Sözler - page 1218

eseri, sebat ve devam ve dikkatle okumayı kat’iyetle lâ-
zım ve elzem gördük. Aksi takdirde, bu zamanda dünye-
vî ve uhrevî dehşetli musibetler içine düşmek, şüphe gö-
türmez bir hakikat hâlindedir. Bunun için, yegâne kurtu-
luş çaremiz Kur’ân-ı Hakîm’in imanî ayetlerini ve bu as-
ra bakan ayet-i kerîmelerini tefsir eden yüksek bir Kur’ân
tefsirine sarılmaktır.
Şimdi, “Böyle bir eser bu asırda var mıdır?” diye bir
sualin içinizde hâsıl olduğu, nuranî bir heyecanı ifade
eden simalarınızdan anlaşılmaktadır.
Evet, bu çeşit ihtiyacımızı tam karşılayacak olan bir ese-
ri bulmak için çok dikkat ve itina ile aradık. Nihayet, hem
Türk gençliğine, hem umum Müslümanlara ve beşeriye-
te Kur’ânî bir rehber ve bir mürşid-i ekmel olacak bir ese-
rin Bediüzzaman Said Nursî’nin
Risale-i Nur
eserleri ol-
duğu kanaatine vardık. Bizimle beraber, bu hakikate
Ri-
sale-i Nur
’la imanını kurtaran yüz binlerle kimseler de şa-
hittir.
Evet, yirminci asırda küllî ve umumî bir rehberlik vazi-
fesini görecek Kur’ânî bir eserin müellifinin şu hususiyet-
leri haiz olmasını esas ittihaz ettik. Bu hasiyetlerin de ta-
mamıyla
Risale-i Nur
’da ve müellifi Bediüzzaman Said
Nursî’de mevcut olduğunu gördük. Şöyle ki:
Birincisi:
Müellifin yalnız Kur’ân-ı Hakîm’i kendine üs-
tat edinmiş olması…
İkincisi:
Kur’ân-ı Hakîm, hakikî ilimleri havi bir kitab-ı
mukaddestir. Ve bütün asırlarda insanların umum taba-
kalarına hitap eden ezelî bir hutbedir. Bunun için,
asır:
yüzyıl, zaman.
ayet-i kerîme:
Kur’ân’ın ayeti.
beşeriyet:
insanlık.
çare:
çıkış yolu.
dehşetli:
korkunç, korku verici.
dikkat:
ince eleme.
dünyevî:
dünya ile ilgili.
elzem:
daha lüzumlu.
esas:
asıl, temel.
eser:
telif, kitap.
ezelî:
öncesiz, başlangıçsız.
haiz:
sahip.
hakikat:
gerçek.
hakikî:
gerçek.
hasiyet:
bir şeye has vasıf.
hâsıl:
ortaya çıkan.
havi:
kapsayan, içine alan.
heyecan:
coşkunluk.
hitap:
bir topluluğa karşı ko-
nuşma, nutuk.
hususiyet:
ayırıcı özellik.
hutbe:
İlâhî emirleri hatırla-
tan konuşma.
ifade:
anlatma.
ihtiyaç:
gereklilik.
iman:
inanç, itikat.
imanî:
imana dair.
itina:
özen gösterme.
ittihaz:
edinme.
kanaat:
inanma, fikir.
kat’iyet:
kesinlik.
kitab-ı mukaddes:
kutsal
olan kitap.
Kur’ânî:
Kur’ân’a uygun.
Kur’ân-ı Hakîm:
her ayet ve
suresinde sayısız hikmet ve
faydalar bulunan Kur’ân.
küllî:
herkesi kapsayan.
lâzım:
gerekli.
mevcut:
var.
musibet:
felâket, belâ.
müellif:
telif eden, yazar.
mürşid-i ekmel:
en mükem-
mel ve kusursuz doğru yol
gösterici.
Müslüman:
İslâm dininden
olan.
nuranî:
nurlu.
rehber:
kılavuz.
sebat:
kararlılık, azimlilik.
sima:
yüz, çehre.
sual:
soru.
şahit:
tanık.
şüphe:
kuşku.
tabaka:
topluluk, sınıf.
tefsir:
Kur’ân’ın mana bakı-
mından izahı.
uhrevî:
ahirete dair.
umum:
bütün.
umumî:
herkesle alâkalı.
üstat:
öğretici; muallim.
vazife:
görev.
yegâne:
biricik, tek.
K
ONFERANS
| 1218 | SÖZLER
1...,1208,1209,1210,1211,1212,1213,1214,1215,1216,1217 1219,1220,1221,1222,1223,1224,1225,1226,1227,1228,...1482
Powered by FlippingBook