08 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

Vahşetin kaynağı cehalet

Türkiye Diyanet ve Vakıf Hizmetleri Kolu Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası Genel Başkanı Hüseyin Demirci, Mardin’in Bilge köyünde 44 kişinin öldürülmesini değerlendirirken, “Bu olayların günümüzde halen yaşanıyor olması insanlarımızın cehaletten kurtulamadığının açık göstergesidir” dedi. Siirtli kanaat önderi Nurettin Sancar da, böyle saldırıların İslâmda hiçbir yeri olmadığını belirterek şöyle konuştu: “Hep birlikte İslâm ahlâkını yaymalı ve bütün insanların kardeş olduğu düsturu ile birlik ve beraberliği sağlamalıyız.”

TÜRKİYE Diyanet ve Vakıf Hizmetleri Kolu Diyanet ve Vakıf Çalışanları Sendikası (DİVA-SEN) Genel Başkanı Hüseyin Demirci, Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde 44 kişinin ölmesinin toplumsal hastalıkların en bariz ve en korkunç ifadesi olduğunu belirtti. Hüseyin Demirci, sendika binasında düzenlediği basın toplantısında, Mardin’in Mazıdağı ilçesi Bilge Köyünde herkesin ve her kesimin vicdanını ciddî olarak yaralayan insanlık dışı bir olay yaşandığını söyledi. Yaşanan çağda töre, kan dâvâsı ve husûmet gibi kavramların insan hayatının önüne geçiyor olmasının toplum olarak üzerinde düşünülmesi gereken çok ciddi bir konu olduğunu ifade eden Demirci, ‘’Bu olay, toplumsal hastalıklarımızın en bariz ve en korkunç ifadesidir. Bu ve benzeri olayların günümüzde halen yaşanıyor olması insanlarımızın cehaletten kurtulamadığının açık göstergesidir’’ dedi. Demirci, İslâm dininin sebepsiz yere bir insanın öldürülmesini bütün insanlığın öldürülmesiyle eş değer tuttuğunu belirterek, şunları kaydetti: ‘’Bu nedenle hiç kimsenin böyle bir vahşeti işlemeye hakkı yoktur. Böylesi vahim olayların her yönüyle tüm kurum ve kuruluşlarca, sivil toplum örgütlerince iyi incelenmesi ve bir daha böyle bir hadisenin yaşanmaması için tüm tedbirlerin alınması gerekir. Menfur olayda ulvî bir mesleği sürdürürken hayatını kaybeden çok değerli meslektaşımıza ve diğer vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, ailelerine başsağlığı dileriz.’’ İFADE ÖZGÜRLÜĞÜNE KARŞI YAPILAN SALDIRIYI ŞİDDETLE KINIYORUZ Gergerlİoğlu, MAZLUMDER’in her sene hazırladığı dünya insan hakları raporlarında, Özbekistan’da gittikçe artan hak ihlâllerinin olduğunu gözlemlediğini, ifade özgürlüğü alanında yaşananların kaygıları her geçen gün arttırdığına da dikkat çekti. Gergerlioğlu, şöyle devam etti: “Adil olmayan yargılamalarla verilen haksız ve ağır mahkûmiyet kararları Özbekistan’da belki tüm dünyayı umursamadan verilebilir. Ancak Özbekistan’ın şu anda hukuku hiçe sayan bir dikta olduğunu da tüm dünyaya ispat eder. MAZLUMDER kararı önceden verilmiş bu yargılamayı ve ifade özgürlüğüne karşı yapılan ağır saldırıları şiddetle kınamaktadır. TC Hükümetinden Özbekistan ile ilişkilerini gözden geçirmesini istemektedir. Uluslar arası kuruluşları bu tüm dünyayı hiçe sayan adil olmayan yargılamalar karşısında seslerini daha da yükseltmeye çağırmaktadır.”

08.05.2009


 

BÜYÜKELÇİLİK ÖNÜNDE BASIN AÇIKLAMASI

Özbekistan'da hiçbir şekilde şiddet çağrısı yapmayan ve dinî makaleler yayınlayan dergi ve gazetelerin suç unsuru sayılıp, Nurcu oldukları gerekçesiyle birçok kişiye uzun süreli hapis cezaları verilmesine tepki göstererek Ankara Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması yaptı...

MAĞDURİYETLER DERHAL GİDERİLMELİ

Gergerlioğlu: “Şiddetin her türlüsünü reddeden Risale-i Nur eserlerinin misyonerlik gerekçesiyle yasaklanması manidardır. Bu yasaktan dolayı birçok Özbek vatandaşın hapis cezasına çaptırılması ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğünün açık ihlâlidir. Özbek yönetimi uluslararası mekanizmalarca uyarılmalı ve bu ihlâlin yol açtığı mağduriyetler derhal giderilmelidir. T.C. hükümeti Özbekistan'la ilişkilerini gözden geçirmelidir.”

Risâle-i Nurlar şiddetin her türlüsünü reddeder

MAZLUMDER, Özbekistan da hiçbir şekilde şiddet çağrısı yapmayan ve dinî makaleler yayınlayan dergi ve gazeteleri suç unsuru sayarak dinî inançlarını yaşadıkları ve “Nurcu” oldukları gerekçe gösterilerek birçok kişiye uzun süreli hapis cezası verilmesine tepki göstererek Özbekistan’ın Ankara Büyükelçiliği önünde bir basın açıklaması yaptı. MAZLUMDER Genel Başkan Ömer Faruk Gergerlioğlu burada yaptığı açıklamada, Özbekistan’da meydana gelen durumun en temel insan haklarından olan ifade özgürlüğü ve din ve vicdan özgürlüğünün açık bir ihlâli olması sebebi ile bu girişimi gerçekleştirdikleri bildirdi. Özbekistan idarecilerinin insan hak ve özgürlüklerini tehdit olarak algıladıklarını uygulamaları ile göstermeye devam ettiklerini, özellikle son dönemde din özgürlüğü alanında çok ciddî ihlâllerin yaşandığı bütün dünyanın bilgisi dahilinde olduğunu söyleyen Gergerlioğlu, şunları söyledi:

“Hiçbir şekilde şiddet çağrısı yapmayan ve dinî makaleler yayınlayan dergi ve gazeteleri suç unsuru sayarak, Nur cemaati üyelerini tutuklayan Özbekistan rejimi, cemaatle ilişkisi olduğu öne sürülen bazı kişileri birkaç ay önce tutuklamış, geçtiğimiz hafta Buhara kentinde başlayan davada, cemaat üyeleri sözde ‘radikallikle’ suçlanırken, savcılık makamları ortaya hiçbir delil koyamamışlardır. Tutuklular Özbekistan ceza yasasındaki içtimaî hayatın asayişlerine ve tertiplerine zarar veren makaleleri neşir etmek ve dağıtmak ve dini, ekstremistik (aşırılık), separatistik, fundamentalistik ve yasak olan cemaatleri kurmak onları yönetmek ve onlara iştirak etmek, maddelerine karşı gelmekle suçlanıyorlardı.” 29 Nisan 2009 tarihinde yapılan son duruşmada adil yargılanma haklarından mahrum bir şekilde yargılanan 10 Risâle-i Nur Talebesinden, bir tanesinin 9, diğerlerinin ise 6 yıl hapis cezası aldıklarını söyleyen Gergerlioğlu, “Özbekistan geçtiğimiz yıl yine Said Nursî’nin fikirlerine yer verdiği için iki gazeteyi kapatmış ve yazıları yazan gazetecileri ağır hapis cezasına çarptırmıştı” diye konuştu.

ÖZBEKİSTAN YÖNETİMİ UYARILMALI

Özbekistan’daki “Ezgulik” isimli insan hakları örgütünün, ülkede Nur cemaatine sempati duyan 50 kişinin tutuklandığını, tutuklananlara karşı hiçbir somut delil ortaya konmadığına dikkat çektiğini bildiren Gergerlioğlu, “Şiddetin her türlüsünü reddeden eserlerin bugün Özbekistan’da misyonerlik gerekçesiyle yasaklanmış olmasını manidar bulmaktayız. Özbekistan’daki bu yasaktan dolayı birçok Özbek vatandaşın mahkemece hapis cezasına çaptırılmış olması ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğünün açık ihlâlidir. Bu ihlâlin faili olan Özbekistan yönetimi uluslar arası mekanizmalarca uyarılmalı ve bu ihlâlin yarattığı mağduriyetler derhal giderilmelidir” dedi.

FATİH KARAGÖZ

08.05.2009


 

Olayla ilgili tutuklu sayısı 10’a yükseldi

MARDİN'İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde 44 kişinin ölümüne sebep olan saldırıyı gerçekleştirdikleri gerekçesiyle gözaltına alınan 2 kişi daha tutuklandı.

Tutuklu sayısı 10’a yükseldi

Bilge Köyündeki saldırıyla ilişkili oldukları iddiasıyla dün gözaltına alınan 2 kişi jandarmadaki sorgusunun ardından adliyeye sevk edildi. Zanlılar, nöbetçi mahkemece tutuklandı. Böylece olayla ilgili tutuklananların sayısı 10’a yükseldi. Saldırının ardından geçici köy korucusu olanlara ait ikisi ruhsatsız çok sayıda silah jandarma tarafından toplanırken, bu silâhların balistik incelemesi sürüyor. Tutuklanan 10 kişiden 6’sının kardeş, 2’sinin ise baba ve oğlu olduğu belirtildi. Bu arada Mazıdağı Kaymakamlığı, saldırıda vefat edenlerin arasında Muhtar Hacı Halim Çelebi’nin bulunması sebebiyle köydeki vatandaşların sıkıntı yaşamaması amacıyla köylülerden Abdurrahman Çelebi’yi, geçici olarak Bilge köyü muhtarlığına atadı.

ZANLI YAKINI 13 AİLE KÖYDEN AYRILDI

Öte ayandan saldırıyı gerçekleştirdikleri iddiasıyla tutuklanan 10 kişinin yakınlarının köyden başlayan göçü dün de devam etti. Yaklaşık 100 kişinin yer aldığı 13 aile, kamyonlara yükledikleri eşyasının ardından minibüslere binerek bir “bilinmeze” doğru hareket etti.

08.05.2009


 

Meclis, Mardin’deki saldırıyı inceleyecek

MARDİN'İN Mazıdağı İlçesine bağlı Bilge Köyünde yaşanan saldırı olayını araştırmak üzere, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu bünyesinde alt komisyon oluşturuldu.

Komisyon, haftaya bölgeye giderek, incelemelerde bulunacak. AKP Mersin Milletvekili Zafer Üskül başkanlığında toplanan komisyonda, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve DTP Diyarbakır Milletvekili Akın Birdal, Bilge Köyü’nde 44 kişinin vefat ettiği saldırı olayını gündeme getirdi. Tartışmaların ardından, bölgeye gitmek üzere 5 kişilik bir alt komisyon oluşturulmasına karar verildi. Alt komisyonda, Komisyon Başkanı Zafer Üskül, Komisyon Başkanvekili ve MHP Yozgat Milletvekili Mehmet Ekici, AKP Bingöl Milletvekili Kâzım Ataoğlu, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin ve DSP İstanbul Milletvekili Ayşe Jale Ağırbaş yer alıyor.

08.05.2009


 

AB, ‘eğitimde ailenin rolü’nü Türkiye'den öğrenecek

TÜRKLERİN eğitim fedakârlığı, AB projelerine konu oldu. Avrupalı 16 uzman, “başarıda ailenin rolü“nü araştırmak için İstanbul’a geldi.

Uzmanlar ‘aile bağlarıyla ilgili Türkiye’den alınacak örnekler olduğuna dikkat çekti. Avrupa Birliği eğitim uzmanları, evlâtlarının okuması için her fedakârlığı göze alan aileleri araştırmak amacıyla Türkiye’ye geldi. Fatih Koleji’nin hazırladığı ve AB tarafından kabul gören ‘Üçgenin bir parçası eksik mi? Okul, öğrenci ya aile?’ projesi kapsamında İstanbul’a gelen 16 AB eğitim bürokratı İstanbul İl Millî Eğitim Müdürü Ata Özer’i ziyaret etti.

08.05.2009


 

Dolar düşüyor, benzin çıkıyor

Benzin fiyatlarındaki dalgalanma dolar kuru ile yarışmaya başladı. Geçen hafta 5 kuruş indirilen 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi dün itibariyle 7 kuruş zamlı tarifeden satılmaya başlandı. Benzinin yeni fiyatı 3,02 lira oldu.

Benzine 7 kuruşluk zam

BENZİN fiyatlarındaki dalgalanma dolar kuru ile yarışmaya başladı. Geçen hafta 5 kuruş indirilen 95 oktan kurşunsuz benzinin litresi dün itibariyle 7 kuruş zamlı tarifeden satılmaya başlandı. Önceki gün 2,96 liradan alınan bir litre benzin dün sabah itibarıyla 3,02 liraya yükseldi. Akaryakıtta bir hafta içinde gelen indirim zam haberleri kafaları karıştırıyor. Sektör temsilcileri fiyat ayarlamalarına gerekçe olarak ham petrol fiyatlarını gösterirken, varil başına 1-2 dolarlık artışın anında pompaya yansıması eleştiri konusu oluyor.

08.05.2009


 

Çare İslâm ahlâkında

MARDİN'İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyünde meydana gelen katliâma tepkiler devam ediyor.

Siirtli kanaat önderi Nurettin Sancar, böyle saldırıların İslâm’da hiçbir yeri olmadığını belirterek, Mardin’de meydana gelen elim hadiseden dolayı çok müteessir olduklarını söyledi. Sancar, “İki yakın akraba arasında cereyan eden bir olay. Ufak husumete dayalı bir olay. Mensubu buluduğumuz yüce İslâm dinine göre asla haksız yere adam öldürmek caiz değildir. Başta gelen en büyük günahlardandır. Allah, Kur’ân-ı Kerim’in bir âyeti kerimesinde ‘Her kimse haksız yere adam öldürürse bütün insanlığı öldürmüş gibidir.’ Aynı şekilde âyetin devamında ‘Her kimse birini ihya ederse bütün insanları yaşatmış gibi ve ihya etmiş gibi olur’ beyanı vardır” dedi.

Hz. Muhammed’in (asm) bu konu ile ilgili çok önemli hadisleri bulunduğunu anlatan Sancar, “Peygamber Efendimizin ve dinimizin güzel ahlâkını aldığımızda tür hadiseler yaşanmayacaktır. Yüce İslâmın birlik ve beraberlik duygularını çocuklarımıza ve gençlerimize anlatamazsak bu tür hadiseler devam edebilir. Bunun için, hep birlikte İslâm ahlâkını yaymalıyız ve bütün insanların kardeş olduğu düsturu ile birlik ve beraberliği sağlamalıyız” diye konuştu.

08.05.2009


 

Osman Paksüt yargılanacak mı?

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt hakkında başlatılan hukukî süreç, mahkemenin kuruluş kanunu ve içtüzüğü gereği yapılacak. Soruşturma açılıp açılmaması, mahkemenin kararına bağlı olacak.

Anayasa Mahkemesince, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği dosya üzerine Başkanvekili Osman Paksüt hakkında hukukî sürecin başlatılmasıyla ilgili işlemler, Anayasa Mahkemesinin Kuruluş Kanunu ve İç tüzüğü gereği yürütülecek.

Kuruluş Kanunu ve İç tüzük gereği, Anayasa Mahkemesinin başkan, başkanvekili ve üyelerinin, görevlerinden doğan, görevleri sırasındaki suçlar veya şahsî suçlarından dolayı bir ihbar veya şikâyet yapılması veya böyle bir halin öğrenilmesi halinde konu, Başkanlıkça, Anayasa Mahkemesine bildiriliyor. Başkan, gereken hallerde işi Mahkemeye götürmeden önce bir üyeye ön inceleme de yaptırabiliyor. Soruşturma açılmasına yer olup olmadığının belli edilmesi için gerekli incelemeyi yapmak üzere, Mahkemede hazır bulunanlar arasından görevlendirilen bu üye, incelemesini yaptıktan sonra, durumu kendi düşüncesini belirtmeksizin bir raporla Başkan’a bildiriyor.

Soruşturma açılması Mahkemenin kararına bağlı oluyor. Görevli üye tarafından hazırlanan rapor üzerine Mahkemede yapılacak görüşme sonunda, ‘’soruşturma açılmasına yer olmadığına’’ karar verildiği takdirde, kararın bir örneği ilgili üyeye, birer örneği de ihbar ve şikâyette bulunanlara tebliğ ediliyor.

‘’Soruşturma açılmasına’’ karar verildiği takdirde, hazırlık soruşturmasını yapmak, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’na göre, gereken kararı vermek ve söz konusu Kanun’un Cumhuriyet savcılarına tanıdığı bütün yetkileri kullanmak üzere gizli oyla mahkeme üyeleri arasından 3 kişilik bir Soruşturma Kurulu seçiliyor. Soruşturma Kuruluna, en çok oy alanlar ve oyların eşitliği halinde kıdemli olanlar seçilmiş sayılıyor. Bu kurula üyelerden en kıdemlisi Başkanlık ediyor.

Soruşturma Kurulu, kamu davasının açılmasına gerek görmezse evrakın işlemden kaldırılmasına karar veriyor. Yapılan soruşturma, kamu davasının açılmasını haklı göstermeye yeterli ise iddianame düzenleyerek, bu dâvâyı açıyor ve görevle ilgili suçlarda Yüce Divan’a, şahsî suçlarda Yargıtay Ceza Genel Kuruluna tevdi olunmak üzere, dosyayı Başkanlık aracılığıyla Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderiyor.

Soruşturma Kurulunun işlem ve kararları kesin oluyor. Ağır cezayı gerektiren suçüstü hallerinde hazırlık soruşturması genel hükümlere tabi oluyor.

Anayasa Mahkemesi Başkan, Başkanvekili ve üyelerinin şahsî suçlarında, Yargıtay üyelerinin şahsî suçlarına ilişkin hükümler uygulanıyor.

PAKSÜT: BENİM DE İSTEĞİM BUYDU

Anayasa Mahkemesi Başkanvekili Osman Paksüt, Anayasa Mahkemesince İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının gönderdiği dosya sonrasında iddianamenin düzenlenmesi üzerine hakkında hukukî sürecin başlatılmasıyla ilgili ‘’Benim de isteğim buydu. Gereği neyse ortaya çıkacak’’ dedi. Paksüt, Anayasa Mahkemesince yapılan açıklamaya ekleyeceği bir şey olmadığını, açıklamanın kendisinin de görüşünü yansıttığını söyledi. Osman Paksüt, ‘’Benim de isteğim buydu. Ekleyeceğim bir şey yok. Gereği neyse ortaya çıkacaktır. Heyetçe görüşüldü, mutabık kalındı. Ben de içindeyim, beraberiz, birlikte yazdık’’ diye konuştu.

08.05.2009


 

Gül’den DTP’ye: “Terörü dışlayın”

CumhurbaşkanI Abdullah Gül, DTP Genel Başkanı Ahmet Türk ile görüşmesinde, demokrasi standardı yükseldikçe Kürt sorunu dahil bütün sorunların otomatik olarak sorun olmaktan çıkacağını belirtti.

Gül: Terörü kesinlikle dışlamak lâzım

Cumhurbaşkanı Gül, ‘’Terör olduğu sürece demokrasinin kökleşmesi zorlaşır. Bu yüzden terörü kesin bir dille dışlamak lâzım’’ dedi. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, TBMM’de grubu bulunan siyasî parti liderleriyle yaptığı görüşmeler çerçevesinde DTP Genel Başkanı Ahmet Türk’ü kabul etti. Alınan bilgiye göre, Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü’nde 1 saat görüştüğü Ahmet Türk’e, demokrasi ve terör konusunda önemli mesajlar verdi. Sorunların çözümünün demokrasiyle mümkün olduğunun altını çizen Gül, şunları söyledi: ‘’Türkiye’de demokrasi standardı yükseldikçe Kürt sorunu dahil tüm sorunlar otomatik olarak sorun olmaktan çıkar. Hep beraber buna odaklanmamız lâzım. Ancak terör olduğu sürece demokrasinin kökleşmesi zorlaşır. Bu yüzden terörü kesinlikle dışlamak lâzım. Siz belli bölgenin değil, Türkiye’nin partisisiniz ve Türkiye milletvekilisiniz. TBMM’de sadece bir soruna odaklanmak yerine ülkenin bütün sorunlarıyla ilgilenmeli ve çözümüne katkıda bulunmalısınız. Diyalog zemini oluşturulmasını karşıdan beklemek yerine siz de yaratmalısınız.’’

08.05.2009


 

Erdoğan: Parti liderleri yargıyı etkiliyor

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’bazı parti liderlerinin bütün uyarıları ve ricalarına rağmen, devam etmekte olan bir yargı süreciyle ilgili hem siyaseti, hem yargıyı tahrik eden, hem de tahkir eden yaklaşımları sürdürdüğünü’’ söyledi.

Erdoğan, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanlığının yeni hizmet binasının açılış töreninde yaptığı konuşmada, Ergenekon dâvâsını kasderek şunları kaydetti: ''Birileri bu dâvânın önünde takoz olmak için elinden geleni yapıyor. Birileri, Türkiye'nin aydınlanmasının, karanlık ilişkilerin ortaya çıkmasının önünde, hukuk dışı örgütlenmelerin açığa çıkmasının önünde engel olmaya, bariyer olmaya devam ediyor. Kim ne yaparsa yapsın, biz hukuka inanıyoruz, güveniyoruz. Hukukun üstünlüğüne önem veriyoruz. Demokrasiyi her şart altında koruduk, koruyoruz ve korumaya da devam edeceğiz. Ben devam eden yargı sürecinin hiçbir tarafında değilim, bu dâvânın ne sağında, ne solunda, ne altında ne de üstündeyim'' dedi.

08.05.2009


 

“Yayınevi cinayeti” sanığı “Ergenekon” için ifade verdi

Malatya’dakİ ‘’Zirve Yayınevi’’ cinayeti dâvâsının tutuklu sanıklarından Varol Bülent Aral, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasını yürüten cumhuriyet savcısına ifade verdi.

Tutuklu bulunduğu Metris Cezaevi’nden Beşiktaş’taki İstanbul Adliyesi’ne getirilen Aral’ın, ‘’Ergenekon’’ soruşturmasını yürüten özel yetkili Cumhuriyet savcılarından Zekeriya Öz’e ifade verdiği öğrenildi. Malatya’da Zirve Yayınevi’ne baskın düzenlenmesi ve 3 kişinin öldürülmesiyle ilgili dâvâda daha önce şahit olarak dinlenilen Varol Bülent Aral, ‘’azmettirici’’ olduğu gerekçesiyle tutuklanmıştı.

08.05.2009


 

Gönül: Bedelli askerliğe yönelik çalışma yok

MİLLÎ Savunma Bakanı Vecdi Gönül, bedelli askerlik uygulamasına yönelik bir çalışma bulunmadığını bildirdi.

CHP Adıyaman Milletvekili Şevket Köse’nin, soru önergesini cevaplayan Gönül, Bugüne kadar bedelli askerlik konusunda, 1987, 1992 ve 1999 tarihlerinde olmak üzere 3 kez düzenleme yapıldığını belirterek, Genelkurmay Başkanlığınca her celp yılında belirlenen kaynağın, Türk Silâhlı Kuvvetlerinin ihtiyacından fazla olması durumunda, ihtiyaç fazlası olan yükümlülerin temel askerlik eğitimini müteakip, bedel ödeyerek veya kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapmak suretiyle askerlik hizmetlerini yerine getirmiş sayılabileceklerinin Askerlik Kanununda düzenlendiğini hatırlattı. Gönül, “Bugün kaynağın ihtiyacı karşılama oranı yüzde 65 olduğundan bedelli askerlik uygulamasına yönelik bir çalışma bulunmamaktadır” dedi.

08.05.2009


 

Hayvanlara vakıf şefkati

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde son derece gelişen vakıf faaliyetleri içinde, hastalanan veya sakatlanan göçmen kuşların tedavisi, aç kalan hayvanların doyurulmasının da bulunduğu bildirildi.

SELÇUKLU ve Osmanlı dönemlerinde son derece gelişen vakıf faaliyetleri içinde, hastalanan veya sakatlanan göçmen kuşların tedavisi, aç kalan hayvanların doyurulmasının da bulunduğu bildirildi. Konya Vakıflar Bölge Müdürü İbrahim Genç, vakıfların, Türk tarihinin uzun bir döneminde doğum evi, süt evi, sübyan mektebi, aş evi, evlendirme kurumu, çamaşır yıkama yeri, hamam, cami, han gibi hizmetleriyle sosyal hayatın her alanında toplumun ayrılmaz bir parçası olduğunu söyledi. Cumhuriyet devrinde de vakıfların sosyal hayatın çatlak vermesini önlediğini vurgulayan Genç, Selçuklu ve Osmanlı medeniyetlerinin aynı zamanda birer vakıf medeniyeti olduğunu, Osmanlı İmparatorluğu’ndaki taşınmaz malların büyük kısmının vakıflara ait olduğunu belirterek, şunları kaydetti: ‘’O dönemlerde yapılan tüm hizmetlerin büyük çoğunluğu, vakıflar yoluyla gerçekleştiriliyordu. Günümüzdeki gibi devletin hayatın her alanına el atması çok mümkün değildi. Bu vakıfların kurulmasının temelinde hayır duygusu, insan, hayvan ve doğa sevgisi söz konusuydu. Birçok farklı hizmetin yanında tabiatın ve hayvanların korunması için de vakıflar kurulmuştu. Sakatlanan, hastalanan göçmen kuşlar için dahi vakıflar vardı. Bu hayvanlar tedavi edilerek, göç için zamanında dönüş yapmaları sağlanıyordu. Yine dağ başında kışın aç kalan yabanî hayvanlar için vakıflar kurulmuştu. İnsanların ve hayvanların faydalanacağı ormanlar, yeşillik alanlar için de vakıflar vardı.’’

Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde yaratılmışa hizmetin temel felsefe kabul edilmesi sebebiyle kurulan vakıflarda hayvanlara ve çevreye büyük önem verildiğini söyleyen Genç, barınma için kuş sarayları kurulduğunu, sıcak yaz günlerinde halsiz kalan kuşların su içebilmeleri için uygun yerlere suluklar dahi yapıldığını bildirdi.

08.05.2009


 

Ters lâleler görenleri büyülüyor

VAN'IN Gevaş ilçesi Aydınocak Köyü’ndeki mezarlıkta yetişen ters lâleler ziyaretçilerii büyülüyor.

Aydınocak Köyünü ziyaret eden Gevaş Kaymakamı Tahsin Aksu, köy sakinlerinden ters lâle-ler hakkında bilgi aldı. Ters lâleleri turizme kazandırmak istediklerini söyleyen Aksu, bu konuda çalışma yaptıklarını belirtti. Aksu “Burada köy halkının çabaları ile adeta ters lâle bahçesi oluşmuş. Seyrine doyulmaz bir manzara ortaya çıkmış. İlçemizde Dilmetaş ve Aydınocak Köylerinde bulunan ters lâle bahçelerini görmeye herkesi dâvet ediyorum” dedi. Anavatanı Hakkâri olarak bilinen ters lâleler, Van’ın Gevaş ve Bahçesaray ilçelerinde bol miktarda yetişiyor.

08.05.2009


 

Konya’da ittihad-ı İslâm buluşması

KONYA'DA “Risâle-i Nurda İttihad-ı İslâm” başlıklı kongre düzenlenecek.

