Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 03 Temmuz 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Kültür-Sanat

 

Ruhun teneffüs vakti

Seçim kargaşası, siyaset, güncel olaylar, patlayan bombalar, terör, ekonomi, dış gelişmeler derken, geniş dairedeki problemler ruhumuzu sıkıyor. Şöyle bir durup kendimize bakmak, hayatımızı sorgulamak, kâinatı seyredip, tefekkür etmek, ailemizin, o dar, ama bizim için geniş dairemizin içine dalarak, çevremizdeki insanların sorunlarını dinlemek… Bunları yapmayalı, bunlara vakit ayırmayalı ne kadar zaman oldu? Dar dairemizde, nefes alma vakti gelmedi mi?

Aylık gençlik dergisi Genç Yaklaşım, bütün bu düşüncelerle, bu sayısını, “Ruhun da teneffüse ihtiyacı var” konusuna ayırmış.

Medyadan ve çevremizden yayılan bilgi kirliliğinden kurtulmanın yollarını ararken, fıtratımıza kulak kabartan dergi, namazın ruhun teneffüsündeki yerini unutmadan, sosyal çalkantıların ruhumuza etkisi üzerinde duruyor. Zevklerin ve hazzın peşinden koşmanın bize ne getirdiğini ve bizden götürdüğünü anlamaya çalışıyor.

Dr. Salih Özaytürk, elinize bir diken battığında oraya uyuşturucu sürmek yerine dikeni çıkarttığımız gibi, ruhumuza diken battığında da onu çıkarmamızı öneriyor. Problem neyse üstüne gidin, diyor.

Aykut Tanrıkulu, ruhun imansız bir vasata tahammülünün ne kadar kısa bir anla sınırlı olduğunu anlatıyor, “Hayatın hayatı” yazısında.

“Ruhunuzu nasıl dinlendiriyorsunuz?” Bu soruyu gençlere sormuş Genç Yaklaşım: Namaza sığınanlar olduğu gibi, duâyla huzur bulanlar da, müzikle rahatladığını söyleyenler de olmuş.

Mustafa Gökmen, son zamanlarda önemi daha da artan bir nimetin, suyun tasarruflu kullanımı için pratik bilgiler veriyor.

Latif Salihoğlu, demokrasi tarihimizi ve Demokrat Misyon’un bu tarih içindeki yerini, akıcı bir üslûpla aktarıyor.

Umut Yavuz, “Herkes kendi dünyasının kâşifidir” diyor ve hepimizi bir nev'î kâşif olmaya dâvet ediyor.

Özkan Can, İmam Hatipli bir kızın hüzünlü öyküsünü anlatıyor.

03.07.2007


 

Türk oyaları Japonya’da tanıtılıyor

Tatil için belirli aralıklarla Türkiye’ye gelen japon Mizue İmai, ülkesinde Türk oyalarının yer aldığı bir kitap yayımladı. Tatil için beş yıl önce bir arkadaşının tavsiyesiyle Türkiye’ye gelen Japon Mizue İmai, çok beğendiği Türk el işlemelerini toplamaya başladı. Halı, kilim başta olmak üzere Türklere özgü çeşitli el sanatlarını incelemeye başlayan İmai, büyük ilgisini çeken oyalar konusunda da araştırma yapmaya başladı.

‘’Türk kadınlarının büyük titizlikle, sabırla ve özenle yaptıkları oyalar, çok ilgimi çekti’’ diyen İmai, Antalya, İzmir, Aydın, Bursa başta olmak üzere Türkiye’nin birçok kentinden eski ve yeni oyaları topladığını ve büyük bir koleksiyon oluşturduğunu anlattı. Şu ana kadar 500’e yakın oya topladığını ve bu sırada oya yapmayı öğrendiğini kaydeden İmai, ülkesine döndüğünde sergi açtığını ve Japonlara oya yapmayı öğretmeye başladığını söyledi.

/ ANTALYA

03.07.2007


 

Kültür mirasına yeni ilâveler

Avustralya’nın Sydney şehrindeki Opera Binası ve Hindistan’daki Kızıl Kale, Unesco’nun dünya kültür mirası listesine eklediği yeni eserler arasında yer alıyor. UNESCO, Japonya’da bir gümüş madenini ve Türkmenistan’da bulunan antik bir hisarı da dünyanın kültür hazineleri arasına kattı.

Irak’ın Samarra şehrindeki arkeolojik kalıntılar kayda geçirildikten sonra derhal tehlike altında ilân edildi.

UNESCO, Polonya topraklarında yer alan Auschwitz Toplama Kampı’nın adının değiştirilmesi talebini onayladı.

Toplama kampının ne inşasında ne de işletilmesinde yer aldığının açıkça belirtilmesini isteyen Polonya’nın talebi üzerine, kamp bundan böyle Auschwitz-Birkenau Alman Nazi Toplama Kampı olarak kayıtlara geçecek.

