Mesnevi-i Nuriye - page 52

On İkinci Reşha
Arkadaş!
o hatib-i mürşitten gördüğün, işittiğin kâfidir. Çünkü
ahvalini tamamıyla ihata etmek mümkün değildir. öyle
ise, ondan sonra gelen asırların o zattan aldıkları feyizle-
re dikkat etmek üzere geri dönelim.
Bak arkadaş!
Bütün bu asırlar o Asr-ı saadetin güneşinden ebu Ha-
nife, Şafiî, ebu Yezid-i Bistamî, Cüneyd-i Bağdadî, Ab-
dülkadir-i geylânî, İmam-ı gazalî, Muhyiddin-i Arabî,
ebu Hasen-i Şazelî, Şah-ı nakşibend, İmam-ı rabbanî
(radıyallahü anhüm ecmain) gibi binlerce nuranî ziyadar
yıldızlar ayrılıp âlem-i beşeri tenvir etmişlerdir.
Meşhudatımızın tafsilâtını başka vakte tehir ederek,
mu’cizat sahibi o zat-ı nuranî Aleyhissalâtü Vesselâma
bir salâtüselâm getirelim:
o
¿'
Gr
ôo
?r
dG p
¬r
« n
?n
Y n
?p
õr
fo
G …/
ò s
dG u
»p
fGn
Qƒ t
ædG p
äGs
òdG n
ò'
g '
¤n
Y r
º u
?°n
Sn
h u
?°n
U -n
G
m
ós
ªn
``o
? Én
fp
óu
«°n
S»/
ær
Yn
G p
º«/
¶n
©r
dG p
¢Tr
ôn
©r
dG n
øp
e p
º«/
Ms
ôdG p
ø'
ªr
Ms
ôdG n
øp
e o
º«/
µn
?r
G
r
øn
e '
¤n
Y @ /
¬p
às
eo
G p
äÉn
æ°n
ùn
M p
On
ón
©p
H m
?n
Ón
°S p
?r
dn
G o
?r
dn
Gn
h m
In
Ón
°U p
?r
dn
G o
?r
dn
G
o
äÉn
°UÉn
gr
Qp
’r
G p
¬p
Js
ƒo
Ño
æp
H n
ôs
°ûn
Hn
h o
Qƒo
Hs
õdGn
h o
?«/
ér
fp
’r
Gn
h o
áj'
Qr
ƒs
àdG p
¬p
à n
dÉn
°Sp
ôp
H n
ôs
°ûn
H
o
ôn
ªn
?r
dG p
¬p
Jn
QÉn
°Tp
Ép
H s
?n
°ûr
fGn
hp
ôn
°ûn
Ñr
dG o
øp
gGn
ƒn
cn
h¢p
ùr
fp
’r
G o
ABÉ n
«p
dr
hn
Gn
h u
øp
÷r
G o
?p
JGn
ƒn
gn
h
(1)
p
On
ón
©p
H m
?n
Ón
°S p
?r
dn
G o
?r
dn
Gn
h m
In
Ón
°U p
?r
dn
G o
?r
dn
G m
ós
ªn
``o
? Én
fn
’r
ƒn
en
h Én
fp
óu
«°n
S
ahval:
hâller, durumlar.
âlem-i beşer:
insanlık âlemi.
aleyhissalâtü vesselâm:
salât ve
selam onun üzerine olsun.
Arş-ı Azîm:
Cenab-ı Hakkın bütün
varlık âlemlerini kuşatan hüküm-
lerini icra ettiği büyük manevî
makam.
asır:
yüzyıl.
Asr-ı saadet:
saadet, mutluluk as-
rı; Peygamberimiz (asm) ve Dört
Halifenin yaşadığı devire verilen
ad.
feyiz:
bolluk, bereket, ihsan, ba-
ğış.
hatib-i mürşit:
irşat eden, doğru
yolu gösteren hatip.
hatif:
kendisi görünmeyip sesi işi-
tilen varlık; cin.
ihata:
kuşatma, içine alma.
kâfi:
yeter, yeterli.
kâhin:
falcı, cinlerle ilişki kurup,
onlardan bilgi sızdıran.
meşhudat:
gözle görülen şeyler,
müşahede edilenler.
mu’cizat:
mu’cizeler, Allah tarafın-
dan verilip, yalnız peygamberlerin
gösterebilecekleri büyük harika
işler.
nuranî:
nurlu, ışıklı, parlak, mü-
nevver.
nübüvvet:
peygamberlik, Al-
lah’ın elçiliği.
radıyallahü anhüm ecmain:
Allah onların hepsinden razı
olsun.
reşha:
sızıntı, damla.
salâtüselâm:
salât ve selâm;
Peygamberimiz Hz. Muham-
med’e (asm) memnuniyet ve
bağlılık için yapılan rahmet
duaları.
tafsilât:
tafsiller, açıklamalar,
izahlar.
tehir:
erteleme, sonraya bı-
rakma.
tenvir:
nurlandırma, aydınlat-
ma, ışıklandırma.
zat:
kişi, şahıs.
zat-ı nuranî:
nuranî, nurlu zat.
ziyadar:
ziyalı, ışıklı, parlak,
aydınlık.
1.
Allah’ım! Kendisine, Rahman-ı Rahîm’den, Arş-ı Azîmden Kur’ân-ı Hakîm’in indirildiği nura-
nî zata, yani Efendimiz Muhammed’e milyonlar salât ve milyonlar selâm eyle. Tevrat, İncil
ve Zebur’un, risaletini müjdelediği; doğumu öncesinde ve anında görülen mu’cizelerin, ses-
leri duyulup kendileri görünmeyen cinnî hatiflerin, evliya insanların ve kâhinlerin, nübüv-
vetini müjdelediği; işaretiyle ayın ikiye bölündüğü efendimiz ve seyyidimiz Muhammed’e
ümmetinin iyilikleri adedince milyon salât ve milyon selâm olsun.
r
eşhalar
| 52 | Mesnevî-i nuriye
1...,42,43,44,45,46,47,48,49,50,51 53,54,55,56,57,58,59,60,61,62,...528
Powered by FlippingBook