"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Van’ın şefkat kahramanlarından Remziye Bozkurt

Yasemin GÜLEÇYÜZ
26 Ağustos 2015, Çarşamba
(1941 doğumlu, 74 yaşında)

Van’da 60’lı yıllardan itibaren Risale-i Nur’u hanımlar arasında anlatan, genç kızların dersini organize eden bir ablamız. Şimdilerde arkadaşlarıyla elli yıl öncesinden ektikleri Nur tohumlarının meyvelerini tefekkürle temaşa etmekte…

Mevlüt dolayısıyla gittiğimiz Van’da tanışıp, tecrübelerinden hatıralarından istifade etmek istiyoruz. Risale-i Nur’u nasıl, ne zaman tanıdığını, hanımlarla ilgili Nur hizmetlerini soruyoruz Remziye Ablaya. O tatlı Van şivesiyle anlatmaya başlıyor. 

NURŞİN CAMİİ’NDE ÜSTAD VE BABAM

“Maharetim yoktur ki anlatayım. Babam evde hep anlatırdı. Bediüzzaman Nurşin Camii’nde cemaate namaz kıldırırmış. Namaz akabinde yaptıkları sohbette de ağaçların, dalların, yaprakların, çekirdeklerin hep Allah’ı zikrettiğini anlatırmış. Babam “Tevhid hakikatleri kulağımdan kalbime şifa gibi akardı, içime işlerdi” diye anlatırdı yaşadığı o günleri. 

Babam Birinci Cihan Harbinde İngilizlere esir düşmüş. Üç yıl Arabistan’da esir kalmış. Esaretten dönüp Van’a geldiğinde Ermenilerin bütün aileyi katlettiğini, aileden sadece kendisinin kaldığını öğrenmiş. 

Ben Risale-i Nur’u serbest olduğu zamanlarda, 18–20 yaşlarımda tanıdım. Babam hastayken gelen Ağabeyler Risalelerden bahisler okurlardı. Severek dinlerdim. 

 İlk defa “Nur Âleminin Bir Anahtarı” kitabını okudum. Anlamadım, ama çok sevdim. Ardından Gençlik Rehberi, Küçük Sözler… Para biriktiriyor Risale alıyordum. O zamanlar Risale-i Nurları Kuralkan’lar satarlardı. Anlamıyordum, ama devamlı okuyordum… Onları pencereme dizip, her gün seyrediyordum. Sonra Ruhan (Sofuoğlu) ile birlikte okumaya başladık, zamanla yeni arkadaşlar eklendi…

RİSALE-İ NUR’U DEVAMLI YOĞUNLAŞARAK OKUYUN! 

“Ben Risale-i Nur’u çalışarak okurum, ders yaparım. Ezberim de kuvvetlidir. Muhakemat, İşaratül İcaz’ı ezberleyerek okurum ” derken yanımızdaki arkadaşlar “Risale-i Nur ezberindedir. Ders yaparken ‘Ben bu bahse çalışıp geldim, siz de çalışın’ der” diyorlar. 

Söylenenlere hiç kulak vermiyor, duymazdan geliyor Remziye Abla, kendini gizliyor. 

“Bizimki Kâbe yolundaki karınca misali gibi… Az, ama devamlı okuduk, ders yaptık. Okula gitmedim. Yeni yazıyı öğrendim. Eskimez yazıyı zaten biliyordum. Derslerimizi hiç aksatmadık. 12 Eylül İhtilâl Döneminde bile sohbetlerimiz devam etti. Bir gün şikâyet üzerine polis baskın yaptı. Şimdi rahmetli olan bir ablamız eline mevlit kitabını aldı, okumaya başladı. Polis özür dileyerek çıktı… Korkup da derslerimizi aksatmadık Üstadımız ‘Hanım Nur Talebeleri hapse girmeyecekler’ müjdesini vermiş, neden korkacaktık ki? “ diyor. 

“Eskiden fazla insan yoktu, ama itimat, samimiyet vardı. Şimdi imkânlar çok” diye ekliyor. 

Çocuğu yok, ama cemaatin genç hanımları etrafında bir muhabbet halkası oluşturmuş, pervane gibi dönüyorlar adeta… Zaten çoğunun bebekliğini biliyor. “Anneleri arkadaşımdı, elimizde büyüdüler” diyor gülerek. Onlar da tebessümle “Biz genç kızken Remziye Abla derslerimizi yapar, ödül olarak da bizi mezarlığa tefekküre götürürdü” diye hatıralarını anlatıyorlar. “Yeşillik, sessizlik, huzur… Mezarlıktan iyi ödül mü olur?” dediğinde hep birlikte gülerken Gençlik Rehberi’ndeki “hapishaneleri, mezaristanı, hastaneleri ziyaret ediniz” tembihini hatırlatıyoruz birbirimize.

HANIMLARA TAVSİYELER

Beraberliğimiz sırasında onda müşahede ettiğimiz en bariz hakikatlerden biri de eşine olan muhabbeti ve hürmeti. Altı yıldır yatalak olan eşine büyük bir ihtimam ile bakıyor. Düşüp de kolu kırıldığında bile Doktorun “Hastanede yatman gerekiyor, zaten başka hastalıkların da var” tavsiyesini “Eşimin beşerî ihtiyaçları var. Onu yalnız bırakamam” diyerek geri çevirmiş. “Ama verdiği egzersizleri harfiyen yerine getirdim. Elhamdülillah iyiyim” diyor. Cenâb-ı Hakk’ın ona verdiği zindelik için her daim şükrediyor. 

“Akşam görüşürüz değil mi abla?” teklifimize “Eşim izin verirse inşallah! Şimdi hemen erken gideyim ki, akşama tekrar çıkacağım için izin versin. Vermeyebilir” diye cevap veriyor. 

Bunca yaşına rağmen sadece eşine olan bu muhabbet ve hürmeti bile “Ahir zamanda ihtiyare kadınların dinine tabi olunuz!” hakikatini anlamaya yetiyor!

Remziye Abla, hanımlara Risale-i Nur üzerinde yoğunlaşarak devamlı okumayı tavsiye ediyor. “Her şeye el atmasınlar. Okul dersi gibi ciddî çalışsınlar” diyor. 

Eşlerine karşı da her zaman sabırlı olmayı, zira ebedî arkadaşlığın söz konusu olduğunu söylüyor. 

Çocuklarına karşı annelerin “şefkati suistimal etme imtihanı” yaşadığını anlatıyor. 

Dünya hayatının cazibesine karşın anne babaların “Bizi hayırlı ebeveynlerden eyle!” diyerek çok duâlar etmesini istiyor. “Peygamberler evlâtları için ne güzel duâlarda bulunmuşlar!” diye de hatırlatıyor…

Sohbetimiz uzayıp gidiyor…

Okunma Sayısı: 2526
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı