Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 15 Mart 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Baskıya da, tahrike de hayır

Türkiye İnsan Hakları Vakfı Başkanı Yavuz Önen, nevruz kutlamalarıyla ilgili tüm tarafların gerilimi arttıracak beyan ve hareketlerden kaçınması gerektiğini söyledi. Nevruzun resmî şekle sokulmasının toplumda kabul görmediğini belirten Önen, Yeni Asya’ya yaptığı değerlendirmede, nevruzun toplumsal ve sosyal gerilimi arttıracak bir şekle dönüşmemesi için her kesimin çaba harcaması gerektiğini bildirdi.

Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Başkanı Yavuz Önen, Nevruz kutlamalarıyla ilgili tüm tarafların gerilimi arttıracak beyan ve hareketlerden kaçınması gerektiğini söyledi.

Yeni Asya’ya konuşan Yavuz Önen, nevruzun toplumsal ve sosyal gerilimi arttıracak bir şekle dönüşmemesi için her kesimin çaba harcaması gerektiğine dikkat çekti. Önen, şunları kaydetti: “Bunlar arasında hükümet de var ilgili bakanlıklar, güvenlik güçleri, istihbarat birimleri, sivil toplum kuruluşları, siyasi partiler de var. Bütün taraflara mesajımız şiddetten kaçınılmasıdır. Hele hele yakın tarihlerde şiddete yönelik eylemlerin gündeme gelmesini kaygıyla karşılıyoruz. Belediye otobüsüne saldırmak, camlarını kırmak, yolcuları indirmek gibi eylemleri doğru bulmuyoruz. Ama Nevruzu bir tehlike, toplumsal bir tehdit halinde sunmaya çalışan resmi yaklaşımın da biraz yumuşaması gerekir. Resmi yaklaşım daha şimdiden ‘bu olmayacak, şu olmayacak’ diye bir takım kısıtlar getiriyor.” Önen, resmi yetkililerin Nevruzun devlet tarafından da kutlanacağı açıklamalarının ne gibi etkileri olduğu şeklindeki soruyu ise şöyle cevaplandırdı:

“Bu açıklamayı her sene yapıyorlar. Resmî bayramlar ne kadar başarılıysa bu da öyle bir şey. Bir işi zorla resmileştirdiniz mi yaşamla buluşmuyor. Önemli olan tabanda kabul görmesi. Sosyal bir dayanağı olmayan resmi kararların hiçbir geçerliliği olmadığına Cumhuriyetin 80 küsür yıllık tarihi çok net olarak göstermiştir.”

GÜL İLE İŞKENCE GÖRÜŞMESİ

Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül ile vakıf tarafından yürütülen BM İşkenceye Karşı Sözleşmenin Seçmeli Protokolü çalışmaları hakkında görüştüklerini de hatırlatan Önen, protokolün onaylanmasının sağlanması ve bağımsız bir ulusal önleme mekanizmasının kurulması çalışmaları hakkında bilgi verdiklerini söyledi.

Önen, görüşmede bilgileri yazılı ve sözlü olarak aktardıklarını belirterek, Gül’e uzman bir kuruluş olarak sürece müdahil olmak, oluşturulacak danışma mekanizmasında yer almak istediklerini, Gül’ün de taleplerini değerlendireceklerini söylediğini aktardı. Yavuz Önen, “Daha önce Dışişlerinden yazılı bilgi istemiştik. Başka ülkelerdeki deneyimler üzerinde çalışmalar yapılıyor diye yanıt verildi. Bu demektir ki süreci tamamlamak üzere hükümetin imzaladığı Seçmeli Protokolü onaylamak üzere bir sonuçla karşı karşıya değiliz. Çalışma aşamasındayız gibi bir yanıt aldık. Danışma mekanizmaları içinde insan hakları kurulunun olmaması yanlış ve eksikliktir” diye konuştu.

Kemal BENEK / ANKARA

15.03.2007


 

Türkiye sesimizi duyursun

Zindandaki milletvekillerinden üçünün, İHH davetiyle Türkiye’ye gelen eşleri Yeni Asya’yı ziyaret etti. Hamas kanadından Dr. Aziz Salim El Duveyk’in eşi Nahira Duveyk, Nasır Abdulcevad’ın eşi Ayşe Abdulcevad, oğlu Usayd ve Filistin Halk Cephesinden Ahmet Saadet’in eşi Ebla Saadet, Türk medyasından ve halkından, seslerinin dünyaya duyurulmasına yardımcı olmalarını istediler. Vekil eşleri “Mekke anlaşması son umudumuzdu, ancak ABD bu anlaşmayı da tanımadı” dediler.

Gazetemizi ziyaret eden İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan Filistinli milletvekilleri eşleri, “Vekiller evlerinden kaçırılarak gözaltına alındı. Bütün yapılanlar uluslar arası hukuka aykırı. Nerede insan hakları?” diye sordu.

İsrail hapishanelerinde tutuklu bulunan Hamas üyesi Filistinli milletvekillerinden Dr. Aziz Salim El Duveyk’in eşi Nahira Duveyk, Nasır Abdulcevat’ın eşi Ayşe Abdulcevat, oğlu Usayd ve Filistin Halk Cephesi’nden Ahmet Saadet’in eşi Ebla Saadet, Filistin’deki durumları aktarmak üzere İHH İnsani Yardım Vakfı’nın davetlisi olarak Türkiye’ye geldi. İstanbul ve Ankara’da bir dizi ziyarette bulunacak heyet, dün gazetemizi de ziyaret ederek, durumları hakkında bilgi verdi.

Şu anda 42 Filistinli milletvekilinin cezaevinde olduğunu hatırlatan Filistinli hanımlar, 13 bin Filistinlinin de yine İsrail cezaevlerinde ‘esir’ tutulduğunu söyledi. Milletvekillerinin tutukluluk hallerinin her altı ayda kanunsuz bir şekilde uzatıldığını aktaran Nahira Duveyk, “Bu vekiller, ‘kaçırılarak’ gözaltına alındı. Bütün yapılanlar uluslar arası hukuka aykırı. Nerede insan hakları?” dedi.

