"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

PKK: Kemalizmin aynadaki yansıması

Kâzım GÜLEÇYÜZ
03 Nisan 2013, Çarşamba
Zaman zaman “Kürtçü Kemalizm”den bahsediyoruz. Kadir Has Üniversitesi Uluslararası İlişkiler bölümü öğretim üyesi, siyaset bilimci Dr. Akın Ünver de Zeynep Miraç’a verdiği mülâkatta Öcalan’ın nevruz mesajını yorumlarken şu ilginç tesbitleri dile getirmiş: “PKK, hepimizin ağzına pelesenk olduğu gibi Marksist Leninist bir örgüttür; bu bağlamda dinin kitlelerin afyonu olduğunu düşünür. Milliyetçilik, laiklik ve Marksizm, imparatorluktan modern temsilî sistemlere geçiş dönemindeki ülkelerin sosyolojisini açıklayan kavramlardır. PKK, Kemalizmin aynadan yansımasıdır.

“Cumhuriyetçi, temsilî sisteme dayanıyor, popülist, laik ve çok ciddî şekilde dinin sadece devlet işlerinden değil, sosyal alandan da marjinalize edilmesine inanıyor. Kemalizm, dinin cumhuriyet devrimini yapmasına engel olduğunu düşünür. Burada da sosyalist devrimi engelleyen bir afyon olduğu düşüncesi var. Dolayısıyla PKK’nın Türkiye’nin bugüne kadar çözemediği tek mesele olmasının sebebi bu. PKK, Türkiye’yi kuran ideolojinin tersyüz edilip aynadan kendisine bakmasıdır. Bir anlamda Kuvayı Milliyenin Kürt versiyonudur. Paramiliter, kendi içerisinde milliyetçi. Kemalizm sol başlayıp sağa giden bir ideoloji oldu. PKK ise 1920’lerdeki Kemalizmin 80’lerde çok farklı bir şekilde devam etmesi.
“Öcalan’ın konuşmalarına baktığınızda, prensipte ağır Kemalist birisi. Ama metodoloji olarak Kemalist. Bütün Kemalist yapıyı, altı oku alıp, Türkü çıkarıp yerine Kürdü koydu. Bu açıdan Öcalan’ın bugün devletin noktasına gelmesini sürpriz olarak karşılamıyorum.” (Milliyet, 1.4.13)
Öcalan’ın ve PKK’nın genel yaklaşımını bu çerçeveye oturtan Ünver, nevruz mesajındaki tek farkın İslam vurgusu olduğuna dikkat çekerken, bunu da “AKP ile arasındaki ilişki”ye bağlıyor.
“21 Mart’taki metin, 1990’larda TBMM’de RP milletvekillerinin söyledikleriyle aynı” diyen Ünver’e göre, “Bölgeye imam hatip okulları kurulursa, köy korucuları ya da ağalar yerine devlet dinî liderlere yönelirse sorunun çok net çözüleceği fikriyatı, 90’ların RP-Millî Görüş söylemi.”
Ünver “Böylece Öcalan Kemalizmden Millî Görüşe geçtiğini mi söylüyor?” sualini de “Öcalan diyor ki: ‘Ben bunu Recep Tayyip Erdoğan modeliyle çözeceğim. Erdoğan’la benim aramda ortak bir anlayış var.’ Ve bu yöntemle Ak Parti seçmenini ikna etmeye çalışıyor” diye cevaplıyor.
Dini, önündeki en büyük engel olarak gören bir zihniyetin, “din adına siyaset” yapan bir anlayışa yakınlaşmasının arkaplanında, her ikisinin de Kemalizmi problem olarak görmeyişi yatıyor olabilir mi? Bu tavır PKK açısından gayet normal, çünkü Ünver’in dediği gibi Kemalizmin aynadaki yansıması. “Millî görüş” ise 1938 öncesi ile bir problemi bulunmadığını defalarca deklare etti.
Hangi gerekçeyle olursa olsun, Kemalizmi sorgulamayıp, tam tersine ortak payda olarak kabullenen yaklaşımlarla çözüme ulaşılabilir mi?
Evet, çözüm arayışında din kilit öneme sahip.
Ancak Kemalist dayatmanın payandası yapılmayıp doğru ve tavizsiz yorumlanması şartıyla.

Okunma Sayısı: 1471
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • İbrahim Faik Bayav

    3.4.2013 00:00:00

    Ayna Her Zaman Doğruyu Yansıtmaz

    PKK Kemalizm’in aynadaki yansıması mı?

    Sayın Güleçyüz’ün yazdığına bakarsak; evet.

    O zaman korkmaya gerek yok. Aynayı kırarsan ya da kapatırsan PKK belasını görmez olursun. Hem Üstad dememiş miydi; ’’Aynada gördüğün yılandan korkmana gerek yok, ısırmaz’’ diye.

    Zaten Kemalizm bitmişti. Yansıma var ise 33 yıl öncesine aittir. Korkmaya, endişe etmeye gerek yoktur.

    Yazısında Kemalizm’in sorgulanması gerektiğini vurguluyor Sayın Güleçyüz.

    Kaç on yıldır sorguluyor ve sorgulatıyorsunuz, neticeye ulaşılamadı mı hâlâ?

    Tükenmiş şeyin sorgulanması çabası da garip şey doğrusu!..

    Bilinmesi gerekir: Sorgulama isteği sorgulanan şeye merakı arttırır...

    Geçmişteki kötü hadiselerin yaşanması arzusunu uyandırır beğenilmeyen kişilerin zihinlerinde. Zaten Güleçyüz de ’’ortak payda olarak kabullenen yaklaşım’’ ifadesiyle tezimi doğrulamış oluyor.

    Ülkenin bir problemden kurtulmak istendiği belli. Menfaatperest zihniyetliler kendilerince bir çözüm şekli çıkarıyorlar ortaya.

    Kazım Güleçyüz ise o çözümün çözüm olamayacağı kanaatını belli ediyor yazısında...

    Çözümde kilit önemin din olduğunu belirtiyor... Ama ’’ancak...’’ diyor Güleçyüz; ’’Kemalist dayatmanın payandası yapılmayıp doğru ve tavizsiz yorumlanması şartıyla’’.

    İşte burada hedefi 12’den vurmuş oluyor Sayın Güleçyüz.

    Ne demek dinin doğru ve tavizsiz uygulanması?..

    a) Kur’an sayfalarının açılmak istenmesi demek.

    b) Dinin batıl ve hak olarak ikiye ayrıldığının anlaşılacak olması demek.

    c) İslam hukukçusu profesörlere ayetleri adam gibi açıklama çağrısı yapmak demek.

    d) Kıvırtmaya çalışanların suratlarına tükürülmesi, müslüman görünüşüne aldanmayıp onlardan uzaklaşılması gerekir demek,

    Şu bulunduğumuz zamanda kemalist dayatma yok. Deccalist bir uygulama var. Çünkü, kemalist bilinen çok kişinin Kur’an’a hacısından, hocasından, müftüsünden bilmem kiminden daha iyi kafa yorduğunu, hakikate ulaştığını biliyorum.

    Görünen o ki; dindar etiketli bir çok kişinin rezil ve ahlaksız ve utanmaz çıkışları, yalan üzerine kurulu icraatı, Kemalist bilinenleri utandıracak biçimde toplumda yayılıyor.

    Son söz: Çözüm için İslam ileri sürülmeli her yönden. Çünkü İslam, hiç bir kötü ve pis niyete payanda olmaz. [email protected]

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı