Haberler |
Öğrenciler ter döktü |
İlköğretim öğrencileri ter döktü
İLKÖĞRETİM 8. sınıf öğrencisi 1 milyon 30 bin aday, Seviye Belirleme Sınavı’na (SBS) girdi. Sınav, saat 10.00’da merkezi sistemle aynı anda başladı. 8. sınıf öğrencilerine sınavda 100 soru yöneltildi ve 120 dakika süre verildi. İlköğretim 7. sınıfların sınavı da bugün saat 10.00’da başlayacak ve adaylar 90 soru cevaplayacak. Yaklaşık 1 milyon 50 bin adayın katılacağı sınav 100 dakika sürecek. İlköğretim 6. sınıflar da 13 Haziran 2009 Cumartesi günü SBS’ye katılacak. 8. sınıfların sınav sonuçları 13 Temmuz 2009’da, 6 ve 7. sınıfların sınav sonuçları 31 Temmuz 2009’da açıklanacak. Sonuçlar, http://www.meb.gov.tr ile http://oges.meb.gov.tr internet adreslerinde ilân edilecek. Öğrencilere sınav sonuç belgesi posta yoluyla gönderilmeyecek. Okul müdürlükleri internet adreslerinden sınav sonuç belgesinin çıktısını alacak, onaylayıp mühürleyerek imza karşılığı öğrenciye verecek. |
07.06.2009 |
ANAYASA VE KANUNLARIMIZDA YASAK YOK |
ORTAK AÇIKLAMADA ŞU SORULAR YÖNELTİLDİ:
“Ne toplumsal uzlaşı, ne TBMM, ne de hükümetin çabası yeterli olamıyorsa, bu ülkedeki kadınların yarıdan fazlasını ilgilendiren bu sorunu kim çözecek? Her gün binlerce kadının okul kapısında, iş yerinde, sokakta, hayatın her alanında maruz kaldığı bu ayrımcılığı kim durduracak? Başörtülü kadınların kendilerini baskı altında hissetmemeleri için kim inisiyatif alacak? Bu adaletsizliğe kim dur diyecek?”
Bu yasağı kim kaldıracak?
Anayasa Mahkemesi’nin, “Anayasada türban değişikliği” olarak bilinen iki yasa değişikliğini iptal etmesinin birinci yılı dolayısıyla insan hakları örgütleri ortak açıklama yaptı. Anayasa ve kanunlarımızda başörtüsü yasağının bulunmadığı belirtilen açıklamada, sürdürülmekte olan keyfî yasağın ne zaman kaldırılacağı soruldu. Anayasa Mahkemesi’nin, 5 Haziran 2008 günü “Anayasada türban değişikliği” olarak bilinen iki yasa değişikliğini iptal etmesinin birinci yılı dolayısıyla Ak-Der, Başkent Kadın Platformu, İlkder, MAZLUMDER üyelerinden oluşan grup Anayasa Mahkemesi binası önünde ortak açıklama yaptı. Açıklamada, bir yıl önce, 5 Haziran 2008 günü Anayasa Mahkemesi ‘Anayasada türban değişikliği’ olarak bilinen iki yasa değişikliğini iptal ettiği hatırlatıldı. Değişikliği iptal edilen maddelerde başörtüsü kelimesinin dahi geçmediği hatırlatılan açıklamada, iki maddeden birisinin tüm Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının eğitim alma hakkını garanti ettiği, diğerinin ise devlet kurumlarını tüm vatandaşlara hizmet verirken eşit davranmaya zorladığı vurgulandı. Açıklamada, “Anayasa değişikliği iptal edildiğinde sanki 5 Haziran 2008 öncesi uygulanan hukukî bir yasak varmış da değişiklik iptali ile yasak hukukî olarak uygulanmaya devam edecekmiş gibi bir hava oluşturuldu” görüşüne yer verildi
BAŞÖRTÜSÜNÜ YASAKLAYAN HİÇBİR KANUN YOK
ORTAK açıklamada şöyle denildi: “5 Haziran 2008’in öncesinde başörtüsünü yasaklayan yazılı hiçbir kanun maddesi, anayasa maddesi, TCK’da herhangi bir madde, YÖK kanununda herhangi bir madde bulunmamaktaydı, halen de yok. 5 Haziran 2008 öncesinde Anayasa’nın 13. Maddesi ‘Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın ancak kanunla sınırlanabilir’ diyordu, halen de öyle diyor. 5 Haziran 2008 öncesinde başörtüsü yasağı yazılı hiçbir kanuna dayanmadan adeta sözlü bir anlaşma ile devlet dairelerinde ve tüm eğitim kurumlarında uygulanıyordu, halen de uygulamaya devam ediliyor. 5 Haziran 2008 öncesinde hiçbir kanun ya da anayasa maddesine dayanmadan başlarını örten kadınların en temel hakkı olan eğitim, çalışma ve devlet hizmetlerine erişimde eşit muamele görme hakkı ihlâl ediliyordu, halen de ihlâl ediliyor.”
PEKİ, BU YASAĞI KİM KALDIRACAK? Açıklamada şu sorular yöneltildi: “Ne toplumsal uzlaşı, ne TBMM, ne de hükümetin çabası yeterli olamıyorsa, bu ülkedeki kadınların yarıdan fazlasını ilgilendiren bu sorunu kim çözecek? Her gün binlerce kadının okul kapısında, iş yerinde, sokakta, hayatının her alanında maruz kaldığı bu ayrımcılığı kim durduracak? Başörtülü kadınların kendilerini baskı altında hissetmemeleri için kim inisiyatif alacak? Artık hukuksuzluktan hukukî çözümsüzlüğe doğru sürüklenen bu kamburu bu ülkenin sırtından kim kaldıracak? Bu adaletsizliğe ‘kim’ dur diyecek?” 21. yüzyıl Türkiyesi! KOCAELİ İnanç Özgürlüğü Platformu’nun 216. hafta basın açıklaması İzmit Sabri Yalım İnsan Hakları Parkı’nda yapıldı. MAZLUMDER Kocaeli Şubesi gönüllüsü Sezer Çorman’ın okuduğu açıklamada, ekonomik ve sosyal baskıların ittiği toplumsal cinnet, şiddet ve hoşgörüsüzlük ile yollarımız yeniden kesiştiği belirtildi. Mardin’deki katliam, Adana’daki vahşet ve seri cinayetlerin bizi bir arada tutan değerlerin çözüldüğünü, ahlâk ve erdemli davranışların yerle bir olduğunu gösterdiği kaydedilen açıklamada şöyle denildi: “Dayatılan ideolojik hayat tarzı ile yeryüzü cenneti, cehenneme dönüştü. Her gün televizyonlarda, gazetelerde bu tür insanlık suçları sıradan bir görüntü olarak bizlere sunuluyor. Hayata ideolojik bakanlar! İşte inşa etmek istediğiniz toplum. Şimdi televizyonlarda başınızı ellerinizin arasına alıp soruyorsunuz. Neden böyle oldu? Neyi yanlış yaptık? Sizler üniversitelerde başörtüsü ile uğraşırken, Nazi döneminden kalma ikna odaları kurarken eğitimi, öğretimi kurmaca ideolojinize kurban ederken 21. yüzyıl Türkiyesi birbirini boğazlıyor.” Karar önyargIlarIn tezAhürü Konya İnanç Özgürlükleri Platformu 91. hafta basın açıklamasında da Anayasa Mahkemesinin başörtüsü ile ilgili iptal kararının yıl dönümü olduğu ifade edilerek, “Aslına bakarsanız yapılan hukukî düzenleme Müslüman kadına hak ettiği özgürlüğü vermiyordu, sadece özgürlük kırıntılarıydı yapılan düzenleme… Buna rağmen Anayasa Mahkemesinin almış olduğu iptal kararı; inançlı insanlara yönelik önyargılarının, ayrımcılıklarının tezahürüdür” denildi. |
RECEP GÖREN / ANKARA 07.06.2009 |
Tedbirler daha caydırıcı olmalı |
ULAŞTIRMA Bakanı Binali Yıldırım, ‘’Telefonların dinlenmesi devam ediyorsa, demek ki bu anlamda yeni bir düzenleme, daha caydırıcı önlemler alma ihtiyacı vardır’’ dedi. Yıldırım bazı basın yayın organlarında yer alan, ‘’27 Ocak 2009’da Ankara’nın merkezindeki 25 baz istasyonu üzerinden yapılan tüm telefon görüşmelerinin dinlenildiğine’’ yönelik haberlere ilişkin soru üzerine, ‘’Bu dinleme konusu çok uzun zamandan beri toplumumuzu meşgul ediyor. Şüphesiz hiç kimsenin keyfi olarak dinlenmesi, yasal olmayan yollardan dinlenmesi, insanların en temel hakkı ve özgürlüğü olan haberleşmenin adeta eziyete dönüşmesine asla ve asla müsaade edemeyiz. Bu konuda yasalar açık. Dinlenmenin nasıl yapılacağı veya sinyal takibinin nasıl yapılacağı çok açık şekilde yasalarda yazılmıştır. Buna rağmen aksine hareket edenler varsa, Türkiye bir hukuk devleti, gereği de yapılır. İki yıl önce çıkarılan kanunla yasa dışı dinlemeleri delil olmaktan çıkardık. Bu tip dinlemelere hangi yolla yapılırsa yapılsın hapis cezası getiren hükümler koyduk. Bütün buna rağmen, hala bu işler devam ediyorsa, bu anlamda yeni bir düzenleme, daha caydırıcı önlemler alma ihtiyacı vardır. Kızılay’daki olay, yargının verdiği bir karardır. Bu olay dinlenme değil, sinyal izleme olayıdır. Burada herhangi bir suç veya suçluyu takip, suçluyu önlemeye yönelik, sinyalleri, hangi telefonların hangi telefonlarla görüştüğü, bir organize faaliyet var mı, yok mu, bunların çıkarıldığı bir olaydır’’dedi. |
07.06.2009 |
Yeni Asya’dan Koçal’a ziyaret |
Yapılan ziyarette gazete temsilcisi Hasan Ürekli, başkan Koçal’a kitap hediye ederek görevinde başarılar diledi. Ürekli, Pazar (bugün) Yalova’da yapılacak olan “Bediüzzaman ve Küresel Kriz” adlı konferansa da Başkan Koçal’ı dâvet etti. Bütün Yalovalıları da konferansa dâvet ettiğini dile getiren Yeni Asya Gazetesi temsilcisi Hasan Ürekli, konferansın Halk Eğitim Merkezi’nde yapılacağını hatırlatarak, “Sizleri ve tüm Yalova halkını konferansımızda görmek bizleri çok mutlu edecektir” şeklinde konuştu. Ziyarete katılan DP eski milletvekili adayı Mehmet Çalışkan ise, “Öncelikle demokrat bir başkan olmanızdan dolayı sizi kutluyorum. Ülkemizde, demokratların iktidarında insan hak ve hürriyetleri ön plana çıkmaya başlamıştır. Temennimiz bundan sonra da demokrat misyon tarihî görevini yerine getirmesidir” dedi. Yapılan ziyaretten çok memnun kaldığını dile getiren Yalova Belediye Başkanı Yakup Bilgin Koçal ise, merkez sağın birleşerek tarihî misyonunu yüklenmesi gerekliliğine değindi. Pazar günkü konferansa katılacağını da ifade eden Koçal, kendisine takdim edilen kitabı okuyacağını da belirtti. Koçal, ziyaret vesilesiyle Yeni Asya Gazetesi temsilcilerine teşekkürlerini sundu. |
07.06.2009 |
Bugün mini seçim için sandık başına |
Mini seçim bugün
Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından çeşitli sebeplerle seçimi iptal edilen 30 belediye başkanlığı, 11 beldede belediye meclisi üyeliği, 220 köy ve mahalle muhtarlığı, 88 seçim bölgesinde ihtiyar heyeti ve 89 seçim bölgesinde de muhtarlık ve ihtiyar heyeti seçimleri bugün yapılacak. YSK, 29 Mart 2009 tarihinde 2 bin 931 belediyede gerçekleştirilen belediye başkanlığı seçimlerinden 30’unu, çeşitli sebeplerle yapılan itirazlar sonucu iptal etti. YSK, seçimi yapılan 32 bin 475 belediye meclisi üyeliğinden de 11 beldedeki belediye meclisi üyeliğine ilişkin seçimlerin iptaline karar verdi. 29 Marttaki seçime katılmış siyasî partiler ve bağımsız adaylar, yenileme seçimine aynen katılabilecek. Birleşik oy pusulalarının basımında daha önceki seçim için uygulanan esaslar aynen geçerli olacak. Yenileme seçiminde, 29 Martta yapılan seçimler için güncelleştirilmiş ve kesinleşmiş sandık seçmen listeleri, yeni bir güncelleştirme yapılmaksızın kullanılacak. Yenileme seçimlerinde, çeşitli sebeplerle seçimi iptal edilen 220 köy ve mahalle muhtarlığı, 88 köy ve mahallede ihtiyar heyeti ve 89 seçim bölgesinde de muhtarlık ve ihtiyar heyeti seçimleri birlikte gerçekleştirilecek. |
07.06.2009 |
Karadeniz de kene saldırısı artarak sürüyor |
TÜRKİYE'DE ilk kez 2002 yılında görülen zehirli kene ve bunun sonucunda ortaya çıkan Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (KKKA) Hastalığı vakaları, her geçen yıl artıyor. Mevsim sıcaklığının artmasıyla Nisan ayında keneler yeniden canlandı. Orta Karadeniz’de 1 ayda meydana gelen kene vak'ası, geçen yılın toplam rakamına yaklaştı. Vak'aların yaz mevsimi bitimine kadar süreceğinden endişe eden bilim adamları, zehirli kenelere karşı bireysel tedbirler alınması gerektiğini belirtiyor. Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Tıp Fakültesi Araştırma ve Uygulama Hastanesi Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji Anabilim Dalı’nın verilerine göre vak'a sayısı bakımından bu yıl büyük artış meydana geldi. Geçen yıl Samsun, Gümüşhane, Tokat, Sivas, Amasya, Çorum ve Yozgat illerinde 5 ayda toplam 240 vaka meydana gelirken, bu yılın sadece Mayıs ayında 164 vaka yaşandı. Bunlardan 67’sini çocuklar, 97’sini ise yetişkinler oluşturuyor. Zehirli kene saldırısı ve KKKA hastalığı ile 7 yıl önce tanışan Türkiye’de bugüne kadar bin 100 köyde 2 bin 320 vak'a görüldü. Orta Anadolu ve Orta Karadeniz Bölgesi’nde daha çok Gümüşhane, Tokat, Sivas, Amasya, Çorum Yozgat, Kastamonu, Karabük ve Çankırı illerinde yoğunlaşan kene ısırması vak'alarından da 222 kişi vefat etti. |
07.06.2009 |
Kayıp çocuklar ülkesiyiz |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek, CHP Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in kayıp çocuklara ilişkin soru önergesine yazılı cevap verdi. Bakan Çiçek’in verdiği bilgiye göre, 27 Mayıs 2009 tarihi itibariyle ülke genelindeki kayıp çocuk sayısı bin 592. Geçen yıl bin 444 çocuk kayıpken, bu çocuklardan 803’ü bulunarak, ailelerine teslim edildi. 641 çocuğun aramalarına ise devam ediliyor. Çocuk kayıplarında ilk sırayı İstanbul alıyor. İstanbul’da 259 çocuk kayıpken, İzmir 194 çocukla en fazla kayıp çocuğun bulunduğu ikinci il. Ankara’da 95, Mersin’de 63, Şanlıurfa’da 50, Diyarbakır’da 38 kayıp çocuk bulunuyor. Geçen yıl kayıp olan İstanbul’da 120, İzmir’de 74, Ankara’da 35, Hatay’da 32, Şanlıurfa’da 29, Osmaniye ve Eskişehir’de 28, Bursa’da 26, Kocaeli’nde 25 çocuk bulundu. Çiçek, Aile ve Sosyal Araştırmalar Genel Müdürlüğü koordinesinde, Adalet Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, SHÇEK ve Barolar Birliği işbirliğinde kayıp çocukların bulunmasında etkinliğin sağlanmasına yönelik proje çalışmasının sürdüğünü ifade etti. Çiçek, projenin, ‘’toplumsal duyarlılığı artırmayı, bilgilendirme, bilinçlendirme faaliyetlerini, kayıp çocukların bulunmasında tüm imkanların kullanılmasını sağlamayı, bu çocuklarla ilgili kuruluşlarda çalışan personelin eğitimlerinin sağlanmasını’’ amaçladığını belirtti. |
07.06.2009 |
Parlamento muhabirlerine “5 yıllık sarı basın kartı” şartı |
TBMM’de görev yapacak kameraman ve foto muhabirlerinin de muhabirler gibi en az 5 yıllık sarı basın kartı sahibi olmaları gerekecek. Türkiye Büyük Millet Meclisinde Basın ve Yayın Mensuplarının Çalışmaları Hakkında Yönetmelik bugünkü Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Önceki yönetmeliğe göre TBMM’de görevlendirilecek foto muhabiri ve kameramanların sarı veya mavi basın kartı sahibi olmaları ön şarken yeni düzenlemeyle bu kişilerin de muhabirler gibi en az 5 yıllık sarı basın kartı sahibi olmaları şartı getirildi. TBMM’nin ana bina ve eklentileri ile bahçeleri içerisinde canlı yayın, film ve fotoğraf çekimlerine ilişkin izin prosedürü de ayrıntılandırılarak yönetmeliğe yazıldı. |
07.06.2009 |
Devlet Tiyatrosunda Kürtçe oyun |
Van Devlet Tiyatrosu sahnelerinde özel bir organizasyon tarafından Kürtçe ‘’Reşe Şeve’’ adlı oyun sahnelendi. Berfin Zenderlioğlu ve Mirza Metin’in oynadığı Reşe Şeve (Karabasan) adlı oyunda kadınların yaşadığı sorunlar anlatılmaya çalışılıyor. Organizasyon firması yetkilisi Erdal Başürün gazetecilere yaptığı açıklamada, ilk kez devlet tiyatrolarında bir Kürtçe oyunun sahne aldığını belirterek, ‘’Ajans olarak bizi mutlu etti. Bu izni almak çok kolay olmadı. Son ana kadar da izin alacağımız belli değildi bu nedenle gereken duyuruyu yapamadık. İlginin az olmasının nedeni de bu’’ dedi. Oyunu izleyen DTP Van Milletvekili Özdal Üçer, ‘’Türkiye’de yaşayan tüm dillere devletin sahip çıkması gerektiğini’’ söyledi. |
07.06.2009 |
Akman’ı görevden alamayız |
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, RTÜK üyeliklerine seçimin TBMM tarafından yapıldığını hatırlatarak, ‘’Ne benim ne Sayın Başbakan’ın, ne Akman ne de bir başkasını doğrudan görevden alması mümkün değildir’’ dedi. Ankara’da Atatürk Kültür Merkezi’nde düzenlenen Ege İlleri 2. Tanıtım Fuarı’nın açılışından sonra soruları cevaplayan Arınç, Deniz Feneri e.v davasıyla bağlantılı soruşturmayla ilgili 18 kişinin mal varlığına ihtiyati tedbir kararı konulduğu hatırlatılarak, ‘’RTÜK Başkanı Zahid Akman’ın istifasının gerekip gerekmediğinin’’ sorulması üzerine, bu konuda bugüne kadar çok şey söylendiğini ifade ederek, bugüne kadar çok şey söylediğini bunlara ilave edilecek bir konu olmadığını söyledi. Arınç, şunları kaydetti: “Bir defa Zahid Akman benim bürokratım değil. Atamasını ben yapmadım. Sayın Başbakan da yapmadı. Hükümetimiz de yapmadı. Dolayısıyla gerektiği zaman onu görevden almak, imkanına sahip değilim. Sayın CHP milletvekilleri bunu bilmiyorlarsa şunu yapabilirler, bir kanun değişikliği ile ‘RTÜK üyeliklerine Bakanlar Kurulu tarafından atama yapılması gerekir. Meclis atama yapmasın’ diyorlarsa ben bunu saygıyla karşılarım. Bunun gereği yapılır. Ondan sonra da atamasını yaptığımız insanları gerektiğinde nasıl görevden alabileceğimizi herkes görmüş olur. RTÜK üyeliklerine seçim TBMM tarafından yapılmaktadır. Ne benim ne Sayın Başbakanın ne Akman ne de bir başkasını doğrudan görevden alması mümkün değildir.” |
07.06.2009 |
Kürt sorunundan rant sağlayanlar var |
Türk Filmleri Haftasının açılışı için Ukrayna’nın başşehri Kiev’e gelen ünlü ses ve sinema sanatçısı Mahsun Kırmızıgül son zamanlarda Türkiye’nin gündeminde önemli bir yer tutan hükümetin Kürt açılımına dair açıklamalarda bulundu. Türk Film Haftası’nın ilk filmi olan “Beyaz Melek”in gösterimi akabinde konuyu değerlendiren sanatçı Kırmızıgül, “Güneşi Gördüm” filmi ile birlikte artık Türkiye’de Kürt sorununun barış sürecine girdiğini ve bu filmin etkisinin çok büyük olduğunu ileri sürdü. Bir sanatçı olarak üzerinde düşen görevi film çekerek yaptığına değinen Kırmızıgül, “Bu konuda bence görev sadece hükümete değil muhalefetiyle, iktidarıyla hepimize düşüyor. Çünkü 25 yıldır akan bir kan var. Bunun durmasının önünde kim engelse bu halk onları hiçbir zaman affetmeyecek. Sandıkta da affetmeyecek başka bir yerde de affetmeyecek. Çünkü ölen Anadolu’nun yağız delikanlıları. O insanlar ölüyor, ben hayatımda (bu nedenle) zengin bir insanın öldüğünü daha görmedim” dedi. Eskiden koparılan bir takım bağların yeniden onarılması için elbirliğiyle çalışılması gerektiğini vurgulayan Kırmızıgül, “Türkiye bunu istiyor. Bizler de istiyoruz artık. Kan görmek istemiyoruz. Sınırları kaldırılan bir Avrupa düşünün. Artık insanlar bir yerden bir yere giderken pasaport sormuyor. Kimlik sormuyor. İnsanlar tek para birimine doğru gidiyor. Artık dünya değişiyor biz hala orada; sen Kürt’sün ve Türk’üm, sen Zaza’sın Çerkezsin, Alevisin çok küçük şeyleri tartışıyoruz. Biz sanatçı olarak görevimizi sonsuz olarak yapıyoruz. Artık bu görev Meclisin. Kim ne yapabiliyorsa yapsın, artık bu iş bitsin” şeklinde konuştu.
“RANT SAĞLAYANLAR BU İŞİN BİTMESİNİ İSTEMEZ” Israrla “Bu iş atık açılımlara da kalmamalı bitmeli” diyen sanatçı Mahsun Kırmızıgül sözlerini, şöyle sürdürdü: ”Yani ölen masum insanlar. Artık insanların gözlerinden yaş değil kan akıyor. 25 yıldır çektiğimiz bir belâ var. Ama ben şunu biliyorum ki; barışı istemeyenler, bu işten rant sağlayanlar, bu işin bitmesini istemeyecek hiçbir zaman. Ama bence gerçekten artık bunu sevgiyle, diyalog yoluyla, nasıl olursa olsun hiç önemli değil bitirelim” |
07.06.2009 |
RİSÂLE-İ NUR’UN EĞİTİM SİSTEMİ TARTIŞILDI |
Hayrat Vakfı’nın organize ettiği ve dün başlayan sempozyum, bugün de sürecek. İstanbul Zeytinburnu Kültür Merkezi’nde gerçekleştirilecek sempozyumun ana başlığı ise “Risâle-i Nur’un eğitim sistemi” olarak belirlendi. Sempozyuma Türkiye’den ve yurt dışından çok sayıda ilim adamı katıldı. |
MUSTAFA GÖKMEN 07.06.2009 |
KAYSERİLİLER BOSNA’DA CAMİ YAPTI |
Bosna Hersek’teki Kayseri Camii gün sayıyor
Kayserili hayırsever vatandaşların katkısı ile Bosna Hersek’in Gorajde şehrinde yaptırılan cami, Mi'rac Kandili’nde düzenlenecek törenle hizmete açılacak. Kayseri Müftüsü Şaban İşlek, yaptığı açıklamada, geçen yıl yapımına başlanan Kayseri Gorajde Camii inşaatının büyük oranda tamamlandığını bildirdi. Caminin kaba inşaatının tamamlandığını, iki minaresinin yapıldığını, boya ve süsleme işlerinin ise sürdüğünü ifade eden İşlek, caminin, yaklaşık 1,5 ay sonra ibadete açılması için hazır hale geleceğini kaydetti. Bir Türk firması tarafından anahtar teslimi olarak inşa edilen caminin 19 Temmuzda idrak edilecek Mi'rac Kandili’nde hizmete açılacağını belirten İşlek, açılış töreni için Kayseri’den özel uçak ile tur düzenleyeceklerini dile getirdi. Caminin tamamen Kayseri’de hayırsever vatandaşlardan toplanan paralarla yaptırıldığını vurgulayan Şaban İşlek, şunları söyledi: ‘’Kayseri Gorajde Camii, Bosna Hersek’in Gorajde şehrindeki Drina Irmağı’nın kıyısında çok güzel bir mekânda inşa edildi. Caminin temeli Gorajde halkı tarafından yaklaşık 7 yıl önce atılmış, ancak maddî imkânsızlık dolayısıyla cami inşaatı başlatılamamıştı. Kardeş şehir ilişkisi kapsamında Diyanet İşleri Başkanlığımızın önderliğinde bu camiyi tamamlamayı kararlaştırmıştık. Geçen yıl cami inşaatımız başladı. Şu an itibariyle camimizin kaba inşaatı tamamlandı. Camimiz, anahtar teslim 950 bin avroya mal olacak. Camimizi, tamamen vatandaşlarımızdan topladığımız paralarla yaptırıyoruz. Bunun için camilerimizde özellikle Cuma namazları sonrasında para topluyoruz. Şu ana kadar inşaat maliyetinin büyük kısmını ödedik. Geriye kalan kısmını da yine vatandaşlarımızdan topladığımız paralarla tamamlayacağız. Kayseri Gorajde Camii, bölgenin en büyük camisi olacak. Bin kişi kapasiteli camimizin projesi Osmanlı mimarisine göre hazırlandı. Böylece, hayırseverlikte adeta birbirleriyle yarışan Kayseri halkımız, bu özelliğini Osmanlı’nın izlerini taşıyan topraklara da taşımış olacak.’’ |
07.06.2009 |
Dil birincileri ödüllerini aldı |
İL Millî Eğitim Müdürlüğü ile Dil ve Edebiyat Derneğinin düzenlediği İstanbul Liseler Arası Güzel Türkçemiz Deneme Yarışması’nda dereceye girenlere ödülleri verildi. Cemal Reşit Rey Konser Salonu’ndaki ödül töreninde konuşan Millî Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, bir ulusun çağdaş bir toplum olabilmesinin kültür düzeyinin yükselmesine, kültür düzeyinin yükselmesinin ise dilin gelişmişliğine bağlı olduğunu söyledi. Çubukçu, dili güzel ve özenli kullanmanın polisiye tedbirlerle, yasaklarla, yaptırımlarla sağlanamayacağını belirterek, ‘’Öncelikle bütün duygu ve düşüncelerimizi onunla ifade ettiğimiz ana dilimizi sevmemiz gerekiyor. Ana dilimizi sevmenin ve güzel kullanmanın yolu ise çok okumaktan geçiyor” dedi. Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı Ekrem Erdem de Türkçe’nin dünyanın en zengin söz varlıklarından birine sahip olduğunu söyledi. Erdem, ‘’Bugüne kadar dilin iyi öğretilememesi, dil bilincinin gelişmemesi nedeniyle yabancı kelimeler dilimize girmiştir. Yabancı dilde eğitim ile yabancı dil öğrenmeyi; iletişim diliyle ana dili birbirine karıştırmamalıyız. Hepimiz dil bilincine sahip olmak zorundayız’’ diye konuştu. ‘’Türkçe neden dünyanın eğitim ve iletişim dili olmasın?’’ diyen Erdem, buna inanılması halinde Türkçe’nin çok daha iyi bir yere gelebileceğini kaydetti. Yarışmayla ilgili bilgi de veren Erdem, İl Millî Eğitim Müdürlüğü ile düzenledikleri yarışmaya 400 öğrencinin katıldığını söyledi. Konuşmaların ardından Bakan Çubukçu, ilk 5’e giren öğrencilere ödüllerini verdi. Bu arada, dereceye giren öğrencilerin Türk Dili ve Edebiyatı öğretmenlerine de birer adet tam altın verildiği öğrenildi. |
07.06.2009 |
5 katlı üniversitede yangın |
İSTANBUL Ticaret Üniversitesinin Üsküdar yerleşkesinde çıkan yangın itfaiye tarafından söndürüldü. Fıstıkağacı Selman-ı Pak Caddesi’ndeki yerleşkede, 5 katlı üniversite binasının bodrum katındaki kazan dairesinde henüz belirlenemeyen sebeple yangın çıktı. Yoğun dumana sebep olan yangına Üsküdar itfaiye ekipleri müdahale etti. Söndürme çalışmaları sırasında bazı itfaiye görevlileri yoğun dumandan etkilenirken, bir itfaiye eri hastaneye kaldırıldı. Yangın, itfaiye ekiplerinin çalışmasıyla üst katlara sıçramadan kontrol altına alınarak söndürüldü. Elektrik kontağından çıktığı tahmin edilen yangın, üniversite binasında maddi hasara yol açtı. |
07.06.2009 |
İSMEK’ten “renkler ve yansımalar” defilesi |
İSTANBUL Büyükşehir Belediyesi Sanat ve Meslek Eğitimi Kursları’nda (İSMEK) eğitim gören kursiyerlerin hazırladığı kreasyon, ‘’Renkler ve Yansımalar’’ adlı defileyle sergilendi. Haliç Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki defilede, İSMEK’te stilistlik-modelistlik, giyim, el nakışı, makine nakışı, tel kırma, ipek boyama, gravür folyo, ebru, çini, kumaş boyama, mefruşat gibi el sanatları branşlarında eğitim gören kursiyerlerin 6 aylık çalışmalarıyla ortaya çıkan ve ünlü modacı Erol Albayrak’ın danışmanlığıyla hazırlanan kreasyon, Uğurkan Erez’in koreografisiyle podyuma taşındı. Ece Gürsel, Hande Subaşı, Tuğçe Güder, Özge Ulusoy ve Tuğba Karaca’nın da aralarında bulunduğu 15 manken, toplam 60 parçadan oluşan kreasyon, Ayşe Egesoy’un okuduğu İstanbul şiirleri eşliğinde sergiledi. Defilede, altın sırmalı, işli ve çini desenleriyle bezeli kaftanlar, ebru boyama ipek şifonlar, modern tarzda stilize edilmiş saray kıyafetleri, batik boyama kumaşlarla kombine edilen Lale Devri kostümleri izleyenlerin beğenisine sunuldu. |
07.06.2009 |
Kadıköy’de bugün bazı yollar kapalı |
KADIKÖY İskele Meydanı’nda bugün yapılacak miting süresince bazı yollar kontrollü olarak trafiğe kapatılacak. İstanbul Emniyet Müdürlüğünden yapılan açıklamada, bugün saat 14.00’ten itibaren miting bitene kadar, Tıbbiye Caddesi’nden gelen akış, Rıhtım Caddesi, Boğa Meydanı’ndan Rıhtım Caddesi’ne kadar bütün yol, Söğütlüçeşme Caddesi’nden Rıhtım’a inen ara sokaklar, Orgeneral Şahap Gürler, Taşköprü, Kışla ve Albay F. Sözdener caddelerinin, gerektiğinde kontrollü olarak araç trafiğine kapatılacağı belirtildi. Açıklamada, Tıbbiye Caddesi’nden gelen trafik akışının, Burhanfelek Caddesi’nden E-5 yönüne, Behiçbey Sokak’tan İbrahimağa ışıklar istikametine Söğütlüçeşme Caddesi’nden gelen trafik akışının Altıyol Boğa Meydanı’ndan Rıhtım’a iniş engellenerek, Kuşdili Caddesi Salı Pazarı istikametine, Moda’dan gelen trafik akışının da Mühürdar Kavşak’tan geri yönlendirileceği bildirildi. |
07.06.2009 |
Haziran’da karla mücadele |
BİTLİS’E 13 kilometre uzaklıkta olan Nemrut Krater Gölü’ne giden karla kaplı yol, İl Özel İdaresi’ne ait 2 iş makinesi ve 4 personelin çabalarıyla zorlukla açıldı. Haziran ayında olmasına rağmen yer yer yaklaşık 7 metreyi bulan kar kütleleri, İl Özel İdaresi’ne ait dozerlerle temizlendi. Turizm sezonu ile açılan yolun bundan sonra kullanılabileceği ve krater gölüne ulaşımın sağlanacağı belirtildi. Kar temizleme çalışmalarını denetleyen Vali Nurettin Yılmaz, “Haziran ayında bu dünya güzelliğini görmek herkese nasip olmaz” dedi. Vali Yılmaz, kar kalınlığının yer yer 5 ile 7 metreyi bulduğu Nemrut’un 13 kilometrelik yolunda karla mücadele çalışması yaptıklarını belirterek, “Yaz mevsiminin gelmesi ile buradaki çalışmalarımızı yoğunlaştırdık ” şeklinde konuştu. |
07.06.2009 |
Her doğan bebeğe bir fidan |
ESENLER Belediyesi, “Her Doğan Bebeğe Bir Fidan” kampanyası başlatarak 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü daha anlamlı kıldı. Fidan dikimine katılan bebeklere sertifikası ile birlikte birer de altın hediye edildi. Esenler Belediyesi, 5 Haziran Dünya Çevre Günü’nü bu sene farklı kutladı. “Her doğan bebeğe bir fidan” sloganıyla ağaçlandırma kampanyası başlatan Esenler Belediyesi’nin 5 Haziran Dünya Çevre Günü programı, Kemer Mahallesi’nde fidan dikimin yapılacağı alanda gerçekleştirildi. Saygı duruşu ve İstiklâl Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, çevre konulu şiir ve kompozisyon yarışmasında birinci seçilen öğrencilerin şiir ve kompozisyonlarını okumasıyla devam etti. 5 Haziran Dünya Çevre Günü münasebetiyle okullarda düzenlenen şiir, kompozisyon ve resim yarışmasında birinci, ikinci ve üçüncü seçilen 12 öğrenciye, Esenler Belediyesi tarafından birer teşekkür sertifikası ile çeşitli hediyeler verildi. Hediyelerin dağıtımın ardından bebekler annelerin kucağında Esenler Kaymakamı Nazım Madenoğlu, Belediye Başkanı M. Teyfik Göksu ve diğer protokol ile birlikte birer “Bebekler de ağaçlar gibi dallanıp, budaklanıp kök salsınlar. Allah onlara, sağlıklı, uzun ömür versin. Birlikte büyüsünler” temennileriyle ağaç diktiler. Ağacı dikilen bebeğe birer altın takılıp, sertifikası verildi. Ağaçlara bebeklerin isimlerinin yer aldığı birer yazı asıldı. |
07.06.2009 |
Hakimin emriyle beş yaşında karakolu tanıdı! |
BAŞAKŞEHİR’DE küçük yaştaki iki çocuğun kavgası karakolda noktalandı. Çocuklardan bir tanesinin babası hakim çıkınca, 5 yaşındaki diğer çocuk ve annesi, hakimin emri ile polis merkezine götürülerek ifade için saatlerce bekletildi. Olay, Başakşehir 2. Etap’ta meydana geldi. Siteye ait parkta oynayan 2 çocuk kısa süreli kavga etti. Kavga eden çocuklardan Hümeyra Erol’un (5) annesi Ayten Erol, çocukların yanına gelerek ayırmak istedi. Minik Hümeyra ile kavga eden diğer çocuğun babası Küçükçekmece Adliyesi’nde görevli Hakim E. D., bulunduğu dairenin penceresinden, lojmanların kapısında bekleyen görevli polis memuruna seslenerek, minik Hümeyra ve annesini gözaltına almasını emretti. Polis memuru da emri yerine getirerek minik Hümeyra ile annesini beklediği kulübenin içine aldı. Karakoldan ekip gelinceye kadar bırakılmayan anne ile çocuğu, yaklaşık 1 saatlik gözetimin ardından 2 ekip aracıyla Başakşehir İlçe Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Ekip aracına binmek istemeyen minik Hümeyra, buna rağmen annesi ile birlikte polis merkezine götürüldü. İfade vermeleri için saatlerce karakolda bekletilen anne ile çocuğu, yaklaşık 4 saat sonra serbest bırakıldı. Olayı duyduktan sonra karakola gelen minik Hümeyra’nın babası Cuma Erol, “Lojmanlarda oturan hakimin çocuğu benim çocuğu dövmüş. Çocuk ile annesini oradaki nöbetçi kulübesine almış polisler. Daha sonra karakola getirmişler. Hakim de eşini göndermiş karakola. Sarhoşmuş diyorlar. Çocuğumun psikolojisi bozuldu” dedi |
07.06.2009 |
10 kadından 4’ü şiddet görüyor |
Kadına yönelik şiddetin hala varlığını sürdürdüğüne değinen Güneş, şiddetin, kadının bedensel ve ruh sağlığını etkilemekle kalmayıp, onun sosyal statülerinin yükselmesine de engel olduğunu kaydetti. Dünyanın birçok ülkesinde olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar şiddet gördüğüne dikkat çeken Prof. Dr. Gülsen Güneş, “Ülkemizde her 10 kadından 4’ü fiziksel şiddet görmektedir. Dayak yemekte, vurulmakta, itilmekte, fiziksel olarak yaralanmaktadır” dedi. Kadına fiziksel olarak uygulanan şiddet, kadında yaralanmalara, organ hasarlarına, geçici ya da kalıcı sakatlıklara, jinekolojik yakınmalara sebep olduğun kaydeden Güneş, “Şiddet sadece fiziksel şiddetten ibaret değildir. Kadına sözlü saldırı, aşağılamak, alay etmek, küfür etmek, hakaret etmek, katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı yapmak, ailesine gitmesine izin vermemek gibi davranışlar duygusal şiddet, kadın istemediği halde cinsel ilişkiye zorlanması cinsel şiddet, kadının çalışmasına izin vermemek, elindeki parayı almak da ekonomik şiddet olarak tanımlanmaktadır” diye konuştu.
EĞİTİM DÜZEYİ DÜŞTÜKÇE ŞİDDET ARTIYOR Türkiye’de eğitim ile şiddet arasında önemli bir ilişki olduğunu belirten Prof. Dr. Gülsen Güneş, “Eğitim düzeyi düşük olan kadınlar ve genç kadınlar daha fazla şiddete maruz kalmaktadır. O halde kız çocuklarının okutulması ve erken yaşta evlenmelerine engel olmak onların şiddete maruz kalmalarını önleyecektir. Ülkemizde Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan kadınlar daha fazla şiddete maruz kalmaktadır. Ekonomik durumun kötü olması, işsizlik gibi faktörler de şiddeti arttıran önemli faktörlerdir. Ailede çocukken tanık olunan şiddet, toplumsal değer yargıları gibi sosyal nedenler ve erkeğin düşük benlik saygısının olması, kıskançlık duyguları, erkeğin fiziksel gücünü gösterme isteği gibi psikolojik nedenler de şiddeti arttıran faktörlerdir.” diye konuştu. |
07.06.2009 |
Sigara, nesli tehlikeye atıyor |
Prof. Dr. Erol Tavmergen, konuyla ilgili yaptığı açıklamada, sigara içmenin gebe kalmayı olumsuz etkilediğini, son senelerdeki bazı çalışmaların ortaya koyduğunu söyledi. Sigara kullanımının yüzde 40 oranında hamileliği engellediğini belirten Tavmergen, “Günde 15’ten fazla içenlerde sperm ve yumurtanın DNA yapısı bozulmaktadır. Bu sebeple tüp bebek tedavisi planlayanların, en az üç ay önceden sigarayı bırakması gerekir.” dedi. Aşırı kilolu veya aşırı zayıf olmanın da çocuk sahibi olmayı veya tedavi başarısını olumsuz etkilediğini belirten Prof. Dr. Tavmergen, ayrıca tiroid hormonlarının çalışmasındaki düzensizliklerin de gebeliği zorlaştırdığını, sıklıkla gözden kaçan bu durumun, tedavi planlamadan önce dikkate alınmasının önemini dile getirdi. Yardımcı üretim teknikleri uygulamalarında başarının, kadının yaşıyla doğrudan ilgili olduğunu vurgulayan Erol Tavmergen, şunları söyledi: “Kadın yaşının 35’in üzerinde olması, gebe kalma başarısını oldukça olumsuz etkilemektedir. Hele 38’i geçmesi, ihtimali daha da azaltmaktadır. Bu sebeple çocuk arzu eden çiftlerin, geçmişlerinde bildikleri bir hastalık bulunması halinde, meselâ miyom, endometriosis, çikolata kisti, dış gebelik veya apandisit sebepleriyle karın içi ameliyat geçirilmişse, erkeğin sperm sayısı az veya azospermi (sperm hücresi yokluğu) mevcutsa uzmanlara veya deneyimli bir infertilite merkezine zaman kaybetmeden başvurmaları önem taşımaktadır.” |
07.06.2009 |
3G, ADSL’in yerini alacak |