“ÇOCUKLARIMIZA HAYAT

HAKKI TANIMIYORLAR”

Filistin Halk Cephesi’nden Ahmet Saadet’in eşi Ebla Saadet de, “Tabii ki İsrail’in Filistin’e el koyması hukukun sonu demektir. İsrail, Filistin halkının evlerine baskın yaparak giriyor, Filistin halkını tutukluyor. âlemlerin gözü önünde” dedi. İsrail’in güvenlik gerekçesiyle bunları yaptığını söyleyen Saadet, “Güvenliği için her yere el koyuyor. Niçin bunun cezasını Filistin halkı ödüyor? Filistin kurulduğunda İsrail devleti neredeydi? Tüm âlemden Yahudileri topladılar Filistin’in başına. Âlem nerede? Bizim hakkımız da var. Bizim çocuklarımıza hayat hakkı tanımıyorlar” sözleriyle mağduriyetlerini aktardı ve dünyanın buna sessiz kalışına sitem etti.

“SESİMİZİ DUYURUN”

“Türk medyasından, halkından isteğimiz, sesimizi dünyaya duyurması. İsrail medyası Filistin konusuna el koydu, kapattı. Ve dünya insanları Filistin halkını vahşi olarak düşünüyor” diyen Saadet, İsrail tanklarının bir evi yıktığında o evdeki ailenin çölün ortasında kalışının medya tarafından duyurulmadığını ifade etti. “Mekke’deki Hamas-El Fetih görüşmeleri son umudumuzdu. Hamas tüm kitleleri içine topluyordu” diyen Saadet, Amerika’nın bu anlaşmayı dikkate almadığını da kaydetti.

“ACABA DEMOKRASİ ONLARA GÖRE NE?”

Hapisteki Filistin milletvekillerinden Dr. Nasır Abdulcevat’ın oğlu Usayd Seyyid Nasır da, “Babam ilk tutuklandığında ben çok küçüktüm. On iki sene hapishanede kaldı babam. O çıktığında ben 13 yaşında olmuştum. Artık birlikte olacağız diye çok sevinmiştim. Bir buçuk sene dışarıda kaldı babam. O sırada seçimler oldu ve babam da seçimleri kazandı. Sonra Yahudiler geldi, babamı aldı götürdü” sözleriyle yaşadıklarını özetledi.

Babasının sekiz aydır hapishanede olduğunu ifade eden Usayd, “Garibime gidiyor. Babamı niçin alıp götürdüler? Suçu neydi? Bu sorular hep kafamda. Oysa babama yönelik hiçbir töhmet yok. Acaba demokrasi bunların düşüncesine göre ne demek?” diye sordu.

“DERT, TABAĞINA KONUP ÖNÜNE GETİRİLİYOR”

Usayd, İsrail’in demokrasiyi kullanıp babasını ve diğer Filistinli babaları tutukladığını belirterek, “Babası hapiste olan bir çocuk olarak okulda tabii ki başarımız düşük oluyor. Bayram da görmüyoruz hiç” dedi.

“Biz bu hayata alıştık aslında. Dert, tabağına konup önüne getiriliyor. Onu yemeyecek misin?” sözleriyle içindeki burukluğu aktaran Usayd, büyüyünce yüksek mevkilere gelip ülkesine hizmet etmek istediğini ifade etti.

“ÇOCUKLARIMIZ YARI YETİM BÜYÜYOR”

Ebla Saadet de, “Bizim çocuklarımız hiç normal hayat yaşamadılar. Yarı yetim büyütüyor anneler. Bazen eşleri hapse girenleri, ‘En azından hayatta. Şehit olmadı. Dönme umudu var’ diye teselli ediyoruz. Filistin’in özgür bir ülke oluşunu hayal ediyoruz ama şu an İsrail şehirlerin arasını demir parmaklıklarla örmüş durumda. Bir şehirden diğerine gidemiyoruz” diye konuştu.

“SEKİZ YILDIR KUDÜS’Ü GÖRMEDİK”

Nasır Abdulcevat’ın eşi Ayşe Abdulcevat, Ramallah’ta yaşadığını ve yedi sekiz senedir Kudüs’ü göremediğini, geçtiğimiz Ramazan ayında iki saat görme imkânı olduğunu belirtirken, Hamas kanadından Dr. Aziz Salim El Duveyk’in eşi Nahira Duveyk de, “Kudüs’ü geçen sene görebildim ama bu sene göremedim. İsrail şehrin etrafındaki gücünü öyle arttırmış ki kesinlikle yaklaşılmıyor” dedi.

Naciye KAYNAK - Umut YAVUZ / İSTANBUL

15.03.2007


 

Savunma Bakanına andıç sorusu

İHD İstanbul Şubesi, Millî Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e, “Bir sivil bakan olarak; yetki ve denetiminiz altında olan TSK’nın fişleme ve ayrımcılık içeren raporlarına yönelik bir soruşturma yaptınız mı?” diye sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, askerlerin medyayı “Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK) yandaşı” ve “TSK karşıtı” diye sınıflandıran andıçının bir militarist sansür uygulaması olduğunu açıkladı ve Savunma Bakanı Vecdi Gönül’e gönderdiği mektupta “Bir sivil bakan olarak; yetki ve denetimiz altında olan TSK’nin bu tür fişleme ve ayrımcılık içeren raporlama çalışmalarına yönelik bir soruşturma yaptınız mı?” diye sordu.

Beyoğlu’ndaki Galatasaray Postanesi’nde mektubu göndermeden önce bir basın açıklaması yapan Şube Başkanı Hürriyet Şener, “Vergi ödeyen vatandaşların paraları ile finanse edilen bir kurumun, kendi görev ve yetkisi dâhilinde olmadığı halde medya kuruluşlarını TSK yanlısı veya karşıtı olarak fişlemesi basın özgürlüğüne yönelik ciddî bir darbe ve tehdittir” dedi.

Hak savunucuları, yazdıkları mektupta, andıçları basın üzerinde oluşturulmak istenen bir “militarist sansür mekanizması” olarak niteledi ve şöyle açıkladı:

“Bu uygulamayla, toplumda demokratikleşme ve sivilleşme konusunda ısrarla talepte bulunan gazeteciler, basın kuruluşları tehdit ediliyor, fişlenerek dışlanıyor, iş bulamaz, yayın yapamaz hale getirmek isteniyor. Daha açık bir ifadeyle, andıçlama, günümüzün modern ve tehlikeli bir sansür uygulamasıdır.”

İHD İstanbul Şubesi üyeleri, Vecdi Gönül’e “yanıtlarınız sivil demokrasiye olan inancınızı göstermesi açısından önemlidir” diyerek şu soruları sordu:

* İspanya’da subayların darbe iması üzerine görevden alınması ve hakkında dava açılması örneği dururken Genelkurmay Başkanı’nın iç yaşama ilişkin tehditkar açıklamalarına yönelik bugüne kadar ne gibi işlemlerde bulundunuz?

* Devlet memurları basına demeç vermek için amirlerinden sözlü ya da yazılı izin almak zorundadır. TSK’nın herhangi bir yerinde görevli kişiler veya üst düzey komutanlar, açıklama yaparken sizden izin alıyor mu?

* Ve en önemlisi, bu tür çalışmalar sizin bilginiz dahilinde mi yapılıyor? Değilse, bunu öğrendiğinizde seçimle iş başına gelmiş bir sivil bakan olarak ne yaptınız?

/ İSTANBUL

15.03.2007


 

Yayla’nın avukatı: Eleştiri hakaret sayılmaz

Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla hakkında 3 yıla kadar hapis talebiyle dava açılan Prof.Dr. Atilla Yayla’nın avukatı Nalan Erkem, ‘’Prof.Dr. Yayla’nın kişiliği, akademik kariyeri ortadadır. Atatürk’e hakaret gibi bir maksadı asla yoktur. Kemalizme yönelik bir eleştirisi söz konusudur’’ dedi.

Erkem, yaptığı açıklamada, müvekkilinin Atatürk’e hakaret etmesinin mümkün olmadığını söyledi. Prof.Dr. Yayla’nın kişiliğinin, akademik kariyerinin ortada olduğunu ifade eden Erkem, ‘’Atatürk’e hakaret gibi bir maksadı asla yoktur. Kemalizme yönelik bir eleştirisi söz konusudur. Bu da ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmelidir. Gerçeğin yargılama sürecinde ortaya çıkacağına inanıyoruz’’ dedi. Avukat Hüseyin Durdu ise Yayla hakkında dava açılmasını yerinde bulduklarını belirtti. Davayı ‘’müşteki’’ sıfatıyla izleyeceğini belirten Durdu, ‘’Atatürkçü avukatlar, bu davanın peşini bırakmayacaklar. Kendisine Atatürkçüyüm diyen herkesi bu davada bizlere destek olmasını bekliyoruz’’ şeklinde konuştu.

Prof. Dr. Atilla Yayla hakkında suç duyurusunda bulunan avukat Tarcan Ülük de Yayla’nın işlediği suçun, belgelerle sabit olduğunu savundu. Atilla Yayla’nın dış bağlantıları olduğunu iddia eden Ülük, ‘’Davada soruşturmanın bu yönde genişletilmesini talep edeceğiz’’ diye konuştu.

AKP İzmir İl Gençlik Kolları’nın düzenlediği bir panelde yaptığı konuşma sebebiyle Prof.Dr. Atilla Yayla hakkında, Atatürk’e hakaret ettiği iddiasıyla, Asliye Ceza Mahkemesinde dava açılmıştı.

/ İZMİR

15.03.2007


 

Yargıtay: Yüksek hakimlerin cezalarını biz veririz

Yargıtaydan yapılan açıklamada, Yargıtay 7. Ceza Dairesinin verdiği kararın, hakim ve savcılara trafik cezası kesilemeyeceğini öngörmediği bildirildi.

Açıklamada, “Hakimler ve Cumhuriyet savcılara elbette yaptırım uygulanacaktır, ama adlî amiri oldukları merciler tarafından değil, daha üst yargı mercilerince” denildi.

Yargıtay Basın Bürosu’ndan yapılan yazılı açıklamada, bazı gazetelerde, ‘’Yargıtay 7. Ceza Dairesinin verdiği bir karar nedeniyle, hakim ve savcılara trafik cezası kesilemeyeceği’’ yönünde haberlerin yer aldığı hatırlatıldı. Hakimler ve Savcılar Kanunu’nun kişisel suçlarda hakim ve savcılar hakkında hangi usul ile soruşturma ve kovuşturma yapılacağını düzenlediği kaydedilen açıklamada, somut olayda, Yargıtay 7. Ceza Dairesi’nin, bir Cumhuriyet savcısı için düzenlenen ‘’tespit tutanağının’’ ilgili yerdeki Cumhuriyet başsavcılığınca ‘’ceza tutanağı’’ haline getirilemeyeceğine karar verdiği belirtildi. Bunun tamamen teknik bir konu olduğu ifade edilen açıklamada, şöyle denildi:

‘’Haberde aktarıldığı gibi hakim ve savcılara ceza verilemeyeceğine değil, hangi merci tarafından bu işlemin yerine getirileceğine yönelik bir karardır, hukuki bir belirlemedir. Hakimler ve Cumhuriyet savcılara elbette yaptırım uygulanacaktır ama adli amiri oldukları merciler tarafından değil, daha üst yargı mercilerince... Yoksa Anayasa’da yer alan hakim teminatı zedelenir, yargı idarenin etkisi altına girer. Böyle bir duruma sebebiyet vermemek için özel yasalardaki hükümler gereği, cezaları uygulayacak merci değişmektedir. Bu husus temelde vatandaşların yasalar önündeki eşitliğinin ve güvencesinin dayanağıdır. Bu ülkede hiç kimse yasaların üzerinde değildir, ayrıcalıklı hiç değildir.’’

/ ANKARA

15.03.2007


 

34 ülkede Türk şehitliği

Dışişleri Bakanı Abdullah Gül, 34 ülkede Türk şehitliği bulunduğunu bildirdi. Malta’dan Hindistan’a kadar çok geniş ve farklı bir coğrafyada Türk şehitliği bulunduğunu belirten Gül, bunlardan en ilgincinin, Myanmar’daki Türk şehitliği olduğunu, bu ülkede 1500 Türk askerinin yattığını kaydetti.

İsmi ve nerede olduğu pek bilinmeyen Myanmar’ın, Güneydoğu Asya’da Andaman Denizi ve Bengal Körfezi kıyısında bulunduğunu belirten Gül, şöyle devam etti:

‘’Bu az bilinen ülkede 1500 Türk askeri yatıyor. Türklerin buraya gidişi ve kalışı da ilginç. Eski adı Burma olan Myanmar’a, İngiliz sömürgesi olduğu 1915 yılında 12 bin Türk askeri gitti. Yıllar süren esaret dönemi boyunca salgın hastalıklar ve ağır çalışma şartlarından dolayı 1500 asker şehit düştü. Şehitlikte Türkçe olarak ‘Birinci Dünya Savaşı’nda Irak, Suriye, Filistin ve Arabistan cephelerinde Osmanlı ve İngiliz orduları arasındaki çarpışmalar sırasında İngilizlere tutsak düşerek Burma’ya getirilen ve burada vefat eden aziz Türk askerlerinin anısına’ ifadesi yer alıyor.’’

Dünyanın 34 ülkesinde Türk şehitliği bulunduğunu bildiren Gül, bu ülkeleri şöyle sıraladı:

‘’Almanya, Arnavutluk, Avusturya, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Çek Cumhuriyeti, Filistin, Güney Kore, Hindistan, Irak, İngiltere, İran, İsrail, İtalya, Japonya, KKTC, Letonya, Libya, Lübnan, Macaristan, Malta, Mısır, Myanmar, Polonya, Romanya, Rusya, Sırbistan, Suriye, Suudi Arabistan, Ukrayna, Ürdün ve Yunanistan’’

/ ANKARA

15.03.2007


 

Hekimler ‘G(ö)rev’ yaptı

Türk Tabipleri Birliğinin (TTB) aldığı karar gereğince tüm yurt çapında ‘’Beyaz eylemler’’ gerçekleştirildi. TTB düzenlediği ‘’G(ö)revdeyiz’’ eylemi kapsamında iş bırakarak Ankara Numune Hastanesi bahçesinde toplanan sağlık çalışanları, Sağlık Bakanlığına doğru yürüyüşe geçti.

Hükümetin sağlık politikalarını protesto eden sağlık çalışanları, yanlarında getirdikleri pankartları açıp çeşitli sloganlar attılar. Sağlık çalışanları, vatandaşları bilgilendirmek amacıyla broşür de dağıttılar.

Eyleme, Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES), Dev Sağlık-İş ve KESK üyeleri de destek verdi. Vatandaşların bir kısmının sağlık çalışanlarına destek verdiği gözlenirken, bir kısmı da eyleme tepki gösterdi.

Bir vatandaş, 5 aylık ameliyatlı çocuğunu hastaneye getirdiğini, ancak hastane bahçesindeki kalabalık sebebiyle içeriye giremediğini belirterek, ‘’Belki bu çocuk da büyüyünce doktor olacak. Niye hastane bahçesinde eylem yapıyorsunuz? Eyleme destek veriyorum, ama yolun kapanması bizim işimizi aksatıyor’’ dedi. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Yönetim Kurulu Üyesi Orhan Odabaşı, yaptığı açıklamada, eylemlerinin, sağlık politikalarıyla ilgili gündem oluşturduğunu hangi gerekçelerle yapıldığının da vatandaş tarafından algılandığını dile getirdi.

Odabaşı, Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın, eyleme katılanlar hakkında yasal işlem yapılacağına ilişkin açıklamasına yönelik olarak, tüm hukuki sorumluluğun, çağrıyı yapan heyet olarak kendilerine ait olduğunu söyledi. Grup, eylem kapsamında daha sonra Sağlık Bakanlığına doğru yürüyüşe geçti.

Eylem kapsamında İstanbul Okmeydanı Eğitim ve Araştırma Hastanesinde basın açıklaması yapıldı. Hastane bahçesinde toplanan sağlık çalışanları, ‘’sağlık haktır satılamaz’’ ve ‘’herkese eşit ve ücretsiz sağlık’’ şeklinde sloganlar attı. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Şişli Şubesi Başkanı Rabia Tuncer,’’Sağlıkta 4 yıldır uygulanan dönüşüm programı yıkıma neden olmuştur. Amacımız sağlık haklarına sahip çıkmaktır’’ dedi. Rabia Tuncer, ‘’hastanelerde yöneticilerin sağlık çalışanlarını eyleme katılmamaları için tehdit ettiğini’’ savunarak, ‘’Sağlık çalışanları tehdit edilmesine, soruşturma geçirecek olmasına ve tüm baskılara rağmen burada toplandı’’ şeklinde konuştu.

Acil servislerde hizmetlerin aksamadan sürdüğünü ve kötü hava şartları sebebiyle vatandaşların mağdur olmaması için sadece iş yavaşlatıldığını dile getiren Tuncer, vatandaşlardan sağlık çalışanlarına destek vermelerini ve kamu sağlığına sahip çıkmalarını istedi.

/ ANKARA

15.03.2007


 

Başşehir beyaza büründü

Başkent’te sabah saatlerinde başlayan kar yağışı hayatı olumsuz yönde etkilerken, sabah sporunu yapmak için sokağa çıkan vatandaşlar karla karşılaşınca şok oldu.

