24 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

BAYKAL: ASKERî MÜDAHALELERLE BİR YERE VARAMADIK

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Türkiye’nin artık askerî müdahalelerle ülkenin bir yere gitmeyeceğini yeterince deneyip gördüğünü ifade etti. Baykal, “Her darbenin, o darbeye gerekçe diye söylenen sorunların çözümünü bırakınız, yeni yeni sorunlarla, sıkıntılarla, gerilimlerle ülkeyi karşı karşıya bıraktığı yaşanarak görülmüştür” dedi. CHP Lideri, 12 Eylül askerî müdahalesinin iktidarca gündeme getirilmesi halinde parti olarak destek vereceklerini söyledi.

BAHÇELİ: TÜRK SİYASET TARİHİ TALİHSİZ

HATIRALARLA DOLU

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de, Genelkurmay Harekât Başkanlığında hazırlandığı iddia edilen “irticayla mücadele eylem planı” ile ilgili olarak, milletin iradesine yönelen bütün müdahale arayışlarının demokrasiye olan inancın artması ile son bulacağını bildirdi. "Bu konuda Türk siyasî tarihinin geride kalan yılları demokrasiye müdahalelerin talihsiz hatıraları ile doludur” diye konuşan Bahçeli, hükümetin muhalefeti dışlayan demokrasi anlayışını da eleştirdi.

ERDOĞAN: DARBE GİRİŞİMLERİ

EMOKRATİKLEŞME İLE AŞILIR

Önceki gün Başbakan Erdoğan da, AB Büyükelçilerine sözkonusu “belge”yle ilgili olarak, “Bu tür olaylar, bizi demokratikleşme ve reformlar konusunda daha fazla teşvik ediyor” demişti. Öte yandan, DTP de andıçlarla ilgili Meclis Araştırma önergesi verdi. Önergede, “Cumhuriyeti ve ülkeyi koruma ideolojisiyle askerlerin böyle işlerle uğraşması cumhuriyete, ülkeye ve demokratik sisteme zarar vermektedir” denildi. DTP Başkanı Türk de demokraside köklü değişiklik yapmanın fedakârlık istediğini dile getirdi.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, “Bütün müdahale arayışları demokratik siyasal sisteme olan güvenin zayıflaması ile artacak ve toplumsal destek bulacak; demokrasiye olan inancın artması ile son bulacaktır” dedi. Partisinin TBMM Grubunda, 1 Temmuz itibariyle geride kalacak yasama yılının da Türkiye’nin temel sorunlarının çözüme kavuşturulamadığı, israf edilmiş bir dönem olarak hatırlanacağını ifade eden Bahçeli, bunda, 22 Temmuz 2007 seçimleriyle oluşan Meclis aritmetiğinin, AK Parti’ye verdiği yetki ve sorumluluğun yerine getirilmemesinin payının büyük olduğunu savundu. Genelkurmay Harekât Başkanlığı’nda hazırlandığı iddia edilen “irticayla mücadele eylem planı” ile ilgili gelişmeleri değerlendiren Bahçeli, şunları kaydetti: “Ele geçen belgelerin sahte mi gerçek mi olduğuna yönelik tartışmaların yaşandığı içinde bulunduğumuz ağır şartlar çerçevesinde bir kez daha hatırlatılmasını demokrasimizin selameti ve geleceği açısından açıklamayı gerekli görüyorum. Unutmayalım ki, bütün müdahale arayışları demokratik siyasal sisteme olan güvenin zayıflaması ile artacak ve toplumsal destek bulacak; demokrasiye olan inancın artması ile son bulacaktır. ’’

Baykal: Askeri müdahaleler

ile bir yere gidilmez

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, ‘’Türkiye, artık askeri müdahalelerle ülkenin bir yere gitmeyeceğini yeterince deneyip görmüştür’’ dedi.

Deniz Baykal, Star Televizyonu’ndaki Arena programında gazeteciler Uğur Dündar ve Nedim Şener’in sorularını cevapladı.

Taraf Gazetesi’nde yayımlanan belgeyle ilgili değerlendirmesinin sorulması üzerine Baykal, şunları söyledi: “Genelkurmay dışında ve askeri hiyerarşi dışında birilerinin böyle bir çalışma yaptığının ortaya çıkması tabii ki çok vahim bir tablodur. En güvendiğimiz kurumun içinde güven vermeyen bir tablonun bulunduğu, bir askeri hiyerarşiye kesinlikle uygun düşmeyen, Silahlı Kuvvetler’in komuta kademesinin söylemlerini ciddiye almayan, onun tam tersi istikamette örgütlenmeler, hazırlıklar yapan birtakım çetelerin kurulduğu ortaya çıkar. Bu vahim bir tablodur, üzüntü verici bir olaydır. Tekrar böyle bir tabloya tanık olmak hepimizi yaralar, üzer. Türkiye artık askeri müdahalelerle ülkenin bir yere gitmeyeceğini yeterince deneyip görmüştür. Bütün her derdinin o darbeye gerekçe diye söylenen sorunların çözümünü bırakınız, yeni yeni sorunlarla, sıkıntılarla, gerilimlerle ülkeyi karşı karşıya bıraktığı yaşanarak görülmüştür.’’

12 EYLÜL’LE HESAPLAŞILABİLİR

Türkiye’nin terörlü mücadeleyi götürürken zaman zaman hukuk, insan hakları ve demokrasinin dışına çıktığını savunan Baykal, terörle mücadeleden pek çok yerde bu sorunun kendisini gösterdiğini ve Türkiye’nin bir noktada bununla hesaplaşma ihtiyacı içinde hissedebileceğini söyledi. Türkiye’de demokrasiye karşı askeri müdahale sorunu bulunduğuna da değinen Baykal, darbelerin incelenebileceğini, 12 Eylül askeri müdahalesinin gündeme getirilebileceğini, anayasadaki güvencenin kaldırılabileceğini, Türkiye’nin askeri müdahaleyle hesaplaşabileceğini belirtti.

Erdoğan: Darbe girişimleri

demokratikleşme ile aşılır

Başbakan Tayyip Erdoğan, önceki gün Ankara’da yemekte buluştuğu AB üyesi ülkelerin büyükelçilerine irtica eylem planı ile ilgili olarak, belgedeki senaryolara karşı ülkenin hemen tamamının ittifak halinde demokrasiyi savunmasını “en çarpıcı” nokta olarak nazarlara vermişti. Medyadan sivil topluma, siyasî partilerden devlet kurumlarına, ilgili herkesin demokrasi ve milli iradeyi sahiplendiğinin altını çizen Erdoğan, şunları söylemişti: “Tam tersine, Türkiye yasadışı, hukuk dışı, demokrasi dışı senaryolara karşı tek yürek, tek vücut olduğunu, bu belge vesilesiyle gösterme fırsatı bulmuştur.”

24.06.2009


 

ŞOFÖR UYUDU- 5 ÖLÜ, 27 YARALI

İzmir-Aydın otoyolunda Sağlık Rampası mevkiinde dün sabah Fethiye’den İzmir’e seyreden yolcu otobüsünün şoförü uyuyunca buğday yüklü kamyona arkadan çarptı.

Çarpmanın etkisiyle kamyon devrilirken, kontrolden çıkan otobüs yaklaşık 50 metrelik şarampole yuvarlandı. Meydana gelen kazada, otobüsün şoförü ve 4 yolcu ölürken, 27 kişi de yaralandı.

