Kemâl sıfatlarınla lâyıkınca bilemedik! Sen Kur’ân’ında ve Habibin’in (asm) dilinde Kendi Zâtına ettiğin senâya lâyıksın!

Allah’ım! Biz Seni hak ettiğin gibi zikredemedik! Sen; kâinâtın bütün zerrelerinin titreşimleriyle yaptıkları sonsuz zikre lâyıksın!

Allah’ım! Şükrümüzü hakkıyla ödeyemedik! Sen; bütün meleklerin, ruhların, cinlerin, ağaçların, bitkilerin, kuşların, balıkların, böceklerin, hayvanların ince duygularıyla ve rahmet dilleriyle yaptıkları sayısız, sınırsız şükre ve hamde lâyıksın!

Allah’ım! Biz Sana lâyıkıyla kulluk edemedik! Biz Seni hakkıyla tesbih, tazim ve tenzih edemedik! Halbûki gökler, yerler ve içindekiler Seni hak ettiğin şekilde tesbih, tazim ve tenzih ediyorlar! Hiçbir şey yoktur ki, Seni hamd ile tesbih etmesin!

SENİ BEKLEYECEĞİZ  

Allah’ım! Bütün varlıkların zikirleriyle Seni zikrederiz! Bütün kâinâtın tesbihâtıyla Seni takdis ederiz! Bütün peygamberlerin, velilerin, meleklerin tesbihâtıyla Seni tesbih ederiz! Namazımızı, orucumuzu, duâmızı, yakarışlarımızı kusurlarıyla birlikte kabul buyur!

Yarın bayram! Gönüllerimize bayram heyecânı şimdiden geldi. Bir aylık misâfirliğinden, geriye bir bayram bırakarak aramızdan ayrılacaksın ey Şehr-i Ramazan!

Bundan, bütün ehl-i îmâna uhrevî ve ebedî bir bayramı da müjdelediğini çıkarabilir miyiz? Bu bayramın aslında Cennet olduğunu herkese ilân edebilir miyiz?

Mağfiret ve Rahmet ayı! Yine gel dünyamıza, daha erken gel, olur mu?

Seni bekleyeceğiz, Rahmet Güneşi Şehr-i Ramazan!

Dipnot:

1- Âl-i İmrân Sûresi, 92.

Okunma Sayısı: 1942
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Tam

    3.6.2019 03:26:51

    Sadece oruclularin gecit kapisi, Cennet'in REYYAN KAPISI'nin anahtari sensin ey Ramazan. Özel zamanlarda Kabenin anahtariyla mahdut zümreye icine girmek mümkün oldugu gibi, Cennetin icine REYYAN KAPISINDAN girmek de mahdut kullara nasib olacaktir. Ancak senin kadrini kiymetini bilenler icin bu böyle Ey Ramazan! Sana bu serefi veren Rabbimize hadsiz hamd u senalar olsun.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı