Emirdağ Lâhikası - page 663

Œ
3 0 0
œ
(1)
o
¬n
fÉn
ër
Ño
°S /
¬p
ªr
°SÉp
H
Üstadımıznotalarhükmündesöyledi,bizdekalemealdık.
Bu sene bu iki mahkemenin mâhiyetini beyan etmek
lâzım geldi. Buradaki mahkeme ise:
elli sene evvel süfyan ve şapka hakkında bir hadise
mana vermişim. sonra mahkemeler bunu bir kumanda-
na tecavüzdür diye medar-ı bahis ettiler. Afyon Mahke-
mesi benim cezamın şiddetine bir sebep, o tecavüzü, o
manayı göstermiş. Hâlbuki, faraza yeni yazmışım ve o
kumandan da sağdır farz edilsin. dininde ve rejiminde
mutaassıp İngilizin hükmü altında yüz milyon Müslüman,
yüz senede İngiliz’in hem rejimini, hem dinini inkâr et-
mişlerken, kanunen adliyeleri onlara o ciheti medar-ı
mes’uliyet yapmadığı hâlde, hem şimdi eski parti liderle-
ri faraza o kumandanın üçte biri de olsalar –belki onun
gibi birer kumandan idiler– benim o kumandana hadis
ile vurduğum tokatın yirmi mislini, şimdiki cerideler da-
ha şiddetli olarak o liderlere, o eski kumandanlara vur-
maktadırlar; medar-ı mes’uliyet tutulmuyorlar, serbest
oluyorlar. Hâlbuki, elli sene evvel bir hadisin taşını atmı-
şım; yirmi sene sonra bir kumandan başını karşı tutmuş,
başı kırılmış. ölmüş gitmiş, alâkası hükûmetten ve
dünyadan kesilmiş. Hâlbuki eski partinin liderleri mebus
iken veya memur iken, hükümetle alâkaları olduğu
Emirdağ Lâhikası – ıı | 663 |
fında birleşenlerin meydana getir-
diği kuruluş, fırka, hizip.
rejim:
devletin şekli ve hükümet
tarzı.
süfyan:
ahir zamanda geleceği ve
ümmetin karanlık günler yaşama-
sına sebep olacağı sahih hadis-
lerde bildirilen dehşetli, dinsiz ve
münafık şahıs.
tecavüz:
haddini aşma, söz ve ha-
rekette ileri gitme.
adliye:
mahkeme, yargılama
işleriyle uğraşan daire.
alâka:
ilgi, ilişki. bağ.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
ceride:
gazete.
cihet:
görüş, görüş açısı.
evvel:
önce.
faraza:
farz edelim ki, öyle sa-
yalım ki, söz gelişi.
farz:
kabul.
hadis:
Hz. Muhammed’e (asm)
ait söz, emir, fiil veya Hz. Pey-
gamberin onayladığı başka-
sına ait söz, iş veya davranış.
hükmünde:
değerinde, ye-
rinde.
hüküm:
hakimiyet, hakim
olma.
inkâr:
reddetme, inanmama,
kabul ve tasdik etmeme.
kanunen:
kanuna göre, ka-
nunca, kanuna uyarak, kanun
yolu ile.
mahiyet:
bir şeyin aslı, esası,
niteliği.
mebus:
milletvekili.
medar-ı bahis:
söz konusu,
bahsetmeye sebep olan, ve-
sile olan.
medar-ı mes’uliyet:
sorumlu-
luk sebebi.
misil:
kat; eş.
mutaassıp:
taassubu olan,
kendi tarafını aşırılıkla tutan.
parti:
aynı siyasî gaye etra-
1.
Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
1...,653,654,655,656,657,658,659,660,661,662 664,665,666,667,668,669,670,671,672,673,...1032
Powered by FlippingBook