10 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

Zihniyet değişimi şart

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Marc Pierini, bir milletvekilinin “Artık tüm mazeretlerimiz tükendi” sözünü aktararak, “Yerine getirilmesi gereken kanunî düzenlemelere ilişkin birçok kriter var. Aynı zamanda bu bir zihniyetler devrimi. Zihniyetler kanun ya da kararla değişmez. Bizim bildiğimiz, bu, toplumun ve politik sistemin evrimi. Bazı konularda belki yardımlarımız olabilir” dedi.

Zihniyet değişimi şart

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Marc Pierini, Türkiye’de yerine getirilmesi gereken kanunu düzenlemelere ilişkin bir çok kriter olduğunu belirterek, Aynı zamanda bu bir zihniyetler devrimi. Zihniyetler kanun ya da kararla değişmez. Bizim bildiğimiz bu toplumun ve politik sistemin evrimi” dedi.

AB Komisyonu Türkiye Temsilcisi Pierini, gündeme ilişkin mühim açıklamalar yaptı. Olayların kendisi hakkında yorum yapmaktan ısrarla kaçınan Pierini, bu konularda AB’nin temel prensiplerini söylemekten geri durmadı. Pierini, AB Temsilcisi Ergenekon dâvâsı için, “Eğer kanun dışı hareket eden örgütler varsa bunlar ortaya çıkarılmalı; düzeltilmeli” dedi. Genelkurmay’ın dağda akreditasyon uygulaması konusunda “Tüm medya eşit muamele görmeli” yorumunda bulunan Büyükelçi Pierini Türkiye’nin büyük bir modernizasyon yaşadığını belirterek reformların sürmesini istedi. Marc Pierini, Türk demokrasisinin geliştiğine dikkat çekerek, “Ancak daha alınacak epey mesafe var” demeyi de ihmal etmedi. Türkiye’nin yönünü Batı’dan başka taraflara çevireceği yönündeki yorumlara itibar etmeyen Büyükelçi, “AB Türkiye’nin devlet projesi, bundan bir değişiklik olacağı yönünde hiçbir korkum yok” diye konuştu. Türkiye’nin aktif dış politikayla barış sağlamaya çalışmasını memnuniyetle karşılayan Pierini, “Ancak bunlar reformların yerini tutmaz” ikazında bulundu. Marc Pierini, bazı Avrupa ülkelerinin Ankara’nın üyeliğine karşı çıkmasıyla ilgili ise, “Türkiye’nin imaj açığı var. Ya yeterince tanınmıyor ya da önyargılı tanınıyor” diyerek lobi faaliyetlerine önem verilmesi tavsiyesinde bulundu.

DEMOKRASİ GELİŞİYOR AMA ALINACAK DAHA ÇOK YOL VAR

PİERİNİ Türk demokrasisinde ilerlemeler olduğunu ama alınacak daha epey mesafe olduğunu kaydetti. Pierini, Türk demokrasisinin önündeki engeller konusunda ise şunları söyledi: “Yerine getirilmesi gereken kanunu düzenlemelere ilişkin bir çok kriter var. Aynı zamanda bu bir zihniyetler devrimi. Zihniyetler kanun ya da kararla değişmez. Bizim bildiğimiz bu toplumun ve politik sistemin evrimi. Bazı konularda belki yardımlarımız olabilir. Uzun zamandan beri obdusman mekanizmasını tavsiye ediyoruz. Ama girişim bloke edildi. Dışarıdan bir göz olarak ve tecrübelerimize dayanarak şunu düşünüyoruz: Ombusmanlık farklı hayat tarzlarını ve toplumdaki farklılıkları düzenlemede yardımcı olabilir.”

10.05.2009


 

HALK İÇİN DEĞİL, DEVLET İÇİN

''Türkiye'nin 1982 Anayasasıyla demokrasisini kuramayacağını'' belirten Selçuk, “Çünkü 1982 Anayasası halk için değil, devlet için yapılmıştır. Türkiye anayasal bir devlet değil, anayasalı bir Görünüşte bir anayasası vardır. Türk halkı bunu çözmek zorundadır” şeklinde konuştu. devlettir.

YENİDEN YAZMAK DAHA KOLAY

Selçuk “Orasından burasından çekiştirerek, düzelterek bu anayasayı düzeltemezsiniz. Bir metni düzeltmek, yeniden yazmaktan zordur. Türkiye bireye karşı yapılan bu anayasayı kaldırmak ve Türkiye'yi Avrupa Birliğine sokacak bir anayasayı yapmak zorundadır” ifadelerini kullandı.

SEÇMEN YÖNETİCİLERİ ZORLASIN

“Türkiye bunu mutlaka başarmak zorundadır. Seçmenler kendilerini yönetenleri buna zorlamak durumundadır. Kimse kendisi için anayasa yapmamalı, Türkiye ve geleceği için anayasa yapmalıdır. Sık sık değiştirilmeyecek, herkesi memnun edecek bir anayasa yapılmalıdır.”

YARGITAY Onursal Başkanı Sami Selçuk, ‘’Türkiye bu anayasa ile Avrupa Birliği’ne giremez’’ dedi.

Kastamonu Rıfat Ilgaz Kültür Merkezinde, Kastamonu Baro Başkanlığı tarafından düzenlenen ‘’Türkiye’de Demokrasi’’ konulu konferansta konuşan Selçuk, ‘’Türkiye’nin 1982 Anayasası’yla demokrasisini kuramayacağını’’ belirterek, şöyle devam etti: ‘’Çünkü 1982 Anayasası halk için değil, devlet için yapılmıştır. Türkiye anayasal bir devlet değil anayasalı bir devlettir, görünüşte bir anayasası vardır. Türk halkı, bunu çözmek zorundadır. Anayasayı orasından burasından, çekiştirerek, düzelterek bu anayasayı düzeltemezsiniz. Bireye karşı yapılan anayasayı Türkiye’de kaldırmak gerekiyor ve bunun çok örnekleri vardır. Onlardan yararlanarak, Avrupa Birliğine sokacak bir anayasayı yapmak zorundadır.’’

1982 Anayasası’nın Türkiye’yi AB’ye sokamayacağını kaydeden Selçuk şöyle konuştu:

‘’Bir metni düzeltmek, yeniden yazmaktan zordur. Türkiye bunu mutlaka başarmak zorundadır. Seçmenler kendilerini yönetenlerini buna zorlamak durumundadır. Bu anayasa ile demokrasi de işlemez, AB’ye de girilmez. Herkesin kendisi için değil herkesi memnun edecek şekilde bir anayasa yapılması gerekmektedir. Yeni anayasa, yüzde 10 baraj ve sadece birkaç partinin bulunduğu, sivil toplum örgütlerinin az olduğu Türkiye’de, herkesin görüşünü alabilecek ve almalıdır. Buna göre bir anayasa hazırlanmalıdır. Kimse kendi için anayasa yapmamalı. Türkiye ve geleceği için anayasa yapmalıdır. Türkiye ve geleceği için sık sık değiştirilmeyecek, herkesi memnun edecek bir anayasa yapmalıdır. Türkiye bu güne kadar bunu yapamamıştır.’’

