25 Haziran 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Haberler

 

GERİDE SADECE ALLAH’IN RIZASINA UYGUN AMELLER KALIYOR

Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, yayınladığı kandil mesajında, ‘’Üç ayların manevî iklimine girildiğinin habercisi olan Regaib Kandili bizlere, hayatın sonsuzluk okyanusunda buluşmak üzere akıp gittiğini ve geride sadece Allah’ın rızasına uygun iyi ve yararlı amellerin kalacağını bir kez daha hatırlatmakta, nefsimizin sonu gelmez heveslerinden, tuzak ve yanıltıcı arzularından uzaklaşarak özümüze dönmemizi sağlayacak bir bilinç tazeleme imkânı sunmaktadır’’ dedi.

RAHMET İKLİMİNİN SUNDUĞU BU EŞSİZ FIRSATLARI KAÇIRILMASIN

Bu gecenin sunduğu rahmet ikliminin fırsat bilinmesi gerektiğini ifade eden Bardakoğlu, Allah’la, yakınlarla ve çevreyle bağların gözden geçirilmesi, olgun dindarlığın iman-ibadet-ahlâk bütünlüğünü sağlamaktan geçtiğinin bir kez daha hatırlamasının önemine değindi. Bardakoğlu, doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşmanın, hak ve hukuka riayetin, kutsala saygının insanî erdemler adına ulaşılabilecek en üstün değerler olduğunu vurgulayarak, bu erdemlerin hayat çizgisi kılınması gerektiğini belirtti.

DİYANET İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir ilerleme kaydettiği günümüz dünyasında, ferdi ve ailevi mutluluğu, toplum hayatını, barış, huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde bir arada yaşamayı tehdit eden pek çok olumsuzluklar yaşandığını belirterek, ‘’Bunun etkileri de bireysel ve sosyal hayatımızında her geçen gün daha yakından hissedilmektedir ‘’ dedi. Bardakoğlu, Regâib Kandili dolayısıyla mesaj yayımladı. Bardakoğlu, dini gelenekte üç aylar diye bilinen, ‘’mübarek gün ve geceleriyle bereketli bir maneviyat mevsimi olarak nitelendirilen’’ Recep, Şaban ve Ramazan aylarının manevi atmosferine girildiğini bildirdi. Bugün gece ise Regâip Kandili’nin idrak edileceğini ifade eden Bardakoğlu, İslâm dininin, insanın kendisi, çevresi ve Yüce Yaratan ile ilişkilerini sağlıklı şekilde kurabilecek bir bilinç, iç barış ve öz güvene kavuşmasını gaye edindiğini, dünya ve ahiret, madde ve mana dengesi ile iman, akıl, düşünce, duygu ve bilginin ahenkli birlikteliğine büyük bir önem verdiğini vurguladı.

Bardakoğlu, mesajında şunları kaydetti. ‘’Ancak üzülerek ifade edelim ki bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir ilerleme kaydettiği günümüz dünyasında ferdi ve ailevi mutluluğumuzu, toplum hayatımızı, barış, huzur, dayanışma ve kardeşlik içinde bir arada yaşamamızı tehdit eden pek çok olumsuzluklar yaşanmakta, bunun etkileri de bireysel ve sosyal hayatımızında her geçen gün daha yakından hissedilmektedir. Üç ayların manevi iklimine girildiğinin habercisi olan Regâib Kandili bizlere, hayatın sonsuzluk okyanusunda buluşmak üzere akıp gittiğini ve geride sadece Allah’ın rızasına uygun iyi ve yararlı amellerin kalacağını bir kez daha hatırlatmakta, nefsimizin sonu gelmez heveslerinden, tuzak ve yanıltıcı arzularından uzaklaşarak özümüze dönmemizi sağlayacak bir bilinç tazeleme imkânı sunmaktadır. Bu bilinç tazelemenin ve yenilemenin gerçekleşebilmesi için önce kendi varoluşumuzu anlamlandırmak, iç sorgulama yapmak, Cenab-ı Hakk’a yürekten yönelmek, işlediğimiz hata ve günahlardan dolayı pişmanlık duyarak O’ndan af dilemek, onları bir daha işlememek için kararlı bir duruş sergilemek ve istikamet sahibi olmak gerekir. ‘’

Bu gecenin sunduğu rahmet ikliminin fırsat bilinmesi gerektiğini ifade eden Bardakoğlu, Allah’la, yakınlarla ve çevreyle bağların gözden geçirilmesi, olgun dindarlığın iman-ibadet-ahlâk bütünlüğünü sağlamaktan geçtiğinin bir kez daha hatırlamasının önemine değindi. Bardakoğlu, doğruluk ve dürüstlüğün, paylaşmanın, hak ve hukuka riayetin, kutsala saygının insani erdemler adına ulaşılabilecek en üstün değerler olduğunu vurgulayarak, bu erdemlerin hayat çizgisi kılınması gerektiğini belirtti. Ankara/aa

25.06.2009


 

Okul öncesi eğitim, zorunlu hâle geliyor

Alınan bilgiye göre Millî Eğitim Bakanlığı, okul öncesinde 5 yaş (60-72 ay) grubunun zorunlu eğitime dahil edilmesine ilişkin projesini 5 yılda tamamlayacak.

Bu çerçevede hazırlanan takvime göre, ilk aşamada okul öncesi eğitimde okullaşma oranı yüzde 50’nin üzerinde olan 32 ilde gelecek yıldan itibaren ‘’zorunlu eğitim’’ uygulaması başlayacak. Projeye, 2010-2011 eğitim öğretim yılında Mersin, Antalya, Balıkesir, Aydın, Elazığ, Manisa, Niğde, Osmaniye, Sakarya, Kocaeli, Denizli, Afyonkarahisar, Yozgat; 2011-2012 eğitim öğretim yılında Iğdır, Erzincan, Tekirdağ, Malatya, Aksaray, Siirt, Tokat, İzmir, Zonguldak, Kayseri, Kastamonu, Ankara; 2012, 2013 eğitim-öğretim yılında Hatay, Çorum, Bursa, Bitlis, Sivas, Muş, Bingöl, Konya, Adıyaman, Batman, Ordu, Diyarbakır, Adana, Kahramanmaraş; 2013-2014 eğitim-öğretim yılında Şırnak, Kars, Erzurum, Gaziantep, İstanbul, Mardin, Van, Şanlıurfa, Hakkari ve Ağrı dahil edilmesi öngörülüyor.

Bu illerdeki derslik, öğretmen, donatım ve materyal ihtiyacı eğitim-öğretim yılı başlamadan da ayrıca değerlendirilecek. Değerlendirme sonucunda gerekirse bazı iller daha önce, bazıları da daha sonraki eğitim-öğretim dönemlerinde zorunlu eğitim kapsamına alınabilecek.

Okul öncesi eğitimin zorunlu olması öğretmen ihtiyacını da artacağı için bu doğrultuda istihdam sağlanacak. MEB, gelecek eğitim-öğretim yılında Amasya, Nevşehir, Çanakkale, Bilecik, Edirne, Karabük, Ardahan, Gümüşhane, Trabzon, Yalova, Karaman, Tunceli, Kilis, Bolu, Kırıkkale, Bayburt, Burdur, Kırklareli, Muğla, Düzce, Bartın, Artvin, Çankırı, Kütahya, Rize, Isparta, Kırşehir, Giresun, Uşak, Eskişehir, Sinop ve Samsun’da okul öncesi eğitimin zorunlu olmasını kararlaştırmış ve bu ilin valileri ve millî eğitim müdürleriyle toplantı yaparak durum değerlendirmişti.

MEB, ayrıca genelge yayımlayarak il millî eğitim müdürlüklerinden okul öncesi eğitimin yaygınlaştırılmasına yönelik önlemler almaları talimatı vermişti. Bu çerçevede, kullanılmayan boş dersliklerin ana sınıfı olarak değerlendirilmesi, fiziki durumu uygun örgün ve yaygın eğitim kurumları bünyesinde ana sınıfı açılması, okul öncesi çağ nüfusu bulunan köylerdeki kapalı okulların anaokulu/ana sınıfına dönüştürülmesi, yerel yönetimler ve üniversitelerle işbirliği yapılarak ‘’Gezici Sınıf Projesi’’ uygulanması ve konuyla ilgili çevrelerin desteğinin alınması da istenmişti.

ÇAĞ NÜFUSU

MEB’in verilere göre, Türkiye’de 1136 anaokulu ile ilköğretim okullarının bünyesinde toplam 39 bin 481 ana sınıfı bulunuyor. Türkiye’de 4-5 yaş (48-72 ay) grubu arasında toplam 761 bin 350 çocuk öğrenim görürken bu yaş çağ nüfusu 2 milyon 340 bin 43 çocuktan oluşuyor. Çağ nüfusu içindeki çocukların ancak yüzde 33’ü okul öncesi eğitimden yararlanıyor.

Okul öncesi eğitimden yararlanan 5 yaş (60-72 ay) çocuk sayısı 591 bin 122 iken çağ nüfusu 1 milyon 162 bin 951 olarak saptandı. 5 yaş grubunun okullaşma oranı da yüzde 51 olarak belirlendi. Ankara/aa

25.06.2009


 

Askerî savcılıktan beklenen açıklama

Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, “İrticayla Mücadele Eylem Planı”nın Genelkurmay Başkanlığı karargâhında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, bu sebeple şüpheli Kurmay Albay Dursun Çiçek hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini bildirdi. Genelkurmay Başkanlığı Askerî Savcılığı, konuyla ilgili görevsizlik kararı verirken, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Başsavcılığına gönderileceğini de kaydetti.

Genelkurmay Askeri Savcılığı, Taraf gazetesin yayınlanan belgenin Genelkurmay’a ait olmadığına ve Albay Çiçek hakkında kavuşturmaya yer olmadığına karar verdi.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, Taraf gazetesindeki habere konu olan belgenin, Genelkurmay Başkanlığı karargahında düzenlenmediğinin tespit edildiğini, böyle bir belgeyle ilgili olarak gerek elektronik ortamda, gerekse yazılı kayıtlarda herhangi bilgi, belge, emir veya emareye rastlanılmadığını bildirdi.

Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığı, ‘’Taraf gazetesinde yayımlanan belgenin Genelkurmay Başkanlığında hazırlanmadığı, böyle bir belgenin mevcut olmadığı anlaşıldığından ve aslı bulunmayan fotokopi belgenin 4. sayfasındaki imza bloğunda Albay Dursun Çiçek’in isminin üzerinde yer alan imzanın, şüpheli Deniz Piyade Kurmay Albay Dursun Çiçek’e ait olduğuna, bu belgenin hazırlanması ve herhangi bir kişiye verildiğine ilişkin şüpheli hakkında delil bulunmadığından, soruşturma konusu olay ve Çiçek ile ilgili itiraz yolu açık olmak üzere kavuşturmaya yer olmadığına karar verildiğini’’ bildirdi.

Askeri Savcılık, belgenin, aslının mevcut olmaması sebebiyle, bu belgenin hangi amaçla kim veya kimler tarafından üretildiği, üretenlerin amaçları, özellikle Türk Silahlı Kuvvetlerinin bir şekilde hedef alınıp alınmadığı ve belgenin Taraf gazetesi muhabirine ulaştırılmasıyla aynı gazetede yayımlanması olayları hakkında adliye mahkemelerinin görevli ve yetkili oldukları anlaşıldığından, itiraz yolu açık olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı Askeri Savcılığının görevsizliğine karar verildiğini bildirdi.

Savcılık, soruşturma dosyasının gereğinin takdir ve ifası için görevli ve yetkili İstanbul Başsavcılığına gönderilmesine de karar verdi. Ankara / aa

25.06.2009


 

Sınırdaki mayınlı arazide petrol var

Mayın temizliği konusunda BM ‘’Başarı Sertifikası’’na sahip olan Pekkan Şirketler Grubunun Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan, mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu öne sürdü. Pekkan, ‘’Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz’’ dedi.

MAYIN temizliği konusunda Birleşmiş Milletler “Başarı Sertifikası”na sahip olan Pekkan Şirketler Grubunun Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan, Suriye sınırındaki mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu öne sürdü. Petrolün derinde ancak kalitesinin çok yüksek olduğunu ifade eden Pekkan, “Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz” dedi. Yurt dışında Specialist Gurkha Services Şirketi ile ortak anti tank, anti personel, mayın arama, tarama, imha etme ve patlamamış mühimmatların imhası projelerini yürüten Pekkan Şirketler Grubunun Başkan Yardımcısı Adnan Volkan Pekkan, mayın temizleme konusunda toplumda bilgi kirliliği oluştuğunu söyledi. Suriye sınırındaki mayınların temizlenmesi konusunda 7 yıl önce Genelkurmay Başkanlığı tarafından çağrıldıklarını ve brifing verdiklerini anlatan Pekkan, Türk şirketi olarak bu işe talip olduklarını belirtti. Sınırdaki mayınlı arazide en az 4 trilyon dolarlık petrol rezervi bulunduğunu savunan Pekkan, “Petrol oldukça derinde ama kalitesi çok yüksek. Bu petrol çıkartılırsa bölgede terör kalmaz. Diyarbakır İstanbul’dan güzel olur” diye konuştu. Mayının temizlenmesinden ziyade oradaki petrolün peşine düşülmesi gerektiğini anlatan Pekkan, “Biz İngiliz partnerimizle birlikte orayı temizlemeye talibiz. Şirketimiz mayın temizleme konusunda BM’den sertifika almış dünyadaki 5-6 şirketten biridir. Biz burayı son teknolojik cihazlar yardımıyla 3 yıl içinde temizleriz. Bu işin maliyeti konusunda telaffuz edilen rakamların çok daha aşağısında temizleriz” dedi. Mardin / aa

25.06.2009


 

AB, ortak heyecanımız

DEVLET Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, AB’nin sadece AKP’nin değil, tüm Türkiye’nin ortak heyecanı olduğunu belirterek, ‘’Ancak böyle yaklaşırsak başarabiliriz’’ dedi.

AKP Beşiktaş İlçe Başkanlığı’nca, Ortaköy Princess Otel’de düzenlenen yemekteki konuşmasına, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın selamlarını getirdiğini söyleyerek başlayan Bağış, Türkiye’nin AB sürecinin 50 yıllık bir geçmişe sahip olduğunu, 50 yılda da çok şeyin değiştiğinin net bir şekilde görüldüğünü kaydetti. İlk 45 yılda müzakere tarihinin bile alınamadığını hatırlatan Bağış, bunun, Türkiye’ye karşı olan AB ülkelerinin yanı sıra Türkiye’nin bazı hatalarından kaynaklandığını, askeri müdahalelerin sonucunda demokrasinin sekteye uğradığını vurguladı. Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

‘’AK Parti ne yaptı da AB sürecinde 45 yılda yapılamayanları 2 yılda yaptı? Bunu reformlarla, AB standartlarına uyum sağlayarak başardı. Bize engel olanlar çıkacaktır. Çeteler tarafından yönetilmek isteyenler bu şeffaflaşmaya karşı çıkacaktır, ama biz bunların hiçbirine havlu atmayacağız, hiçbirine ödün vermeyeceğiz.’’

AB'DE ŞERİAT DA OLMAZ DARBE DE

Türkiye’nin AB yolunda kararlılıkla ilerleyen bir ülke olduğuna belirten Bağış, şunları kaydetti:

‘’Türkiye’ye gelen yabancı sermaye ve kişi başına düşün gelir arttıysa bunda AB sürecinin payı vardır. Avrupa ve Amerika’da bankalar patır patır batarken bizde böyle bir durum yoksa bunda da AB sürecinin payı vardır. AB sadece AK Parti’nin değil, tüm Türkiye’nin ortak heyecanıdır. Ancak böyle yaklaşırsak başarabiliriz. Eğer bu ülkede şeriat ve darbe korkusu yaşayanlar varsa AB sürecinde bunların olmayacağını, aşırı ideolojilerin de olamayacağını çok iyi bilirler. AB, bireyi güçlendiren bir projedir ve Türkiye için doğru bir süreçtir. Türkiye-AB süreci bir ‘kazan kazan’ entegrasyonuna bağlıdır.’’

Bundan sonra da AB sürecinde reformlara devam edeceklerini, Türkiye’yi muasır medeniyetler seviyesine çıkarmak için çalışacaklarını vurgulayan Bağış, Türkiye’nin standardının AB’nin altında kalmasına müsaade etmeyeceklerini söyledi.

Bağış, ‘’AB sürecinde iktidarımızla, muhalefetimizle el ele verirsek bunu gerçekleştirebiliriz. Önümüzde iki yıllık seçimsiz bir dönem var. Türkiye’ye yakışan bir anayasa ve yargı reformu yapmak istiyoruz. Bunları ancak muhalefetle gerçekleştirebiliriz. Zaten Sayın Baykal, Bahçeli ve Türk’le yaptığım görüşmelerde kendileri de destek vadettiler’’ şeklinde konuştu. İstanbul / aa

25.06.2009


 

KÜLTÜREL MAYINLAR DA TEMİZLENİYOR

BİZİM kuşak; “Ne Şam’ın şekeri, ne Arab’ın yüzü” tekerlemeleriyle yıllar boyu yetişti. Sanırım bunda biraz da bilinçli olarak “ağabey” ya da “baba” pozisyonundan “düşman” meydana getirmek isteyenlerin nakış nakış dokuduğu düşmanlık halitasının etkisi büyük olsa gerek…

Birkaç yıldır, hatta son yıllarda ezberlerimiz bozuluyor. Bilgi çağında, bize yüzyılın başında öğretilenlerin doğrular olmadığını en azından öğrendik. Yani ezberlerimiz bozuldu. Geçtiğimiz günlerde, gecikmiş, çok değil 90 yıl önceki eyaletimiz Halep ile Şam’a seyahatlerimiz oldu. Şam'da ne şeker gördüm, ne de yüzyıllar boyu kardeşimiz olan Çanakkale’de kendi topraklarından kilometrelerce ötede vurulup tertemiz alnından uzanıp yatan Arap kardeşlerimizin o bize ezberletilen ‘sevimsiz’ yüzünü... Ama bir şeyi çok net gördüm.

Arap kardeşlerimizin içine sızarak yıllarca onlar gibi giyinip onlar gibi olmaya çalışan İngiliz casusu Lawrence’nin zihinsel olarak iğfal ettiği Suriye topraklarında bugün bir başka Arab’ın yüzünü gördüm. O yüz bize öğretilen yüzden çok farklı bir yüzdü…

Osmanlıya, İngiliz’in, Fransız’ın entrikaları ile “emperyalist,” “işgalci” yaftasını vuran Şam’ın, Haleb’in çocuklarının torunları, tıpkı “Bizi arkadan vurdular! Hainler!” tanımlamaları ile bakan Osmanlı çocuklarının torunlarıyla kucaklaşırken yapılan karşılıklı hatalardan ders almışa benziyorlar.

Hepsinden önemlisi caddesine, bulvarına Türk isimleri verme yarışı ile Türkiye’deki belediyelerle kardeş şehir uygulamaları da iki kardeş ülkenin halklarını birbirinden ayırmak için döşenen kültürel mayınların da tıpkı maddî mayınlar gibi temizlendiğini gösteriyor. İnşaallah, Şam Emevi Camiinde on bin kişiye asrın başında hitap eden o büyük âlimin ifadesiyle ”Öldürdüğü kardeşinin başında ağlayan İslâm ülkeleri” “basu badel mevt” (yeniden dirilmek) hakikatini günümüzde mucizevî şekilde yaşıyor ve yaşayacak. Ümitvar olmamak için hiçbir sebep yok. Çünkü artık ezberler bozuldu...

BEŞ İLİMİZE SINIR KOMŞUSU

Bir Cuma günü yatsı ezanının Gaziantep semalarında yükseldiği saatlerde, Fransız işgaline boyun eğmeyen semte ismini veren, Şehit Kâmil’in bulunduğu ilçede başlayan serüvenimiz, gecenin bir gün sonrasının nöbetini devralmaya hazırlandığı saat 1’de bizi Kilis ilimizdeki sınır kapımız Öncüpınar’da karşıladı. Türk tarafından hızlı bir şekilde işlemlerimiz tamamlanıp Suriye kapısına geldiğimizde ülkemizde resmî dairelerimizde karşılaştığımız devlet başkanının resimleri bizdekine oranla biraz fazla abartılı ve sayısal olarak yoğun bir şekilde karşıladı. Sınırdan itibaren başınızı çevirdiğimiz hemen her yerde ya baba Esad ya da oğul Beşar, “Hoş geldiniz bu ülkenin tek sahibi biziz!” diyerek misafirleri karşılıyor.

Suriye, 1946 yılına kadar Fransız sömürgesiydi. Bu tarihte bağımsızlığına kavuşmuş. Son nüfus sayımına göre ülke nüfusu 20 milyona yaklaşmakta. Suriye’nin doğusunda Irak, batısında Lübnan ve Akdeniz, kuzeyinde Türkiye ve de güneyinde Ürdün bulunmaktadır. Akdeniz ikliminin etkisinde olan ve Türkiye’den Lübnan’a uzanan sahil kesimi 183 km uzunluğundadır. Suriye’nin önemli limanları ve kasabaları burada yer alır. Başlıcaları kuzeyden güneye doğru; Ras Al Basit, Lazkiye, Jable, Baniyas ve Tartus’tur. Ülkenin resmî dili Arapça’dır. Ancak büyük şehirlerde İngilizce, Fransızca veya Türkçe bilen kişilere sık rastlanır.

Suriye halkının büyük bir bölümü Sünnî, bir kısmı da Şiî Müslümandır. Özellikle büyük şehirlerde kalabalık Hristiyan cemaatleri de yaşamaktadır. Suriye’de hafta sonu tatili Müslümanlar tarafından Cuma, Hıristiyanlar tarafından ise Pazar günleri yapılmaktadır. Ancak Cuma genel olarak devlet dairelerinin, bankaların ve çarşıların kapalı olduğu gündür.

Suriye’nin para birimi Suriye Lirası veya Suriye Pound’u olarak tanınmaktadır. Kâğıt paraların bir yüzleri Arap alfabeleri, diğer yüzleri ise Latin harfleriyle düzenlenmiş olduğundan; Arapça bilmeyenlerin de bu paraları ayırt etmeleri kolaydır.

Sınır kapısından geçtikten sonra kayalarla kaplı tepeler arasından Suriye topraklarında yolculuğumuz başlamış oldu. Öğrendiğimize göre, bu kayalıklardan elde edilen taşlar yapıda kullanmaya elverişli nitelikteymiş. Sağlı sollu sayısız taş ocakları bunun bir göstergesi olsa gerek. Rehberimiz Halep’teki binalarda kullanılan taşların buralardan gittiğini söyledi.

HALİD BİN VELİD CAMİSİ

Seyahat esnasında kafilede bulunan birçok kişi merak saikasıyla uyumamayı tercih ederken benim gibi her zeminde her şartta uyuyabilenlerimizi ancak sabahın saba makamında Humus şehrine girdiğimizde ezanlar uyandırdı. Her biri bir noktadan yanık bir sada ile insanı lâhuti alemlere çağıran ezan, sabahın seher vaktinde Humus şehrinde bir başka oluyordu. “Seyfullah” ünvanına İslâmla şereflendikten sonra girdiği bütün savaşları kazanan Halid Bin Velid’in türbesinin de bulunduğu Halid bin Velid Camii’nin minarelerinden bir başka ezan sadası yükseliyordu. İslâm ordularının yenilmez kumandanı tüm Humus halkını namazın uykudan hayırlı olduğuna çağrı yapıyordu.

Suriye’nin en planlı şehri olma özelliğini taşıyan Şam, Halep’ten sonra üçüncü büyük şehri Humus, tarım ve ticaretinde merkezi olurken, kültürel zenginliği ile tüm Suriye’nin fıkraları ile ünlü şehri. Aynı zamanda idari bakımdan 13 büyükşehir 20 ili olan Suriye’nin büyükşehir statüsündeki ili olan Humus yüzölçümü bakımından da en büyük alana sahip.

Tabii son yıllarda Humus’u ön plana çıkartan bir başka özellik ise iktidardaki Beşar Esad’ın eşinin Humuslu olması. Babasının katı rejim yaklaşımından oldukça uzak bir anlayışa sahip olan Beşar Esad’ın batıya ve özellikle Sünnî çoğunluğa sıcak duruşunun ardında eşinin olduğu tüm Suriye tarafından bilinmekte.

Şehir Roma döneminde Hams olarak bilinmekte. “Nohut” anlamına gelen bu isim şehrin Arapların eline geçişiyle birlikte yine nohut sözcüğünün karşılığı olan Humus olarak kalmıştır. Bugün halen bölgenin milli yemeği tahtını kimseye kaptırmayan nohutun en iyisi bu topraklarda yetişmekte.

Halep-Şam karayolu üzerindeki bu kalabalık endüstri şehri Hama’ya 47 km mesafededir. Suriye’nin diğer şehirlerine göre yapıların ve temizliğin daha düzenli olduğu göze çarpan şehir, turizm açısından pek çekici olmasa da; önemli tarihi eserlere ulaşım açısından önemli bir konuma sahiptir.

Sabahın seher vaktinde şehrin gözlerini yeni açtığı anlarda beyaz entarileriyle 17. yüzyılda Sultan Baybars tarafından yaptırılan ancak daha sonra bugünkü mükemmel yapısına 2. Abdülhamid tarafından kavuşan bu tarihi ve ulvi yapıya neşeli, birazda sesli gelen Arap gençlerinin arasına karıştık. Mahalli giysileri içinde bizi yadırgamayan bu sempatik tavırlı insanlar önce “Selamün aleyküm“ ile karşıladıktan sonra “Türkî kardeş” hoşamedileriyle kucakladılar. Etrafı her türlü beton yapılardan arındırılmış, ağaç ve güllerle süslenmiş geniş bir alandaki uzun yolu takip ettiğimizde etrafı duvarlarla çevrili avlu bizi karşıladı. Avlunun her iki yanında muhtemelen bugün çok aktif olarak kullanılmayan medrese odalarının sol tarafındaki abdest alınan yerde sizi sıcak suların aktığı bir abdesthane önce bağrına basıyor. Buradan sabahın meltemi yüzünüzü okşarken içeriden gelen ilâhi nağmeler buyur ediyor. İçerideki oldukça süslü bezemeler ve avizeler arasında bir şey dikkatimiz çekiyor. Tüm avizelerde Allah lafzının hemen altında kabzalı bir kılıç. Anlamı ise Allahın kılıcı ünvanına sahip olan Halid bin Velid’e atfen yapılmış. Suriyedeki tüm camilerde olduğu gibi burada da safların sevabı düşünülerek mümkün mertebe caminin yapısı dikdörtgen şeklinde düşünülmüş. İlk iki safta yaşları ortalama 1825 arasında gencecik delikanlıların yer aldığını görmek biraz bizi şaşırttı. Uzun yıllar Sovyet kontrolündeki Baas partisinin ülke geneline hakim olduğu düşünülürse şaşırmakta haklıydık. Rahleleri açık Kur’ân okuyan bu gençlerin namazın bitimiyle birlikte bizlere gösterdikleri ilgi hoşumuza da gitti.

- DEVAMI YARIN -

[email protected]

A.LEVENT ERTEKİN

25.06.2009


 

Kriz hacıları da etkiledi

NEVŞEHİR'İN Kozaklı ilçesinde hizmet vermekte olan DİVAİBİS TERMAL RESORT HOTEL, üç ayları misafirlerine Kur’ân ziyafeti vererek karşıladı.

Üç ayları karşılama proğramı 23 Haziran 2009 Salı akşamı otel lobisinde gerçekleştirildi. Anadolu Gençlik Derneği ve Divaibis Termal Hotel işbirliği ile gerçekleştirilen programda, dünyaca ünlü hafızlar, oteldeki misafirleri manevî iklimlere taşıdılar.

Mısır devlet radyo-TV resmî okuyucusu Memduh Cude Saad, 2001 yılı dünya Kur’ân okuma birincisi İran’lı hafız Mesud Seyyah Gurji ve 12 yaşında birincilik almış olan İran’lı Ali Emani okudukları aşrı şeriflerle dinleyicilere unutulmaz anlar yaşattılar.

Açılış konuşmasını yapan otel sahibi İsmail Kemal Terzioğlu, otelde uzun süredir böyle bir proğram düzenlemeyi arzu ettiklerini belirterek şöyle devam etti: “İnsanların ruhu olduğu gibi, binaların da bir ruhu vardır. Rahmet deryasının coştuğu bu günlerde hem misafirlerimizin kalplerini, hem de mekânlarımızı Kur’ân tilavetiyle nurlandırmak istedik. Üç ayların milletimize, İslâm âlemine ve bütün insanlığa hayırlara vesile olmasını diliyorum.”

Program büyük takdir topladı. Program sonunda Kur’ân bülbülleri olan hafızlara otel sahibi İsmail Kemal Terzioğlu tarafından çeşitli hediyeler takdim edildi.

Müşerref Aksoy - Hasan Aksoy / Kozaklı-Nevşehir

25.06.2009


 

Müstehcen siteler engelleniyor

TELEKOMİNİKASYON Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca (TİB) ve yargı kararlarıyla, 23 Kasım 2007’den bu yana suç unsuru taşıdığı gerekçesiyle toplam 2 bin 601 internet sitesine erişim engellendi. Edinilen bilgiye göre, TİB’in internet suçlarının önlenmesine yönelik faaliyetlerine başladığı 23 Kasım 2007’den itibaren internet sitelerine erişimin engellenmesinde, çocukların cinsel istismarı ve müstehcenlik ilk sırada yer aldı. 23 Kasım 2007’den bu aya kadar Türkiye’de 2 bin 601 internet sitesine erişim engellendi. Bu sitelerin 2 bin 126’sına resen, 475’ine ise yargı kararıyla erişim imkanı verilmiyor. İnternet sitelerinin erişiminin engellenme nedenleri ve sayıları şöyle:

25.06.2009


 

TELEKOMİNİKASYON Telekomünikasyon İletişim Başkanlığınca (TİB) ve yargı kararlarıyla, 23 Kasım 2007’

DİYANET İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, 1 -12 Haziran tarihlerindeki hac kesin kayıtlarında, sırası geldiği halde bin 500 kişinin kayıt yaptırmadığını belirterek, “Kayıt yaptırmayan bu vatandaşlarımızın yerine 22 Haziran tarihi itibariyle başlayan yeni kayıt dönemi devam ediyor” dedi. Karaman, ek kontenjan alabilmek için çalışmaların ise devam ettiğini belirtti. Diyanet İşleri Başkan Yardımcısı Fikret Karaman, yaptığı açıklamada 2009 yılı hac çalışmalarının devam ettiğini söyledi. 2007-2008 ve 2009 yıllarında yazılan vatandaşlar için genel bir kura çekimi yapıldığını hatırlatan Karaman, böylece 2009 yılında kutsal topraklara gidecek vatandaşların sıralamasının yapıldığı bilgisini verdi. Hac kayıtlarının 1 -12 Haziran tarihleri arasında yapıldığını aktaran Karaman, “Ancak, kendilerine sıra geldiği halde, çeşitli ailevi mazeretleri nedeniyle gidemeyen bazı kişiler çıktı. Bunların sayısı yaklaşık bin 500 kişi civarında. Bu kişilerin kayıt yaptırmamasının nedeni nedir, hepsini bilemiyoruz. Bir kısmının ailevi mazeretleri var, bir kısmının şartları değişmiş olabilir” diye konuştu. Türkiye’nin bu sene için 70 bin kontenjan aldığını anımsatan Karaman, “Biz ilave kontenjan da bekliyoruz. Bu kontenjan da geldiğinde, kayıtlar devam edecek” ifadesini kullandı. Hac çıkışlarının, 18 Ekim-20 Kasım; dönüşleri ise 30 Kasım-30 Aralık tarihleri arasında yapılması öngörülüyor. Ankara / aa

25.06.2009


 

YÖK’e bir durdurma daha

DANIŞTAY 8. Dairesi, tıp fakülteleri bünyesindeki “tıp eğitimi anabilim dallarının” kapatılmasına ve Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde “tıp eğitimi anabilim dalı” açılmasına ilişkin Yükseköğretim Genel Kurulu (YÖK) kararının, kamu yararına aykırı olduğu ve giderilmesi güç veya imkansız zararlar doğuracağı gerekçesiyle yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Tıp fakültesi bünyelerinde yer alan “tıp eğitimi anabilim dallarının” kapatılarak, Sağlık Bilimleri Enstitüsü bünyesinde “tıp eğitimi anabilim dalı” açılmasına, tıp eğitimi ve bilişimi anabilim dalının birlikte kurulduğu tıp fakültelerinden biyoistatistik anabilim dalı bulunanlarda “biyoistatistik ve tıp bilişimi anabilim dallarının” birleştirilmesine ilişkin 22 Aralık 2008 tarihli YÖK Genel Kurulu kararının iptali ile yürütülmesinin durdurulması talebiyle dava açılmıştı. Dava dilekçesinde, “bu düzenleyici işlem sebebiyle ortaya çıkan özlük hak kayıplarının giderilmesi” de istenmişti. Davayla ilgili ilk incelemesini tamamlayan Danıştay 8. Dairesi, YÖK kararının yürütmesini oy birliğiyle durdurdu. Ankara / aa

25.06.2009


 

Paralar silâha değil, yatırıma gitsin

KÜLTÜR ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, incelemelerde bulunduğu Hakkari’de, halkın en büyük talebinin işsizliğe çözüm bulunması olduğunu belirterek, ‘’Barış olunca bizim kaynaklarımız terörle mücadeleye değil, silaha ve bu tür malzemeye değil, yatırıma gidebilir’’ dedi. Günay, soruları cevaplarken Doğu Anadolu Bölgesi’nin kültür, inanç ve kış turizmi açısından büyük bir potansiyelinin bulunduğunu, ancak turizmde en önemli unsurun güvenlik, huzur ve barış ortamının sağlanması olduğunu söyledi. Bakan Günay, ‘’Bunu sağlamaya çalışıyoruz. Özellikle, Hakkari, Van, Diyarbakır ve çevresindeki illerde bizim artık güvenli, huzurlu, barış içinde bir ortama dönük yaşam alanı olmalı’’ diye konuştu. Hakkari’de 3 bin metre yükseklikteki yaylada, ‘’Bu dağlara taş atmaya, kurşun atmaya değil, kayak yapmaya çıkalım’’ sözlerini dile getirdiğini belirten Günay, ‘’O kadar yüksekte söyledim ki sesimi herkes duysun, dağdaki, düzdeki, şehirdeki, köydeki duysun diye... Barış olunca bizim kaynaklarımız terörle mücadeleye değil, silaha ve bu tür malzemeye değil, yatırıma gidebilir’’ açıklamasında bulundu. Ankara / aa

25.06.2009


 

Türkiye AB’ye alınmazsa Doğu’ya yönelir

nİNGİLTERE Avam Kamarası’nın Muhafazakar Partili üyesi Liam Fox, İngiltere’nin ulusal güvenliği açısından ve stratejik olarak Türkiye kadar önemli başka bir ülkenin bulunmadığını söyledi. Türkiye’nin Muhafazakar Partili Dostları adlı lobi grubu ile Westminster Kuzey Muhafazakarlar Derneği tarafından düzenlenen toplantıda konuşan Muhafazakar Partili Gölge Savunma Bakanı Liam Fox, Türkiye’nin jeopolitik konumu, NATO içindeki varlığı ve enerji güvenliği konusundaki rolü bakımından oldukça önemli bir yeri olduğunu, ancak AB içindeki Türk karşıtı tavırlar ve yabancı düşmanlığı sebebiyle, bunların riske atıldığını ifade etti. İngiliz Bakan, Türkiye’nin AB’ye girmesini istemeyenlere de uyarıda bulunarak, Türkiye’nin AB üyesi olmaması ve batılılaşmaması durumunda, Rusya ve Orta Doğu’ya yönelmesinin söz konusu olabileceğine dikkat çekti. İngiliz Bakan Türkiye’nin İngiltere için, hem politik ve hem askeri anlamda çok önemli bir partner olduğunun da altını çizerek, Türkiye’nin İslam dünyasında bulunduğu yer nedeniyle de büyük bir öneme sahip olduğunu ifade etti. Batılı görünümlü liberal ve laik Türkiye’yi AB’de görmek istediklerini de sözlerine ekleyen Gölge Savunma Bakanı Fox, bunun AB için bir avantaj olduğunu ve Muhafazakar Parti iktidara geldiğinde, bunu yapmaya çalışacaklarını söyledi. Londra / aa

25.06.2009


 

5 yıl ceza aldı tahliye edildi

AKDENİZ Üniversitesinde geçen yılın nisan ayında yaşanan olaylarda, öğrencilere tabancayla ateş açarken görüntülenen tutuklu sanık Ömer Ulusoy, 5 yıl 9 ay hapis, 752 TL para cezasına çarptırıldı. Mahkeme, Ulusoy’un, cezaevinde kaldığı günleri göz önüne alarak, tahliye edilmesini de kararlaştırdı. Antalya 2. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın karar duruşması yapıldı. Mahkeme, tutuklu sanık Ömer Ulusoy’u, oy çokluğuyla, ‘’İnsan öldürmeye teşebbüs’’ suçundan 4 yıl 6 ay, tabanca taşıması sebeyle de, 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun kapsamında 1 yıl 3 ay hapis ve 720 TL para cezasına çarptırdı. Mahkeme sanığın, ‘’Suç işlemeye tahrik’’ suçundan beraatine karar verdi. Mahkeme, sanık Ömer Ulusoy’un, cezaevinde kaldığı günler ve çarptırıldığı hapis cezasını göz önüne alarak, tahliye edilmesini de kararlaştırdı. Antalya/ aa

25.06.2009


 

Küçülme büyüyecek

Ekonomİk Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), Türkiye’nin ekonomisinin 2010 yılında toparlanmaya başlamadan önce bu yıl yüzde 5,9 daralacağı tahmininde bulundu.

OECD’nin, Haziran 2009 ‘’Ekonominin Görünümü Raporu’’na göre, küresel ekonomideki gerilemenin etkileri yüzünden düşen iç talep nedeniyle 2008 yılında ekonomisi daralmaya başlayan Türkiye, bu yıl yüzde 5,9 daralacak. OECD, Türkiye’nin ekonomisinin gelecek yıl ise yüzde 2,6 büyüyeceği öngörüsünde bulundu.

İşsizlik oranının bu yıl yüzde 15,4 olacağı ve gelecek yıl ise bu oranın yüzde 16,4’e çıkacağı ifade edilen raporda, tüketici fiyat endeksinin 2009’da yüzde 6,3, 2010 yılında ise 5,9 olmasının beklendiği bildirildi. Küresel ve iç belirsizlikler göz önüne alındığında, ekonomi politikasının güvenilirliğinin, düzelme ve güvenin sağlanmasında önemli olduğu vurgulanan raporda, sağlam orta vadeli harcama sisteminin, otomatik stabilizörlerin operasyonuna olanak sağlayacağı ve ‘’Uluslararası Para Fonu ile yeni bir anlaşmanın, yerli ve yabancı yatırımcıların güvenini sağlayamaya yardımcı olacağına’’ işaret edildi.

Önceki yıl iç talebin hızla gerilemesinin gayrisafi yurt içi hasılanın büyümesini düşürdüğü, özel tüketimin 2007 yılının ortalarından bu yana zayıflamayı sürdürdüğü ve bunun OECD’deki diğer ülkelerden daha fazla olduğu belirtilen raporda, ihracatın güçlü biçimde düştüğü ve ticaret yönlü üretimin, özellikle araç ve makine ekipmanı sektöründe olmak üzere gerilediği kaydedildi.

İşsizliğin 2008 yılının sonunda artmaya başladığı, bu yılın başında tarım dışı işsizliğin yüzde 20’ye yaklaştığı bildirilen raporda, cari açığın, petrol fiyatlarının gerilemesi ve iç talebin yavaşlamasına bağlı olarak 2009 yılının ilk çeyreğinde hızla daraldığına dikkati çekildi. Orta vadeli mali yapıyı, hükümet hesaplarının tam zamanında sunulmasıyla ve güvenilir harcama tavanlarıyla güçlendirmenin güveni destekleyeceği vurgulanan raporda, IMF ile bir stand-by anlaşmasını sonlandırmanın güvenilir fon kaynağı ve güvenilir izleme sağlamasına yardımcı olacağına dikkati çekildi. Bu yıl yüzde 5,9 daralması beklenen Türkiye ekonomisinin, uluslararası ekonominin düzelmesine bağlı olarak 2010 yılında tekrar büyümeye başlayacağı bildirilen raporda, kısa ve orta vadeli risklerin göreli olarak dengeye kavuştuğunun gözüktüğü kaydedildi. Raporda, uluslararası ekonomideki düzelmenin tahmin edilenden hızlı olması ve Türkiye’nin ihracatının rekabet edebilirliğinin sürmesinin büyümeyi destekleyeceği, buna karşın uluslararası şartların kötüleşmesi ve Türkiye’nin makroekonomik yapısının sürdürülebilirliğine güvenin zayıflaması durumunda düzelmenin gecikebileceği ifade edildi. Ankara / aa

25.06.2009


 

Madımak Oteli kamulaştırılacak

Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay, Sivas olaylarının yaşandığı Madımak Oteli’nin sahibi tarafından satışa çıkartıldığını hatırlatarak, ‘’Bütününü satışa çıkarmakta ısrar ederse, belki bizim orayı kamulaştırmamız söz konusu olacak’’ dedi. Günay, otelin altındaki kebapçının kapatıldığını hatırlatarak, orada 15 yıldan bu yana süren bir utancı ortadan kaldırdıklarını söyledi. “Karşımızda bir özel mülkiyet ilişkisi var’’ ifadesini kullanan Günay, kamunun elinde olmayan otel için bugünden yarına, hemen bir düzenleme yapmanın mümkün olmadığını söyleyerek, ‘’Özel mülkiyet olduğu için biz onu çözecek yöntemler arıyoruz. Boşalttığımız yere bir anı evi kurma konusunda talip olduk. Fakat sahibi bütününü satışa çıkardı. Bütününü satışa çıkarmakta ısrar ederse belki bizim orayı kamulaştırmamız söz konusu olacak. Ben anı evi düzenlemesinin önümüzdeki 2 Temmuza yetişebileceğini hayal ediyordum, fakat bunu gerçekleştiremedik. Bu dönem için kebapçının oradan çıkarılmasını sağlamış olduk. Ama sanıyorum, gelecek yıldan önce o binanın, kısmen müze, kısmen kültür merkezine dönüşmesi konusunda yılların getirdiği o tortuyu giderecek bir adım atacağız. Bu konuyla ilgili diğer Bakan arkadaşlarımızın da dikkatli bir yaklaşımı var” dedi. Ankara / aa

25.06.2009


 

Hatay’da teröristler erzak ve araç gaspett

Hatay’In Dörtyol ilçesine bağlı Topaktaş Yaylası’na gelen teröristlerin 2 market ve fırından zorla erzak alıp, vatandaşlara ait 2 kamyonet ile bir minibüsü gasbederek, kaçtıkları bildirildi. Dörtyol Kaymakamı Hayri Sandıkçı, yaptığı açıklamada, uzun namlulu silâhlarla Topaktaş Yaylası’na gelen terör örgütü PKK mensubu oldukları belirlenen yaklaşık 25 teröristin önce 2 market ve bir fırından 50’şer kiloluk 9 torba un ile ekmek, 40 kilo bal, makarna, pirinç gibi erzağı zorla aldıkları, ardından vatandaşlara ait 2 kamyonet ile bir minibüsü gasbedip, kaçtıklarını söyledi. Güvenlik ekiplerinin operasyona başladığını belirten Sandıkçı, ‘’gasbedilen malların değeri yaklaşık 6 bin TL. Teröristlerin ellerinde rehine yok. Minibüs ile kamyonetin birinin akaryakıtı bittiği için dağlık alanda bırakılmış, diğer kamyonetle uzaklaşan teröristler aranıyor’’ dedi. Dörtyol / aa

25.06.2009


 

Aydın’da 5 hektarlık çam ormanı kül oldu

AydIn’In Karacasu ilçesine bağlı Başaran beldesinde ekiplerin çalışması sonucu söndürülen yangında, 5 hektarlık kızılçam ve fıstık çamı ormanı ile 40 hektarlık tarım alanının zarar gördüğü bildirildi. Nazilli Orman İşletme Müdürü Necat Demirsu, önceki gün Köpek Kuduran mevkisinde çıkan yangına Muğla, İzmir ve Denizli’den 5 yangın söndürme helikopteri, Muğla ve Milas’tan 2 amfibik yangın söndürme uçağı, 22 orman yangın söndürme arazözü, 3 dozer ve çevre belediyelerden gelen su takviye tankerleriyle müdahale edildiğini belirtti. Söndürme çalışmalarına 150 işçinin katıldığını ifade eden Demirsu, “bölgemiz gerçekten büyük bir tehlike atlattı, ancak ekiplerimizin havadan ve yerden yaptığı kontrollü ve bilinçli çalışmalar sonucunda yangın söndürüldü” dedi. Aydın / aa

25.06.2009


 

Bursa'da operasyor 7 gözaltı

Bursa İl Özel İdaresinin gelir müdürü, genel sekreter yardımcısı ile iki mühendisin de aralarında bulunduğu 4’ü kadın 7 kişi, “örgüt kurmak ve kamu malından hırsızlık” suçlamalarıyla gözaltına alındı. Bursa Jandarma Komutanlığı ekipleri, maden ve kum ocaklarına ruhsat verilmesi, para cezası kesilmesi ve cezanın tahsil edilmesi gibi işlemlerde usulsüzlük yapıldığı yönündeki istihbarat çalışmaları sonucunda ‘’Suç örgütünün lideri’’ olduğu öne sürülen İl Özel İdaresi Gelir Müdürü F.A’nın yanı sıra kurumda çalışan bazı kişileri yakın takibe aldı. Güvenlik güçleri, yaklaşık bir yıl süren teknik ve görüntülü takip sonucunda ‘’suç işlemek amacıyla örgüt kurarak rüşvet, resmi belgede sahtecilik, nitelikli dolandırıcılık ile kamu malından hırsızlık ve görevi kötüye kullanmak’’ suçlarına karıştıkları iddia edilen kişilerin adreslerine gece yarısı operasyon düzenledi. Bursa ve İstanbul’da düzenlenen operasyonda, Bursa İl Özel İdaresi Gelir Müdürü F.A, Genel Sekreter Yardımcısı A.Y, Şef S.B, mühendisler Y.P. ve M.A.K. ile sigorta acentesi H.A. Bursa’da, maden ocağı işletmecisi ve müteahhit R.A. ise İstanbul’da gözaltına alındı. Bursa / aa

25.06.2009


 

Köyde 7 ev ve cami kül oldu

Çorum’un İskilip ilçesine bağlı ormanlık Kutluözü köyünde gece çıkan yangında 7 evle 1 cami tamamen yanarken, 2 büyükbaş hayvan da telef oldu. Yangın gece geç saatlerde tamamen kontrol altına alındı. Türk Kızılayı, bölgeye 6 afet müdahale uzmanı ve insani yardım malzemesi gönderdi. Çorum Valisi Mustafa Toprak, Garnizon Komutanı Albay Eyüp Bölük, İskilip Kaymakamı Mehmet Yılmaz, İskilip Belediye Başkanı Numan Sezer ve İl Genel Sekreteri Yakup Keleş’le Kutluözü köyünde incelemelerde bulundu. Köy muhtarı Mürsel Gökçe’den olayla ilgili bilgi alan Toprak, yangının bir evde çocukların tüple oynaması sonucu başladığının bildirildiğini, alevlerin kontrol altına alındığını, soğutma çalışmalarının da devam ettiğini söyledi. Yangında can kaybı ve yaralı olmadığını kaydeden Toprak, “Üzüntümüz, 7 ev ile bir caminin kül olmasıdır. Evleri yanan vatandaşlarımız şimdilik akrabalarına sığındı. Valilik tarafından kriz merkezi oluşturduk. İl Sivil Savunma ekipleri yola çıktı. Köye çadır kuracaklar. Vatandaşlarımız köy okulu ve çadırlarda kalacak. Ayrıca İskilip’ten gıda yardımları getiriliyor” dedi. Çorum / aa

25.06.2009


 

7 yeni vakıf üniversitesi kurulacak

TBMM Genel Kurulunda, 7 yeni vakıf üniversitesi kurulmasına ilişkin tasarı kabul edildi. Genel Kurulda, verilen önergeler doğrultusunda tasarıya iki yeni üniversitenin daha kurulmasına ilişkin madde eklendi. Görüşmelerin tamamlanmasının ardından, Konya’da Karatay ve Mevlânâ, Mersin’de Toros, İstanbul’da İstanbul Medipol, Kayseri’de Nuh Naci Yazgan, Ankara’da Turgut Özal ile TED adıyla 7 yeni vakıf üniversitesi kurulmasını öngören YÖK Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı yasalaştı. Genel Kurulda ayrıca, Türkiye ile İslâm Konferansı Örgütüne Bağlı İslam Ülkeleri İstatistik, Ekonomik ve Sosyal Araştırmalar ve Eğitim Merkezi Arasında Ankara/Oran Diplomatik Sitede Arsa Tahsisine İlişkin Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair tasarı kabul edildi. Ankara / aa

25.06.2009


 

11 ilde 37 kişinin evinde “Ergenekon” araması

KONYA polisinin sürdürdüğü Ergenekon örgütüne yönelik operasyonda dün sabah 11 ilde toplam 37 kişinin evinde arama yapıldı. MİT'ten emekli bir albayın da evi arandı. Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, Konya merkezli başlattığı operasyonda 11 ilde 37 kişinin evinde arama yaptı. Ev ve iş yerlerinde yapılan aramalarda çok sayıda doküman, CD ve bilgisayarların sabit disklerine el konulduğu öğrenildi. Yapılan operasyonda kimsenin gözaltına alınmadığı bildirildi. Alınan bilgiye göre, Adana Özel Yetkili Cumhuriyet Savcılığının talimatı ile harekete geçen Konya Emniyet Müdürlüğü Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, aylardır süren çalışmaların neticesinde operasyon başlattı. Konya polisi, İstanbul, Antalya, Bursa, Isparta, Ankara ve Konya başta olmak üzere 11 ilde operasyon düzenledi. Operasyon, diğer illerdeki emniyet güçleriyle ortaklaşa yürütüldü. Baskınlarda 37 kişinin evi arandı. Yapılan aramalarda ele geçirilen çok sayıda doküman, CD ve bilgisayarların sabit diskleri, incelenmek üzere Konya Emniyet Müdürlüğü'ne getirildi. Evi arananlar arasında Ankara'da Uluslararası Avrasya Eğitimcileri Federasyonu Başkanı ve Türk Eğitim-Sen eski Genel Başkanı Şuayip Özcan, Isparta'da emekli bir albay, Konya'da bir doktor, Bursa'da 2 İngiliz de bulunuyor. Konya'da da 5 ayrı noktada arama yapıldığı ileri sürüldü. Yapılan aramalarda herhangi bir gözaltı olmadığı belirtildi. Konya

25.06.2009


 

Kimsesiz çocukları evde koruma projesi

SOSYAL Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK), İstanbul ve Ankara’da uygulanmaya başlayan bir projeyi Malatya’da da hayata geçirerek, korumaya muhtaç kimsesiz çocuklara, çocuk evlerinde aile sıcaklığı yaşatacak. Malatya Sosyal Hizmetler Müdürü Murat Konan, 7-12 yaş grubu çocuklarını ardından da 0-6 yaş grubunu Malatyalı İşadamları Derneği (MİAD) tarafından yaptırılan Sevgi Evleri’ne taşıdıklarını hatırlattı. Kurum olarak çocukların öncelikle aile yanında bakımını istediklerine değinen Konan, bunun için 2 yıldır ‘’Aileye Dönüş’’ projesi uyguladıklarını, çocuklarına bakamayan ailelere maddi destek sağladıklarını anlattı. Proje kapsamında 70 çocuğun ya evlat edindirildiğini ya da ailesinin yanına döndürüldüğünü belirten Konan, ‘’Çok önemli ihmal ve istismar olmadığı sürece çocukları kurumda bakım altına almıyoruz. Aile yanında, aile sıcaklığı ve sevgisi altında çocukların daha mutlu olacağını düşünüyoruz. Erkek yetiştirme yurdumuzu da apartman sistemine geçiriyoruz. Yurdu yıkıyoruz. Projesi ihale edildi. Bu sistem, Sevgi Evleri’nin apartman dairesine uyarlanması şeklinde olacak.’’ İstanbul ve Ankara’da uygulamaya başlanan bir sistemi Malatya’da da uygulayacaklarını anlatan Konan, ‘’Ev kiralayacağız, 5-6 çocuğumuzu evlere yerleştireceğiz, 24 saat boyunca başına anne koyacağız. Onlar çocuklarla beraber vakit geçirecekler, sinemaya, pazara gidecekler. ’’ dedi. Ankara/aa

25.06.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

Bütün haberler

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.