"Gerçekten" haber verir 25 Mart 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Basından Seçmeler

Ergenekon’da yeni süreç

Artık Ergenekon’da yeni bir sürece giriliyor. Nokta dergisinde yayınlanan darbe günlüklerinden sonra Mustafa Balbay’ın günlüklerinin açığa çıkması soruşturmayı olması gereken rotaya yönlendirecektir. Her iki günlüğün içeriklerinin örtüştüğü hususunda bir kuşku bulunmamaktadır. Herkesin bu konuda hemfikir olduğu görülmektedir.

Şener Eruygur ve diğer bazı emekli askerlerin, emekli olduktan sonraki darbe girişimlerine ilişkin iddialar halen ikinci iddianameye konu davaya esas teşkil ediyor. Ancak bu kişilerin görev yaptıkları dönemdeki hükümeti yıkma girişimlerinin mevcut soruşturmaya dahil edildiğine dair ciddi bir işaret söz konusu değildir. Bununla beraber Mustafa Balbay’ın günlüklerinin ortaya çıkması yeni bazı hukuksal değerlendirmeleri de zorunlu hale getirmiştir.

Öncelikle 2003 ve 2004 yıllarında tasarlanan Ayışığı ve Sarıkız isimli darbe hazırlıkları üzerindeki sis perdesi biraz daha aralanmıştır. Bu yıllarda Jandarma Genel Komutanı sıfatıyla darbe girişimlerine öncülük ettiği iddia edilen, kararlılığı ve öldürücü darbeyi vurmak için sabırsızlanması nedeniyle olsa gerek “Jaguar” ismiyle kodlanan Şener Eruygur’un bu faaliyetlerinin emekli olmasıyla birlikte sona ermediği, bu tarihten sonra da aynı girişimlerini sürdürdüğü hususu, iddiaların konusunu oluşturmaktadır..

Özden Örnek’in günlüklerine konu olan Ayışığı ve Sarıkız kalkışmaları, günlükte isimleri geçen dört kuvvet komutanının görev dönemlerinde ve onların katkılarıyla tasarlanmış bir girişimdi. Bu kalkışma nedeniyle Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan başvurular üzerine burasının kendisini bu olayı soruşturmakla görevli saymayarak dosyayı Genelkurmay Askeri Savcılığına gönderdiği bilinmektedir.

Bu durumu şöyle de ifade edebiliriz. Şener Eruygur, Hurşit Tolon ve diğerlerinin muvazzaflık dönemlerindeki darbe girişimlerinin emekli olduktan sonra da devam ettiği iddia edilmiştir. Ceza hukuku diliyle filleri temadi etmiştir. Başka bir anlatımla eylemlerin bir kısmı bu kişilerin görevli oldukları dönemde bir kısmı da sivil yaşamlarında gerçekleşmiştir.

DARBECİLERİ KİM

YARGILAYACAK

Bu ayırımı vurgulamaktaki amacımız şudur: Askerî şahısların görevli oldukları dönemdeki suçun askeri savcılık tarafından, emekli olanların da sivil savcılıkça soruşturulması gibi bir ikilemin ortaya çıkıyor olmasına ilişkin düşünce ve tartışmalar Ergenekon soruşturması ve davasını esastan etkileyebilecek nitelik taşımaktadır.

Biz iştirak etmesek de yargı camiasında, muvazzaf askerlerin darbe girişimlerine ilişkin soruşturma ve yargılamalarının sivil değil askerî yargı mercilerince yapılması gerektiğine dair bir düşünce ve uygulama ağır basmaktadır. Bunun örneklerini geçtiğimiz dönemlerde bazı soruşturma ve davalarda hep birlikte gördük.

Aslolan, hem Ayışığı, Sarıkız ve benzeri muvazzaflık dönemi darbe girişimleri hem de sonraki darbe girişimleri soruşturmalarının bütünlük içerisinde birlikte yürütülmesidir. Bu fiilleri birbirinden ayırarak soruşturmak mümkün değildir.

Ergenekon soruşturmasını yürüten İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı’nın Özden Örnek’in günlüğünde yazılı darbe teşebbüslerini soruşturması için önünde yasal herhangi bir engel söz konusu değildir. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bu olayla ilgili görevsizlik kararıyla evrakı Askerî savcılığa göndermesinin de hukuksal bir önemi yoktur.

ERGENEKON ŞEMDİNLİ

DAVASI GİBİ OLMASIN

Bununla beraber ileride bu yönde açılan davalar mahkemece karar bağlandıktan sonra bu dosya bir şekilde temyiz incelemesi için Yargıtay’a gelebilecektir. Yargıtay’ın Şemdinli ve benzer davalardaki yaklaşımı bilinmektedir. Bu itibarla Yargıtay’ın ilgili ceza dairesinin, davanın askerî yargı merciinde görülmesi gerektiğine dair bir bozma kararı vermesi Ergenekon davasını ve darbe soruşturmalarını çıkmaza sürüklemeye yetecektir.

Böyle bir riskin varlığı bir gerçektir. O halde ne yapmak gerekir? Daha önce de bazı açıklama ve yazılarımızda ifade ettiğimiz gibi küçük bir yasal düzenlemeyle sorun tamamen çözülebilir. Anayasa değişikliği ve bu arada 1980 darbecilerine yargı sürecini başlatılabilecek geçici 15. maddenin kaldırılması beklenilmeden Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 250. maddesine eklenecek bir fıkra ile, darbe suçlarını da içerisine alan Türk Ceza Kanunu’nun 302 ila 316. maddeleri arasıdaki “Anayasal Düzene ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar” ın asker kişiler tarafından görev sırasında işlenmeleri halinde de özel yetkili adli savcılık ve yargı mercilerinin bu suçlara bakmaları sağlanabilir. Bu düzenlemenin gerçekleşmesi halinde Şemdinli dosyasının da tekrar Van Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesinin zorunlu hale geleceğini ifade edelim.

Gerçekten, Mustafa Balbay’ın günlüklerinin de ortaya çıkmasından sonra Ayışığı, Sarıkız ve benzeri darbe girişimlerinin soruşturulması bir zorunluluk halini almıştır. Darbeler ve darbecilerle yüzleşmek ve onlarla hesaplaşmak zamanı gelmiştir.

Emekli general Hurşit Tolon medyaya yansıyan konuşmalarında; savcı için sen kimsin ulan diyor. Teğmenin düşmana (yargıya) teslim edilemeyeceğini söylüyor. Valiyi küçümsüyor, emniyet müdürünün bacağını kırıyor. Kendisinin görevdeyken böyle davrandığını ifade ediyor ve şimdi neden bu tür hareketler yapılmadığını sorguluyor.

Diğer bazı generaller karargaha işadamlarını ve medya mensuplarını çağırtıp onlara talimatlar veriyor, iş hallediyor, yönetici dayatıyorlar. Devletin, hatta kendi teşkilatlarının üst düzey yöneticilerini yasa dışı dinletiyorlar. Herkesi fişliyor, yargı mercileri ve mensuplarına talimat vermekten çekinmiyorlar. Polisi ve Devlet kurumlarını küçümsüyor,aşağılıyorlar... Kendilerini bütün Devlet kurumlarının üzerinde görüyorlar.

Bütün bunlar acı ancak bir gerçek olarak karşımızda duruyor. Şimdi sormak gerekiyor. Bütün bunlar demokrasiye uygun mudur? Böyle bir rejimin adı demokrasi midir? Bunları söylemek asker düşmanlığı mı yapmaktır? Bunların yaptıkları doğruysa o zaman bırakalım bu işlere devam etsinler.

Üstelik bu hareket tarzı bir kaç generalle de sınırlı değildir. Neredeyse kurumsallaşmıştır. Ya Hilmi Özkökler, İlker Başbuğlar olmasaydı şimdi ülke hangi maceraların içerisinde olacaktı ?

Cumhuriyet gazetesi ve İşçi Parti zihniyetli bir kısım general ve başkaları ülkeyi kurtaracaklarını mı sanıyorlardı?

Evet. Gerçekten de bunların zamanında ülke iyi ki bir savaşa girmemiş. Hepimizi Allah korumuş !

Ahmet Gündel

Emekli Yargıtay Cumhuriyet Savcısı

Yeni Şafak, 24.3.2009

25.03.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis