Emirdağ Lâhikası - page 274

eğirdir kasabasını bana ziyade sevdirdi. Cenab-ı erha-
mürrahimîn onlardan razı olsun.
ì®í
Œ
101
œ
Bir dErECE mahrEmdir
geçen kışta bana karşı suikastlerin, inayet-i İlâhiye ile
ve duanızın yardımıyla gelen sabır ve tahammülüm neti-
cesinde akim kalan plânı pek geniş bir tarzda olduğuna
delil ise, bu yakında reisicumhur Afyon’da demiş: “Bu vi-
lâyette din cihetinde bir karışıklık çıkacağını zanneder-
dik.”
demek, gizli komite beni sıkıştırmakla bir hadise çı-
karmak istiyordular. Bir ecnebi müdahelesi hesabına ve
Müslümanlar ve vatan zararına, bütün bütün kanunsuz
ve keyfî bir tarzda, damarıma şiddetle dokunan ihanetler
ve sıkıntılarla tazipleri, onlara dünyada tam zarar, ahiret-
te cehennem ve sakar; ve bize, dünyada mükemmel se-
vap ve zafer, ve ahirette, inşaallah cennet ve Âb-ı kev-
ser’i kazandırır. demek bu gizli plânı Heyet-i Vekile ve
reis hissetmiştiler ki, buralarda umum me’murlar, hatta
vali ve kaymakam, zabıta benimle görüşmekten kaçıyor
ve ürküyordular. Ben de hayret ederdim. Fakat, elimiz-
de yalnız nur bulunduğunu ve siyaset topuzu bulunmadı-
ğını, zerre kadar aklı bulunanlar anladılar.
gariptir ki, en ziyade lehime çalışması lâzım olan ba-
zı vazifedarlar, aleyhimde istimal ve istihdam edildi.
âb-ı kevser:
cennetteki sulardan
biri; Kevser Suyu.
ahiret:
öbür dünya, ikinci hayat.
akim:
neticesiz, sonu yok, başarı-
sız.
aleyh:
ona karşı, onun üzerine.
Cenab-ı Erhamürrâhimîn:
inayet
ve rahmet, yardım ve lütuf sahip-
lerinin en merhametlisi olan, şeref
ve azamet sahibi olan yüce Allah
(CC.).
cihet:
yön.
delil:
iz, nişan, emare.
ecnebi:
yabancı.
Garip:
hayret verici.
hâdise:
olay.
heyet-i Vekile:
vekiller heyeti, ba-
kanlar kurulu, kabine.
ihanet:
hainlik, kötülük etme.
| 274 | Emirdağ Lâhikası – ı
inayet-i ilahiye:
Allah’ın yar-
dımı.
inşaallah:
‘Allah izin verirse’
manasında kullanılan bir dua.
istihdam:
bir hizmette kul-
lanma, çalıştırma.
istimal:
kullanma.
keyfî:
kanuna uymayarak,
keyfe, arzuya bağlı.
komite:
kötü bir maksat için
toplanmış topluluk, cemiyet.
leh:
onun tarafına, ondan
yana, birinin faydası için yapı-
lan hareket.
mahrem:
herkesçe bilinme-
mesi gereken.
müdahale:
karışma, el atma,
araya girme, sokulma.
Nur:
Risale-i Nur eserlerinin
her biri.
razı:
rıza gösteren, hoşnut
olan.
reis:
başkan.
reisicumhur:
halkın reisi,
cumhurbaşkanı.
sabır:
dayanma, katlanma,
zorluklara dayanma gücü.
sakar:
Cehennem.
tahammül:
zora dayanma,
kötü ve güç durumlara karşı
koyabilme, katlanma.
tarz:
biçim, şekil, suret.
tazip:
azap çektirme, eziyet
etme, sıkıntı verme.
umum:
bütün.
vazifedar:
vazifeli.
vilayet:
il.
zabıta:
şehir güvenliğini sağ-
lamakla vazifeli bulunan idare,
polis.
zan:
sanma, kesin olarak bil-
meksizin kuvvetli ihtimalle
hükmetme.
zerre:
pek ufak parça.
ziyade:
fazlasıyla.
1...,264,265,266,267,268,269,270,271,272,273 275,276,277,278,279,280,281,282,283,284,...1032
Powered by FlippingBook