24.06.2009


 

Trafikte Avrupa'nın en kötüsüyüz

DÜNYA genelinde her yıl 1 milyon 270 bin mil- yon kişi trafik kazalarında vefat ederken, kaza kurbanlarının büyük bölümünü yayalar, bisiklet ve motosiklet kullananların oluşturduğu belirtildi.

Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) Cenevre ve New York ofisleri tarafından hazırlanan ve DSÖ’nün resmî internet sitesinde yayınlanan ‘’Yol Güvenliğine İlişkin İlk Global Değerlendirme’’ başlıklı raporda, trafik kazalarında ölenlerin büyük bölümünü, sanılanın aksine araç içindeki kişilerin oluşturmadığına dikkat çekiliyor.

Raporda, yayaların, bisiklet ve motosiklet kullananların ‘’korunmasız’’ gruplar olduğu belirtilirken, araçlarda bulunanların güvenliklerinin arttırılmasına yönelik tedbirlerde olumlu ilerleme kaydedildiği, ancak ‘’korunmasız’’ gruba yönelik tedbirlere hâlâ ihtiyaç olduğu kaydedildi.

DSÖ’nün, dünya nüfusunun yüzde 98’ini temsil eden 178 ülkeden verileri değerlendirerek hazırladığı rapora göre, birçok ülkede hız limitleri, alkollü araç kullanımına yönelik cezaların arttırılması, emniyet kemeri ve çocuk koltuğu kullanımının sıklaşması, kazalarda araç içinde bulunan kişilerin can kaybının azalmasına destek oluyor, ancak raporda kâğıt üzerindeki yasa ve düzenlemelerin, tam anlamıyla uygulamaya geçirilemediği, etkin şekilde uygulanamadığı kaydediliyor.

Çalışmanın DSÖ’nün bundan sonra yol güvenliği konusunda yapacağı çalışmalara temel teşkil edeceğini ifade eden DSÖ Başkanı Dr. Margaret Chan, rapor için yaptığı değerlendirmede, ‘’Yayaların, bisiklet ve motosiklet kullananların ihtiyaçlarına yeterince dikkat edilmiyor. Trafikte yaralanma, sakatlık ve ölümlerin önüne geçilmek isteniyorsa, bu korunmasız gruplara yönelik özel önlemlere de odaklanmak gerekiyor’’ ifadelerine yer verdi.

Raporda, ‘’korunmasız’’ grupların, yol inşası ve altyapı çalışmaları sırasında mutlaka dikkate alınması tavsiye ediliyor.

EN KÖTÜ KARNE DOĞU AKDENİZ’İN

DSÖ’nün, ayrıntılı karşılaştırma yapmadan, 178 ülkedeki yasaları, ölüm oranlarını belirttiği istatistikler bölümünün sonunda yaptığı genel değerlendirmede, yasalarda bulunmasına karşın, ülkelerin yarısından azında emniyet kemeri, hız limiti gibi kuralların uygulandığı, trafik kazalarında ölümlerin yüzde 90’ının, dünyadaki bütün araçların yüzde 48’ine sahip olan az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde meydana geldiği kaydediliyor.

Türkiye’nin de içinde bulunduğu Doğu Akdeniz Bölgesi ile Afrika, trafik kazaları ve yol güvenliği alanlarında ‘’en kötü karneye’’ sahip. Ancak Türkiye, uygulamaya koyulan yasalar, getirilen hız ve alkol sınırlamaları açısından bakıldığında, birçok ülkenin önünde yer alıyor.

’’ANLAYIŞ DEĞİŞMELİ’’

Raporu değerlendiren Avrupa Acil Tıp Birliği Başkan Vekili Dr. Ülkümen Rodoplu, araç içinde ölümlerin daha sık görüldüğü Türkiye’de, yaya ve bisiklet ile motosiklet kazalarının da azımsanmayacak oranda olduğunu söyledi.

Kaza sayısı, ölüm, yaralanma ve sakatlıklar, kural ihlâlleri göz önünde bulundurulduğunda, Türkiye’nin trafikte ‘’Avrupa’nın en kötüsü’’ olduğunu söyleyen Dr. Rodoplu, trafikte can kaybının, araç içi ya da yaya, engellenebilmesi için gereken bütün tedbirlerin eş zamanlı alınması gerektiğini kaydetti.

Dr. Rodoplu, yaya ve iki tekerlekli araçlar için ayrı yollar ile yayalar için sağlıklı kaldırımlar yapılmasının önemli olduğuna işaret ederek, Türkiye’deki genel sorunun yasal düzenlemeler değil, insanların anlayışlarının değişmesi zorunluluğu olduğunu belirtti ve şöyle konuştu:

‘’Trafikte Avrupa’nın en kötüsüyüz. Gerekli tüm yasalar çıktı, denetimler arttı, sonuç değişmedi. İnsanlar kendini kontrol etmeyi öğrenmeli. Yasalar ne kadar değişirse değişsin, Türkiye için fark etmiyor. Türkiye’de kazaların yüze 90’ı sürücü hatalarından kaynaklanıyor. Cezanın tek başına yeterli olmadığı açıktır, konunun ilköğretim düzeyinden başlayarak eğitim içinde yeniden ele alınması gerekiyor. Yollarımız gayet iyi durumda, yasal düzenlemeler var, denetimler arttı, ama görüyoruz ki, hâlâ uykusuz ya da alkollü araç kullanımı, hatalı sollama birincil kaza nedenleri. Kontroller var ama en gerekli olan, kişilerin kendini kontrol etme noktasında ciddî sorunlar yaşıyoruz.’’

24.06.2009


 

Üç aylar başladı

RAMAZAN'IN da içinde bulunduğu, Mi'rac ve Berat Kandilleriyle Kadir Gecesinin idrak edileceği üç aylar, bugün başladı.

Üç ayların ilki olan Recep ayının ilk Cuma gecesi olan bu akşam ‘’Regaip Kandili’’ olarak kutlanacak. Diyanet İşleri Başkanlığının aylık yayın organı olan Diyanet dergisinde, konuya ilişkin yer alan bilgilere göre, Başkanlık, Hicrî Takvime göre Recep, Şaban ve Ramazan aylarını barındıran üç aylarda, gündelik hayatın tek düzeliğinden çıkıp, bu dönemi sosyal barışın ve huzurun bir vesilesi sayarak, karşılıklı sevgi ve hoşgörüyle karşılayacakları, kendi inanç ve değerlerini yaşama ve yaşatmayı öğrenecek bir süreç olarak nitelendirdi. Üç ayların, insanlığa karşı görev ve sorumluluklarımızı hatırlatması gerektiğine işaret eden Başkanlık, ülkemizde tarihten bugüne üç aylar sevgisinin canlı kaldığını, tarihte olduğu gibi bugün de toplumlun üç aylar geldiğinde hayatına olumlu anlamda yeni bir istikamet verdiğini ifade etti.

24.06.2009


 

Kriz, ticarî ahlâkı bozdu

TÜSİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, krizin sebep olduğu zorlu şartlar ve kişilerin uğradığı gelir kayıplarının işverenler ve çalışanlar üzerindeki baskıyı arttıran bir unsur olduğunu belirterek, “Bu durum, doğrudan maddî çıkar sağlamaya yönelik usulsüzlüklere neden olabilmektedir” dedi.

TÜRK Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Üyesi ve Şirket İşleri Komisyonu Başkanı Tayfun Bayazıt, krizin oluşturduğu zorlu şartlar ve kişilerin uğradığı gelir kayıplarının işverenler ve çalışanlar üzerindeki baskıyı arttıran bir unsur olduğunu belirterek, ‘’Bu durum, doğrudan maddî çıkar sağlamaya yönelik usulsüzlüklere neden olabilmektedir’’ dedi. TÜSİAD’ın ‘Dünyada ve Türkiye’de İş Etiği ve Etik Yönetimi’’ başlıklı raporu Sabancı Center’da düzenlenen bir toplantı ile kamuoyuna sunuldu. Toplantının açılışında konuşan Tayfun Bayazıt, küresel kriz ile birlikte sadece ekonomideki kırılganlıkların değil, aynı zamanda etik dışı davranışların da gün ışığına çıktığını söyledi.

Yaklaşık 50 yıl önce işletmelerin varoluş sebebinin hissedarlar için en yüksek ekonomik faydayı elde etmek olduğunu dile getiren Bayazıt, bugün ise varoluş sebebinin yalnızca kâr etmek değil, elde ettiği ekonomik faydayı topluma geri kazandırabilmek olduğunu belirtti.

21. yüzyılın bilgi ekonomisinde iyi işletmenin; amacı olan, üyeleri belli haklara sahip ve refah oluşturan bir topluluğa dönüştüğünü dile getiren Bayazıt, bu yeni düzen içinde, iş etiğinin, işletmelerin vizyonlarına ışık tuttuğunu ve misyonlarını gerçekleştirme yolunda onların sağduyusu olduğunu kaydetti.

Bayazıt, 1980’lerden itibaren önce dar bir çerçevede telâffuz edilmeye başlanan ‘’iş etiği’’ kavramının, 2000’li yıllara gelindiğinde, başta iş dünyası olmak üzere toplumun her kesiminde tartışılır olduğuna işaret ederek, ‘’Ne yazık ki iş etiği tartışmaları, kavramın geliştirilmesi üzere değil, iş dünyasının yaşadığı erozyonun önlemesi etrafında alevlenmiştir’’ dedi.

Tayfun Bayazıt, dünyada bu konuya ait literatürün geliştiğini, Birleşmiş Milletler, OECD ve Avrupa Birliği gibi uluslar arası kuruluşların girişimleri ile evrensel normlar oluştuğunu, iş dünyasının etik altyapısını güçlendirmek adına yürütülen bu çalışmaların, şirketlerin bütün paydaşları ile karşılıklı güven tesis etmesini, iş etiği ile bağdaşmayan tutum ve davranışların önüne geçilmesini amaçladığını söyledi.

KÜRESEL İLKELER SÖZLEŞMESİ

Bu bağlamda atılan en büyük adımlardan birinin, 2000 yılında Birleşmiş Milletler’in inisiyatifi ile başlatılan ve TÜSİAD’ın da 2007 senesinde imzaladığı ‘Küresel İlkeler Sözleşmesi olduğunu anlatan Bayazıt, şöyle devam etti:

‘’Küresel İlkeler Sözleşmesi, insan hakları, çalışma koşulları, çevre ve yolsuzlukla mücadele olmak üzere dört ana başlık altında, evrensel kabul görmüş 10 maddeden oluşan bir manifestodur. Kurumlar sözleşmeye attıkları imza ile operasyonlarını ve stratejilerini bu 10 madde çerçevesinde yürüteceklerini taahhüt etmektedir. Tamamen gönüllülük esasına dayanan ve hiçbir hukukî yaptırımı bulunmayan bu inisiyatif kısa zamanda meyvelerini vermiş ve imzacı kurum sayısı 6 bini geçmiştir. Kurumlar arasında katlanan bir hızla benimsenen sözleşme, bu sayede uluslar arası geçerliliği olan bir referans noktası haline gelmiştir.’’

İŞLETMELERDE ETİK KURALLARIN BENİMSENMESİ

Bir işletmeyi ayakta tutanın, maddî kaynaktan çok, zamanını ve becerisini sunan çalışanları, kaynaklarını kullandığı çevre ve içinde faaliyet gösterdiği toplum olduğunu dile getiren Bayazıt, bu bağlamda, etik değerlere dayalı bir örgütsel yapının işletmenin performansını doğrudan etkileyeceğini belirtti.

Tayfun Bayazıt, ‘’Çünkü eksiksiz işleyen bir etik yönetimi; yatırımcılarda uyandırdığı güven sayesinde şirketi onların öncelikli tercihi haline getirmekte, müşterilerin memnuniyetini ve çalışanların motivasyonu arttırmaktadır. Bu sayede şirketin finansal performansı da yükselmektedir. Bir başka deyişle, şirketlerin başarılı bir sosyal performans göstermeleri, finansal performanslarını da yansıtmaktadır’’ diye konuştu.

İşletmelerde etik kuralların benimsenmesinin, uzun dönemde toplumun bütün kesimlerine yayılacağını anlatan Bayazıt, bu standartlar doğrultusunda hareket eden ekonomik yapının, kaynakların etkin bir şekilde kullanılmasını sağlayacağını; böylece, etik değerlere uygun davranışlar ile elde edilen bireysel ve kurumsal faydanın toplumsal yararı da beraberinde getireceğini kaydetti.

24.06.2009


 

Kuraklık çiftçiyi perişan etti

MARDİN Ovasında geçen yılın ardından bu yıl da etkili olan kuraklığın 1 milyon 200 bin dekar alandaki hububata yüzde 80 oranında zarar verdiği belirtildi.

Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde geçen yıl yaşanan kuraklık dolayısıyla zarar gören Mardin çiftçisi kuraklığın bu yıl da il genelinde yaşanması sebebiyle büyük sıkıntı yaşıyor. Geçen yıl Hükümetin kuraklıktan zarar gören çiftçilerin zararlarının karşılanması yönünde yaptığı ‘’kuraklık desteği’’ sayesinde rahatlayan yöre çiftçisi, bu yılda aynı şekilde destek verilmesini istiyor.

Ziraat Odası Başkanı Malik Özkan, yaptığı açıklamada, geçen yıl bölge genelinde yaşanan kuraklığın bu yılda Mardin Ovasında etkili olduğunu söyledi. Mart ayından itibaren Mardin Ovasına yağış düşmediğini, bu sebeple hububat ekili 1 milyon 200 bin dekar alanlar büyük zarar olduğunu ifade eden Özkan, şöyle konuştu:

‘’Mardin merkez, 6 ilçe ile bağlı 272 köyde 1 milyon 200 bin dekar alanda zarar var. Tarım İl Müdürlüğünün yaptığı tesbitlerde zararın yüzde 70 ile 90 arasında olduğu tesbit edildi. Kuraklığın hububata verdiği zarar ortalama yüzde 80 oranındadır. Ülke genelinde bol yağışın düştüğü bu yıl kuraklıktan olumsuz etkilendik. Kuraklığın bu yılda çok büyük zarar verdiğini anlatırken Mardin’den uzak olanlar inanamıyor. Tesbit raporlarını gösterince şaşırıyor. Geçen yıl kuraklıktan çiftçimiz büyük zarar görmüştü. Borç içinde umutlarını bu yıla taşımışlardı. Ancak bu yılda aynı durum yaşandı. İki yıl üst üste yaşanan kuraklık çiftçiyi perişan etti. Çiftçinin bankalara ve esnafa büyük borcu var. 2 yıldır hasat yapamadıkları için ödeyecek tek kuruşları dahi yok. Çiftçilerin bankaya olan borçlarının 1 yıllığına faizsiz olarak ertelenmesini, çiftçimize yeniden kredi imkânı sağlanmasını, tohum ve gübre yardımı ile zarar görenlere dekar başına 100 TL yardım yapılmasını istiyoruz.

Önümüzdeki günlerde ilçe ziraat oda başkanları ve bir grup çiftçiyle Ankara’ya gidip sıkıntılarımızı ve taleplerimizi hükümet temsilcilerine ileteceğiz. ‘’

24.06.2009


 

6 milyar dolar havaya uçuyor

İFT Rosenheim Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muzaffer Tamer, Türkiye’de pencerelerde izolasyonun tam yapılamaması sebebiyle yıllık 6 milyar doların havaya uçtuğunu söyledi.

Pencere, cephe, kapı, cam ve yapı malzemelerinin sağlamlığını, sızdırmazlığını ve yalıtımını test edecek, ift Rosenheim Türkiye Laboratuvarı, düzenlenen programla açıldı. Merkezi Almanya’da ve Avrupa’da da birçok şubesi bulunan ift Rosenheim Türkiye, Avrupa dışında açılan ilk laboratuvar olma özelliğini de taşıyor. Mahmut Bey Mahallesi, Atlas Caddesi No: 32, Bağcılar adresindeki laboratuvarın açılışında konuşan ift Rosenheim Türkiye Yönetim Kurulu Başkanı Dr. Muzaffer Tamer, ift Rosenheim 40 senelik deney, normlandırma, araştırma, raporlandırma, sertifikalandırma ve dünya çapında tanınmış ift sertifikaları ile CE işareti ve kalitenin geliştirilmesi konularında ilgili sektörleri destekleyeceğini söyledi. Türkiye’de pencerelerde izolasyonun tam yapılamaması sebebiyle yıllık 6 milyar doların boşa gittiğini belirten Tamer, soğutmanın da ısıtmadan 4 kat daha pahalı olduğuna dikkat çekti. Cam ve pencere teknolojisindeki gelişmelerle artık istenilen amaca uygun ürünler üretildiğini belirten Tamer, laboratuvarda bu konularla ilgili çalışmalar yapacaklarını da dile getirdi. Rosenheim Yöneticisi Ulrich Sieberath da, Türk üreticiler ile ilişkilerinin çok eskiye dayandığını anlatarak, eskiden test için Almanya’ya gelmenin zor olduğunu şimdi ise bu laboratuvarda kolayca ürünlerini test edebileceklerini söyledi. “Buraya tekniğimizi getirdik” diyen ve Avrupa’daki felsefelerinin kaliteyi sürekli arttırmak ve daha kaliteli hizmet sunmak olarak açıklayan Sieberath, Türkiye’nin bu felsefeyi temsil etmesinin çok önemli olduğunu vurguladı. Sieberath, Tamer’e yaptığı hizmetlerinden dolayı teşekkür plâketi verdi.

Ümit Kızıltepe / İstanbul

24.06.2009


 

Sizin de huzursuz bacak sendromunuz var mı?

TÜRKİYE'DE her 100 kişiden 3’ünde huzursuz bacak sendromu görüldüğü bildirildi. Türk Uyku Tıbbı Derneği Genel Sekreteri ve İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Nöroloji Ana Bilim Dalı Uyku Bozuklukları Merkezi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Derya Karadeniz, yaptığı açıklamada, huzursuz bacak sendromunun bir hareket bozukluğu olduğunu söyledi. Bu hastaların geceleri dayanılmaz şekilde bacakları hareket ettirme isteği duyduğunu ifade eden Prof. Dr. Karadeniz, ‘’Hastaların çoğu bacaklarındaki rahatsız edici hisleri tarif etmekte güçlük çeker. Sıklıkla uyuşma veya karıncalanma şeklinde tarif edilir. Hastalığın sebebinin kesin olarak bulunmadığını belirten Karadeniz, demir eksikliğine bağlı kansızlık, bacaklarda kan dolaşımı bozukluğu, fıtık veya bacak sinirlerinde bozukluk, böbrek hastalıkları, kas hastalıkları, alkolizm, bazı vitamin ve minerallerin eksikliğinden kaynaklanabildiğini söyledi. Prof. Dr. Karadeniz, hastalığın tedavisiyle ilgili şu bilgileri verdi: ‘’Huzursuz bacak sendromunun hafif formlarında çoğunlukla hastanın kendisinin keşfettiği sıcak banyo, bacak masajı, sıcak havlu, buz uygulaması, ağrı kesiciler, düzenli egzersiz ve kafeinli içeceklerden kaçınma gibi tedbirler yararlı olabilir. Akşamları yoğun zihinsel aktivite gerektiren bulmaca çözmek gibi işler yapan hastaların bazılarda yakınmalar gerileyebilir. Ancak orta ve ağır derecedeki hastalarda bu tedbirler yetersiz kalır, ilâç kullanmaları gerekir.’’ İstanbul / aa

24.06.2009


 

GSM operatörlerinin yarışı tüketiciye yarıyor

GSM operatörleri, bedava kontör ve dakikadan sonra özellikle giyim sektöründe yapılan alış verişlerde yüzde 50’ye ulaşan indirim rekabetine girdi. Alınan bilgiye göre, numara taşınabilir imkânı tanınmasından sonra müşterisini kaybetmek istemeyen, rakip firmadan abone kapmaya çalışan GSM operatörleri arasında yaşanan rekabet tüketiciye olumlu yansıyor. Bugüne kadar bedava kontör ve dakika veren, belirli günlerde bedava konuşma imkânları tanıyan operatörler, müşterilerine anlaşmalı oldukları firmalarda indirim imkânı da sunuyor. Bir operatör firmasının aboneleri, anlaşma sağlanan ülkenin önemli giyim firmalarından alış veriş yapmaları durumunda yüzde 50 indirim, bazılarında ise 150 lira alış verişe 50 liralık hediye çeki alıyor. Diğer firmanın aboneleri ise bu rekabet içinde otomobilden elektroniğe, uçak biletinden giyime kadar birçok sektörde değişen oranlarda indirim imkânından yararlanıyor. Firma, anlaşmalı firmalardan yapılan alış veriş ve hizmet alımlarında, uçak biletlerinde yüzde 10, otomobil satışlarında yüzde 5, giyimde yüzde 20, gözlüklerde yüzde 25, bilgisayarda yüzde 10 indirim sağlarken, tatil, fast food, spor giyim, kargo, otellerde birçok cazip imkânlar tanıyor. Ankara / aa

24.06.2009


 

ÇOCUKLAR DUMAN ALTINDA

SÜLEYMAN Demirel Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ünal Şahin, ‘’İlköğretim çağındaki çocukların yüzde 75’i pasif sigara içicisi konumunda’’ dedi. Anne ve babaları çocukların yanında sigara içmemeleri konusunda uyaran Şahin, sigaranın anne karnındaki bebek için de büyük risk oluşturduğunu ifade etti. Şahin, sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Anne gebelik sürecinde sigara kullandıysa veya pasif içime maruz kaldıysa ani bebek ölüm hızı riski 2.5 kat artıyor. Tüm bunların yanı sıra bebek yanında, ev içinde sigara içiliyorsa o da büyük tehlike. Zira bu durumda normal bebeklere göre yanında sigara içilen bebeğin hastaneye başvurma oranı 3 kat fazla. Ani bebek ölümü riski 2.5 kat artıyor. Bebeklerde kolik tarzı karın ağrısı 2 kat artıyor. Çocuklarda akciğer kanseri, kronik bronşit sıklığı yükseliyor.’’ 2034 yılına kadar sigaranın AIDS, tüberküloz, trafik kazaları, anne ölümleri, intihar ve cinayetlerin toplamından daha fazla insanın ölümüne yol açacağına yönelik tahminler olduğuna işaret eden Şahin, etkin tedbirler alınmaması halinde dünyada 250 milyon çocuğun sigaradan ölümlere kurban gideceğini ifade etti. Sigaraya bağlı ölümlerin analizini yapan Şahin, kalp hastalığı ölümlerinin dörtte birine, kronik akciğer hastalığı ölümlerinin üçte birine sigaranın sebep olduğunu kaydetti. Dünyada yılda 5.4 milyon kişinin sigara sebebiyle, 6.4 saniyede bir kişinin öldüğünü vurgulayan Doç. Dr. Şahin, bütün bu unsurlar dikkate alınarak sigara kullanımına nokta konulması gerektiğini savundu. Isparta / aa