Risâle-i Nur Enstitüsü Konya Temsilciliği tarafından, Yeni Asya Gazetesi İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular'ın açılış konuşmasını yapacağı ve Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşayan talebelerinin de katılacağı, çağımızın büyük İslâm âlimi Bediüzzaman Said Nursî’nin görüşleri ışığında Risâle-i Nur Kongresi düzenlenecek.

Bu yıl üçüncüsü tertiplenecek olan Konya buluşmaları 9-10 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilecek. “Risâle-i Nurda İttihad-ı İslâm” başlığı altında düzenlenecek kongrede bütün dünyayı ilgilendiren İslâm Birliği konusu, Bediüzzaman Said Nursî’nin eserlerinde yer alan görüş ve açılımlarla yorumlanacak.

Kongre, 9 Mayıs Cumartesi günü Bera Otelinde masa çalışmalarıyla başlayacak ve 10 Mayıs Pazar günü saat 13:30’da Mevlânâ Kültür Merkezinde yapılan panelle sona erecek.

25 kişinin katılacağı masa çalışmalarında 1. Masa: Toplum, Siyaset ve Yönetim; 2. Masa: İlahiyat; 3. Masa: Tarih, konularını işleyecek. Bir buçuk günlük çalışma sonunda, her masa, konusuyla ilgili bir sonuç bildirisi hazırlayacak. Prof. Dr. Hakkı Polat’ın yöneteceği panele ise; Prof. Dr. Bünyamin Duran(Rotterdam Üniversitesi Rektör Yrd.), Prof. Dr. Yasin Aktay (Sosyolog-Yenişafak köşe yazarı), Mustafa Özcan (Vakit- Millî Gazete yazarı), Kâzım Güleçyüz (Yeni Asya yazarı) panelist olarak katılacak.

BEDİÜZZAMAN KÜLLİYESİ’NİN TEMELİ

ATILACAK

AYRICA Cumartesi saat 11:00’de Mevlânâ Kültür Merkezinde bayanlara özel Zübeyir Gündüzalp’i anma programı ve yine aynı yerde saat 21.00’de sema gösterisi yapılacak. Pazar günü saat 11:00’de de Bediüzzaman Külliyesi’nin temel atma töreni yapılacak.

SAİD KARSLI / MÜSLÜM GÜNDÜZ

08.05.2009


 

Çiftçinin yüzünü yaz sebzeleri güldürecek

ZONGULDAK'TA Zonguldak’ta örtü altı yetiştiriciliğiyle bu yıl 10 bin ton civarında yaz sebzesi elde edilmesi hedefleniyor.

İl Tarım Müdürü Yusuf Akın, şehrin Karadeniz Bölgesi’nde örtü altı ve sera alanları konusunda hem sayısal hem de hacim olarak Samsun’dan sonra en iyi konumda yer aldığını söyledi. İl genelinde bin dönüm arazi üzerinde kurulu 5 bin civarındaki örtü altı ve seralarda üretim yapıldığını anlatan Akın, şunları kaydetti: ‘’Salata, domates, biber, fasulye, patlıcan, ıspanak, taze soğan ve marul türü sebzeler yetiştirilerek iç pazara sunuluyor. Geçen yıl örtü altı yetiştiriciliğinde bir dönümden 12 ton civarında salatalık, 6-8 ton fasulye, 15-20 ton domates elde ettik. Ancak pazar ve hallerin taleplerini karşılamak için üretim alanlarını genişletmemiz lazım. İşsizliğin azaltılması yönünde alanları etkili kullanarak iyi ürün, yüksek gelir elde etmeliyiz. Bu yıl 10 bin ton civarında salatılık, domates, fasulye ve sivri biber gibi ürünler elde etmeyi planlıyoruz. Yaz sebzeleri artması üreticilerin yüzünü güldürecektir.’’

08.05.2009


 

Huzur, zekâtın yaygılaştırılmasında

GAZETECİ-yazar Yusuf Kaplan, insanlığın huzura, faizi kaldırılıp zekâtın yaygınlaştırılması ile ulaşabileceğini söyledi.

Yusuf Kaplan, Yalova Üniversitesi Sağlık, Kültür ve Spor Dairesi Başkanlığının kültürel faaliyetler kapsamında öğrenciler için düzenlediği “Küresel Medeniyet Krizi ve Türkiye’nin İmkânları” konulu panele konuşmacı olarak katıldı. Faize dayalı kapitalist sistemin, emeği sermaye ile çarpıştırdığını ifade eden Kaplan, “Faize dayalı sistemlerin emeği sermaye ile çarpıştırması, fukarayı zenginle çatışmaya sevk etmektedir. Bu çatışma malesef sosyal hayatın temelini ciddi mânâda sarsar” dedi. Faizin, yaşadığımız küresel krizin sebebi olduğunu vurgulayan Kaplan, çözüm önerisi olarak şunları söyledi: “Faiz kurumları ‘Sen çalış ben yiyeyim’ anlayışı ile çalıştığından, insanlığın rahatını bozmuştur. Halbuki faiz kaldırılıp zekât hayatlandırılsa durum bugünkünden çok daha farklı olacaktır. Zekâtın yaygınlaştırılması, yardımlaşmanın arttırılmasıdır.” Kaplan, “Krizi doğuran ve devam ettiren dünya görüşünün, krizler için köklü ve kalıcı bir çözüm getirmesi beklenemez. Bunun için iyi bir planlama ve öğrenim gereklidir. Türkiye’nin ise bu krizi atlatabilmesi için çok çalışması gerekmektedir” diye konuştu. Yalova Meslek Yüksek Okulu Konferans salonunda düzenlenen panele çok sayıda öğretim üyesi ve öğrenci katıldı.

08.05.2009


 

Eti Burçak, modern sulama projesine katkı yapacak

DOĞAL Hayatı Koruma Vakfı (WWF-Türkiye) ve Eti Burçak işbirliği ile 2008 yılında ha-yata geçen, Konya Havzası’nda su kaynaklarının akılcı kullanımını teşvik etmeyi amaçlayan “Konya Havzası Modern Sulama Projesi” tamamlandı.

2008 yılının Şubat ayında başlayan “Konya Havzası Modern Sulama Projesi”nin sonuçları ve yeni proje ile ilgili bilgiler WWF-Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Akın Öngör, WWF-Türkiye Genel Müdürü Filiz Demirayak ve ETİ Pazarlama Grup Başkanı Şule Atabey Şamlı’nın katılımıyla dün gerçekleşen basın toplantısında açıklandı. Modern sulama tekniklerinin yaygınlaşması, çiftçilerin bu konuda bilinçlendirilmesi ve ülke genelindeki su kaynaklarının sürdürülebilir kullanımına yönelik farkındalık oluşturmayı hedefleyen “Konya Havzası Modern Sulama Projesi” ile yaklaşık 24 milyon litre su kaybı önlendi. Bu çalışmaların sonucu olarak su kullanımında yüzde 50 azalma sağlanarak, 4 kişilik bir ailenin 110 yıllık su harcamasına karşılık gelen su tasarrufu elde edildi. Eti Burçak ve WWF-Türkiye’den yeni işbirliğine, dünyanın en önemli gündem maddelerinden biri haline gelen küresel iklim değişikliğinin etkilerinin inceleneceği “Türkiye’nin Yarınları Projesi” ile devam edecek. Proje kapsamında; 2015, 2030 ve 2050 yıllarında Türkiye genelinde iklim senaryoları geliştirilmesi ve Konya Kapalı Havzası ile Doğu Akdeniz Havzası için iklim değişikliğinin ürün desenine etkilerinin değerlendirilmesi hedefleniyor.

08.05.2009


 

Hawai’de İslâm günü

ABD’nİn Hawai eyaleti meclisi, 24 Eylül 2009 gününün ‘İslâm Günü’ olarak kutlanmasına yönelik bir tasarıyı büyük çoğunlukla kabul etti.

Eyalet meclisinde konuya ilişkin yapılan görüşmelerde, ‘İslâm Günü’nün kabul edilmesine karşı çıkan bazı üyeler, 11 Eylül saldırılarının Müslümanlar tarafından yapıldığı ve bu sebeple böyle bir gün ilan edilmesine karşı olduklarını söyledi. Görüşmelerden sonra 22 lehte, 3 aleyhte oyla kabul edilen tasarı, 24 Eylül 2009 gününün İslâm Günü olarak kutlanmasını öngörüyor. ‘’İslâm’ın zengin bir inanç olduğu, İslâm’ın ve İslâm dünyasının bilim, kültür ve san'ata katkı sağladığı’’ belirtilen tasarıda, söz konusu gün için ayrı bir kutlama veya faaliyet öngörülmüyor. Tasarı onaylanmak üzere eyalet valisine gönderildi, ancak yürürlüğe girmesi için valinin onayı gerekmiyor. Bu arada, 24 Eylül tarihinin, terör saldırılarının yaşandığı 11 Eylül tarihinden 13 gün sonraya denk geliyor olması bazı radikal ABD’li Hıristiyanlar tarafından tepkiyle karşılandı.

Müslüman olmak istemiş

Belçİka basını, Kral 2. Albert’in oğlu Prens Laurent’ın geçmişte İslâm dinini seçmek istediğini bildirdi. Basın, Monarşi uzmanı Jan Van Den Berghe’nin yeni yazdığı bir kitabı kaynak gösterirken, haberini, Prens’in eski danışmanı Noel Vaessen’in açıklamalarına da dayandırdı. Prens Laurent’ın, 2000-2002 yıllarında sık sık gittiği Moritanya’da Müslüman bir kadına aşık olduğu ve o dönemde Müslüman olmaktan söz ettiği belirtiliyor. Laurent, 2003 yılında, bir Belçikalı ile Katolik törenle evlenmiş ve 2004 yılında doğan ilk kız çocuğuna Müslüman bir “isim babası” seçeceğini duyurmuş ve tepki görmüştü.

08.05.2009


 

Kozmetik ürünler tehlike saçıyor

Sahte kozmetik konusunun Türkiye’nin en problemli alanlarından biri olduğunu vurgulayan Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi Başkanı Mustafa Ertek; güzelleşmek için kullanılan bir ürünün ciddî sağlık sorunlarına, alerjiye, yanıklara ya da enfeksiyona yol açabileceğine dikkat çekti.

Ertek, vatandaşları sahte kozmetik ürünleri konusunda uyardı. Refik Saydam Hıfzıssıhha Başkanı Mustafa Ertek, yaptığı açıklamada sahte kozmetik konusunun Türkiye’nin en problemli alanlarından biri olduğunu belirterek, “Cildinizi güzelleştirmek için kullandığınız bir ürün, bir de bakıyorsunuz ki ciddî sağlık sorunlarına, alerjiye, yanıklara, enfeksiyona yol açmış.” dedi. Bazı kozmetik ürünlerinin uzun süre kullanılması durumunda içerdiği kimyasallardan dolayı sağlığı olumsuz etkileyebildiğini kaydeden Ertek, “Bu ürünlerin çevreye ve atmosfere de ciddî anlamda zararı olabiliyor.” diye konuştu. 2007 yılında Hıfzıssıhha laboratuvarlarına bin 277 ürün geldiğini belirten Ertek, “Bunlardan, 755’i reddedilmiş. Yani satışının uygun olmadığına karar verilmiş. 119 tanesinin de sağlığa zararlı olduğu saptanmış.” dedi. “Demek ki, aldığımız her 2 tane kozmetiğin, bir tanesi ya taklit ya da tağşiş içeren bir ürün.” diyen Ertek, “2008 de ise bize bin 768 kozmetik ürün gelmiş. Bunlardan bin 555 tanesi, yaklaşık yüzde 80’ini olması gereken özellikte değil. Yani üzerinde yazılan içeriği karşılamıyor.”şeklinde konuştu.

