Lem'alar - page 181

gösteren ve yemek ve içmek ve yatmak gibi hâlâtın ada-
bının düsturlarını beyan eden ve muaşerete taallûk eden
çok sünnet-i seniyeler var. Bu nevi sünnetlere “adap” ta-
bir edilir. Fakat o adaba ittiba eden, âdâtını ibadete çevi-
rir. o adaptan mühim bir feyiz alır. en küçük bir adabın
müraatı, resul-i ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmı tahattur
ettiriyor, kalbe bir nur veriyor.
sünnet-i seniyenin içinde en mühimi, İslâmiyet alâmet-
leri olan ve şeaire de taallûk eden sünnetlerdir.
Şeair, âde-
ta hukuk-i umumiye nev’inden, cemiyete ait bir ubudiyet-
tir.
Birisinin yapmasıyla o cemiyet umumen istifade etti-
ği gibi, onun terkiyle de umum cemaat mes’ul olur. Bu
nevi şeaire riya giremez ve ilân edilir. nafile nev’inden de
olsa, şahsî farzlardan daha ehemmiyetlidir.
YedinciNükte
Sünnet-i seniye edeptir. Hiçbir meselesi yoktur ki, al-
tında bir nur, bir edep bulunmasın.
resul-i ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâm ferman etmiş:
(1)
»/
Ñj/
Or
Én
J n
øn
°ùr
Mn
Én
a »
u
Hn
Q »/
æn
Hs
On
G
Yani, “
Rabbim bana edebi güzel bir surette ihsan et-
miş, edeplendirmiş
.”
evet, siyer-i nebeviyeye dikkat eden ve sünnet-i seni-
yeyi bilen, kat’iyen anlar ki, edebin envaını, Cenab-ı Hak,
Habibinde cem etmiştir.
(2)
onun sünnet-i seniyesini terk
eden, edebi terk eder.
(3)
rÜnQ p?r
£ o
d rRnG rón°TÉnH r?h o
ôrëne rÜnOnG »` /
H
kaidesine mâsadak olur, hasaretli bir edepsizliğe düşer.
Lem’aLar | 181 |
o
n
B
irinci
l
em
a
hasaret:
hasar, zarar.
hukuk-ı umumiye:
umumun hak
ve hukuku.
ibadet:
Allah’ın emrettiklerini ye-
rine getirme.
ihsan:
ikram etme, lütuf.
ilân:
açıktan yapılma.
istifade:
faydalanma.
ittiba:
tâbi olma, uyma.
kaide:
kural, prensip.
kat’iyen:
kesin olarak.
mâsadak:
doğrulayıcı.
mesele:
önemli konu.
mes’ul:
sorumlu, yükümlü.
muaşeret:
birlikte yaşayıp iyi ge-
çinme, muaşeret.
mühim:
önemli.
müraat:
uymak.
nafile:
farz ve vacip olmayan iba-
det.
nev:
çeşit, tür.
nevi:
çeşit, tür.
nur:
aydınlık, ışık.
nükte:
ince söz ve mana.
rab:
her şeyin maliki, yaratan, bü-
yüten, terbiye eden Allah.
resul-i ekrem:
çok cömert, ke-
rîm olan peygamber, Hz. Muham-
med (asm).
riya:
iki yüzlülük, yalandan gös-
teriş.
siyer-i nebeviye:
Peygamberimi-
zin hayatı ve ahlâkı ve gayesin-
den bahseden kitap.
suret:
biçim, tarz.
sünnet:
Hz. Muhammed’in (asm)
yapmayı âdet edindiği ibadetler.
sünnet-i seniye:
Hz. Muham-
med’in (asm) yüksek hâl, söz, ta-
vır ve tasvipleri.
şahsî:
şahsa ait, hususî.
şeair:
dinin alâmetleri, işaretleri.
taallûk:
ilgi, münasebet.
tabir:
ifade.
tahattur:
hatıra getirme.
ubudiyet:
kulluk.
umum:
bütün, herkes.
umumen:
umumî olarak, genel
olarak.
adap:
davranış kaideleri, ah-
lâk ve terbiyenin gerektirdiği
hareket tarzı.
âdât:
âdetler, görenekler.
âdeta:
sanki.
alâmet:
belirti, nişan.
aleyhissalâtü vesselâm:
“Sa-
lât ve selâm onun (Peygam-
berimizin) üzerine olsun,” an-
lamında.
beyan:
anlatma, açıklama,
izah etme.
cem:
toplama.
cemaat:
topluluk.
cemiyet:
topluluk.
Cenab-ı Hak:
Allah.
düstur:
kaide, prensip.
edep:
iyi ahlâk, güzel terbiye.
ehemmiyet:
önem.
enva:
çeşitler, türler.
farz:
İslâmiyette kesin olarak
yapılması gereken emir.
ferman:
emir, buyruk.
feyiz:
bolluk, bereket.
Habip:
sevgili, Hz. Muhammed
(asm).
hâlât:
hâller, durumlar.
1.
Aclûni, Keşfü’l-Hafa, 1:70; Münavi, Feyzü’l-Kadîr, 1:224.
2.
Bkz. Kalem Suresi: 4.
3.
Edepsiz, Allah’ın lütfundan mahrum kalır.
1...,171,172,173,174,175,176,177,178,179,180 182,183,184,185,186,187,188,189,190,191,...1406
Powered by FlippingBook