Sözler - page 657

kemal-i ciddiyet ve emniyetle ve kuvvetli bir vüsuku ihsas
eden bir tarzda, böyle ihbarat-› gaybiye kat’iyen gösterir
ki, o zat, Üstad-› Ezelî’sinden ders al›yor, sonra söylüyor.
Üçüncü fiavk:
Hakaik-› ‹lâhiyeye ve hakaik-› kevniye-
ye ve umur-u uhreviyeye dair ihbarat-› gaybiyesidir.
Evet, Kur’ân’›n hakaik-› ‹lâhiyeye dair beyanat› ve t›l-
s›m-› kâinat› fethedip ve hilkat-i âlemin muammas›n›
açan beyanat-› kevniyesi, ihbarat-› gaybiyenin en mühi-
midir. Çünkü, o hakaik-› gaybiyeyi, hadsiz dalâlet yollar›
içinde istikametle onlar› gidip bulmak, akl-› beflerin kâr›
de¤ildir ve olamaz. Beflerin en dâhî hükemalar› o mesa-
ilin en küçü¤üne ak›llar›yla yetiflmedi¤i malûmdur.
Hem, Kur’ân, gösterdi¤i o hakaik-› ‹lâhiye ve o haka-
ik-› kevniyeyi beyandan sonra ve safâ-i kalp ve tezkiye-i
nefisten sonra ve ruhun terakkiyat›ndan ve akl›n tekem-
mülünden sonra, beflerin ukulü,
1
n
âr
bn
ón
°U
deyip o haka-
ik› kabul eder. Kur’ân’a,
2
*G n
?n
Qn
ÉH
der. Bu k›sm›n k›smen
On Birinci Sözde izah ve ispat› geçmifltir, tekrara hacet
kalmam›flt›r. Amma ahval-i uhreviye ve berzahiye ise,
çendan akl-› befler kendi bafl›yla yetiflemiyor, göremiyor;
fakat, Kur’ân’›n gösterdi¤i yollar ile onlar› görmek dere-
cesinde ispat ediyor. Onuncu Sözde, Kur’ân’›n flu ihba-
rat-› gaybiyesi ne derece do¤ru ve hak oldu¤u izah ve is-
pat edilmifltir; ona müracaat et.
SÖZLER | 657
Y
‹RM‹
B
Efi‹NC‹
S
ÖZ
haber vermeler.
ihsas:
hissettirme.
ispat:
do¤ruyu delillerle göster-
me.
istikamet:
do¤ruluk.
izah:
aç›klama.
kat’iyen:
kesin olarak.
kemal-i ciddiyet:
tam bir ciddi-
yet.
k›smen:
k›smî olarak.
malûm:
bilinen.
mesail:
meseleler.
muamma:
anlafl›lmayan.
mübarek:
feyizli, bereketli.
mühim:
önemli.
ruh:
hayat›n temeli ve sebebi
olan can, bedenin hayat gücü
maddî olmayan öz cevher.
safâ-i kalp:
kalp ferahl›¤›.
flavk:
›fl›k.
tarz:
biçim, suret.
tekemmül:
olgunlaflma, kemale
erme.
terakkiyat:
yükselifller, ilerleme-
ler.
tezkiye-i nefis:
nefsi kötülükler-
den ar›nd›rma.
t›ls›m-› kâinat:
evrenin gizli s›rr›.
umur-u uhreviye:
ahirete dair ifl-
ler.
Üstad-› Ezelî:
varl›¤›n›n bafllang›c›
olmayan, bütün ilim ve bilgilerin,
marifetlerin ö¤reticisi olan Allah.
vüsuk:
sa¤lam, kuvvetli inanç.
zat:
kifli.
ahval-i berzahiye:
berzah
âleminin hâlleri.
ahval-i uhreviye:
ahiret hâl-
leri.
akl-› befler:
insan akl›.
befler:
insanl›k.
beflerin ukulü:
insan›n akl›.
beyan:
anlatma.
beyanat:
aç›klamalar.
beyanat-› kevniye:
yarat›l›fla
ait aç›klamalar.
çendan:
gerçi.
dâhî:
son derece zeki, anla-
y›fll›, uyan›k.
dalâlet:
iman ve ‹slâmiyetten
ayr›lmak.
fetih:
açma.
hacet:
ihtiyaç, lüzum.
hadsiz:
s›n›rs›z.
hakaik:
hakikatler, do¤rular.
hakaik-› gaybiye:
gizli olan
ve bilinmeyen gerçekler.
hakaik-› ‹lâhiye:
Allah’a ait
olan gerçekler.
hakaik-› kevniye:
yarat›l›fla
ait olan hakikatler.
hilkat-i âlem:
âlemin yarat›l›-
fl›.
hükema:
filozoflar.
ihbarat-› gaybiye:
gayptan
1.
Do¤ru söyledin.
2.
Allah ne mübarek k›lm›fl!
1...,647,648,649,650,651,652,653,654,655,656 658,659,660,661,662,663,664,665,666,667,...1482
Powered by FlippingBook