Emirdağ Lâhikası - page 695

hakkında “dini siyasete alet etmek var” demelerine mu-
kabil, o vukufsuz ehl-i vukuf siyaseti ve adlî vazifelerini
dinsizliğe alet etmek istediklerini delillerle göstermek va-
zifesini o nurcu kardeşlere havale ediyorum.
(1)
»/
bÉn
Ñr
dGn
ƒo
g »/
bÉn
Ñr
dn
G
Hastakardeşiniz
SaidNursî
ì®í
Œ
3 0 8
œ
E
hL
-
i
V
UkUF
r
aPOrUNa
h
aFiF
B
ir
i
TiraZ
T
arZıNda
hakikaT-i hâLi BEYaN ETmEkTir
“dinî hissiyatı siyasete alet ediyorum” diye ithamları-
na karşı deriz:
Bütün hayatımı ve beni tanıyanları işhat ediyorum ki,
değil dini siyasete alet, belki siyasî olduğum zamanda da-
hi bütün kuvvetimle siyasetleri dine alet ve tâbî yapmaya
çalıştığımı, bütün tarih-i hayatım ve dostlarım şahadet et-
tikleri gibi, Hürriyetin başında, şeriat isteyenleri astıkları
bir zamanda, Hareket ordusunun dehşetli divan-ı harb-i
örfîsinde, aynı günde on beş adam asıldığı bir zamanda,
divan-ı Harb-i örfî reisi ve azaları dediler ki: “sen mür-
tecisin, şeriat istemişsin.” sözlerine mukabil demiş:
Emirdağ Lâhikası – ıı | 695 |
tanıklık.
şeriat:
ayet ve hadislerle, kıyas,
icma-i ümmet ve büyük mezhep
imamlarının içtihatları üzerine ku-
rulan islâm dini kuralları, İslâm şe-
riatı, şer’-i şerif.
tâbî:
birinin arkasından giden, ona
uyan.
tarih-i hayat:
hayatta yaşanan ta-
rihler.
vazife:
görev.
vukuf:
anlama, bilme, haberli
olma.
adlî:
adaletle ilgili.
aza:
üye.
beyan:
açıklama, bildirme,
izah.
dehşetli:
ürkütücü, korkunç.
delil:
bir davayı ispata yarayan
şey, burhan.
divan-ı harb-i örfî:
İttihat ve
Terakki hükümeti zamanında
31 Mart Olayından sonra ku-
rulan ve oldukça sert kararlar
alan sıkıyönetim mahkemesi.
ehl-i vukuf:
mahkemenin ta-
yin ettiği “bilir kişi”ler.
hakikat-ı hâl:
durumun ger-
çek yönü, işin aslı.
havale:
bir şeyi başkasının üs-
tüne bırakma.
işhat:
bir dava hakkında delil
olarak şahit gösterme.
itham:
töhmetlendirme, suçlu
görme.
itiraz:
kabul etmediğini belir-
tip karşı çıkma.
mukabil:
karşılık.
mürteci:
gerilik, geriye dönme
taraflısı, eski düzeni savunan,
gerici.
Nurcu:
Bediüzzaman Said Nur-
sî’nin eserlerine ve fikirlerine
taraftar olan, Risale-i Nur’ları
okuyup neşreden kimse.
reis:
başkan.
siyasî:
siyasetle uğraşan, siya-
set adamı.
şahadet:
şahit olma, şahitlik,
1.
Bâkî olan ancak Allah’tır.
1...,685,686,687,688,689,690,691,692,693,694 696,697,698,699,700,701,702,703,704,705,...1032
Powered by FlippingBook