24.06.2009


 

Tübitak arşivini paylaşıyor

TÜBİTAK’IN dergisi ‘’Bilim ve Teknik’’, gelecek ayki 500. sayısıyla birlikte 42 yıllık dev arşivini okuyucularına armağan edecek. İlk sayısı Ekim 1967’de yayımlanan TÜBİTAK Bilim ve Teknik Dergisi'nin 500. sayısı 100 bin adet basılacak ve 42 yıllık dev arşiv DVD’si de derginin eki olarak ücretsiz dağıtılacak. Normal bir DVD’ye sığmayan eser, 8,5 Gigabaytlık çift katmanlı bir DVD’yle okuyucuya gelecek ayki sayıda armağan edilecek. Ankara / aa

24.06.2009


 

Doğu Ekspresi faciadan döndü

istanbul Haydarpaşa-Kars seferini yapan Doğu Ekspresi, tren yoluna düşen kaya parçasına çarparak raydan çıktı. Kazada ölü ya da yaralı olmadı. Alınan bilgiye göre, İstanbul - HaydarpaşaKars seferini yapan 11410 sefer sayılı Mükremin Aktaş yönetimindeki Devlet Demir Yolları’na ait Doğu Ekspresi, gece saatlerinde ErzurumPasinler arasındaki Hamamderesi mevkiinde taşocağından rayların üzerine yuvarlanan kayaya çarptı. Çarpmanın etkisiyle lokomotif raydan çıkarken, 110 yolcunun bulunduğu vagonlar ise raylardan çıkmadı. Kazanın etkisiyle raydan çıkan vagonun şarampole yuvarlanmaması ise büyük bir faciayı önlendi. Kaza sonrasında yolcular karayoluyla Erzurum Gar Müdürlüğü’ne sevk edilirken, yolcular buradan otobüslerle Kars’a gönderildi. Kaza dolayısıyla Haydarpaşa - Kars arası demiryolu ulaşımı Erzurum’dan itibaren gerçekleştirilemiyor. Kaza sonucu tahrip olan demiryolunda tamir çalışmaları aralıksız sürdürülürken, raydan çıkan lokomotifin de raylara sokulması için çalışmalar devam ediyor. Gar Müdürlüğü yetkilileri, kazaya karayollarının duble yol çalışmaları için müteahhit firmaya ait iş makinalarının taş ocağından çıkarttığı dev bir kaya kütlesinin demiryoluna yuvarlanmasının sebep olduğunu öne sürdü. Makinist ise kazanın şokunu yaşadığını ve büyük bir faciadan dönüldüğünü söyledi. Erzurum / cihan

24.06.2009


 

Akdeniz’de hafif şiddette deprem

AKDENİZ'DE hafif şiddette bir deprem meydana geldi. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsünden alınan bilgiye göre, Akdeniz’de dün saat 07.49 kaydedilen depremin büyüklüğü 4.2 olarak ölçüldü. Aynı bölgede 18 ve 19 Haziran tarihlerinde de en büyüğü 5.6, en küçüğü 3.7 olan 8 ayrı deprem hissedilmişti.

24.06.2009


 

İhtiyaçmış gibi kandırıyorlar

İHTİYAÇ olmayan ürünlerin, reklâm aracılığıyla büyük ve acil ihtiyaçmış gibi sunulmasının gereksiz alış veriş çılgınlığını körüklediği bildirildi. Uzmanlar, kredi kartı mağdurlarının büyük çoğunluğunun da ihtiyacı olmayan ürünleri alarak ortaya çıktığını belirtiyor. Kayseri Emniyet Müdürlüğü Rehberlik ve Psikolojik Danışma Büro Amirliği psikologlarından Murat Tezcan, kredi kartı borçlularına müjde olarak verilen haberlerin bilinçsiz tüketiciler için daha büyük tehlike olacağına dikkat çekti. Murat Tezcan, kredi kartı borcu affının bilinçli tüketici için önemli katkılar sağlayacağını belirterek, “Bu uygulama, bilinçsiz tüketicilerin rahatlayarak daha fazla borçlanmalarına neden olacaktır. Bunun en büyük nedenlerinden biri de aslında psikiyatrik bir rahatsızlık olan ve kontrolsüz alış veriş yapma ile kendini ortaya koyan kompulsif alış veriştir” dedi. Tezcan, psikiyatri literatüründe 1900’lü yılların başında ‘oniomania’ olarak tanımlanan alış veriş çılgınlığı rahatsızlığının son yıllarda ‘kompulsif alış veriş’ olarak da adlandırıldığını hatırlattı. Kompulsif alışverişin; kontrolsüz, dürtüsel ve aşırı miktarda alış veriş krizlerinin görüldüğü bir rahatsızlık olarak nitelendirildiğini dile getiren Tezcan, kompulsif alış veriş yapmaya başlama yaşının 1830 arasında değiştiğini ifade etti. Tezcan, şu bilgileri verdi: “Kadınlarda daha sık rastlanılmakta olan bu rahatsızlık özellikle adet öncesi dönemde fazla görülür. Ancak bunun problem olarak fark edilmesi genellikle 10 yılı alır. Genellikle kıyafet, parfüm, mücevher, ayakkabı ve makyaj malzemeleri gibi eşyalar alınmakta olup, alınan eşyalar büyük ve pahalı olmasalar dahi miktar olarak çok oldukları için sorun çıkarırlar.” Murat Tezcan, kompulsif alış veriş yapan kişinin alış veriş yapmadan önce gerginlik ya da uyarılma düzeyinde giderek artma hissettiğini anlatarak, alış veriş sırasında haz alma, doyum bulma ve rahatlama yaşadıklarını belirtti. Tezcan, alış verişin ardından ise çok para harcandığı için pişmanlık, kendini kınama veya suçluluk duyguları hissetmeye başlandığını ifade etti. Kayseri / cihan

24.06.2009


 

Mayıs’ta Afrika’ya ihracat arttı

TÜRK ihracatçısı, küresel krizin etkisiyle Avrupa, ABD ve Rusya’ya yaptığı ihracatın düşmesi sonucu yeni pazar arayışlarını sürdürürken, yönünü krizden ‘’pek de yara olmayan’’ Afrika, Körfez ve Güney Amerika ülkelerine çevirdi.

Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaret son 3 yılda 3 kat artış göstererek 6 milyar dolardan 18 milyar dolara çıktı. Bu dönemde Türkiye’den Afrika’ya yapılan ihracat ise 2,5 milyar dolardan 9 milyar dolara yükseldi.

Bu yılın Mayıs ayında Türkiye’nin ihracatı yaklaşık yüzde 40 azalmasına karşın, Afrika’ya yapılan ihracat yüzde 30’un üzerinde artış kaydetti. Yılın ilk 4 aylık döneminde Afrika’ya yapılan ihracatın tutarı 3 milyar 844 milyon dolar oldu.

Bazı Türk firmaları Afrika pazarı sayesinde kriz döneminde ihracatını sürdürebilmeyi başarırken, bu kıt'a önümüzdeki dönemde Türkiye’deki bazı işletmeler için ‘’can suyu olmaya’’ devam edecek gibi gözüküyor. Türkiye İşadamları ve Sanayiciler Konfederasyonu (TUSKON) Başkanı Rızanur Meral, Afrika pazarında yıllık yaklaşık yüzde 78 civarındaki istikrarlı büyümenin devam ettiğini, krizde birçok ülkede küçülme olmasına karşın Afrika’da böyle birşey yaşanmadığını ifade etti.

Meral, ‘’Belki büyüme yüzde 5’ler civarına düşecek ama diğer gelişmiş ülkelerdeki gibi bir küçülmeye dönüşmüyor. Afrika ülkeleri giderek daha açık ekonomiler haline geliyor. Dünyada özellikle gıda ve tarımın önemli olmaya başladığı günümüzde bu Afrika daha da ön palana çıkıyor. Afrika’nın önemi ve alım gücü her geçen gün artıyor’’ şeklinde konuştu.

Türkiye ile Afrika ülkeleri arasındaki ticaret hacminin gerek Afrika Açılımı projesi gerekse TUSKON’un düzenlediği Afrika Ticaret Köprüleri 3 yılda 3 kat artış gösterdiğini, 6 milyar dolardan 18 milyar dolara çıktığını kaydeden Meral, Türkiye’nin Afrika’ya yaptığı ihracatın ise 2,5 milyar dolardan 9 milyar dolara yükseldiğini bildirdi.

İhracatın ithalatı karşılama oranının da yüzde 60’dan yüzde 116’ya çıktığını, tarihinde ilk defa Türkiye’nin Afrika ile ticaretinde fazla verir hale geldiğini ifade eden Meral, ‘’Bu yılın Mayıs ayında Türkiye’nin ihracatı yüzde 40 küçülürken Afrika’ya olan ihracatımız yüzde 30’un üzerinde arttı. Bu çok ciddî bir makas mânâsına geliyor. Bu, Afrika’nın daha fazla odaklanılması gereken bir coğrafya olduğunu gösteriyor’’ diye konuştu.

‘’AFRİKA, DOĞRU BİR HEDEF’’

Rızanur Meral, Türkiye’deki mal arzı fazlasını eritmek için gelenekselin dışında yeni pazarlar bulunması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:

‘’30 milyon kilometre kare büyüklüğünde, 850 milyon insanın yaşadığı, bir trilyon dolarlık millî gelirin oluştuğu çok büyük bir coğrafyada neredeyse olmadığımızı gördük. Afrika ile tarihî, kültürel bağlarımız da vardı. Bunların da kullanılacağını düşünerek oraya odaklanma kararı aldık. Türkiye’nin pazarını çeşitleme fikrinden yola çıkarak, Avrupa’ya olan bağımlılığımızı da ihracatta azaltmamız gerektiğini düşünerek Afrika’ya odaklandık ve doğru bir hedef belirlenmiş olduğunu gördük. Şu anda çok sayıda ihracatçımız Afrika pazarı sayesinde krizin bu ağır döneminde işlerini ve iş yerlerini devam ettirme imkânına sahip oldu. Türk firmaları, Afrika’nın tanınmayan, bilmediğimiz ülkelerinden Türkiye’nin illeri gibi bahseder hale geldi. Artık bu kadar yakınlaştık.

Afrika ülkelerinden mobilyaya, her türlü giyim eşyasına büyük talep olduğunu dile getiren Meral, Afrika’da beyaz eşya, ev tekstili ve işlenmiş gıdaya, gıda işlemeye yönelik ambalaj paketleme makinelerine ihtiyaç bulunduğunu söyledi.

Demirçelik, elektrikli makineler ve inşaat malzemelerinin ihraç edildiği Afrika’dan Türkiye’nin petrol, hammadde, altın, mineraller, yarı mamul maddeler aldığını anlatan Meral, konuşmasını şöyle sürdürdü:

‘’Afrika bizim için bir ihracat pazarı hüviyetinde. Bu pazarın sadece ithalatla büyümesi yeterli değil, aynı zamanda yerinde üretim de önemli. Oralarda üretim yaparak alım gücünü veya iş hacmini arttırmak lâzım. İhracat yapamadıkları için daha büyük oranda ithalat yapacakları kaynakları yok. Onun için pamuğun olduğu yerde tekstil sektörü işi yapmak, onların gıdalarını işlemek, oradaki keresteleri mobilyaya çevirip oradan dünyaya satmak lazım. Böylece Türkiye’ye daha büyük katma değer sağlama imkanı olabilir.’’ İstanbul / aa

24.06.2009


 

Mazot yüklü tanker devrildi

BURDUR'UN Bucak ilçesinde devrilen akaryakıt tankerinden dökülen ve yol kenarındaki kanaldan akmaya başlayan mazot, bazı vatandaşlar tarafından, bidon, şişe gibi kaplarla toplandı. Mehmet Çetin’in kullandığı mazot yüklü 41 F 8282 plâkalı tanker, Burdur-Antalya kara yolunun Bucak ilçesi TOKİ konutları yakınında devrildi. Yaklaşık 200 metre sürüklenen tankerden akan mazot yola saçıldı. Kara yolu kenarına yağmur sularının tahliyesi için yapılan kanaldan akmaya başlayan mazot, yoldan geçen bazı vatandaşlar tarafından, bidon, şişe gibi çeşitli kaplarla, adeta ganimet gibi toplandı.

24.06.2009


 

Türkiye silâhlanıyor

Her üç evden birinde silah bulunan Türkiye’de, yılda yaklaşık 4 bin kişi ateşli silahlarla işlenen cinayetler sonucu hayatını kaybediyor, 13 binden fazla insan da yaralanıyor. Silahlı suça karışanların yüzde 55’inin 28 yaşından küçük olduğu belirlenirken, işlenen cinayetler bireysel silahlanmadaki artışla paralellik gösteriyor. Türkiye’de son aylarda birbiri ardına işlenen cinayetler toplumda tedirginlik meydana getiriyor. Yapılan araştırmalar Türkiye’de bireysel silahlanmanın sürekli arttığını ortaya koyuyor. Polis sorumluluk bölgesinde meydana gelen asayiş olaylarında, 2007 yılına kıyasla, 2008 yılı Ocak - Mart döneminde silah kullanımında yüzde 57 artış tespit edildi. Cinayetlerin yüzde 60’ında ateşli silah kullanıldığı, bunların yüzde 15’inin de ruhsatlı olduğu belirlendi. Türkiye’de, trafikteki 13 milyon araçtan yüzde 8’inde ateşli silah bulunuyor. Kırmızı ışıkta bekleme, yol verme, araç sollama gibi nedenlerle çıkan kavgaların bazıları araçlardaki silahların kullanılması nedeniyle ölümle sonuçlanıyor. Silahla işlenen her 10 cinayetten 1’i de trafikte gerçekleşiyor. Bireysel silahlanmayla mücadele veren sivil toplum kuruluşlarından olan Umut Vakfı’nın araştırmasına göre ruhsat için başvuranların yüzde 50’den fazlası ilkokul mezunu. Yüzde 24,5’i esnaf, yüzde 14,6’sı ise işçi. Aynı araştırmaya göre yüz kişiden 30’u silahı, bir tehlikeye karşı ‘evde bulunsun’ diye, yüzde 30,9’u da iş riski yüzünden satın alıyor. Kişilerin yüzde 19.4’ü birden fazla silaha sahip. Konya / cihan

24.06.2009


 

Kerkük’teki yaralıların durumu ağır

Merkezİ Konya’da bulunan Kerküklüler Derneğinin Başkanı Şehabeddin Kırdar, Kerkük’te geçtiğimiz gün düzenlenen bombalı saldırıda yaralılardan 100’ünün durumunun çok ağır olduğu ve aynı aileden 14 kişinin öldüğü bilgisini aldıklarını söyledi. ABD’nin Irak’tan çekilmesini bölgedeki Kürtlerin istemediğini ifade eden Kırdar, ‘’Kürtler, ABD çekildiğinde yalnız kalacaklarını, destekçilerinin kalmayacağını düşünüyorlar. Patlamanın meydana geldiği bölgede yaşayanların yüzde 90’ı Şii olmak üzere tamamı Türkmen. Bu, bir çok şeyi anlatıyor aslında’’ dedi. Kırdar, Kerkük’ten aldıkları bilgilere göre, ölü sayısının 80’i geçtiğini kaydederek, şunları söyledi: ‘’250’ye yakın yaralı olduğu söyleniyor. Yetkililer yaralıların 100’ünün durumunun çok ağır oluğunu belirtiyor. Patlamada bir aileden 14 kişi hayatını kaybetmiş. Ölü sayısının daha da artmasından endişe ediliyor. Gelen haberler oldukça kötü, ancak sorumluların yakalanması noktasında atılan adımların da olduğunu öğrendik.’’ Kırdar, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Irak’taki merkezi hükümet üzerinde söz sahibi olduğunu, bu hükümetle ikili görüşmeler yaparak Türkmenlere yönelik bu saldırıların durdurulması için önlemler alınmasının sağlanması gerektiğini söylerine ekledi. Konya / aa

24.06.2009


 

JCR: Türkiye’nin en kırılgan noktası dış borç

Kredİ derecelendirme kuruluşu JCR Eurasia, Türkiye’nin en kırılgan noktalarının ekonomik olarak dış borç servisi, siyasi açıdan ise sosyoekonomik durumu olduğunu açıkladı. JCR Eurasia Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Ökmen tarafından yapılan yazılı açıklamada, Türkiye’nin cari açığının önceki dönemlerde oluşturduğu risk seviyesinin düştüğüne dikkat çekilerek, “Uluslararası talep daralmasına bağlı olarak ihracat imkanlarının azalması, dış borç servisinde yüksek riskliliği daha da önemli hale getirmektedir” denildi. Açıklamada, dış borç servisi riskinin sürdürülebilirliğinde IMF’nin devamlılığının belirleyici olacağı belirtildi ve “Elbette Türkiye bu çıpayı hafife almayacaktır” ifadesine yer verildi. Siyasi açıdan hükümetin bütünlüğü, uyumu ve halk desteğinin yüksek seviyesinin devam ettiğinin vurgulandığı açıklama, “Diğer taraftan demokratik sorumluluklar, yozlaşma ve bürokrasi kalitesi gibi alanlardaki gelişim ihtiyacı da aynı şekilde devam etmektedir. İşsizlik, tüketici güveni ve refah alt yapılarını içeren sosyoekonomik durum parametresi, 2009 yılındaki politik risk unsurları arasında en negatif ve en hassas nokta haline gelmiştir” ifadesiyle devam etti. JCR, Türkiye’nin yabancı ve yerel para cinsinden uzun vadeli kredi notunu “BB-” seviyesinde tutuyor. Görünüm ise durağan.

24.06.2009


 

Polis kasklarına numara için son tarih 1 Temmuz

Emnİyet Genel Müdürlüğü, toplumsal olaylarda orantısız güç kullanan Çevik Kuvvet personelinin belirlenmesi amacıyla “kask numaralandırma” uygulaması başlatmıştı. Ancak bazı illerde uygulamaya giren sistem için bir çok il emniyet müdürlüğünün yavaş davrandığı tespit edildi. Genel Müdürlük bunun üzerine, yazılı genelgeden sonra emniyet müdürlüklerini sözlü olarak da uyarmaya başladı. Müdürlük, çalışmaların 1 Temmuz’a kadar tamamlamalarını istedi. Ayrıca, personel arasında kask değişimini de yasakladı.

24.06.2009


 

Uzman çavuş şehit, 2 asker yaralı

Şemdİnlİ’de 10 gün önce yaralanan uzman çavuş GATA’daki yaşam mücadelesini kaybetti. Çukurca’da dün patlayan mayın sonucu 2 asker yaralandı. Uzman çavuş Fazlı Kalaycı, Hakkari Şemdinli’ye bağlı Dağlıca’da 13 Haziran’da teröristlerle girdiği çatışmada yaralanmıştı. Kalaycı, 10 gündür Ankara Gülhane Askeri Tıp Akademisi’nde (GATA) tedavi görüyordu. 16 yıllık asker olan Kalaycı’nın şehit olduğu haberi Mersin Tarsus’ta yaşayan ailesine bildirildi. Uzman çavuşun asıl birliğinin Erzurum’da bulunduğu ancak 8 aydır Hakkari Dağlıca’da görev yaptığı öğrenildi. Hakkari’nin Çukurca ilçesinde de önceki gün arazi taraması yapan askerler mayına bastı. Irak sınırı yakınlarındaki kırsalda akşam saatlerinde gerçekleşen patlamada 2 asker yaralandı.

24.06.2009


 

Adalet Bakanı: Belge inceleniyor

Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Taraf gazetesinde yayınlanan belgedeki imzaya ilişkin adli tıp incelemesinin sonucunu şu anda herkes gibi kendilerinin de beklediğini belirterek, ‘’Yapılacak incelemeler sonucundaki raporu, beraberce öğreneceğiz’’ dedi. Ergin, Bakanlık toplantı salonunda, güreşte Türkiye 2’incisi olan Adalet Güreş İhtisas Kulübü üyelerini kabul etti. Kabulün ardından gazetecilerin sorularını cevaplayan Ergin, ‘’Taraf gazetesinde yayımlanan belgedeki imzaya ilişkin Adli Tıp incelemesinde herhangi bir gelişme var mı?’’ sorusu üzerine, ‘’Şu anda herkes gibi biz de bekliyoruz sonucu. Yapılacak incelemeler sonucundaki raporu, beraberce öğreneceğiz. Şu anda biz de bekliyoruz’’ dedi. ‘’Kayıp Trilyon’’ davasında Cumhurbaşkanı Abdullah Gül hakkındaki takipsizlik kararını kaldıran Sincan 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararının kanun yararına bozulması istemiyle Yargıtay’a gönderilmesiyle ilgili soruya karşılık da Ergin, ‘’Konu hala incelemede. Şu anda Bakanlığımızın incelemesinde’’ cevabını verdi. Ankara / aa

24.06.2009


 

MHP ve DTP’den CHP’ye mayın desteği

CHP’nin mayın temizleme yasasının iptali girişimi muhalefeti birleştirdi. CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne vereceği iptal başvurusu dilekçesini MHP ve DTP milletvekilleri de imzaladı. MHP Meclis grup toplantısı öncesinde mayın yasasının iptaliyle ilgili başvuru dilekçesi milletvekilleri arasında dolaştırıldı ve tek tek imzalandı. MHP Genel Başkan Yardımcısı Faruk Bal, partisinin 69 milletvekilinin tamamının imzalarıyla dilekçenin arkasında olduklarını söyledi. Genel Sekreter Cihan Paçacı, “Umarım iktidar milletvekillerinden bazıları da dilekçemize destek verir” dedi. DTP de CHP’nin başvurusuna destek verdi. İmzaların tamamlanmasının ardından iptal başvurusunun bu hafta Anayasa Mahkemesi’ne sunulması bekleniyor.

