"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bütün müfterilere…

Abdullah Kut
02 Eylül 2018, Pazar
Hikâye bu ya; eski Arabistan çöllerinde yaşayan bedevilerden biri ünlü olmak istemiş, ancak hiçbir mahareti ve dikkat çekecek bir yeteneği bulunmuyormuş.

Bunun için ne yapabilirim demiş; düşünmüş, sonunda bulmuş (amaç dikkat çekmek değil mi?):

Harem aylarında herkesin Kâbe’ye yöneldiği bir mevsimde, bu şöhret müptelâsı, herkesin gözü önünde Zemzem’e bevl etmiş. Etraftan görenler hemen adamı kovalamış ve bu kişiyi tanımlamak için “zemzeme bevl eden adam” diye tarif etmişler. Adam o kadar meşhur olmuş ki yüzyıllar sonra bu yazı bile ondan bahsediyor.

İsminin önünde bilim insanı olduğunu gösteren unvanlar taşıyan birileri, üstelik sermayeleri “bilimsel bilgi” olması gerekirken, bir kaç ansiklopedik bilgi kırıntısı ile “zemzeme bevl eden adam” rolünü üstlenmişler. Zemzem tadında ve berraklığında yaşamış birine, üstelik hiç delil göstermeden ve etik kuralları hiçe sayarak iftira atanlara ne denilebilir? İftira edilenin lâtif ifadesi ile “ahmağa verilecek cevap sükuttur” tavsiyesine uymak istiyoruz. Ancak, isimlerinin önündeki unvan sebebiyle bu küstahları bir şey sanan iyi niyetlileri de bilgilendirmek bir sorumluluk. Bu yazı asla o küstahlara bir cevap değil, sadece vicdan sahiplerini doğru bilgilendirme mecburiyetinin ürünüdür.

İsimlerini burada zikretmeye tenezzül etmeyeceğimiz bu kişiler, bilimsel bilgi ile yüklü bir açıklama ile iddialarını ispatlamaları gerekirken, “çamur at, tutmasa da izi kalır” dercesine, bazı operasyon gazetelerinde birer provokatör görevi yapmayı yeğlemekteler. Kişilik ve bilgi dağarcığından yoksun olan ve sadece ansiklopedik bilgi kırıntıları ile yola çıkan bu zavallıların, uluslar arası literatürde kendisi ve eserleri hakkında -mübalâğasız söyleyelim- yüzlerce profesör ünvanlı akademisyenden daha fazla yazı yazılan bir Allah dostuna iftira etmekle ne tür bir şeytanî zevk aldıklarını anlamış değiliz.

Bu tür ilim değil zulüm görevlilerinin aldıkları unvanların boş ve kof olduğunu ve söylediklerinin kayda değer bir kıymetinin olmadığını aşağıda anlatmaya çalışacağız. Böylece bunların söylediklerinin, hiç okula gitmemiş birisinin güneş sisteminin işleyişini açıklamasından farksız olduğunu ve önemsememek gerektiğini fark edeceksiniz.

Bunların bir kısmı din bilimcisi veya felsefeci … O zaman biz de felsefecilerin en büyük üstadlarından olan Aristo’nun Nikomakhos’a Etik’te bahsedilen mantıkla cevap verelim.

İyi bir güreşçinin güçlü kasları, iyi bir siyasetçinin güçlü bir belâgati ve ikna yeteneği, iyi bir saat tamircisinin de kusursuz saat çalıştırma becerisinin olması beklenir. O zaman iyi ve yetkin bir bilim insanının da iyi bir bilim insanı olduğunu gösteren nişaneleri olmalıdır. Bunlar günümüzde, bir patent, bir buluş veya tutarlı bir kuram üretmiş olmaları gibi… Meselâ mühendislikte her yenilik bir patentle onurlandırılır. Sosyal bilimlerde yazılan bir yazının değeri belli kriterlerle ölçülür ve ödüllendirilir. Çok önemli tezler ise ders kitaplarına girer ve bilimsel bilgi olarak nesillere okutulur.

Burada fazla teknik konulara girmeden kısaca bir açıklamada bulunmak gerekir. Akademi camiasında, bir bilim adamı, uluslar arası itibar gören bilimsel veri tabalarında, yazdığı yazıların önemine göre karşılık bulur. Yani makalesi veya bilgi kritiği çok değerli bilgi ihtiva ediyor ise kesinlikle akademik dünyada tanınan en saygın endekslerde makale veya başka yayın adı altında yer alır.

Şimdi gelelim asıl meseleye.

Ağustos 2018 ayı itibarıyla Bediüzzaman Said Nursî hakkında yazılmış ve Web of Science (WOS) endeksinde taranan 60 adet makale, kritik, kitap vb. yayın bulunmaktadır.1

Bu yayınların 33 adedi makale, 22’si kitap kritiği, 3’ü bildiri ve 2 adedi kısa yazı şeklindedir. Bu makaleler ve yazılar konularına göre aşağıdaki şekilde dağılmış bulunuyor:

Religion (39)

Asian Studies (13)

Area Studies (8)

Social Sciences Interdisciplinary (5)

Humanities Multidisciplinary (4).

Bu yayınların değerli olduğunu gösteren 51 adet atıf bulunmaktadır.

Yine bu güzel insanla ilgili bir dizi bilimsel doktora tezi yazılmıştır. Bunları da burada zikretmenin gereği bulunmuyor.

Şimdi bir de Bediüzzaman’a iftira edenlere bakalım…

Büyük bilim insanı (!) ve düşünür pozlarındaki bu müfterilerin Web of Science endeksinde hiçbir yayınlarının olmadığını bilmenizi isteriz. Yani Said Nursî hakkında yalan yanlış kalem oynatanların Web of Sicience endeksinde hiçbir makalesi veya yayını bulunmuyor. Bu adamlar, bugün itibarıyla, saygın bazı üniversitelerin kriterlerine göre, profesör, doçent hatta bilim doktoru bile olamazlar.

Şimdi, işte bu adamlar, kalkmışlar, hakkında 60 adet en üst akademik düzeyde makale veya yazı yazılan bir dehayı karalamaya yelteniyorlar. Siz kim ona dil uzatmak kim? Maskaralık ötesi bir şey. Bir erin bir generali eleştirmesi kadar akıldan uzak ve ahmakça.

Soralım bu zatlara: Risaleleri beğenmedin, dine veya felsefeye ne tür katkı yaptın acaba?

Bu ülkeyi böylesine içi boş, kof ve provokatif kişilerden korumak, kanaatimizce bir ülkeyi düşmanlardan korumak kadar kutsal bir görevdir.

Suçlamalara bakar mısınız? Birileri ile irtibatlandırma çabaları. Hz. Ali muhabbeti veya husûmeti ile birileri dalâlete düşmüş ise, Hz. Aliyi mi yargılayacağız? Hıristiyanların en yüksek din adamına mektup yazmanın ve Kur’ân’ı anlatan eser göndemenin neresi yadırganır? Başka bir dinin mensubu ile temas etmek ne zamandan beri İslâm dışı sayılmış? Peygamber (asm), bırak din adamlarına (Hıristiyan veya Yahudi) putperestlere bile mektup göndermedi mi? 

Hiçbir ahlâkî kural tanımadan, doğru bilgiden yoksun, hakaret dolu, aşağılık ifadeler ve söylemlerden bulunan ve yazılar yazan provokatörlerin hepsine sesleniyoruz:

Bediüzzaman’ı beğenmeyebilirsiniz, eleştirebilirsiniz veya aleyhinde açıklamalarda bulunabilirsiniz, ama bunu asgarî ahlâkî ölçülerle yapınız. Hangi niyet ile bu yazıları yazdığınızı bilemiyoruz. Sizin asla sahip olamayacağınız zekâ, takva, cesaret, vatanperverlik ve bir dizi üstün meziyetlere sahip bir Kur’ân âlimine iftira atmaktan vazgeçiniz. Onun, bu ülkenin hamurundaki en bağlayıcı maya olduğunu bilmeyecek kadar idraksiz, anlamayacak kadar zekâdan yoksun, görmeyecek kadar körsünüz. Kamuoyunu yanlış bilgilendirerek bu güzel ülkenin saf beyinlerini zehirlemeye hakkınız yok. Siz hasedinizde kahrolsanız da sağduyu onu hep rahmetle anacaktır. Bu halinizle bilerek veya bilmeyerek şeytanın vazifesini yardım ediyorsunuz. Vazgeçiniz.

O büyük insana ait olan ve herkesin teselli için tekrarladığı “zalimler için yaşasın Cehennem” veciz ifadesine haddimiz olmayarak bir ilâve de biz yapalım: “Müfteriler için de yaşasın Cehennem!”.

Kaynak:

1-http://apps.webofknowledge.com/Search.do?product=WOS&SID=D4p4A2OUwB56xAu5vGO&search_mode=GeneralSearch&prID=31049067-c73f-4a5b-8606-e14544e1c35a

Okunma Sayısı: 3604
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Mehmet Çetin

    2.9.2018 22:27:55

    Sosyal medyada da tavsiye ettiğim bu yazısından dolayı değerli yazarı tebrik ediyorum.

  • ARİF ALTAY

    2.9.2018 14:40:32

    Kaleminize ve elinize sağlık. Teşekkürler.

  • Demokrat

    2.9.2018 10:40:15

    Tebrikler.Camiadan ayrıldıkça Nurcuların güçlendiğini sanan ve Nurlara saldıranları görmezden gelen aymazlara ithaf edelim bu satırları...

  • N.Pehlivan

    2.9.2018 00:23:47

    Allah razı olsun . Tebrikler.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı