Mektubat - page 290

İşte, dünyanın fesadını salâha çeviren ve günahlardan
ve şirkten kurtaran ve siyaset ve hâkimiyet-i dünyayı teb-
dil eden, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Vesselâmdan
başka kim gelmiş?
• Hem, İncil-i Yuhanna on Altıncı Bab on birinci ayet:
“zira bu Âlemin reisinin gelmesinin hükmü gelmiştir.”
İşte, “Âlemin reisi”
(HaşİYe)
elbette seyyidü’l-beşer olan
Ahmed-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâmdır.
• Hem, İncil-i Yuhanna on Altıncı Bab ve on üçüncü
ayet:
“Amma o Hak ruhu geldiği zaman, sizi bilcümle haki-
kate irşat edecektir. zira kendisinden söylemiyor; bilcüm-
le işittiğini söyleyerek, gelecek nesnelerden size haber ve-
recek.”
İşte bu ayet sarihtir. Acaba umum insanları birden ha-
kikate davet eden ve her haberini vahiyden veren ve Ceb-
rail’den işittiğini söyleyen ve kıyamet ve ahiretten tafsi-
len haber veren, Muhammed-i Arabî Aleyhissalâtü Ves-
selâmdan başka kimdir? Ve kim olabilir?
• Hem kütüb-i enbiyada, resul-i ekrem Aleyhissalâtü
Vesselâmın
Muhammed,Ahmed,Muhtar
manasında
HaşİYe:
evet, o zat öyle bir reis ve sultandır ki, bin üç yüz elli senede
ve ekser asırlardan her bir asırda, lâakal üç yüz elli milyon tebaası ve
raiyeti var; kemal-i teslim ve inkıyatla evamirine itaat ederler, her gün
ona selâm etmekle tecdid-i biat ederler.
ahiret:
öbür dünya, kıyametten
sonra kurulacak olan âlem; dün-
ya hayatından sonra başlayıp son-
suza kadar devam edecek olan
ikinci hayat.
ahmed-i Muhammed:
Hz. Mu-
hammed.
âlem:
dünya, bütün yaratılmışlar.
Âlemin Reisi:
âlemlerin Efendisi
olan Fahr-i Âlem Hz. Muhammed.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selâm onun üzerine olsun.
asır:
yüzyıl, çağ.
ayet:
İncil’den bir cümle, delil.
bab:
kapı, bir kitabın bölümlerin-
den her biri.
bilcümle:
bütünüyle, tamamen.
davet etmek:
çağırmak.
ekser:
en çok, pek çok.
evamir:
emirler, buyruklar.
fesat:
bozukluk, kötülük, karışık-
lık.
Hak Ruhu:
gerçek doğru, hakika-
tin ruhu Hz. Muhammed.
hakikat:
gerçek, doğru, bir şeyin
aslı ve esası.
hâkimiyet-i dünya:
dünya hâki-
miyeti, dünyaya hükmetme.
haşiye:
dipnot, açıklayıcı yazı.
hüküm:
emir; bir konu, iş veya
kimse hakkında verilen karar.
İncil-i Yuhanna:
Yuhanna İncil’i,
dört İncil’den birisi, Hz. İsa’nın ha-
varilerinden Yuhanna tarafından
yazılan İncil.
inkıyat:
boyun eğme, bağlanma.
irşat etmek:
doğru yolu göster-
mek.
itaat etmek:
boyun eğmek, em-
re uymak.
kemal-i teslim:
tam bir bağlılık,
teslimiyet.
o
n
d
okuzuncu
m
ekTup
| 290 | Mektubat
kıyamet:
dünyanın sonu, bü-
tün ölülerin dirilerek mahşer-
de toplanması, varlığın bozu-
lup dağılması, kâinatın ölümü.
kütüb-i enbiya:
peygamber-
lere gelen kitaplar.
lâakal:
hiç değilse, en azın-
dan.
Muhammed-i arabî:
Arapla-
rın içinden çıkan Peygamberi-
miz Hz. Muhammed.
muhtar:
seçilmiş, seçkin.
nesne:
şey.
raiyet:
halk, vatandaş.
reis:
baş, başkan; efendi.
Resul-i ekrem:
çok cömert,
kerim ve Allah’ın insanlara bir
elçisi olan Hz. Muhammed.
salâh:
düzelme, iyileşme; ba-
rış, rahatlık.
sarih:
açık, belli.
seyyidü’l-beşer:
insanların sey-
yidi, efendisi; Hz. Muhammed.
siyaset:
hükümet etme, dev-
let idaresi; devlet işlerini dü-
zenleme ve yürütme sanatıy-
la ilgili görüş veya anlayış. dev-
let idaresi ile ilgili esaslar.
sultan:
hükmeden, hâkimiyet
sahibi.
şirk:
Allah’a ortak koşma.
tafsilen:
ayrıntılı olarak.
tebaa:
ümmet, halk, ahali.
tebdil etmek:
değiştirmek, dö-
nüştürmek.
tecdid-i biat:
bağlılığı yenile-
me.
umum:
bütün, tüm.
vahiy:
bir fikrin, bir hakikatin
veya bir emrin Allah tarafın-
dan peygamberlere bildirilme-
si.
zat:
kişi, şahıs, fert.
zira:
çünkü.
1...,280,281,282,283,284,285,286,287,288,289 291,292,293,294,295,296,297,298,299,300,...1086
Powered by FlippingBook