08.05.2009


 

Parasının hayrını göremedi

üney Kore’de bir evsizin, bankadaki hesabında 75 bin 500 avro bulunmasına rağmen, bu hesabı açmak için kullandığı ismi hatırlayamadığı için yoksulluk içinde öldüğü bildirildi.

Yongbong bölgesinden bir yetkili, geçen ay kanserden ölen 56 yaşındaki adamın 1993’de takma adla bankada hesap açtığını, ancak daha sonra, yolsuzluğu önlemek için takma adla hesap açmayı yasaklayan bir yasa uyarınca bu hesabın dondurulduğunu belirtti. Bununla birlikte, hesaba para yatırma izninin bulunduğu ancak çekerken hesap sahibinin gerçek adını ibraz etmesinin gerektiği açıklandı. Yetkili, “Bu kişi gerçek adını veya doğum yerini hatırlamıyordu. Kimliğini belirlemeye çalıştık ancak başaramadık” dedi. Çöp toplayarak geçinen ve konteynır parçalarıyla oluşturduğu bir barınakta yaşayan adamın, bir gün ev sahibi olabilmek umuduyla hesabına para yatırmaya devam ettiği belirtildi. Yetkili, hiçbir zaman harcanmamış olan bu paranın devlete kalacağını söyledi.

08.05.2009


 

Bu araba ağzının tadını biliyor

Bİlİm adamları, çikolata atıklarından üretilen yakıtla çalışan yarış otomobili geliştirdi.

Independent gazetesinin haberine göre dünyanın en hızlı biyoyakıtla çalışan aracı olması beklenen otomobil, çikolata fabrikalarının atıkları ve nebati yağdan elde edilen yakıtla çalışıyor. Otomobilin direksiyonu havuç ve diğer kök sebzelerin liflerinden, koltukları da keten lifi ile soya fasulyesi yağı köpüğünden yapıldı. Otomobilin kaportası da yine bitki liflerinden üretildi. Warwick Üniversitesi bilim adamları, bu otomobilin biyoyakıtla çalışanlar içinde en hızlısı olmasının, hızının saatte 145 kilometreye ulaşmasının ümit edildiğini belirtti. Warwick proje müdürü James Meredith, geliştirdikleri otomobilin, hem hızlı hem verimli hem de çevreye dost bir modelin mümkün olduğunu gösterdiğini söyledi.

08.05.2009


 

Muzır dergilere karşı tedbirler arttırıldı

BaşbakanlIk Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulu, bir erkek dergisinde yer alan yazıların 18 yaşından küçük çocukların ‘’maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak’’ nitelikte olduğu sonucuna vardı.

Bu sebeple derginin kapağına ‘’Küçüklere zararlıdır’’ damgası basılacak, dergi açık sergilerde satılamayacak ve dükkânlarda teşhir edilemeyecek. Başbakanlık Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kurulunun konuya ilişkin ilânı, Resmî Gazete’nin dünkü sayısında yayımlandı. Kurul, böyle bir derginin geçen sayısını inceledi. Dergide yer alan yazıların 18 yaşından küçük çocukların ‘’maneviyatı üzerinde muzır tesir yapacak’’ nitelikte olduğuna karar veren Kurul, bu sebeple derginin sınırlamalara tabi olmasına oy çokluğu ile karar verdi. Buna göre, dergi, ön kapağına ‘’Küçüklere zararlıdır’’ damga veya işaretini basmak zorunda kalacak. ‘’Küçüklere zararlıdır’’ ibaresinin herkesin kolayca görüp okuyabileceği şekil ve büyüklükte yazılması gerekecek. Söz konusu dergi; açık sergilerde ve seyyar müvezziler tarafından satılamayacak, dükkânlarda ve camekânlarda teşhir edilemeyecek, bir yerden bir yere teşhir maksadıyla açık nakledilemeyecek ve müvezziler tarafından bunlar için sipariş kabul edilemeyecek. Söz konusu derginin satışı için gazeteler, dergiler, duvar ve el ilânları ve diğer şekillerde reklâmı yapılamayacak. Para karşılığı veya parasız küçüklere gösterilemeyecek, verilemeyecek ve hiçbir suretle okul ve benzeri yerlere sokulamayacak.

08.05.2009


 

Spam azaldı, ama virüs çoğaldı

Amerİkan bilgisayar güvenlik şirketi McAfee, dünya genelinde bir günde gönderilen “spam” (reklâm amaçlı istenmeyen elektronik posta) sayısının büyük oranda azaldığını, ancak “spam” gönderen virüslerin bulaştığı bilgisayarların sayısının arttığını bildirdi.

McAfee’nin açıklamasında, geçen Mart ayında, bir günde gönderilen spam sayısının 153 milyondan 100 milyona indiği, bunda, 2008 yılının sonlarına doğru yüksek miktarda spam yayan “McColo” adlı grubun dağıtılmasının büyük rol oynadığı belirtildi. Açıklamada, gönderilen spam sayısının azalmasına rağmen, bilgisayar korsanlarının yılbaşından bu yana daha önce virüslü olmayan 12 milyon bilgisayara virüs bulaştırmayı başardıkları ve bu bilgisayarlar sayesinde spam yayabildikleri kaydedildi.

08.05.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis