Sözler - page 560

Hem ‹sm-i Azama mazhar olan Resul-i Ekrem Aley-
hissalâtü Vesselâm›n bir ayette mazhar oldu¤u feyz-i ‹lâ-
hî, belki bir peygamberin umum feyzi kadar olabilir. Ve-
raset-i Ahmediye ile ‹sm-i Azam z›lline mazhar bir
mü’min, kendi kabiliyeti itibar›yla, kemiyetçe bir nebînin
feyzi kadar sevap al›yor denilse, hilâf-› hakikat olamaz.
Hem de, sevap ve fazilet nur âlemindendir. O âlem-
den bir âlem, bir zerreye s›¤›flabilir. Nas›l ki bir zerrecik
bir fliflede, semavat, nücumuyla beraber görünebilir; öy-
le de, niyet-i halise ile fleffafiyet peyda eden bir zikirde
veya bir ayette, semavat gibi nuranî sevap ve fazilet yer-
leflebilir.
Netice-i Kelâm:
Ey insafs›z ve dikkatsiz ve iman› za-
y›f, felsefesi kavi, hodbin, münekkit adam! fiu “On As›l”›
nazara al. Sonra sen, hilâf-› hakikat ve kat’î muhalif-i va-
ki gördü¤ün bir rivayeti bahane ederek, ehadis-i flerifeye
ve dolay›s›yla Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm›n
mertebe-i ismetine halel verecek itiraz parma¤›n› uzat-
ma! Zira, evvelâ o “On As›l”›n on dairesi seni inkârdan
vazgeçirir. “Hakikî bir kusur varsa, bize aittir” derler, ha-
dise raci olamaz. “E¤er hakikî de¤ilse senin suifehmine
aittir” derler.
Elhâs›l
, inkâr ve redde gitmek için, flu “On As›l”› tek-
zip ve iptal etmek lâz›m gelir. fiimdi insaf›n varsa, bu on
usulü kemal-i dikkatle düflündükten sonra, o akl›n hilâf-›
hakikat gördü¤ü bir hadisin inkâr›na kalk›flma. “Ya bir
tefsiri, ya bir tevili, ya bir tabiri vard›r” de, iliflme.
ait:
iliflkin, dolay›.
âlem:
dünya, cihan.
ayet:
Kur’ân’›n her bir cümlesi.
bahane:
uydurma sebep.
ehadis-i flerife:
hadis-i flerifler.
elhâs›l:
netice itibar›yla.
evvelâ:
ilk önce.
fazilet:
iyi, güzel ahlâk.
felsefe:
sadece akla dayanan, bi-
limselli¤i tek ölçü kabul eden
dünya görüflünün genel ad›.
feyiz:
bereket, ihsan, kerem.
feyz-i ‹lâhî:
Allah’›n feyzi, ihsan›,
bereketi.
hadis:
Hz. Peygamberin sözü.
hakikî:
do¤ru, gerçek.
halel:
bozukluk, eksiklik.
hilâf-› hakikat:
gerçe¤e ayk›r›,
ters.
hodbin:
kendini be¤enen, bencil.
iman:
inanma, inanç.
inkâr:
reddetme, inanmama.
iptal:
geçersiz b›rakma.
‹sm-i Azam:
Cenab-› Hakk›n bin
bir isminden en büyük ve mana-
ca di¤er isimleri kuflatm›fl olan›.
itibar›yla:
bak›m›ndan.
itiraz:
kabul etmedi¤ini belirtme.
kabiliyet:
istidat, yetenek.
kat’î:
kesin.
kavi:
kuvvetli, güçlü.
kemal-i dikkat:
tam ve mükem-
mel bir dikkat.
kemiyet:
çokluk, nicelik.
lâz›m:
gerekli, lüzumlu.
mazhar:
ortaya ç›kma, görünme
yeri, flereflenme.
mertebe-i ismet:
günahs›zl›k
mertebesi, derecesi.
muhalif-i vaki:
do¤ru olan fleye
z›t.
mü’min:
iman eden, inanan.
münekkit:
tenkit eden, elefltiren.
nebî:
Allah’›n elçisi, peygamber.
netice-i kelâm:
sözün neticesi.
niyet-i halise:
samimî niyet.
nur:
›fl›k, flule.
nuranî:
nurlu, ›fl›kl›.
nücum:
y›ld›zlar.
peyda etmek:
kazanmak; ortaya
ç›kmak.
peygamber:
Allah’›n elçisi.
raci:
ait oldu¤u yere geri dö-
nen; ait.
red:
reddetme.
rivayet:
nakledilen haber.
semavat:
semalar, gökler.
sevap:
Allah taraf›ndan veri-
len mükâfat, ‹lâhî mükâfat›
kazand›ran ifller.
suifehim:
kötü anlay›fl.
fleffafiyet:
fleffafl›k, saydam-
l›k.
tabir:
yorum.
tefsir:
aç›klama.
tekzip:
yalanlama.
tevil:
yorum, de¤iflik izah.
umum:
bütün, genel.
usul:
as›llar, esaslar, kurallar.
veraset-i Ahmediye:
Pey-
gamber Efendimizin geriye
b›rakt›¤› büyük manevî miras.
zerre:
en küçük parça.
zikir:
Allah’› anma.
z›ll:
gölge.
560 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,550,551,552,553,554,555,556,557,558,559 561,562,563,564,565,566,567,568,569,570,...1482
Powered by FlippingBook