Ergenekon dâvâsı süreciyle ilgili görüşlerini dile getiren Sami Selçuk, ‘’o belgeleri incelemeden bir şey söyleyemem. Bu dava, Türkiye’yi ikiye ayırmıştır. Dreyfus dâvâsına bu yüzden benzetiyorum. Ona karşı olanlar, ona yandaş olanlar... Bu yanlış. Bir dâvânın karşıtı, yandaşı olmaz. Cumhuriyet Savcısı Türkiye’de bir kuşku durumu söz konusuysa, bir suç işlendiğine ilişkin dâvâyı açmak zorundadır. Savcının, ben bunu beğenmedim’, şeklinde dava açma yetkisi yok. Bir dâvâ ister bütün kamuoyunu ilgilendirir, ister ilgilendirmez, savcının gözünde o bir dâvâdan ibarettir. Dâvâ açılmalı mı açılmamalı mı? Bu tartışma kamuoyunun işi değildir. Yazarlar ve muhabirler haber verme hakkını kullanabilir, elbette toplumu bilgilendirmek zorundadırlar ancak değer yargısında bulunamaz ve bunu kınıyorum, ayıplıyorum. Savcılarımıza ‘görevlerinizi her zaman yapın’ diyorum’’ dedi.

‘’TÜRK CEZA KANUNU DÜNYANIN

EN KÖTÜ YASALARINDANDIR’’

Sami Selçuk, Türk Ceza Kanunu’na ilişkin olarak da şunları söyledi: ‘’Şu anki Türk Ceza Kanunu, bana göre dünyanın en kötü yasalarındandır. Kimileri der ki ‘kötü yasaları iyi hukukçular iyi uygular’, yok böyle bir şey. Yasa kötüyse ben onu olduğu gibi uygularım. Onu değiştirmek yasamanın görevidir. 141’inci madde varsa, komünizm propagandası varsa ben o maddeyi sevmesem bile ben sizi hapse tıkarım. O kadar basit. Kötü yasalar iyi uygulanır veya iyi yasalar kötü uygulanır. Yok böyle bir şey.’’

10.05.2009


 

Öksüz ve yetimler evlâtlık isteniyor

Mardin’in Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge köyündeki katliamda yetim ve öksüz kalan çocukları evlât edinmek için yurt içi ve dışından çok sayıda kişi başvuruda bulundu.

MARDİN'İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyündeki silâhlı saldırı sonucu yetim ve öksüz kalan çocukları evlât edinmek için yurt içi ve dışından çok sayıda kişinin başvuruda bulunduğu bildirildi. Sosyal Hizmetler İl Müdürü Fevzi Hamidi, saldırıyla Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Devlet Bakanı Selma Aliye Kavaf’ın bizzat ilgilendiğini, yapılması gerekenler konusunda talimat verdiklerini söyledi. Hem annesi hem babası öldürülen 0-12 yaş 15 çocuk, 13-18 yaş 16 çocuk, annesi ölen 10 çocuk, babası vefat eden 7 çocuk olmak üzere toplam 48 çocuk belirlediklerini ifade eden Hamidi, bu çocukları sahiplenmek evlât edinmek için yurt dışından bile başvuranlar olduğunu kaydetti. Hamidi, ‘’Şu anda yoğun başvuru var. Türk insanı çok iyi niyetli, bu çocukları bağırlarına basmak istiyorlar. Akrabalar, çocukları evlâtlık olarak vermek istemiyorlar, çocuklar da akrabalarında kalmak istiyor. Bu nedenle çocukları bulundukları yerde rehabilite edi-yoruz. Devlet olarak elimizden geleni yapıyoruz’’ diye konuştu.

10.05.2009


 

İşgal kalksın kapıları açalım

BAŞBAKAN Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye-Ermenistan sınırına ilişkin, ‘’Biz kapıları kapattık. Sebep işgal, netice kapıları kapatmamız.

O zaman sebep kalksın, biz kapıları açalım’’ dedi. Erdoğan, TRT Türk’ün canlı yayınına katılarak, gündemdeki konularla ilgili soruları cevapladı. Azerbaycan ile ilişkilerde sorun bulunmadığını belirten Erdoğan, oluşturulan dezenformasyon ortamından rahatsızlığını dile getirdi. Erdoğan, Ermenistan’la ilişkiler konusunda da tarihsel iddiaları kabul etmelerinin mümkün olmadığını ifade ederek, ‘’Burada bir sebep-netice ilişkisi var. Bu ilişkiye gelince kapılarla ilgili konuda bir defa Dağlık Karabağ, Ermeniler tarafından işgal edilmiştir. Sonra 1 milyon Azeri tehcire zorlandı. Biz kapıları kapattık. Sebep işgal, netice kapıları kapatmamız. O zaman sebep kalksın, biz kapıları açalım’’ şeklinde konuştu.

IMF’DE BİR KARARSIZLIK VAR

IMF ile görüşmelere ilişkin soru üzerine de Erdoğan, IMF’de şu an bir kararsızlık görüldüğünü ifade ederek, ‘’Tabiî bu noktada bizim imzalama konusunda bir kararımız yok, ama biz diyoruz ki, kalkıp da sistemimizle akşam başka, sabah başka derseniz, öyle bir şeyde yokuz. Türkiye olarak biz eski Türkiye değiliz. Bizim önümüze getirip, şöyle masanın üzerine bir şablon koyup, (Bu şablonu imzala) derseniz, bizim iktidarımız böyle şablon imzalayacak bir iktidar değil. Menfaatlerimiz neyi gerektiriyorsa buna bakacağız. Türkiye ekonomide ayakları üzerinde duran bir ülke, öyle yıkılan bir ülke değil. Kaldı ki, biz IMF’in ortağıyız. Yani ortağı olan bir ülkeye kriz döneminde destek olması gereken bir kuruluşun kalkıp da bazı durumlarda zorluklar çıkarması bizi de üzüyor. Kararsız kalırsa fazla üzülmeye de gerek yok yani’’dedi. Erdoğan anayasa değişikliğini çok geniş kapsamlı düşünmediklerini de bildirdi.

10.05.2009


 

Kurtulmuş: Yeni Anayasa vatandaşı güçlü kılmalı

SAADET Saadet Partisi (SP) Genel Başkanı Numan Kurtulmuş, yapılması düşünülen Anayasa değişikliğinin halkı devlete karşı güçlü kılacak özgürlükçü bir felsefe ile ele alınması gerektiğini söyledi.

SP lideri Kurtulmuş, partisinin Ankara’da Büyük Anadolu Oteli’nde yapılan 1. Yerel yönetimler toplantısında konuştu. Milletin yıllardır özgürlükçü bir Anayasa beklentisi içinde olduğuna işaret eden Kurtulmuş, böyle bir değişiklik için şuan şartların çok müsait olduğunu kaydetti. Hazırlanacak Anayasa değişikliğinin mutlaka vatandaşı devlete karşı güçlü hale getirecek demokratik ve özgürlükçü bir anlayışla ele alınması gerektiğinin altını çizen Kurtulmuş, şöyle konuştu: “Anayasa değişikliği için şartlar çok uygun. Çünkü hem kamuoyunun bu konuda büyük bir baskısı var hem de bunu sağlayabilecek bir iktidar çoğunluğu. Ancak yapılacak yeni anayasa mutlaka sebebi millettin iktidarı olması gerekir. Bu bütün anayasaların temel özelliğidir. Devleti güçlü tutan bir anayasa yerine milleti esas alan bir anayasa yapılması gerekiyor. Gerekirse bunun için referanduma gidip yeni bir kurucu meclis oluşturularak yapılmalı.” Numan Kurtulmuş, Anayasa değişikliğine her türlü desteği vereceklerini, bunun bir partinin anayasası gibi algılanacak bir anlayışla ele alınmaması gerektiğini vurguladı.

10.05.2009


 

AB standardı için herkese sorumluluk düşüyor

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Avrupalı hayat standardına, demokrasi seviyesine ulaşılmak isteniyorsa, her ferde sorumluluk ve fedakârlık düştüğünün unutulmaması gerektiğini belirtti.

Bağış, 9 Mayıs Avrupa Günü dolayısıyla yayımladığı mesajda, “Bugün insanlık tarihinin en önemli barış projelerinden biri olan Avrupa bütünleşmesi fikrinin tohumlarını atan 9 Mayıs 1950 tarihli Schuman Deklarasyonunu yıl dönümünü kutlamaktayız” ifadesini kullandı. ‘’Türkiye’nin rahmetli Başbakan Adnan Menderes’in öncülüğünde o zamanki adıyla Avrupa Ekonomik Topluluğuna ortaklık başvurusu yaptığı 1959 yılından bu yana yarım asır geçtiğini, çok emek harcandığını ama çok da zaman kaybedildiğini, artık zaman kaybına tahammül olmadığını’’ belirten Bağış mesajında, “Avrupalı bir yaşam standardına demokrasi seviyesine ulaşmak istiyorsak, milletimizin her ferdine sorumluluk ve fedakârlık düştüğünü unutmamalıyız” görüşüne yer verdi.

10.05.2009


 

Türklere vize Avrupa yasalarına aykırı

ALMANYA'NIN Köln şehrinde Türk-Alman Forumunun (DTF) düzenlediği “Göç yasası” konulu toplantıya konuşmacı olarak katılan Alman avukat Björn Maibaum, “Almanya’nın Türklere yönelik vize uygulaması Avrupa yasalarına aykırı” dedi.

Maibaum, Almanya’nın Türklere yönelik vize uygulamasının Avrupa Adalet Mahkemesinin kararlarına aykırı olduğunu belirtti. Maibaum, “Bir Türk vatandaşı, mevcut uygulamaya göre vizesiz Almanya’ya girdiğinde sınır dışı ediliyor. Bu, Avrupa Adalet Mahkemesinin kararlarına aykırı bir durum” dedi. Türk vatandaşlarının 1973 yılında yapılan bir anlaşmaya göre Almanya’ya vizesiz olarak kısa bir dönem giriş yapabileceklerini ifade eden Maibaum, “Giriş nedeni kısa dönem çalışmak, tedavi olmak ya da turistik ziyaret ise Avrupa Adalet Mahkemesi kısa sürelik girişlere izin veriyor. Türk vatandaşların vizesi yok diye sınır dışı edilmeleri yasalara aykırı” diye konuştu.

10.05.2009


 

ACI DİNMİYOR:

Bilge Köyündeki saldırı olayında vefat eden 44 kişiden 39’unun defnedildiği mezarlığı sabahın erken saatlerinden itibaren yine köydeki kadın ve çocuklar ziyaret etti.

Gözyaşlarına hakim olmayan kadınlar, sürekli ağıt yaktı. Bu arada köye taziye ziyaretleri de sürüyor. Kurulan çadırlara her yeni ziyaretçiyle birlikte acı yeniden yaşanıyor. Çadırda sürekli Kur’ân-ı Kerim okunup, ölenler için duâlar ediliyor. Jandarma ekiplerinin köy içerisindeki güvenlik tedbirleri sürürken, Kızılay tarafından kurulan çadırlarda yemek dağıtımı yapılıyor.

Süt annesini öldürmüş

MARDİN'İN Mazıdağı ilçesine bağlı Bilge Köyündeki saldırıda öldürülenler için kurulan taziye çadırında matem sürüyor. Saldırıda öldürülen muhtar Mehmet Halim Çelebi’nin Diyarbakır’da ikamet eden kızı Melahat Akan, yaşananlara bir anlam veremediklerini söyledi. Olayda hem annesini hem de babasının öldüğünü ifade eden Akan, ‘’Ailemin tümünü kaybettim. Böyle bir vahşet olamaz. Bu, namus dâvâsı değildir. Yapılan haberler yanlış ve bizi çok üzüyor. Tutuklananlardan biri benim halamın oğlu. Annem, kendisini vurana süt vermişti. Bu nasıl insanlıktır. Namaz kılana yılan bile dokunmazken, bu kadar kurşun nasıl sıkılır. Ölenlerin hangi birine yanalım, hepsi bizim yakınımız’’ dedi. Melahat Akan, yaşanan dramı anlatırken, gözyaşlarına hakim olamadı. Bu arada, olayda yakınını kaybeden bir kadın da İzmir’den taziye için Bilge Köyüne geldiğini anlattı.

10.05.2009


 

Yargıya baskı yapılmasın

AB Adalet Komisyonu üyesi de olan Mehmet Kaplan, “Ergenekon dâvâsının bir an önce neticelenmesi ve bu süreç içerisinde siyasî bir baskının uygulanmaması çok önemli. Yoksa Türkiye demokrasisinin zedelenme riski var” dedi.

Ergenekon bir an önce sonuçlanmalı

İsveç’tekİi Yeşiller Partisi’nin yönetiminde bulunan Türk asıllı Milletvekili Mehmet Kaplan, Ergenekon dâvâsının bir an önce neticelenmesi ve bu süreç içerisinde siyasî bir baskının uygulanmaması gerektiğini belirterek, “Yoksa bunda Türkiye demokrasisinin zedeleme riski var. Bunun dışında da Türkiye’deki vatandaşın yargıya güveninin sarsılması söz konusu” dedi.

Aynı zamanda AB Adalet Komisyonu üyesi olan Kaplan, AB’nin Ergenekon dâvâsını bakış açısını değerlendirdi. Yargı bağımsızlığının sonuna kadar korunması ve dâvâyı yürütün savcı ve hâkimlere karşı her türlü baskından uzak durulması gerektiğini söyleyen Kaplan, Ergenekon dâvâsı kapsamında bulunan silâhların “çocuk kandırırcasına” küçümsemenin yanlış olduğunu ekledi. Bu dâvâyı bir demokrasi sınavı olarak niteleyen milletvekili Kaplan, “Bunun üstesinden gelirsek, her şeyin üstesinden geliriz” dedi.

AB’nin ve kendi partisinin de geçmişte Avrupa’da “gladyo” benzeri tecrübelerden dolayı dâvâya karşı hassas olduğunu ileten Kaplan, “Avrupa bunu daha önce de gördü, İtalya’daki gladyo meselesinde. Bu olayın takip edilip, nereye varılıyorsa oraya kadar gidilmesi ve yargı bağımsızlığını koruyarak, yargıya müdahale edilmeden işleyişin sağlanması gerekiyor” diye konuştu.

Mehmet Kaplan, 1 Temmuz’da AB dönem başkanlığını devralacak olan İsveç’in ve kendisinin bu dâvâyı bizzat yakından takip etmeye devam edeceğini belirterek, Ergenekon dâvâsının İsveç Meclisi çatısı altında yakın bir zamanda görüşüldüğünü ve tartışıldığını kaydetti. Ergenekon dâvâsını yürüten savcı ve hâkimlere her türlü baskıdan uzak durulması gerektiğini yineleyen Kaplan, sözlerini şöyle devam etti:

“Ergenekon dâvâsının bir an önce neticelenmesi ve bu süreç içerisinde siyasî bir baskının uygulanmaması çok önemli. Yoksa bunda Türkiye demokrasisinin zedeleme riski var. Bunun dışında da Türkiye’deki vatandaşın yargıya güveninin sarsılması söz konusu. Bu mesele, nereye kadar gidiyorsa takip edilmesi gerekiyor. Siyasî gücün de yargının tarafsız işlemesini sağlaması gerekiyor. Hükümetten de bunu bekliyoruz.”

Dâvâyla ilgili olarak, “Hakikaten de bu bir sınav, bir süreç” diyen Kaplan, “Bu dâvâ nihayetinde Türkiye demokrasisinin daha güçlü olarak çıkmasını ve bu güçlenmiş şekliyle de Türkiye’nin AB’ye girmesini umuyoruz” temennilerinde bulundu.

10.05.2009


 

Danıştay dâvâsı Ergenekon’la birleşti

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Danıştay’a saldırı ve ‘’Ergenekon’’ dâvâlarının birleştirilmesi yönünde görüş bildirilmesine karar verdi.

‘’Ergenekon’’ dâvâsının görüldüğü İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki duruşmada, Mahkeme Heyeti Başkanı Köksal Şengün, verilen 3 saatlik aranın ardından alınan kararları açıkladı. Mahkemenin, söz konusu dâvâların birleştirilmesi yönünde görüş bildirilmesine ilişkin kararında, Yargıtay’ın, Danıştay’a saldırı ve ‘’Ergenekon’’ dâvâsı dosyalarının birleştirilmesi yönündeki kararına Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’nin direnmeyerek, İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nden muvafakat istediği hatırlatıldı. Mahkeme kararında, “Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi, dosyasının mahkememizde birleştirilmesi yönünde muvafakat verilmesine, birleştirme kararı verilerek dosyanın mahkememize gönderilmesi için Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi’ne yazı yazılmasına, dosya geldikten sonra yargılamanın bu dosyadan ayrı yapılıp yapılamayacağı hususunun değerlendirilmesine” ifadelerine yer verdi. İstanbul / aa

5 sanığa tahliye

‘’Ergenekon’’ dâvâsına bakan mahkeme, tutuklu 36 sanıktan 5’inin tahliyesine karar verdi.

İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, mevcut delil durumu, isnat edilen suçların vasıf ve mahiyetleri, tutuklulukta geçen süreler ve suç vasfının değişme ihtimali dikkate alınarak, sanıklar Bekir Öztürk, Abdullah Arapoğulları, Rasim Görüm, Oğuz Alparslan Abdülkadir ve Halil Behiç Gürcihan’ın tahliyesini kararlaştırdı. Mahkeme, duruşmayı yarın saat 09.30’a erteledi.

10.05.2009


 

Ergün: Anayasa değişikliği için çalışmalara başladık

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, ‘’Anayasanın günümüz koşullarına uyarlanması için kendi parti gurubumuz içinde çalışmalara başladık.

Daha sonra yetkili organlar, barolar, TÜSİAD, TOBB, üniversiteler ve muhalefetle tartışarak Meclise getireceğiz’’ dedi. Ergin, Hatay’ın İskenderun ilçesinde Kaymakam Cengiz Horozoğlu’nu makamında ziyareti sırasında basın mensuplarının sorusu üzerine Anayasa değişikliği konusuna değindi. Ergin, şöyle konuştu: ‘’1982 de çıkarılan Anayasa, bazı maddeleriyle yetersiz kalıyordu. Anayasanın günümüz koşullarına uyarlanması için kendi parti grubumuz içinde çalışmalara başladık. Daha sonra yetkili organlar, barolar, TÜSİAD, TOBB, üniversiteler ve muhalefet partileriyle tartışarak değişmesi için Meclise getireceğiz. Anayasanın değişmesi konusunda diğer parti ve organlarla ihtilaflı değiliz. Ancak, yöntem tartışılıyor. Ortak iradeye rağmen engellemeye çalışanlar da var. Yüksek yargı organlarının da katkısıyla ortak akıl ürünü metni hazırlayıp TBMM’den geçireceğiz.’’

10.05.2009


 

Atalay: Koruculuğu kaldırma çalışması yok

İçİşlerİ Bakanı Beşir Atalay, koruculuğun eleştirilecek, tartışılacak, yeniden düzenlenmesi gereken boyutları olabileceğini belirterek, ‘’Doğrusu koruculuğun kaldırılması yolunda bir çalışma yok.

Bu ifadeleri biraz ileri ifadeler olarak görüyorum’’ dedi. Atatürk Havalimanı’nda soruları cevaplayan Atalay, bir soru üzerine, bu köydeki vahşetin ve acı olayın tamamen koruculuk sistemi üzerine oturtulmasının doğru olmadığını ifade ederek şöyle devam etti: “Bu olayın kendine has pek çok faktörü var. Hayatını kaybedenler içinde de korucular vardır, zanlılar içinde de korucu vardır. Ama olay tamamen koruculuk sisteminin kendisinden kaynaklanan bir olay değildir. Şu gerçeği bilmemiz gerekir, koruculuk sistemi bir ihtiyaçtan doğmuştur. Koruculuğun eleştirilecek, tartışılacak, yeniden düzenlenmesi gereken tabii ki boyutları olabilir. Ama doğrusu koruculuğun kaldırılması yolunda bir çalışma yok. Bu ifadeleri biraz ileri ifadeler olarak görüyorum. Konuya biraz dengeli bakmak gerektiğini düşünüyorum. Türkiye açık bir toplum, her şey konuşulup tartışılır ve biz de bundan faydalanırız.”

10.05.2009


 

Yıldız: Nükler santral temel hedeflerimizden

Enerjİ ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Taner Yıldız, ‘’Nükleer santralin Türkiye’ye kazandırılması, bizim temel hedeflerimizden bir tanesi’’ dedi.

Yıldız, bazı tesislerin açılış törenlerine katılmak üzere geldiği Kayseri’de, Vali Mevlüt Bilici’yi ziyaretinde, Azerbaycan gazıyla ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ile birlikte bu hafta Bakü’ye gideceklerini belirtti. Yıldız, ‘’Nasipse bu hafta sayın Başbakanımız ile birlikte Bakü’de bir kısım görüşmelere gideceğiz. Azeri kardeşlerimizle şu ana kadar devam etmiş olan müzakerelerin bundan sonra da başarıyla devam edeceği kanaatindeyim. Bakü’deki toplantıdan sonra görüşmelerimiz, Polonya ve Rusya olarak devam edecek. Bir sonuç elde edeceğimiz kanaatindeyim’’ dedi. Türkiye’deki nükleer enerji çalışmalarına da değinen Yıldız, gelişmekte olan ülke konumundaki Türkiye’nin hem enerji kaynaklarını çeşitlendirmede hem de arz güvenliği oluşturmada taban bir yüke ihtiyaç duyduğunu, bunun da nükleer enerji olduğunu söyledi. Gelişmiş her ülkenin nükleer enerjiyi kullandığını vurgulayan Yıldız, ‘’Şu anda nükleer santrallerin kurulmasıyla alakalı devam eden süreçte, TBMM’de çıkardığımız kanundan sonra bir ihale sürecine girildi. İnşallah önümüzdeki hafta bu konuda bir karar oluşacaktır. Bakanlar Kurulu’na havale edilecek. Nükleer santralin Türkiye’ye kazandırılması bizim temel hedeflerimizden bir tanesi’’ dedi.

10.05.2009


 

“Ev eşyalarına haciz gelmesin” teklifi

Ordu Milletvekili Rıdvan Yalçın, icra kanununda değişiklik yapılmasını isteyerek, ev eşyalarına haciz gelmemesini istedi.

Milletvekili Rıdvan Yalçın tarafından Meclis’e verilen 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun bazı maddelerinde değişiklik öngören kanun değişikliği teklifi verdi. Teklif yasalaşırsa, para, kıymetli evrak, antika, değerli taş ve madeni süs eşyası haricinde ev eşyaları tümüyle haciz kapsamının dışına çıkarılacak. Yalçın, değişikliğin gerekçesinde, “Bütün yıkıcılığı ile yaşadığımız ekonomik kriz icralık ihtilafların sayısında patlama yaşanmasına neden olmuştur. Ne yazık ki genel olarak ekonomimiz, ticari hayat ve istihdam alanlarında yaşanan kayıt dışı durum, bu ihtilafların varlığında ve çoğalmasında önemli etkenlerden biri olmaktadır. Sonuç itibariyle neredeyse borçsuz vatandaşımız bulunmamakta, vatandaşımızın geneli icra takibi tehdidi altında hayat mücadelesini sürdürmeye çalışmaktadır. Memurumuz, işçimiz, esnafımız, çiftçimiz, emeklilerimiz, işsizimiz ya borçlu ya kefil olarak, evine haciz geleceği gerilimi altında, ruhsal travma yaşamaktadır” dedi.

10.05.2009


 

CHP’li il başkanı eşini öldürüp intihar etti

CHP Kütahya İl Başkanı Sabahattin Uçar’in eşini öldürüp intihar ettiği bildirildi. İhbar üzerine 75. Yıl Mahallesi Anıl Sokak’taki apartmana gelen polis, bahçede CHP İl Başkanı Sabahattin Uçar’ın (54), merdivenlerde de eşi Hediye Uçar’ın (54) cesedini buldu.

Görgü şahitlerinin, Sabahattin Uçar’ın önce eşini öldürdüğünü daha sonra da aynı tabancayı başına dayayarak intihar ettiğini söylediği belirtildi. Olayı öğrenerek evin bulunduğu sokağa gelen Sabahattin Uçar’ın oğlu Serhat Uçar ve kız kardeşi, sinir krizi geçirdi. Daha sonra Uçar ailesinin yakınları olay yerine geldi. Cumhuriyet Savcısı ve Kütahya Emniyet Müdürlüğü Olay Yeri İnceleme ekibinin gerekli incelemeyi tamamlamasının ardından Uçar çiftinin cenazeleri, Kütahya Devlet Hastanesi morguna gönderildi.

10.05.2009


 

Sigortalı konut sayısı 3 milyonu aştı

ZORUNLU Deprem Sigortasına (ZDS) sahip konut sayısının bu yılın ilk çeyreğinde 3 milyonu aştığı bildirildi.

Doğal Afet Sigortaları Kurumundan (DASK) yapılan açıklamada, 2009 yılında primlerdeki yüzde 40’a varan indirimler, 2008 yılında yapılan reklam ve tanıtım faaliyetleri ve Kat Mülkiyeti Kanunundaki değişiklikle hayata geçirilen cezai uygulamalar neticesinde 2009’un ilk çeyreğinde ZDS’ye sahip konut sayısının 3 milyonu aştığı kaydedildi. Kamu ve özel sektörün bir arada işleyişi açısından dünyada örnek bir uygulama olan DASK’ın, hayata geçirdiği projelerle Türkiye’de sigortalılık bilincinin gelişmesi yönündeki çalışmalarına devam ettiği belirtilen açıklamada, DASK’ın, Ocak 2009 itibariyle yürürlüğe giren ve tarife üzerinden yüzde 40’a varan indirim, teminat artırımı, 2008 yılında yapılan reklâm ve tanıtım faaliyetleri ve 5711 sayılı Kat Mülkiyeti Kanununda yapılan değişiklikle kat mülkiyetine geçmek için getirilen imkân sayesinde 2009’un ilk çeyreğinde poliçe sayısını 3 milyona çıkardığı vurgulandı.

10.05.2009


 

“TRT Türk” yayında

TRT’NİN yeni kanalı ‘’TRT Türk’’ün yayın hayatına başlaması dolayısıyla kokteyl verildi.

Çırağan Sarayı’nda basına kapalı gerçekleştirilen kokteyle katılanları, TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin ile TRT yöneticileri karşıladı. Kokteyle, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, İstanbul Valisi Muammer Güler, TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, Anadolu Ajansı Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Hilmi Bengi, THY Genel Müdürü Temel Kotil ve iş, sanat ve medya dünyasından çok sayıda davetli katıldı. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yayınladığı mesajında, “TRT Türk’ün, tüm kaliteli programlarıyla sadece ülkemizde değil, dünyada da ilgiyle karşılanacağından şüphem yoktur’’ dedi. Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç ise ‘’İnanıyorum ki, büyük ümitlerle açtığımız TRT Türk, ülkemiz için hayırlı işlere imza atacak. Hepimizin gururu olacak’’ diye konuştu.

10.05.2009


 

Konya’da ittihad-ı İslâm buluşması

Risale-i Nur Enstitüsü Konya Temsilciliği tarafından düzenlenen “İttihad-ı İslam Kongresi” bugün panelle sona eriyor. Kongreye Bediüzzaman Said Nursî’nin yaşayan talebeleri de katılıyor.

10.05.2009


 

Kahraman anneler dünyaya örnek

Atatürk Üniversitesi (AÜ) Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Gürsoy Solmaz, kahraman Türk annelerinin, çocuklarının hür bir ülkede yaşaması için büyük fedakârlıklar yaptığını ve dünyaya örnek kahramanlıklar sergilediğini söyledi.

Yrd. Doç. Dr. Solmaz, Türk annelerinin dünyanın her köşesindeki annelerden daha fedakâr olduğunu, bunu savaş meydanlarında bile sergilediklerini belirtti. Kahraman Türk kadınlarının simgesi olan Erzurumlu Nene Hatun’un Rus ordularına karşı mücadele eden Türk askerine yardıma koştuğunda evde iki çocuğunu bıraktığını kaydederek, şunları söyledi: ‘’1877 yılının Kasım ayında Rus ordusunun Top Dağı’ndaki Aziziye Tabyaları’na saldırı haberinin şehre ulaşması sonrası Nene Hatun, 3 aylık kızı ile 4 yaşındaki oğlunu evde bırakarak baltasıyla düşmana karşı çarpışmak üzere tabyalara koşmuştur. 1995’te yılın annesi seçilen Nene Hatun, Türk kadınının düşmana karşı ne kadar yiğit olduğunu tarihe altın harflerle yazdırmıştır.’’

DİĞER KAHRAMAN ANNELER

Kurtuluş Savaşı’nın kadın kahramanlarından Ayşe Çavuş’un Demirci Muharebesi’nde düşmana karşı savaşan oğlunun şehit olduğunu ifade eden Solmaz, ‘’Düşmana karşı büyük kahramanlıklar gösteren Ayşe Çavuş’un, 28 yaşındaki oğlunun Demirci Muharebesi’nde şehit olduğunu anlattığı ve sonra ‘Keşke birkaç oğlum daha olsaydı da onlar da şehit düşseydi’ dediği bazı kaynaklarda yer alıyor. Bir annenin vatan uğruna bu kadar yiğitlik göstermesi dünyanın hiçbir yerinde yaşanmamış olsa gerek’’ dedi.

Millî mücadeleye katılan kahraman annelerden birinin de Ayşe Hanım olduğunu ifade eden Solmaz, şunları söyledi: ‘’Yunanlıların İzmir’i işgali sonrası Aydın’a giderek millî mücadele edenlerin saflarına katılan Ayşe Hanım’ın bir oğlunun buradaki çatışmalarda şehit düştüğünü biliyoruz. İnönü Savaşları’na katılan kahraman annenin 2. oğlunun da bu savaşlarda şehit olduğu kaynaklarda yer alıyor. Sakarya Meydan Muharebesi’ne de katılan bu kahraman annenin vatan için 2 oğlunu şehit verdiğini, kendisinin de gazi olduğunu biliyoruz.’’

HEM ÇOCUĞU HEM DE

VATANI İÇİN

Kurtuluş Savaşı sırasında İnebolu’dan aldığı cephaneyi kağnıyla Kastamonu’ya taşıyan Şerife Bacı’nın hem çocuğu ham de vatanı için can verdiğini belirten Solmaz, şöyle konuştu:

‘’Kahraman Türk anneleri, yavrularının hür ve bağımsız topraklarda yaşaması için ölümü bile göze almıştır. Kağnıyla cephane taşıyan Şerife Bacı, sırtındaki çocuğunu da bir an unutmamıştır. Yağışlı havada cephanelerin ıslanmaması gerektiğini bilen fedakâr anne, gelecekte çocukların hür bir vatanda yaşamaları için canı pahasına mermileri yerine ulaştırmış, tarihin en fedakar anneleri arasına girmiştir.’’

10.05.2009


 

Unkapanı Köprüsü’nde kaza: 9 yaralı

UNKAPANI Köprüsü’nde meydana gelen trafik kazasında 9 kişi yaralandı. Yaralılar, ambulanslarla hastaneye kaldırıldı.

Kaza sebebiyle köprü uzun süre trafiğe kapatıldı. Kaza, Unkapanı Köprüsü üzerinde saat 01.00 sıralarında meydana geldi. İddialara göre, sürücüsünün ismi öğrenilemeyen 34 FT 4528 plâkalı TATA marka otomobil, Fatih’ten Taksim istikametine seyrederken karşı yola geçerek Cemal Kaya’nın kullandığı 34 TAN 88 plâkalı taksiyle çarpıştı. Daha sonra kendi şeridine geçen TATA marka otomobil, aynı yönde seyreden Erkan Esen’in kullandığı 34 TZA 60 plâkalı dolmuşa çarptı. Kaza sebebiyle dolmuşta sıkışan 3 yaralı, itfaiyenin çalışmasıyla kurtarıldı. Kazada yaralana 9 yaralı, ambulanslarla Şişli Etfal, Vakıf Gureba ve Taksim Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırılarak tedavi altına alındı. Kaza sebebiyle Unkapanı Köprüsü, uzun süre araç trafiğine kapatıldı. Kazaya karışan araçların kaldırılmasının ardından yol tekrar trafiğe açıldı.

10.05.2009


 

9 yıldır oğlunu burnundan besliyor

‘İŞTE anne bu’ dedirten olaylardan bir tanesi de Manisa’nın Alaşehir ilçesine bağlı Delemenler beldesinde yaşanıyor.

1953 doğumlu Alime Tuzak, 32 yaşında olan oğlunu 9 yıldır burnundan besliyor, altını temizliyor. 1977 doğumlu olan Mustafa Tuzak, kızamık hastalığının sebep olduğu ve bazı çocuklarda genellikle hastalıktan 5 -14 yıl sonra görülen ölümcül SSPE (Subakut Sklerozan Panensefalit ) hastalığına 2000 yılında yakalandı.

