Mektubat - page 790

SekİZİNCİ ReMİZ
Su a l
: Bütün kıymettar kitaplar içinde risale-i nur,
kur’ân’ın işaretine ve iltifatına ve Hazret-i İmam-ı Ali ra-
dıyallahü Anhın takdir ve tahsinine ve gavs-ı Azamın (
ks
)
teveccüh ve tebşirine vech-i ihtisası nedir? o iki zatın ke-
rametle risale-i nur’a bu kadar kıymet ve ehemmiyet ver-
mesinin hikmeti nedir?
El cevap
: Malûmdur ki, bazı vakit olur, bir dakika, bir
saat ve belki bir gün, belki seneler kadar; ve bir saat, bir
sene, belki bir ömür kadar netice verir ve ehemmiyetli
olur. Meselâ, bir dakikada şehit olan bir adam, bir velâ-
yet kazanır. Ve soğuğun şiddetinden incimat etmek za-
manında ve düşmanın dehşet-i hücumunda bir saat nö-
bet, bir sene ibadet hükmüne geçebilir.
İşte aynen öyle de, risale-i nur’a verilen ehemmiyet
dahi, zamanın ehemmiyetinden, hem bu asrın şeriat-ı
Muhammediyeye (
AsM
) ve şeair-i Ahmediyeye (
AsM
) etti-
ği tahribatın dehşetinden, hem bu ahirzamanın fitnesin-
den eski zamandan beri bütün ümmet istiaze etmesi ci-
hetinden, hem o fitnelerin savletinden mü’minlerin iman-
larını kurtarması noktasından, risale-i nur öyle bir ehem-
miyet kesb etmiş ki; kur’ân ona kuvvetli işaretle iltifat et-
miş. Ve Hazret-i İmam-ı Ali radıyallahü Anh üç keramet-
le ona beşaret vermiş. Ve gavs-ı Azam (
ks
) kerametkâ-
râne ondan haber verip tercümanını teşci etmiş.
evet, bu asrın dehşetine karşı taklidi olan itikadın isti-
nat kal’aları sarsılmış ve uzaklaşmış ve perdelenmiş oldu-
ğundan, her mü’min, tek başıyla dalâletin cemaatle
ahirzaman:
dünyanın son zama-
nı ve son devresi.
asır:
yüzyıl.
beşaret:
müjde, sevindirici haber.
cemaat:
topluluk.
cihet:
yön,.
dalâlet:
iman ve İslâmiyetten ay-
rılmak.
dehşet:
korkunç şeyler.
dehşet-i hücum:
dehşetli hücum,
saldırı.
ehemmiyet:
önemli olma.
fitne:
azdırma, baştan çıkarma,
bozgunculuk.
Gavs-ı azam:
Abdülkadir-i Geylâ-
nî Hazretlerinin namı.
hikmet:
herkesin bilmediği gizli
sebep; gizli, bilinmeyen nokta,
İlâhî gaye.
hükmünde:
değerinde, yerinde.
ibadet:
Allah’ın emrettiklerini ye-
rine getirme.
iltifat:
nazik davranma, gönlü
hoş etme, yönelmek, değer ver-
mek; birine özel ilgi gösterme,
beğenme, rağbet gösterme.
iman:
inanmak.
incimat:
donma.
istiaze:
sığınma.
istinat:
dayanma.
itikat:
inanç, inanma.
kal’a:
büyük hisar, sur.
keramet:
Allah’ın velî kullarında
görülen olağanüstü hâller.
kerametkârâne:
kerametli
bir şekilde.
kesb:
çalışıp, kazanma.
kıymet:
değer.
kıymettar:
değerli, kıymetli.
malûm:
bilinen.
mü’min:
iman eden, inanan.
netice:
sonuç.
remiz:
işaret.
savlet:
şiddetli hücum.
sual:
soru.
şeair-i ahmediye:
Hz. Mu-
hammed’in sembol değerin-
deki sünnetleri, prensipleri,
İslam dini.
şehit:
Allah yolunda ölen
kimse.
şeriat-ı Muhammediye:
Hz.
Muhammed’in Allah’tan ge-
tirdiği İlâhî hükümler, İslâm
dini.
tahribat:
yıkımlar, bozulma-
lar.
tahsin:
beğenme, güzel bul-
ma.
takdir:
ölçüye vurma, değer
biçme.
taklidi:
benzemeye veya
benzetmeye çalışma.
tebşir:
müjde verme, müjde-
leme.
tercüman:
tercüme eden,
açıklayıp anlatan.
teşci:
cesaretlendirme.
teveccüh:
yönelme, yöneliş.
ümmet:
Allah tarafından
kendilerine peygamber gön-
derilen ve bu peygambere
inanıp bağlanan cemaat, top-
luluk.
vech-i ihtisas:
hususî ve özel
olarak, bizzat yönelme.
velâyet:
velîlik, ermişlik, Al-
lah dostluğu.
zat:
kişi, şahıs.
i
şaraT
-
ı
g
aYBiYe
| 790 | Mektubat
1...,780,781,782,783,784,785,786,787,788,789 791,792,793,794,795,796,797,798,799,800,...1086
Powered by FlippingBook