24.06.2009


 

DTP: Darbe ve andıçları meclis araştırsın

DTP Genel Başkanı Ahmet Türk, Parlamentoda bir an önce darbeler ve andıçlar sürecinin araştırılması için meclis araştırma komisyonu kurulması gerektiğini söyledi. Türk, partisinin grup toplantısındaki konuşmasına, vesayet rejiminin yasallığı ve egemenliği tartışılır duruma geldiğini belirterek, İran’da son günlerde yaşanan olayları örnek gösterdi. Türkiye’nin de bu durumdan ders alması gerektiğini savunan Türk, ‘’Adı ister İslami cumhuriyet olsun, ister laik cumhuriyet olsun; eğer bir rejimin temel niteliği otoriter vesayetçilik ise her iki cumhuriyet de aynı meşruiyet krizini yaşamaya mahkumdur’’ dedi. Kamuoyunun günlerdir, demokrasiyi hedef alan bir belgenin sahte olup olmadığını tartıştığını ifade eden Türk, şunları kaydetti: ‘’Hadi diyelim ki sahte çıktı, peki bu sonuç, ülkede askeri vesayetin, darbe girişimlerinin olmadığı anlamına mı gelecek? ‘Belge sahtedir veya gerçektir’ şeklindeki suni tartışmalarla aslında yapılmak istenen, vesayet rejimini meşrulaştırmaktır. Hükümet, kendisine, demokrasiye ve halk iradesine karşı yönelen bu tür karanlık girişimler karşısında bir siyasi irade olarak ortaya çıkmadıkça bu ülkede daha çok andıçlar göreceğiz. Eğer gerçekten Hükümet samimiyse, arkasına kamuoyu ve halk desteğini de alarak, darbe girişimlerine karşı etkin bir siyasi, demokratik ve hukuki mücadele başlatır. Parlamentoda bir an önce darbeler ve andıçlar sürecinin araştırılması için meclis araştırma komisyonu kurulması gerektiğini ifade eden Türk, kendilerinin bu konuda önerge verdiklerini bildirdi. Türk, bu önergenin aynı zamanda parlamentoyu bir samimiyet sınavından geçireceğini söyledi. Ankara/aa

24.06.2009


 

Van-Hakkâri yoluna sel engeli

ETKİLİ olan yağışlar dolayısıyla Van-Hakkâri karayolu Zernek mevkii sel sebebiyle kısa süreliğine ulaşıma kapandı. Bölgede etkili olan yağmur dolayısıyla, Van-Hakkâri karayolunun Gürpınar ilçesi Zernek Köyü mevkinde sel oluşmasına sebep oldu. Meydana gelen sel sebebiyle birçok kaya parçası yolu ulaşıma kapattı. Kapanan karayolundaki taşlar belediyeye ait iş makineleri tarafından te- mizlendi. Kısa süreliğini ulaşıma kapanan karayo- lunda metrelerce araç kuyruğu oluştu.

24.06.2009


 

Isparta'dan İran'a uçak seferleri başlıyor

ısparta'YA İran’dan, yaz sezonu karşılıklı uçak seferlerinin yarından itibaren başlayacağı bildirildi. Isparta Valiliği’nden yapılan yazılı açıklamada, İran’dan Isparta Süleyman Demirel Havaalanına karşılıklı uçak seferlerinin yarından itibaren başlayacağı ve Taban Air ve Zagros–Airlines şirketlerinin düzenleyeceği seferlerin 23 Ekime kadar süreceği belirtildi. İran’dan Antalya’ya turist taşıyan uçaklar, 2007 yılından itibaren Antalya yerine Isparta Süleyman Demirel Havalimanı’nı kullanıyor, yolcular karayoluyla Antalya’ya gidiyorlar.

24.06.2009


 

Yağışın zararı 2 milyon TL

MUş Belediye Başkana Vekili Deniz Memiş, ‘’İlimizde etkili olan şiddetli yağışın belediyemize verdiği zarar 2 milyon TL civarında’’ dedi. Memiş, Muş’ta 19 Haziran tarihinde etkili olan şiddetli yağışın, şehir içme suyu şebekelerine büyük zarar verdiğini belirterek, bu sebeple birçok mahalleye iki gün süreyle su verilemediğini söyledi. Özellikle Dere, Kale, Muratpaşa ve Minare mahallelerindeki içme suyu şebekesi borularının zarar gördüğünü anlatan Memiş, şunları kaydetti:

‘’Şiddetli yağış nedeniyle özellikle içme suyu şebekelerimiz büyük zarar gördü. Ana kaynaktan şehre su veren borular kırıldı. Ekiplerimiz bu boruları bir araya getirerek, kaynak çalışmaları yaptı. Yaptığımız özverili çalışmalar sonucu, şehre yeniden su verilmeye başlandı. Ayrıca birçok köprü, yol ve menfez de şiddetli yağıştan zarar gördü. Çalışmalarımız devam ediyor. İlimizde etkili olan şiddetli yağışın belediyemize verdiği zarar 2 milyon TL civarında.’’

Muş’ta, 19 Haziran tarihinde etkili olan şiddetli yağış sebebiyle bazı evleri su başmış, şehir kanalizasyon ve içme suyu şebekeleri ile bazı tarım arazileri de zarar görmüştü.

24.06.2009


 

Meslek eğitimi önemli

İzmİr Valisi Cahit Kıraç, Türkiye’de işsizlik sorununun yanı sıra nitelikli eleman bulma sıkıntısı da yaşandığını belirterek ‘’Bizim her şeyi yapan adama değil, bir işi iyi yapan adama ihtiyacımızı var’’ dedi. İŞKUR, Çınarlı Anadolu Teknik, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi ile Dr. İbrahim Bodur Kaleseramik Eğitim, Sağlık ve Sosyal Yardım Vakfı’nın işbirliğiyle, İŞKUR’dan işsizlik ödeneği alanlara yönelik düzenlenen, ‘’Fayans Seramik ve Karo Döşemecisi Kursu’nda başarılı olanlara sertifikaları verildi. Çınarlı Anadolu Teknik, Teknik ve Endüstri Meslek Lisesi’nde düzenlenen törende konuşan Vali Kıraç, Türkiye ve dünyanın en büyük sermayesinin insan olduğunu belirtti. Kıraç, insanın becerikli, bilgili olması için eğitimin önem taşıdığını, eğitimin her alanında altyapının iyi tutulması gerektiğini kaydetti. Türkiye’de işsizlik sorunun yanı sıra nitelikli eleman sıkıntısı da yaşandığına dikkati çeken Kıraç, ‘’Ne iş yaparsın diye soruyorsunuz, ‘Her işi yaparım’ diyorlar. Bizim her şeyi yapan adama değil, bir işi iyi yapan adama ihtiyacımız var. Meslekî eğitim bu anlamda çok önemli. Meslekî eğitimin genel eğitime olan oranı arttırılmalı, çocuklar küçük yaştan itibaren meslekî eğitime yönlendirilmeli’’ diye konuştu. İzmir / aa

24.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.