Muğla Üniversitesi matematik öğretmenliği bölümünün son sınıfında okurken hastalığı ortaya çıkan Mustafa Tuzak, 2000 yılından beri yatağa mahkûm yaşıyor. Hastalığı sebebiyle üniversiteyi bitiremeyen Mustafa Tuzak, 7 çocuklu ailenin ortanca kardeşi. Hastalanmadan önce hayat dolu, köyünde ve arkadaşları arasında çok sevilen Mustafa, yatağa bağımlı haliyle görenleri şaşırtıyor. Hastalığı sebebiyle sadece burnundan beslenen Mustafa’yı annesi Âlime Tuzak, itina ve titizlikle bakıyor. 9 yıldan beri, ilk günkü heyecan ve titizlikle oğluna bakmaya devam eden Âlime Tuzak’ın tek isteği çocuğunun sağlığına kavuşması. 9 yıldan beri oğluna bakan anne Âlime Tuzak, “Yavrumun bir gün düzelerek kapıdan bakıp, ‘nasılsın annecim’ diyeceği ümidimi hiç yitirmedim” dedi. Allah ömür verdiği müddetçe oğluna bakmaya devam edeceğini kaydeden Âlime Tuzak, “Rabbim çocuğuma sıhhat versin, ya da Allah benden sonraya bırakmasın” diyerek oğluna karşı muhabbet ve şefkatini belirtiyor.

10.05.2009


 

Gaziantepli hanımlardan kermes

GAZİANTEP Bizim Aile Dergisi okuyucuları tarafından öğrenciler yararına bir kermes düzenlendi.

Hayri Tütüncüler parkında düzenlenen ve iki gün süren kermeste, Gaziantep sofrasından yemekler, kebap çeşitleri, pastalar, tatlılar, meşrubatlar, çeşitli gıda malzemelerinin yanı sıra el san'atları, züccaciye, giyime kadar çok çeşitli ürünler satışa sunuldu. Ayrıca büyük ölçüde Yeni Asya Neşriyatın yer aldığı kitap ve dergi standıda yoğun ilgi gördü. Uhuvvet sırrıyla ve vazifede ittifak etmeyle omuz omuza verilen bu hayırlı hizmette özellikle hanımların gayretleriyle çoluk-çocuk, beyler, gençlerinde yardımlarıyla çok güzel ve bereketli bir kermes gerçekleşti. Hizmetin yanı sıra daha çok birlik,beraberlik ve uhuvvetin ön planda olduğu gözlendi. Kermese yoğun ilgi ve alâka gösteren halk, bu tarz faaliyetlerden memnun kaldıklarını belirttiler.

10.05.2009


 

Dünyanın en iri cevizi tescillendi

KAHRAMANMARAŞ Sütçü İmam Üniversitesi (KSÜ) öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Mehmet Sütyemez tarafından 3 yıldır devam eden çalışmalar sonunda 2 ceviz çeşidi tescillenerek millî çeşit listesine girdi.

‘’Sütyemez 1’’ adı verilen ceviz çeşidi, dünyada tescillenen en iri cevizi olma özelliği taşıyor. Sütyemez, 2 ceviz çeşidinin ayrıca, Türk ve dünya ceviz üreticilerine sunulmak üzere milli çeşit listesine alındığını belirtti.

10.05.2009


 

Fıkra gibi hastane anıları

İNÖNÜ Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezi’nde görev yapan 2 hemşire, kendilerinin ve meslektaşlarının yaşadığı ilginç olayları derleyerek kitaplaştırdı.

İnönü Üniversitesi Turgut Özal Tıp Merkezinde görevli hemşire Şenay Karaaslan, yaptığı açıklamada, aynı üniversitede görevli hemşire Özlem İnan ile ortak çalışmaları sonucu oluşturdukları ve şu an basım aşamasında olan kitapta Türkiye’nin çeşitli yerlerinde görev yapan 50 hemşire ve sağlık görevlisinin 117 hatırasının yer aldığını bildirdi. 12 Mayıs Hemşireler Günü kapsamında kitabın dağıtımını yapacaklarını belirten Karaaslan, şunları söyledi: ‘’Hastanenin başhekimliği ve Hemşirelik Hizmetleri Müdürlüğünün katkılarıyla hazırladığımız kitapta mesleğimizin zorluğunu trajikomik anılarla göstermek istedik. Bu kapsamda yurt genelindeki hemşire arkadaşlara e-mail atarak ulaştık. Onlar da hatıralarını bizimle paylaştılar. Ancak kitabı hazırlarken en çok hangi hatıraya yer vereceğimizde zorlandık. Çünkü başımıza her gün o kadar çok trajikomik olay geliyor ki, hangisi seçeceğimize karar vermek kolay olmadı.’’

Karaaslan, kendisinin 15, hemşire arkadaşı Özlem İnan’ın ise 12 yıldır hemşirelik yaptığını belirterek, bu süre içerisinde bir takım olumsuz olaylarla da karşılaştıklarını kaydetti. Buna rağmen kitapta gülümseten hatıralara yer verdiklerini ifade eden Karaaslan, hatıralarda her meslektaşının kendinden bir parça bulabileceğini belirtti. Özlem İnan ise hemşirelik mesleğine renk katmak adına böyle bir girişimde bulunduklarını belirterek, mesleklerinin görünmeyen yüzüne ayna tuttuklarını ifade etti. Yaklaşık bir aylık çalışma sonucu ortaya çıkan kitapta yer alan hatıraların birbirinden komik yanlarının bulunduğunu belirten İnan, mesleğe yeni başlayan her hemşirenin bu kitabı okuması gerektiğini söyledi.

KİTAPTA YER ALAN

HATIRALARDAN

Hemşire Şenay Karaaslan’ın hatırası: ‘’1991 yılında ilk görev yerim Erzurum Araştırma Hastanesi’nin acil servisine başvuran kadın hastaların büyük çoğunluğu şikâyetlerinin nedenleri sorulduğunda ‘ben bilmem beyim bilir’’ diye cevap verirdi.’’

BEYAZ ÖNLÜK TAMAM DA

KASKET UNUTULMUŞ

Hemşire Naciye Sarıbaş Yurtçu’nun hatırası: ‘’Diyarbakır’da çalıştığım dönemde, hasta yakınları tanıdığı çalışanlardan beyaz önlük alarak hastane çalışanı gibi binaya girerlerdi. Ancak bir gün koridorda kasketli, bıyıklı ve şalvarlı bir adamın beyaz önlük giyerek içeri girmeye çalışmasını unutamam.’’

Hemşire Selma Karakaplan’ın hatırası: ‘’Hasta yakını yoğun bakımdaki bir hastasını görmek isteyince hemşire arkadaş, ‘galoş giy gel’ dedi. Bir süre sonra, birde ne görelim... Hasta yakını galoşları ellerine ve kafasına geçirmiş hastasının yanında duruyordu.’’

Hemşire Nurhan Ulusoy’un hatırası: ‘’Yıl 1997, Ege Tıp Fakültesi Kalp-Damar Cerrahisi Yoğun bakım servisinde gece nöbetindeyim. Kalp ameliyatı olmuş entübe bir hastayı takip ederken, saat gece 02.00 civarında yoğun bakımda genel müzik yayını yapıldığı için radyo programında, bir anda sunucunun ‘bir tokat atın ve kendinize gelin’ dediğini duyduğum an, hastanın kendi suratına indirdiği tokadı görünce şaşkınlıktan ne yapacağımı şaşırdım.

Sunucunun aynı sözü tekrar etmesiyle hasta elini yukarı kaldırdığı an, ‘ne yapıyorsun, o sadece bir radyo programı’ dedim ve hastanın elini tuttum. Yapılan yayın yarı uyanık hastamı çok etkilemişti.’’

Hemşire Niymet Hazar’ın hatırası: ‘’Kemer Devlet Hastanesi Acil Servisine başvuran hastaya, önce girişe gidip orada hasta kaydını yapması gerektiğini belirttik. Hasta uzun zaman geçtikten sonra gelip, ‘Kiriş’e gidip geldim, şimdi hasta kaydını nasıl yapacağım’ dedi. O sıra herkes birbirine bakıp, ‘bu hastayı Kiriş’e kim gönderdi’ derken, yanlış anlaşılma olduğu, hastanın giriş yerine Kemer’in beldesi Kiriş’e gittiği anlaşıldı.’’ NİYE SARI SUYLA YIKAMADIN? Hemşire Neriman Küçük’ün hatırası: ‘’1998 yılında yenidoğan servisinde çalışırken, sarılık tanısı ile bir bebek yatırıldı. Bebeği servise kabul ettiğimiz sıra, kaynana gelinin sürekli kafasına vurarak söyleniyordu: ‘ben sana demedim mi? Bebeği sarı su ile yıka dedim. Beni dinlemedin bak ne hale geldi. Gelin, hem dayak yiyor hem de ağlayarak, ‘Anne, ne dediysen yaptım. Sarı tülbent ört dedin, örttüm. Sarı ip bağla dedin, bebeği sarı ipe doladım. Ben ne bileyim sarı su nasıl oluyor?’ Ben de kaynanaya, bu söylediklerinin hiçbirisi bebeği iyileştirmez, boşuna gelinine kızma. Bebeğin kanının değişmesi lâzım. Daha erken hastaneye gelmeniz gerekiyordu’ dedim, ama kaynananın öfkesini dindirmek mümkün olma- dı.’’

10.05.2009


 

Kediden annelik dersi

ESENLER'DE yaşanan bir olay, Anneler Günü arefesinde hayvanlardaki annelik duygusunu gözler önüne serdi.

Bir iş yerinde çıkan yangıda yaralanan 4 yavrusunu terk etmeyen anne kedi, her birini teker teker güvenli bir yere taşıdı. Anne kedi, bebeğini sokağa ve cami avlusuna terk edenlere ‘annelik’ dersi verdi. Davutpaşa Mahallesi Davutpaşa Caddesi 129 numarada bulunan bardak imalathanesinde saat 06.00 sıralarında yangın çıktı. Çıkış sebebi henüz belirlenemeyen yangın, itfaiye ekiplerinin müdahalesiyle söndürüldü. İş yerinde kalan bir kişi, yaralı olarak ambulansla hastaneye kaldırıldı. İtfaiyenin söndürme çalışmalarının ardından iş yerinde bulunan bir kedi ve 4 yavrusunun olduğu anlaşıldı. İtfaiye ekipleri, yaralı 4 yavru kediyi dışarı çıkartarak kaldırıma bıraktı. Anne kedi, uzun süre yavrularının etrafında dolaştı. Yavrularına şefkat gösteren anne kedi, yanan iş yerine geri dönerek yavrularını taşıyacağı güvenli yer aradı. Anne kedinin yangında yaralanan yavrularını terk etmeyerek onlara şefkat göstermesi, bebeklerini sokağa ve cami avlusuna terk eden insanlara ders niteliğindeydi.

10.05.2009


 

Türkiye, en fazla tuz tüketen ülke

TÜRKİYE Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu üyesi Prof. Dr. Çetin Turgan, bir kişinin günde en fazla 6 gram tuz tüketmesinin tavsiye edildiğini, bunun da yaklaşık bir çay kaşığı kadar tuz anlamına geldiğini belirterek, ‘’Oysa Türkiye’de kişi başı tüketilen günlük tuz miktarı 18 gram olarak tesbit edildi’’ dedi.

Türkiye Hipertansiyon ve Böbrek Hastalıkları Derneğinin Sağlık Bakanlığının desteğiyle geçen yıl Türkiye genelinde yürüttüğü, bu yıl ise sadece Ankara, İstanbul ve Antalya’da gerçekleştirilecek ‘’Türkiye’nin Tansiyonunu Ölçüyoruz’’ projesiyle ilgili düzenlenen basın toplantısında konuşan Turgan, Türkiye’de 18 yaş üstü kişilerde yüzde 31.8 olan yüksek tansiyon görülme oranının dünya ortalamasının üstünde olduğunu bildirdi. Kadınlarda bu oranın erkeklerden yüksek olduğunu, bunun da obeziteye bağlı ortaya çıktığını anlatan Turgan, bu konuda halkın bilinçlendirilmesinin ve tuz tüketiminin azaltılmasının büyük önem taşıdığına işaret etti. Turgan, kişi başına günlük tuz tüketiminin ABD’de 9-12 gram, Çin’de 14 gram, İngiltere’de ise 9 gram olduğunu söyledi.

10.05.2009


 

Önce fidan dikip sonra evleniyorlar

TOKAT'IN Niksar ilçesinde başlatılan uygulamayla, dünya evine girecek çiftler, nikâhtan önce ilçede oluşturulan ‘’Evlilik Hatıra Ormanı’’na fidan dikiyor.

Niksar Orman İşletme Müdürlüğünce Şeyhler Köyü yolundaki bir arazide oluşturulan ‘’Evlilik Hatıra Ormanı’’na, ilçede başlatılan uygulama kapsamında ilk fidanı bu akşam kına geceleri, yarın düğün törenleri yapılacak Sema Bilgin ve İsmail Şentürk çifti dikti. Fidan dikim törenine, Kaymakam Uğur Turan, Orman İşletme Müdürü Mehmet Özdemir, gelin ve damat ile aileleri katıldı. Kaymakam Turan, ilçede başlatılan bu uygulamanın Türkiye’de bir ilk olduğunu belirterek, bundan sonra evlenecek çiftlerin düğün törenine gitmeden önce hatıra ormanına gelip, fidan dikeceklerini söyledi.

10.05.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis