Dün sabah siz uyuyordunuz...
Ben çok erkenden yollardaydım.
Karlı dağları aşarak gittim...
Karlı dağları aşarak geldim...
Nereye?
Gaziantep’e.
Hayrola? Gaziantep’te ‘AB Bilgi Büroları Ağı Koordinasyon Toplantısı’ vardı.
Gaziantep’te ‘AB Bilgi Bürosu’ işini, bölgeyi de kapsayacak bir biçimde Gaziantep Ticaret Odası üstlenmiş.
Üye sayısı otuz bine yaklaşmakta olan Oda’nın üç dönemdir başkanlığını yapan tekstilci Mehmet Aslan ‘bu işe on yılımı verdim’ diyor.
AB projesini, Sanayi Odası’nın değil de Ticaret Odası’nın sahiplenmiş olmasını ilginç buldum.
***
Şu anda AB projesinin siyasal bir sahibi ortalıkta gözükmüyor. En buna yatkın duran AK Parti de ‘milliyetçi oy’ avcılığında.
Halbuki son yapılan en taze kamuoyu anketleri AB taraftarlarının oranını yüzde 53 olarak vermekte. Hatta yüzde 53.6...
Hiçbir partinin rüyasında bile göremeyeceği bir oran.
***
Bu oran çok daha da artabilir.
Nasıl? İnsanları bilgilendirerek.
Gaziantep’te bunun kısa bir özetini anlatma imkanı buldum.
***
Temelde en bilinmeyen...
Ya da aradaki ayrımın kaybolduğu konu, AB ile Avrupa arasındaki fark.
AB, Avrupa’yı yeni çağa, bilgi toplumuna taşımak için taze bir zihniyetin örgütü.
Avrupa’yı sanayi döneminden sanayi sonrası döneme AB geçirmekte.
O nedenle de, Avrupa farklı, AB farklı.
Ayrıca da, bizdeki hurafenin aksine AB’nin her üyesiyle yenileşme sürecinden doğan sorunları var. İlk vurguyu buraya yapmak gerekiyor. AB farklı, Avrupa farklı.
***
İkinci en önemli ayrım, AB kurumları...
Geçenlerde AB’ye şiddetli muhalefet eden birisine AB kurumlarını sordum.
Sessizleşiverdi.
AB’yi, AB Komisyonu temsil etmekte.
AB Komisyonu, AB hükümetinin yerini tutmakta.
Biz Komisyon’a kulak vermek yerine, Avrupa’daki ipini koparmış her bezirganı ciddiye alıp AB yerine koymaktayız.
***
Bir üçüncü konu...
AB, her yönetime ‘kendi vatandaşına özen göster’ diyor. Alınan teknik kararların hiçbirinde bunun aksine bir şey bulunamaz.
Bu proje, ‘yönetilenlerin’ daha nitelikli bir yaşam elde etme projesi.
‘Yöneten’ ve ‘yönetilen’ ayrımı olmadan, AB değil, hiçbir konu anlaşılamaz.
Ve yönetilen bir tur daha kazık yer.
***
AB deyince ne akla geliyor?
Kıbrıs... Kürt sorunu... Ermeni meselesi...
Yatağan’dakileri zehirleyerek öldüren zehirlere AB’nin muhalefeti gelmiyor.
Bebeklerin oyuncaklarına AB’nin koyduğu standart gelmiyor.
Kadınların saç boyasındaki kansere yol açan maddenin AB tarafından yasaklanması gelmiyor.
Bilgi edinme yasası gelmiyor.
Malların eşler arasında adil dağılımı gelmiyor.
Töre cinayeti rezaletine ceza indirimi uygulamasının sona erdirilmesi gelmiyor.
Neden? Çünkü burada ‘insan önemli değildir’ propagandası var.
Vatan önemli... Ama vatandaş önemli değil.
***
En azılı AB düşmanına bir sormalı.
‘Uyum yasalarından’ hangisine karşı.
Bunlardan herhangi birinin vatandaşın aleyhine olduğunu iddia edebilir mi?
Demagoji yapmasa da, değişen yasalar üzerinden somut örnek gösterse.
***
AB konusunda cehalet ortalığı kasıp kavuruyor. Teknik konularda saçmalayamazsın.
Ama siyasi hamasette zırvalamanın ölçüsü yok. Mesele olup bitenden halkı haberdar edecek, aydınlatacak bir meşaleyi ateşlemek.
AB süreci vatandaşlara... AB süreci yönetilenlere... Ne getirdi?
Bir beyaz kağıda bunu basitçe yazıp milyonlara dağıtacak bir irade aranıyor.
***
Bu basit reçeteyi uygulayalım...
Bilgiyi halka aktaralım... Bakalım..
Türkiye ve Türkiyeliler neye sahip çıkacak.
Ana dilini kullanmaktan aciz karanlık bir avuç insana mı?
Yoksa... Çağa... Hayata..
Refaha ve özgürlüğe mi?
***
Dürüstçe anlatırsanız...
Bu halk, adaletten, özgürlükten, zenginlikten, ümitten yana çıkar.
Bunu bildikleri için zaten o kadar yalan söylüyorlar.
Star, 20.2.2007
|