UNESCO, 1973 yılında inşaatı tamamlandığından beri Sydney şehriyle özdeşleşen Opera Binası’nı “kapılarını bütün topluma açan san'atsal açıdan muazzam bir anıt” diye nitelendiriyor.

UNESCO, Hindistan’da 1648 yılından beri ayakta duran Kızıl Kale’yi “Hint tarihini Moğolların döneminden 20’inci yüzyılın yarısında kazanılan bağımsızlığa değin yansıtan” dünya kültür mirasına ait bir mimari eser olarak değerlendiriyor. UNESCO’nun listesine giren Japonya’daki Ivami Ginzan gümüş madeni 16’ıncı yüzyıldan kalma.

Türkmenistan’ın Nisa hisarlarında yer alan antik şehir kalıntıları M.Ö. 3’üncü yüzyıldan M.S. 3’üncü yüzyıla uzanan bir dönemi kapsıyor.

Irak’ın Şiiler için kutsal şehirlerinden Samarra, Dicle Nehri boyunca yer alan ihtişamlı kalıntılara ve 9’uncu yüzyıldan kalma bir camiye sahip. Samarra’daki kutsal mekânların saldırılara hedef olması UNESCO’da büyük kaygı uyandırıyor. UNESCO yetkilileri Yeni Zelanda’daki konferansta bir hafta süresince 39 ülkenin dünya kültür mirasına dahil edilmesi gerektiğini düşündüğü eserlerini değerlendirdi.

1972 yılından bu yana Afganistan’dan Zimbabve’ye dünyanın dört bir köşesini inceleyen UNESCO’nun dünya kültür mirasına ait gördüğü 830’u aşkın eser var.

03.07.2007


 

Topuk Yayla Şenliği yapıldı

Düzce ili Kaynaşlı ilçesi Bıçkı yanı Köyü Geleneksel Topuk Yaylası 9. Uluslararası Şenlikleri yapıldı. Yerel sanatçı Erkan Çakır, Karadeniz Müziği Sanatçıları Meryem Akyüz ile Mehmet Akyıldız da konser verdi.

Şenlik sırasında konuşma yapan Kaynaşlı Kaymakamı Hamza Erkal, şenliğe gösterilen yoğun ilgiden memnun olduğunu söyleyerek, tabiatın korunması ve temiz tutulması hususunda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Bıçkıyanı Köyü Muhtarı Osman Gümüş ise, artık geleneksel hale gelen şenliğe gösterilen ilgiden dolayı çok mutlu olduğunu belirterek, gelecek yılarda yapılacak şenliklerde organizasyonu daha da geliştireceklerini, tuvalet ve yol sorunlarına da çözüm bulacaklarını söyledi.

Düzce ve çevre illerden gelerek şenliğe katılan binlerce vatandaştan bir kısmı mangal ve piknik yaparken, zaman zaman sahne alan sanatçıların söylediği şarkılar eşliğinde halay çektiler.

/ DÜZCE

03.07.2007


 

Vakıflar hayatın bir parçası

Dokuz Eylül Hukuk Araştırmaları, Bilim, Eğitim ve Kültür Derneği, İzmir Barosu, İzmir İl Dernekler Müdürlüğü ve İzmir Vakıflar Bölge Müdürlüğü tarafından ‘’1. Dernekler ve Vakıflar Hukuku’’ sempozyumu düzenlendi.

Sempozyumun amacının dernekler ve vakıflar ile ilgili hukuki konulara bir parça aydınlık getirmek olduğunu belirten Dokuz Eylül Hukuk Araştırmaları, Bilim, Eğitim ve Kültür Derneği Başkanı Doç. Dr. Demet Özdamar, şunları söyledi: ‘’Hem özel hukuk, hem de kamu hukuku yönü bulunan ve çok sayıda, karmaşık hukuk kuralları ile düzenlenmiş bulunan, dernekler ve vakıflar ile ilgili hukuki konulara bir parça aydınlık getirmek amacıyla bu sempozyumu düzenledik.’’ Dokuz Eylül Üniversitesi Medeni Hukuk Anabilim Dalı Başkanı Şeref Ertaş ise insanların güçlerini bir araya getirerek oluşturdukları tüzel kişiliklerin insan ömründen uzun süren toplumsal dayanışma enstrümanları olduğunu ifade ederek, Sümerler’den beri en eski toplumlar da bile vakıf ve derneklerin var olduğunu söyledi.

Dernekler ve vakıfların toplum hayatının ayrılmaz parçaları olduğuna dikkati çeken Ertaş, derneklerin alanının siyasi fikir dışında kalan düşüncelerin yayılması için kurulduğunu kaydetti.

/ İZMİR

03.07.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri
Kadın ve Aile Dergisi Çocuk Dergisi Gençlik Dergisi Fikir Dergisi
Ana Sayfa | Dünya | Haberler | Görüş | Lahika | Basından Seçmeler | Yazarlar
Copyright YeniAsya 2004