Tarihçe-i Hayat - page 352

Elcevap:
Evvelâ, ben dahi soranlardan soruyorum:
“Böyle bir cemiyet-i siyasiyenin bizim taraf›m›zdan vücu-
duna dair hangi vesika, hangi emareler var ve para ile
teflkilât yapt›¤›m›za hangi delil, hangi hüccet bulmufllar
ki, bu kadar mus›rrâne soruyorlar?”
Ben, on senedir Isparta vilâyetinde fliddetli tarassut al-
t›nda bulunmuflum. Bir-iki hizmetkâr ve on günde bir-iki
yolcudan baflka adamlar› görmeyen garip, kimsesiz,
dünyadan usanm›fl, siyasetten gayet fliddetle nefret etmifl
ve kuvvetli siyasî muhalif cemiyetlerin ne kadar aksüla-
meller ile zararl› ve akim kald›¤›n› mükerrer müflahedat-
la görmüfl ve kendi kavim ve binler dostlar› içinde, en
mühim f›rsatta, siyasî cemiyet ve cereyanlar› reddetmifl
ve kar›flmam›fl ve iman-› tahkikinin gayet kudsî ve hiçbir
fleyle zedelenmesi caiz olmayan hizmeti bozmak ve a¤-
raz-› siyasî ile çürütmeyi en büyük bir cinayet telâkki ede-
rek, fleytandan kaçar gibi siyasetten kaçan ve on sene-
den beri
1
p
án
°SÉn
«°u
ùdGn
h p
¿É n
£r
«°s
ûdG n
øp
e $Ép
H o
Pƒo
Yn
G
kendine düstur
eden ve hileyi hilesizlikte bulan, asabî ve bilâperva esra-
r›n› fafl eden, on sene koca Isparta vilâyetinin hassas ve
cessas memurlar›na böyle teflkilât sezdirmeyen bu
adamdan, “Böyle bir teflkilât var ve siyasî bir dolab› çe-
viriyorsunuz” diyenlere karfl›, yaln›z ben de¤il, belki Is-
parta vilâyeti ve bütün beni tan›yanlar, belki bütün ehl-i
ak›l ve vicdan, onlar›n iftiralar›n› nefretle karfl›lar ve “Ga-
razkâr plânlar ile onu itham ediyorsunuz” diyecekler.
a¤raz-› siyaset:
siyasî hedefler,
amaçlar, maksatlar.
akim:
neticesiz, sonu yok, baflar›-
s›z.
aksülamel:
tepki, reaksiyon.
asabî:
sinirli, öfkeli.
bilâperva:
korkusuzca, çekinme-
den.
caiz:
yap›lmas›nda sak›nca olma-
yan, yap›ld›¤›nda günah teflkil et-
meyen, yap›lmas› veya yap›lma-
mas› konusunda emir bulunma-
y›p kiflinin kendi iste¤ine b›rak›-
lan.
cemiyet:
topluluk, birlik.
cemiyet-i siyasiye:
siyasî cemi-
yet, siyasî teflkilât, siyasî amaçlar-
la kurulmufl cemiyet, örgüt.
cereyan:
fikir, sanat, siyaset ha-
reketi.
cessas:
merakl›.
cinayet:
bu derecede a¤›r suç.
dair:
belli bir fley hakk›nda olan,
alâkal›, müteallik, ait, ilgili.
delil:
flahit, belge, tan›k.
düstur:
kanun, kaide, kural, pren-
sip, esas.
emare:
alâmet, niflan, eser, ipucu,
belirti, karine.
esrar:
s›rlar, gizlenilen ve bilin-
meyen fleyler, akl›n eremeyece¤i
fleyler.
evvelâ:
birinci olarak, her fleyden
önce, ilk önce.
fafl:
meydana ç›kma, a盤a vur-
ma, dile verme.
f›rsat:
bir ifl için en uygun zaman
ve hâl.
garip:
kimsesiz, zavall›.
gayet:
çok, fazla, son derece.
hassas:
çok çabuk hisseden, hissi
galip olan.
hile:
aldatmaya, kand›rmaya yö-
nelik tertip, düzen, desise.
hizmetkâr:
hizmet yapan kimse,
hizmetçi.
hüccet:
delil, ispat, burhan.
iman-› tahkikî:
tahkikî iman,
imana dair bütün meseleleri in-
celeyip delil ve bürhan ile inan-
ma.
kavim:
millet, aralar›nda dil, âdet,
örf, kültür birli¤i olan insan toplu-
lu¤u.
kudsî:
mukaddes, kutlu, muaz-
zez, aziz.
muhalif:
iktidara ve iktidar gö-
rüfllerine z›t düflüncede bulu-
nan.
mus›rrâne:
israr ve inatla, ›s-
rarl› bir flekilde.
mühim:
önemli, ehemmiyet-
li.
mükerrer:
tekrarlanm›fl, tek-
rar olunmufl, iki veya daha
fazla yap›lm›fl, tekrarl›.
müflahedat:
gözlemler.
nefret:
bir fleyden veya kim-
seden i¤renme, tiksinme, ik-
rah.
redd:
reddetme, geri verme,
geri çevirme, kabul etmeme.
siyaset:
politika.
siyasî:
siyaset gere¤i olan, si-
yasetle ilgili, siyasete ait.
tarassut:
gözetme, gözleme,
gözle takip etme, dikkatle
bakma.
telâkki:
kabul etme, alma.
teflkilât:
bir iflin görülmesi ve
yürütülmesi için meydana
getirilen yap›, kurulufl, örgüt.
vesika:
inan›lacak, dayan›la-
cak, güvenilecek sa¤lam delil,
hüccet, belge.
vilayet:
il.
vücut:
var olma, var olufl, var-
l›k.
1.
fieytandan ve siyasetten Allah’a s›¤›n›r›m.
352 |
BED‹ÜZZAMAN SA‹D NURSÎ
E
SK‹fiEH‹R
H
AYATI
1...,342,343,344,345,346,347,348,349,350,351 353,354,355,356,357,358,359,360,361,362,...1390
Powered by FlippingBook