Tuna Keleş, yaptığı açıklamada, halen Türkiye’de cep telefonlarındaki en büyük sorunun, internet erişim hızının yavaşlığı olduğunu belirtti. Cep telefonuyla internet erişim sisteminin GPRS teknolojisi ile başladığını, ardından hızıyla GPRS’i geride bırakan EDGE sisteminin geliştirildiğini anlatan Keleş, ancak EDGE sisteminden de çeşitli sebeplerle internete istenilen sür'atte bağlanılamadığını ifade etti. Son olarak ise cep telefonuyla internete erişim hızındaki bu sorunları aşabilmek için önce 3G teknolojisinin hizmete sunulduğunu dile getiren Keleş, şunları kaydetti: ‘’3G, sağladığı yüksek hızla bugün yoğun olarak kullandığımız iletişim alışkanlıklarımızı önemli ölçüde değiştirecek. Kısa süre içinde Türkiye’deki cep telefonu abonelerinin de kullanabileceği 3G teknolojisi altyapısında, UMTS, CDMA2000 ve FOMA olarak adlandırılan sistemler kullanıldı. Bu sistem, hızlı internet erişimi, yüksek hızda çoklu ortam haberleşme desteği, konumlandırma hizmetleri sağlanması gibi birçok yenilik getiriyor. Cep telefonları artık, şu an pek çoğumuzun ev ve iş yerinde kullandığı ADSL hızının 4 katına ulaşacağı için, kendisini bu oranda geliştirme şansı bulamayan ADSL ciddî oranda güç kaybedecek. Çünkü 3G, hemen hemen aynı fiyata bugünkü ADSL’nin 4 katı hızla, hem cep telefonundan, hem dizüstü bilgisayardan hem de sabit bilgisayardan internet erişimi sağlıyor. İsterseniz cep telefonunuzu bir modem gibi, ara kablosuyla bilgisayara takıp kolayca bilgisayarınızla internete bağlanabiliyorsunuz.’’ |
07.06.2009 |
Eyvah! Bayanların da silâha ilgisi arttı |
Trabzon Silâh A. Ş. Dış Ticaret Uzmanı Özlem Gökçe, son yıllarda bayanların silâha olan ilgisinin arttığını söyledi. Çalışan bayanların, özellikle iş sahibi ve avukatların yoğun olarak tabanca kullandığını belirten Özlem Gökçe, bu konuda erkeklerin çoğunluğunun yavaş yavaş ortadan kalktığını dile getirdi. Tabanca denince erkeklerin akla geldiğini hatırlatan Gökçe, şöyle konuştu: “Beyler ön planda görünüyor. Ancak bayanlarda da silâha karşı çok ciddî rağbet var. Bayanların iş hayatında daha etkin hale gelmeleri de bundan bir etken. Çalışan bayanlar, işyeri sahibi olanlar ve bir de avukatlar çok ilgi gösteri-yor. Çok fazla seyahat eden kadınlarda arabalarında mutlaka silâh taşıyor.” |
07.06.2009 |
Haritada var, turizmde yok |
TURİZM haritalarında gösterilmesine karşın, büyük bölümü halen açılmayan ve aydınlatma sistemi bulunmayan Aksaray’ın Eskil ilçesindeki Erdoğdu yer altı şehri, ilgi bekliyor. İlçeye bağlı Eşmekaya Beldesi Belediye Başkanı Mustafa Gazi Eşmekaya, yaptığı açıklamada, Eşmekaya’nın geçmişte İpek Yolu üzerinde yer aldığını, günümüzde ise Konya’dan Kapadokya’ya giden turistlerin yol güzergâhı üzerinde bulunduğunu söyledi. Beldede, turizme kazandırılması halinde bölgeyi bu güzergâhtaki önemli merkezlerden biri haline dönüştürecek bir yer altı şehri bulunduğunu ifade eden Eşmekaya, şöyle konuştu: ‘’Erdoğdu yer altı şehri, belde merkezinin 5 kilometre kuzeyinde yer alıyor. Büyük ihtimalle erken Hristiyanlık dönemine ait olan bu yer altı şehri, bugüne kadar ciddî bir şekilde araştırılmadı bile. Yer altı şehrinin açılan ağız bölümünden içeri el lambaları ya da fenerlerle giren meraklılar, sadece buradaki 4 odayı görebiliyor, ışıklandırma sistemi bile yok.’’ Eşmekaya, turizm haritalarında görünen bu yer altı şehrinin, standartlara uygun, turistlerin gezebileceği şekilde düzenlenmesiyle, Kapadokya’ya gelen turist kafililerinin önemli uğrak noktası olacağını ve bölgede turizmi canlandıracağını sözlerine ekledi. |
07.06.2009 |
Çöpler biyogaza dönüşecek |
SÜLEYMAN Demirel Üniversitesi (SDÜ) Yenilenebilir Enerji Kaynakları Merkezi Müdürü Yrd. Doç. Dr. İbrahim Üçgül, her türlü atığı termal filtre şartlarında biyogaza çeviren reaktör geliştirdiklerini söyledi. İbrahim Üçgül, yaptığı açıklamada, farklı merkezlerde atıkların biyogaza çevrilmesi yönünde çalışmalar yapıldığını, SDÜ’de ise bu sistemi yapan reaktörü geliştirdiklerini belirterek, sistemi deneme aşamasını başarıyla sonuçlandırdıklarını kaydetti. Her türlü atık maddeyi kullandıklarını ve hepsinde başarılı sonuç elde ettiklerini belirten Yrd. Doç. Dr. Üçgül, şöyle konuştu: ‘’Organik, tarımsal, hayvansal, yemekhane atığı gibi her türlü atığı termal filtre şartlarında biyogaza çeviren reaktör geliştirdik. Bununla ilgili sistemi yaptık ve her türlü atığı denedik. Hayvan gübresini, yemek artığını bile denedik. Başarılı sonuç aldık. Bu sistem Türkiye açısından büyük önem taşıyor. Her alanda atıklardan biyogaz üretimi yapılıyor ama reaktör olarak hazır bir çalışma kullanıyor. Biz ise reaktörü geliştirdik.’’ Geliştirdikleri sistemle ilgili bilgi veren Üçgül, atıkların önce parçalandığını, sonra suyla karıştırıldığını bildirdi. Karışımın biyogaz reaktörü içinde 37-55 derece sıcaklığa getirildiğini belirten Üçgül, malzeme işlenerek metan gazı üretildiğini ifade etti. Biyogazın metandan oluşan bir gaz olduğunu söyleyen Üçgül, doğal gazla aynı muhtevaya sahip olduğunu kaydetti. |
07.06.2009 |
Atık piller bundan böyle eczanelerde toplanacak |
TÜRK Eczacıları Birliği (TEB) Başkanı Erdoğan Çolak, Çevre ve Orman Bakanlığı ve Taşınabilir Pil Üreticileri Derneği ile imzaladıkları protokolle 24 bin noktada hizmet veren eczacıların, atık pillerin toplanması konusunda hastalarını bilgilendireceklerini ve eczanelerine koydukları kutular sayesinde topladıkları pillerin doğaya zarar vermeyecek şekilde imhasına katkıda bulunacaklarını bildirdi. Çolak, yaptığı yazılı açıklamada, TEB’in bu protokolle çevre sağlığı alanına da duyarsız kalmadığını gösterdiğini belirtti. Türkiye’de her gün yaklaşık 7-8 ton pilin çöpe atıldığına dikkati çeken Çolak, şunları kaydetti: ‘’Pillerin içinde bulunan kimyasal maddelerin en zararlısı olan cıva ve kadmiyum, toprağa ve suya kolayca karışabiliyor. Bitkisel besinler yoluyla da insanlar tarafından alınıyor. Bu zararlı kimyasallar, merkezi sinir sisteminin, beyin, böbrek ve karaciğer dokularının tahribine, kansere, genetik bozukluklar sebebiyle ölü doğumlara sebep olabiliyor. Dünyada tabiî kaynakların ve madenlerin tüketimi bugünkü hızında sürerse elli yıl içinde insanların ihtiyaçlarını karşılamak için iki gezegen daha gerekecek. Bu senaryonun önüne geçmek, çocuklarımıza daha sağlıklı bir gelecek bırakmak için, pillerin uygun biçimde toplanması son derece önemli. Protokol çerçevesinde 24 bin noktada hizmet veren eczacılarımız, atık pillerin toplanması konusunda hastalarını bilgilendirecek ve eczanelerine koydukları kutular sayesinde pillerin tabiata zarar vermeyecek şekilde imhasına katkıda bulunacak. Yurttaşlarımızın da bu konuda gereken duyarlılığı göstereceğine inanıyor, herkesi pillerini çöpe atmak yerine, atık pil kutularına atmaya dâvet ediyoruz.’’ Çolak, TEB’in çevre ve insan sağlığına duyarlılığının bir parçası olarak, bir sonraki aşamada evlerde miadı dolmuş ilâçların toplanmasına ve imha edilmesine yönelik çalışmalara hız vereceğini bildirdi. |
07.06.2009 |
Suyu az veya aşırı tüketmek zararlı |
DOKUZ Eylül Üniversitesi (DEÜ) Tıp Fakültesi Nefroloji Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Taner Çamsarı, vücudun su ihtiyacının idrar rengiyle tespit edilebileceğini belirterek, ‘’idrar koyu renkliyse vücudun suya ihtiyacı vardır ve su takviyesi yapılmalıdır. İdrar açık renkliyse vücudun su takviyesine ihtiyacı yok demektir’’ dedi. Prof. Dr. Çamsarı, yaptığı açıklamada, çok su içmenin her derde deva olduğu yönünde yanlış bir anlayışın topluma hakim olduğunu, vücudun ihtiyaç duyduğu kadar su içilmesinin en sağlıklı yöntem olduğunu belirtti. Sağlıklı bir insanın günde 1-1,5 litre idrar yaptığını, özellikle yaz aylarındaki terlemelerle birlikte günlük su ihtiyacının 2-2,5 litre civarında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çamsarı, ‘’Yaz aylarında susuz kalmak böbrekler için çok tehlikelidir’’ diye konuştu. Prof. Dr. Çamsarı şöyle konuştu: ‘’Kış aylarında vücudun su ihtiyacı daha azdır ve günlük 1-1,5 litreye düşer, yazın ise terlemelerle birlikte 2-2,5 litreye çıkar. Günde 4-5-6 litre su içen hastalarımız var. Vücut, gereksinimi olmadığı halde alınan suyu böbrekler de çalışıyorsa atar. Az su içildiği zaman da vücut idrar yapımını azaltır ve durdurur. Sağlıklı bir bünye zaten susadığında, vücudun suya ihtiyacı olduğunda beyni uyarır ve o kişi gider su içer. Yaşlı insanlarda susama duygusu körleşir. Bunların bir miktar daha su alması gerekir. 3-4 litre su içilmesine gerek yok. Vücudun su ihtiyacı ne kadarsa o kadar içilmeli. Günde 1,5 litre sıvı kaybeden biri, 1,5 litre sıvı alacak demektir.’’ |
07.06.2009 |
Hem işçi, hem başkan |
DAVULGA Belediyesinde 19 yıl işçi olarak çalışan Salih Gündoğan, 29 Mart 2009 tarihinde yapılan mahallî seçimlerde aday olarak çalıştığı belediyeye başkan oldu. Ancak Afyonkarahisar’ın Emirdağ ilçesine bağlı Davulga Belediye Başkanı Gündoğan, personel yetersizliği sebebiyle belediye araçlarını yine kendisi kullanıyor. Belediyede çalıştığı süre içerisinde, belediyenin bütün sıkıntılarını ve çalışma şekillerini iyi öğrendiğini belirten Gündoğan, belediyenin bütün araçlarını zaman zaman kendisinin kullandığını söyledi. Beldede yapılan inşaatlarda kullanılan kepçenin operatörlüğünü yapan Başkan Gündoğan, yolcu otobüsünü de sürüyor. Belediye imkânlarının kısıtlı olduğunu belirten Başkan Gündoğan, şunları söyledi: ‘’19 yıl Davulga beledisinde çalıştım. Seçimlerde kazanarak çalıştığım belediyeye başkan oldum. Şu anda personel yetersizliğimiz var. Bir şoför ve bir kepçe operatörümüz var ama bu yetersiz. Otobüsümüz var, kamyonumuz var ama şoför yok. Ben, yeri geldiğinde, bu araçları kullanarak vatandaşımızın ihtiyacını karşılıyorum, mazeret uydurmuyorum. Yeri gelince kravatımı çıkarıp araçların üzerine biniyorum. Hizmetlerin aksamaması için gerekirse kravatımızı takar başkanlık yaparız, gerekirse tulum giyer işçilik yaparız. Bundan da gocunmuyorum.’’ Davulga halkı ise Belediye Başkanı Salih Gündoğan’ı yadırgamadıklarını ve kendisine saygı duyduklarını söyledi. |
07.06.2009 |
Botoksla felçten kurtuldu |
Avustralya’da 23 yıl önce felç geçiren bir adam, botoks tedavisiyle yeniden yürümeye başladı. İngiliz Times gazetesinin haberine göre, Victoria eyaletine bağlı Gippsland’de yaşayan Russell McPhee, Frankston’daki hastanede yapılan botoks tedavisi sayesinde artık 20 metreye kadar neredeyse yardımsız yürüyebiliyor. Botoks, kozmetik amaçlı kullanılmadan yıllar önce kas spazmını tedavi için kullanılıyordu. Hastalarda, genellikle inmeden hemen sonra tedavi edildiklerinde en iyi sonuçlar alınırken, bu kadar uzun süreden sonra bu denli bir gelişme neredeyse hiç duyulmamıştı. |
07.06.2009 |