Başkent’te sabah saatlerinde başlayan kar yağışı şehir merkezinde etkili olmazken, bazı ilçelerde ise etkisini gösterdi. Kar yağışına hazırlıksız yakalanan otomobil sürücüleri trafikte güçlükle ilerleyebildi. Meteoroloji yetkililerinden alınan bilgiye göre, kar yağışının Cumartesi gününe kadar aralıklı olarak devam edecek.

/ ANKARA

15.03.2007


 

Yozgat'ta kar sevinci

Yozgat’ta iki gündür belirli aralıklarla devam eden kar yağışı dün de etkisini gösterdi. Kar yağışı, mevsim normallerinin üzerinde seyreden hava koşulları yüzünden çiçek açma noktasına gelen ağaçlara don vurmasından korkan çiftçileri sevindirdi.

Şehir merkezinde hafif yağan kar, belediye tarafından park ve bahçelere dikilen menekşelerin donmasına neden oldu. Kar yağışına en çok çiftçiler sevindi. Yozgat Ziraat Odası Başkanı İsmail Açıkgöz, hava sıcaklığının mevsim normallerinin üzerinde seyretmesi sebebiyle meyve ağaçlarının çiçek açma noktasına geldiğini belirterek, “Yağan bu kar ağaçların çiçek açmasını biraz olsun uzatacak ve ileride don vurma olayını engelleyecektir” dedi.

/ YOZGAT

15.03.2007


 

Kar yağdı, ev çöktü

Muş’ta merkeze bağlı Donatım köyünde, kar yağışının etkisiyle bir ev çöktü, 2 evde hasar meydana geldi.

Muş Valisi İbrahim Özçimen, Donatım köyünde, gazetecilere yaptığı açıklamada, Sadrettin Vural’a ait toprak damlı evin kar yağışından etkilenerek tamamen çöktüğünü, 2 evin duvarlarında ise çatlaklar oluştuğunu söyledi. Vural ailesinin, ev çökmeden önce dışarıda bulunduğunu, bu sebeple göçük altında kimsenin kalmadığını belirten Özçimen, şunları kaydetti: ’’Yıkılan evde can kaybının olmaması sevindirici. Evi çöken ve duvarlarında çatlaklar oluşan 3 aile, geçici olarak komşularının yanına yerleştirildi. Ailelere kiralık ev bulunursa biz kiralarını karşılayacağız.’’ Kırsal kesimdeki evlerin birçoğunun toprak damlı olduğuna işaret eden Özçimen, ‘’Bir deprem olursa bu evlerin çoğu büyük ölçüde yıkılır’’ dedi.

/ MUŞ

15.03.2007


 

‘Polis, AB’ye uyum için tüm gücüyle çalışıyor’

Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tokgöz, emniyet teşkilâtının, AB uyum sürecinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek için tüm gücüyle çalıştığını söyledi.

Türkiye’nin AB mevzuatına uyumu çerçevesinde Emniyet Genel Müdürlüğü ile Alman polisi arasında başlatılan ‘’Kara paranın Aklanması, Suçun Mali Kaynakları ve Terörizmin Finansmanıyla Mücadelenin Güçlendirilmesi’’ adlı eşleşme projesi tamamlandı. AB tarafından fonlanan projenin tamamlanması nedeniyle Emniyet Genel Müdürlüğünde kapanış töreni düzenledi.

Proje lideri ve Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Mehmet Tokgöz, törende yaptığı konuşmada, emniyet teşkilatının, AB uyum sürecinde üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmek için tüm gücüyle çalıştığını, dinamik ve çağdaş bir teşkilat yapısı ve yönetimiyle daha etkin hizmet vermek üzere kendini sürekli yenilediğini ifade etti.

Adalet, özgürlük ve güvenlik başlığı altındaki müktesebatla ilgili çalışmaların üzerinde titizlikle durulduğunu anlatan Tokgöz, kara paranın aklanması, suçun mali kaynakları ve terörizmin finansmanıyla mücadelenin büyük önem taşıdığını vurguladı. Almanya Baden Württemberg Eyaleti Kriminal Polis Müfettişi Dieter Schneider, milli sınırları aşan suçlarla mücadelede etkin sonucun, ortak soruşturma yapılmasıyla alınabileceğini bildirdi. Ortak mücadele sayesinde suçların can damarlarının kesilebileceğini vurgulayan Schneider, başarıya ulaşmak için uluslararası güvenlik ortaklıkları oluşturmak gerektiğini ifade etti.

Avrupa Komisyonu Türkiye delegasyonu Michael Voegele ise organize suçların sistemdeki zayıflıktan yararlandığını, AB’nin genişlemesinin de bu alandaki riski artırdığını söyledi. Birliğe üye olacak ülkelerin organize suçlarla yakından ilgilenmesi gerektiğine işaret eden Voegele, Türkiye’nin AB müktesebatına uyum konusunda büyük adımlar attığını ancak uygulama kapasitesinin de artırılması gerektiğini kaydetti.

/ ANKARA

15.03.2007


 

Gurbetçi oy hakkı istiyor

Almanya Türkiye Kökenli Vatandaşlar Konseyi Sözcüsü Rıdvan Çakır, yurt dışındaki Türk vatandaşlarının, hiç olmazsa bir sonraki seçimde bulundukları yerde oy kullanabilmelerinin sağlanmasını istediklerini söyledi.

Almanya Türkiye Kökenli Vatandaşlar Konseyi temsilcileri, yurt dışındaki Türk vatandaşlarına bulundukları yerde oy kullanma imkânı sağlanması konusunda yürüttükleri temaslar hakkında bilgi vermek üzere İlci Residence Hotel’de basın toplantısı düzenlediler.

Çakır, heyet adına yaptığı açıklamada, Türkiye’de siyasi partiler, meslek örgütleri ve sendikalar ile yaptıkları bir dizi görüşmede, bu konudaki taleplerini gündeme getirdiklerini anlattı. Sınır kapılarında oy kullanan Türk vatandaşı sayısının, 100-120 bin ile sınırlı olduğuna işaret eden Çakır, oysa oy kullanabilecek kişi sayısının 1,5-2 milyonu bulduğuna işaret etti. Çakır, bulunulan yerde oy kullanma imkanının sağlanmasıyla yurt dışındaki Türklerin oy kullanımının artacağını, bunun da siyasetçilerin yurt dışındaki Türklerin sorunlarına daha fazla önem vermelerini gündeme getireceğini belirtti. Çakır, ‘’Hiç olmazsa bir sonraki seçimde yurt dışındaki vatandaşlarımızın bulundukları yerlerde bu hakkı kullanmasını istiyoruz’’ diye konuştu.

/ ANKARA

15.03.2007


 

Bakan Özak’tan sitem

Bayındırlık ve İskan Bakanı Faruk Nafiz Özak, “Trabzon Ekonomisinin Gelişmesi, Mevcut Sorunların ve Çözüm Önerilerinin Tespiti Değerlendirme Toplantısı”na CHP Trabzon milletvekillerinin katılmamasına sitem etti.

Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası’nda (TTSO) düzenlenen toplantıda Trabzon’un hizmetinde olduklarını dile getiren Bakan Özak, hiçbir zaman şekilci olmadıklarını belirtti.

CHP Trabzon milletvekilleri, il başkanı ve belediye başkanının toplantıda hazır bulunmaları gerektiğini ifade eden Bakan Özak, “CHP Milletvekillerimiz ve İl Başkanı toplantıya gelmedi. Eğer bizim burada yönetimimizle ilgili bir sorunsa kenara çekiliriz. Biz şekilci değiliz. Arkadaşlar gelsin, katkıda bulunsun. Eğer öyle bir şey varsa ben üzülürüm” diye konuştu.

Kahraman ALPAK / TRABZON

15.03.2007


 

TBMM heyeti, Nick Burns ile görüştü

ABD Temsilciler Meclisine sunulan Ermeni tasarısı konusunda Türk tarafının görüşünü anlatmak üzere Washington’da bulunan TBMM heyeti, ABD Dışişleri Bakanlığının üç numaralı ismi, Bakan Yardımcısı Nick Burns ile görüştü.

Burns, yaklaşık 90 dakika süren toplantıda, Başkan George W. Bush yönetiminin, Ermeni tasarısının geçmemesi için elinden gelen çabayı göstereceğini dile getirdi.

Burns’ün, terör örgütü PKK’ya karşı mücadelede de adım atılacağını ilettiği belirtildi. Kıbrıs konusunda da Burns’ün, BM’nin yeni Genel Sekreteri Ban Ki-Mun’un göreve başlamasının ardından, ABD’nin, müzakerelerin canlandırılmasını destekleyeceğini dile getirdiği kaydedildi.

TBMM heyetinde AKP İstanbul milletvekili Egemen Bağış, Kırıkkale milletvekili Vahit Erdem ve Ankara milletvekili Reha Denemeç ile CHP İstanbul milletvekilleri Bihlun Tamaylıgil ve Ersin Arıoğlu yer alıyor.

/ WASHINGTON

15.03.2007


 

ANAVATAN’ın sandelye sayısı 20’ye düştü

Anavatan Partisi İstanbul Milletvekili Göksal Küçükali, partisinden istifa etti.

Küçükali, TBMM Başkanlığına gönderdiği istifa dilekçesinde, ‘’Önümüzdeki günlerde memleketimizi ağır şartlarda zor ve problemli günler beklemektedir. Yapılacak cumhurbaşkanı seçiminde halkın milletvekili olarak, hür irademle oyumu kullanabilmek için Anavatan Partisi’nden istifa ediyorum’’ görüşüne yer verdi.

Küçükali’nin istifasıyla Anavatan Partisi’nin TBMM’deki sandalye sayısı 20’ye düştü. Anavatan, milletvekili sayısının 20’nin altına düşmesi halinde, TBMM’de grup kurma için gerekli sayıyı kaybetmiş olacak. TBMM’deki son sandalye dağılımı şöyle:

AKP: 354, CHP: 153, ANAVATAN: 20, DYP: 4, SHP: 1, HYP: 1, GP: 1, Bağımsız : 10, Boş: 6

/ ANKARA

15.03.2007


 

Hekimlerin çoğu devlette

Trabzon Tabipler Odası Başkanı Aydın Aydın 14 Mart Tıp Bayramı dolayısıyla yaptığı açıklamada hekimlerin sıkıntılarına ve sağlık sektöründeki sıkıntılara dikkat çekti.

Doktorların mesleki eğitimini 32 yaşında yarıladığını ifade eden Aydın, “Maddî ve manevî olarak hekimler çok çalışıyorlar. 65 yaşında emekli olan bir hekim 2 asgari ücret tutarında maaş alabiliyor” dedi. Adın, bugün hekimlerin yüzde 60’ının devlet hastanelerinde yüzde 23’ünün üniversite hastanelerinde yüzde 17’lik kısmında özel hastanelerde çalıştığını söyledi. “Trabzon civar illerden hasta göçü aldığı, gibi hasta göçüde veriyor” diyen Aydın, şunları kaydetti: “Türkiye artık tıbbi malzemelerini ve ilaçları kendisi üretmesi gerekiyor. Potansiyelimiz ve insan gücümüzün var olduğuna inanıyorum .Bu konuya özellikle kafa yorulması gerekiyor.”

Kahraman ALPAK / TRABZON

15.03.2007


 

‘Eğitim özgürlüğü istiyoruz’

Demokrat Hanımlar Derneği Konya Şubesinin basın toplantısı büyük ilgi gördü. Demokrat Hanımlar Derneği Konya Şube Başkanı Şule Daniyar düzenlediği basın toplantısında başörtüsü şiddetinin görmezden gelindiğini belirterek, yetkilileri bu konuda duyarlı olmaya çağırdı.

Kadınlar Gününde açıklama yapan birçok sivil toplum kuruluşunun kadınların sorunlarını töre cinayetleri ve kadına şiddet olarak ön plana çıkardığını vurgulayan derneğin basın sözcüsü Av. Nurcan Seydanoğlu ise, “Töre cinayetleri ve azami şiddete karşıyız fakat daha ağır bir şiddet olan genç kızlarımız ve kadınlarımızın psikolojisini bozan başörtüsü yasağı zulmünün görmezden gelinmesini hayretle karşılıyoruz. Başörtüsü yasağı üzerinde siyaset yapan partilileri tüm devlet ve hükümet yetkililerini bu konuyu acilen gündemlerine alıp çözüm üretmelerini istiyoruz. Bir yandan ‘Hayi kızlar okula!’ deyip, diğer yandan kamusal alan saçmalığıyla üniversite ve çalışma hayatında yasaklar tenakuzunu hayretle izliyoruz. Biz Demokrat Hanımlar olarak adil bir eğitim özgürlüğü istiyoruz” diye konuştu.

Toplantıda soruları cevaplayan dernek Başkanı Şule Daniyar,“Başörtüsü sorunu demokrasiye ters düştüğü için derneğimizin ismini ‘Demokrat Hanımlar Derneği’ olarak belirledik” dedi. Amaçlarının sadece başörtüsü yasağına karşı mücadele değil, başörtüsü yasağı başta olmak üzere kadına yapılan her türlü şiddet, aşağılamaya karşı mücadele olduğunu belirtti.

Banu GÖK / KONYA

15.03.2007


 

2050’de dünya nüfusu 9 milyarı aşacak

Birleşmiş Milletlerin (BM) yayımladığı rapora göre 2050 yılında dünya nüfusu 9 milyarı aşacak.

BM Ekonomi ve Sosyal İşler Dairesi’nin (DESA) 2006 istatistiklerine dayanarak yayımladığı rapor, önümüzdeki 43 yılda dünya nüfusunun 2,5 milyar artarak, 6,7 milyardan 9,2 milyara ulaşabileceğini ortaya koydu.

Raporda, 1950’deki dünya nüfusu kadarlık bu artışın özellikle en az gelişmiş ülkelerde görüleceği, 5,4 milyar kişinin yaşadığı bu ülkelerin nüfusunun 2050’de 7,9 milyara çıkmasının beklendiği belirtildi.

Zengin ülkelerin nüfusunun değişmeyerek 1,2 milyar civarında kalacağının ifade edildiği raporda, yoksul ülkelerden yılda ortalama 2,3 milyon kişinin göç etmemesi halinde bu ülkelerin nüfusunun azalabileceği de vurguladı.

Raporda, doğurganlığın azalması ve hayat süresinin uzaması gibi etkenler sebebiyle daha fazla ülkede yaşlıların sayısının artabileceğine de dikkat çekildi.

15.03.2007


 

Denizlerdeki balık nesli tehlikede

Çanakkale ve yöresinde gırgır tekneleri ile balık avına çıkan balıkçılar, yasaklara uyulmasını istiyor.

Çanakkale Boğazı’nın belirli bölgelerine attıkları ağlara takılan tonlanca balığı önce teknelerine alan, ardından da bunları kasalara koyarak gümrük iskelesine getiren balıkçılar, denizlerdeki balık neslinin yavaş yavaş yok olmaya başladığını belirterek, bu konuda önlem alınmasını istediler. Herkesin av yasağı olan dönemlerde kurallara uymasını da isteyen balıkçılar, kurallara uyulması halinde denizlerdeki balık neslinin korunacağını söylediler.

/ ÇANAKKALE

15.03.2007


 

120 yaşında gençlere taş çıkarıyor

Muğla’nın Ula ilçesine bağlı Çörüş köyünde yaşayan 120 yaşındaki Ayşe Şahyılmaz, dinçliği ve hafızasıyla görenleri şaşkına çeviriyor.

Torununun torununun torununu gören Ayşe Şahyılmaz’ın en büyük gelini 82, en büyük torunu ise 62 yaşında. İstiklâl Savaşı’nı ve cumhuriyetin kuruluşunu gören Ayşe nine, Kurtuluş Savaşı’nda 3 kardeşini şehit verdiğini anlattı. 120 yıllık hayatı boyunca bütün yaşadıklarını hatırladığını söyleyen Ayşe nine, 5 çocuk, 120 toruna sahip.

15.03.2007


 

Alanya’ya ‘ideal’ cezaevi

Antalya’nın Alanya ilçesinde, yapımına 3 yıl önce başlanan (L) tipi cezaevi, bugün açılacak. Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan’dan alınan bilgiye göre, Mahmutlar beldesinde, 260 bin metre kare alan üzerine yapılan ve 85 bin metre kare kapalı alana sahip cezaevi, yüksek güvenliği, sosyal imkanları ve fiziki şartlarının üst düzeyde olmasıyla dikkati çekiyor.

Yapımı 20 milyon YTL’yi bulan ve bugünkü maliyetinin 40 milyon YTL olduğu belirtilen cezaevi ve çevresi, 400 kamerayla 24 saat gözetlenecek. Dokunulduğu anda alarm çalan sensörlü tellerle çevrili cezaevinin etrafında ayrıca 5,5 metre yüksekliğinde ve 720 metre uzunluğunda ihata duvarı bulunuyor. Cezaevine giren tüm görevli, ziyaretçi ve avukatların da göz retinaları okutuluyor. Mahkumlar, sadece koğuşlarında kameralarla izlenmiyor.

Cezaevindeki koğuş sistemi ise 7’şer kişilik modüllerden oluşuyor. Toplam 67 modülün bulunduğu cezaevinde 469 koğuş yer alıyor. Bazıları 3 kişilik olan koğuşlarda toplam 497 mahkum barınabilecek. Alanya Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan, yaptığı açıklamada, ‘’Tüm insani koşullara haiz cezaevini ‘lüks’ değil, ‘ideal’ olarak değerlendirmemiz gerekiyor. Suç işleyen insanları, insanca yaşama ortamlarında barındırmaz ve onları eğitmez, bire bir ilişkilerle onların iç dünyasını çözemezseniz, buradan çıkanlar yine geri gelirler” dedi.

Daha sonra, mahkumların, düzenlenecek eğitim programlarına alınacağını belirten Yeldan, mahkumların hem daha sosyal hale gelmelerinin hem de meslek sahibi olmalarının amaçlandığını dile getirdi.

/ ALANYA

15.03.2007


 

Hava değişimine dikkat

Hava sıcaklıklarının ani değişmesinin ağır gribal ve üst solunum yolu enfeksiyonlarına sebep olacağını belirten Bursa İl Sağlık Müdürü Dr. Serhat Yamalı, yaklaşan bahar aylarıyla birlikte halsizlik, yorgunluk, eklem ağrıları ve aşırı uyku isteğine karşı uyardı.

Dr. Serhat Yamalı, hava sıcaklıklarının mevsim normallerinin dışında seyretmesiyle gün içinde anlık sıcaklık farkının yaşandığını ifade ederek, “Bu sahte sıcaklara güvenilmesin. İçinde bulunduğumuz mevsim gereği sıcaklıkların düşük olması gerekiyor. Fakat son zamanlarda gün içerisinde hem yazı hem de kışı bir arada yaşayabiliyoruz. Vatandaşlarımız, özellikle dışarı çıkarken mevsim şartlarında giyinmeye ve beslenmelerine dikkat etsin” dedi.

Bunun yanı sıra bahar aylarının yaklaşmasıyla birlikte soğuk havadan sıcak havaya geçişin hissedilir bir şekilde yaşanan bir durum doğuracağına dikkat çeken Dr. Yamalı şunları söyledi: “Baharla birlikte havadaki elektriğin artması ve negatif iyonların insan bedenini olumsuz etkilemesiyle birlikte, yaşanabilecek metabolizma değişikliklerine bağlı olarak yorgunluk, halsizlik, eklem ağrıları ve aşırı uyku isteği yaşanabilir. Önlem alınmadığı taktirde de bahar yorgunluğu kronikleşen bir seyir izler ve değişik rahatsızlıklara sebebiyet verebilir. Bu dönemlerde basit ve zamanında alınan önlemlerle kendinizi bahar yorgunluğundan kurtarabilirsiniz. Bunun için bol bol sebze ve meyve tüketmeli, bol miktarda su içilmeli, açık havada yürümeli ve düzenli bir uyku alışkanlığı edinilmeli.”

15.03.2007


 

Dünya sanal, bağımlılık gerçek

İnternet bağımlılığının, sosyal yönden oluşturduğu olumsuzluklar sonucu bireyin toplumdan yalıtılması, yalnızlık hissi ve depresyona varan sonuçlara sebep olduğu bildirildi.

Kocaeli Milli Eğitim Müdürü Hayrettin Gürsoy, internette gereğinden fazla zaman geçirmenin, insanın ruh sağlığını bozduğunu ve “internet bağımlılığı” meydana getirdiğini söyledi.

Yapılan araştırmalarda “internet bağımlılığı”nın yalnızlık hissi ve depresyona, toplum, yakın akraba ve arkadaş ilişkilerinde zayıflamaya sebep olduğunun belirlendiğini dile getiren Gürsoy, aileleri, söz konusu bağımlılığa karşı uyararak “Çocuğunuz her gün internete bağlanıyor, bağlıyken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyor, sorulduğunda inkar ediyor ya da yalan söylüyorsa internet bağımlısıdır” dedi.

“İnternet bağımlılığı”nın başka etkileri de bulunduğunu, bilgisayar başında uzun süre zaman geçiren çocuğun suçluluk duygusu ile büyük bir zevk alma arasında gidip gelebileceğini ifade eden Gürsoy, bağımlılığın diğer belirtilerini şöyle sıraladı:

“Herkese mail adresi, ICQ numarası, sohbet odası adları vermek veya dağıtmaya çalışmak, internet dışı uğraşlarda ilginin kaybolması, bilgisayardan uzak kalındığında sinirlilik hallerinin gözlenmesi, e-postalara bakmak için aşırı istek duymak, sosyal faaliyetlerde azalma, dostları tarafından anlaşılmama duygusu, spor faaliyetlerinden uzaklaşma ve kondisyon kaybı.” Yetişkinlerin de “internet bağımlısı” olabileceğine işaret eden Gürsoy, buna ilişkin belirtiler hakkında ise şu bilgileri verdi:

“İş verimliğinin düşmesi, sürekli uykusuz kalma ve yorgunluk, alışverişin internet üzerinden yapılması, aile fertlerine yeterli zaman ayıramama nedeniyle aile bağlarının zayıflaması, günlük yaşamdaki diğer iş ve kişilerin çevirim içi yaşama engel olduğu düşüncesi, bilgisayar kullanımı nedeniyle eşler arasında anlaşmazlık çıkması, insanlarla internet üzerinden konuşmayı yüz yüze konuşmaktan daha kolay bulmak.”

Gürsoy, şunları kaydetti:

“Kent yaşamı sosyal bağlantıların azalmasıyla kendini göstermektedir ve bu ortamda sosyal bağlar kolaylıkla kurulamamaktadır. Ancak yapılan araştırmalarda, insanların sosyal bağlantılarını internet üzerinden kurmaya çalışmaları, yabancılarla kolaylıkla iletişim içinde bulunmaları, sınır tanımadan özgürce düşüncelerini, duygularını ifade edebilmeleri, bazı yönlerini abartarak göstermeleri, internet üzerindeki paylaşma ortamlarında diğerlerini gözetleme fırsatının olması bağımlılık nedenleri olarak gösterilmiştir. İnternette istenilen her alanda bütün bilgilere, kişilere, oyunlara sınır ve yasak tanımadan kolay ulaşabilmek sosyalleşme ihtiyacında interneti çekici kılan unsurlardan birkaçıdır.”

/ KOCAELİ

15.03.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004