Sözler - page 570

birer maafl-› cüz’î hükmünde birer zevk-i mahsus, hiz-
metlerinin içinde derç edilmifltir. O zevk ile sanat-› Rab-
baniyedeki mühim gayelere hizmet ediyorlar. Nas›l ki bir
sefine-i sultaniyede bir nefer dümencilik edip, bir cüz’î
maafl al›r; öyle de, hizmet-i Sübhaniyede bulunan bu
hayvanat›n, birer cüz’î maafllar› vard›r.
BÜLBÜL BAHS‹NE B‹R TET‹MME
Sak›n zannetme ki, bu ilân ve dellâll›k ve tesbihat›n
na¤amat›yla teganni bülbüle mahsustur. Belki, ekser en-
va›n her bir nev’inin bülbül misali bir s›n›f› var ki, o
nev’in en lâtif hissiyat›n›, en lâtif bir tesbih ile, en lâtif
sec’alarla temsil edecek birer lâtif ferdi veya efrad› bulu-
nur. Hususan sinek ve böceklerin bülbülleri hem çoktur,
hem çeflit çeflittirler ki, onlar bütün kula¤› bulunanlar›n
en küçük hayvandan en büyü¤üne kadar olanlar›n baflla-
r›nda tesbihatlar›n› güzel sec’alarla onlara iflittirip, onlar›
mütelezziz ediyorlar.
Onlardan bir k›sm› leylîdir; gecede sükûta dalan ve sü-
kûnete giren bütün küçük hayvanlar›n kasidehan enisle-
ri, gecenin sükûnetinde ve mevcudat›n sükûtunda onla-
r›n tatl› sözlü nutukhanlar›d›r ve o meclis-i halvette olan
zikr-i hafînin dairesinde birer kutuptur ki, her birisi onu
dinler, kendi kalpleriyle Fât›r-› Zülcelâl’lerine bir nevi zi-
kir ve tesbih ederler.
Di¤er bir k›sm›, neharîdir; gündüzde a¤açlar›n minber-
lerinde, bütün zîhayatlar›n bafllar›nda, yaz ve bahar mev-
simlerinde yüksek avazlar›yla, lâtif na¤amat ile, sec’al›
avaz:
ses, ba¤›rt›.
bahis:
mevzu.
cüz’î:
az.
dellâl:
ilân edici.
derç:
toplama, biriktirme.
efrat:
fertler, flah›slar.
ekser:
ço¤u, çokça.
enis:
dost.
enva:
çeflitler.
Fât›r-› Zülcelâl:
sonsuz büyüklük
sahibi ve benzeri olmayan fleyle-
ri yaratan Allah.
fert:
kifli, flah›s.
gaye:
maksat, amaç.
hayvanat:
hayvanlar.
hissiyat:
hisler, duygular.
hizmet-i Sübhaniye:
kusur ve
eksiklikten münezzeh olan Yüce
Yarat›c›n›n, f›trata koydu¤u gö-
rev.
hususan:
bilhassa, özellikle.
kasidehan:
kaside okuyan.
kutup:
lider, seçilmifl.
lâtif:
hofl, güzel.
leylî:
gececi.
maafl-› cüz’î:
az bir maafl.
mahsus:
has olan, özel.
meclis-i halvet:
bafl bafla kal›nan
meclis.
mevcudat:
varl›klar, mahlûklar.
minber:
camide hatibin hutbe
okudu¤u merdivenli kürsü.
misal:
benzer.
mühim:
önemli.
mütelezziz:
lezzet alan, hoflla-
nan.
na¤amat:
na¤meler, güzel
sesler.
nefer:
bir adam, flah›s.
neharî:
gündüzlü, gündüze
ait.
nev’i:
çeflit, cins.
nutukhan:
konuflma yapan.
sanat-› Rabbaniye:
her fleyi
kendi ölçüleri içerisinde terbi-
ye eden Allah’›n sanat›.
sec’a:
kumru, güvercin gibi
kufllar›n ötüflü, kafiyeye uy-
gun okuma.
sefine-i sultaniye:
hükümda-
r›n gemisi.
sükûnet:
durgunluk, sakinlik,
sessizlik.
sükût:
sessizlik.
teganni:
makamla flark› söy-
leme.
temsil etmek:
ad›na davran-
mak, sembolü olmak.
tesbih:
Allah’›n flan›n› yücelt-
me, noksan s›fatlardan uzak
tutma.
tesbihat:
Cenab-› Hakk›n bü-
tün noksan s›fatlardan uzak
ve bütün kemal s›fatlara sa-
hip oldu¤unu ifade eden söz-
ler.
tetimme:
ek, ilâve.
zevk-i mahsus:
özel zevk.
zîhayat:
hayat sahibi.
zikir:
Allah’› anma.
zikr-i hafî:
gizli zikir.
570 | SÖZLER
Y
‹RM‹
D
ÖRDÜNCÜ
S
ÖZ
1...,560,561,562,563,564,565,566,567,568,569 571,572,573,574,575,576,577,578,579,580,...1482
Powered by FlippingBook