"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Zakkum ve Tuba meyveleri

Yasemin GÜLEÇYÜZ
21 Eylül 2016, Çarşamba
Her şeyin çok hızlı yaşandığı bir yaz mevsimini kapattık.

İstanbul’da havaalanında yaşanan patlama, akabinde 15 Temmuz olayları, arkasından terör destekçisi suçlamasıyla meslekten atılanlar, güneydoğu şehitlerimiz ve bu arada açılan okul sezonu…

Yıllar önce tanıştığımız Avusturyalı sosyolog hanımın kırık Türkçesiyle yaptığı tesbiti unutmuyorum. “Türkiye bir sosyolog için Cennet. Her an her şey değişebilir. Çok ayakkabı eskittim burada” demişti. 

Maksadım sosyal ve siyasî açıdan olayları tahlil değil. Sadece yaz boyunca hayretle gözlemlediğim ve üzerinde tefekkür edip anlamaya çalıştığım geleceğimiz, istikbalimiz gençlerimizle ilgili bir kaç fotoğrafı sizlerle paylaşmak isterim. 

Çoğunluğunu muhafazakâr kesimin oluşturduğu, dolayısıyla tesettürlü hanımların ve genç kızların sıkça karşılaşıldığı, kısa bir yaz molası verdiğimiz beldede bulunurken kanımı donduran bir ürküntü ile çektim ilk fotoğrafı.. 

Onlarca kişinin teröristlerce katledildiği havaalanı baskınının yaşandığı akşam ve ertesi akşamlarda yakınlardaki cafede yer yer kızlı erkekli dinleyicilerin de iştirak ettiği canlı müzik yayını hiç susmadı. Hiç tınmadılar, sanki onca kişi ölmemiş, o acı yaşanmamışçasına hiçbir şey yokmuşçasına devam ettiler eğlencelerine…

İkinci fotoğrafım internet bağımlılığı ile ilgiliydi.  Tatil dolayısıyla akıllı telefonlarına, internete geniş zaman bulabilen gençler o küçük ekranın içinde girip kayboldular adeta. 

Diğer bir grup gençlerimiz ise ne yazık ki güneydoğu bölgemizi kan gölüne çevirdiler. Şehitlerimiz ve ağlayan annelerin, babaların halleri yüreğimizi burktu. Fatihalarımız, duâlarımız  yaz boyu hiç eksik olmadı. 

Böyle bir tablo içinde şairin dizelerini unutmak mümkün mü? 

“Üç katlı ahşap evin her katı ayrı âlem! 

Üst kat: Elinde tesbih, ağlıyor babaannem, 

Orta kat: (Mavs) oynayan annem ve âşıkları, 

Alt kat: Kızkardeşimin (Tamtam) da çığlıkları. 

Bir kurtlu peynir gibi, ortasından kestiğim; 

Buyrun ve maktaından seyredin, işte evim! 

Bu ne hazin ağaçtır, bütün ufkumu tutmuş! 

Kökü iffet, dalları taklit, meyvesi fuhuş... 

Rahminde cemiyetin, ben doğum sancısıyım! 

Mukaddes emanetin dönmez dâvâcısıyım!

HÜLÂSA

İnsanlık tarihi bu fotoğrafların benzerleriyle dolu şüphesiz. Hz. Adem’den günümüze gelen “Dünyaya bir kez geldik. Ye, iç, eğlen!” felsefesi adeta zakkum ağacının meyvelerini sunuyor insanlık tarihine. (Bediüzzaman Hazretleri’nin Ene Risalesi bu açıdan muazzam tahliller ihtiva ediyor.)

İmtihan sırrından dolayı sınır konulmayan (ancak nebevî ölçülerle sınırlandırılabilen) kuvve-i akliye, gadabiye ve şeheviye duyguları hiçbir asırda olmadığı kadar zehirli meyvelerini türlü çeşit renk ve kokularda, tatlarda sunuyor insanlık çarşısına. Bu asrın fitneleri geçmiş asırlardan bir başka olmalı ki, ehli diyanet de kaptırmış gidiyor nefsin oyunlarına…

“Ey bizi nimetleriyle perverde eden Sultanımız! Bizi bu çöllerde mahvettirme” derken zamanlarını Kur’ân tefsirleri, Nurlarla geçiren gençlerimiz, genç kızlarımız çöldeki vahalar gibi derin, ferah nefesler aldırıyorlar yorgun gönüllerimize!

Gençlerimiz  için neler yaptığımızı ya da yaptıklarımızın yeterliliğini muhasebe ve test zamanıdır!

Okunma Sayısı: 2084
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • SAİD HAKTAN

    21.9.2016 15:04:27

    Yasemin hanım hayatın içinde beraber yaşamak böyle bir şey.Çekilip dağlara-bağlara inzivada kalmak belki ruhun (mü'min) en çok istediği bir şey...Ama insan bu ihtiyaçları nihayetsiz..Bakkala-bankaya,fırına-doktora, okula-hastahaneye,belediye otbüsüne-sokağa çıkması mecburi günümüzde...Hal böyle olunca psikolojileri bozuk bir sürü genç ve genç olmayanlar...Eğitim diye bir şey yok...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı