Click Here!
      "Gerçekten" haber verir 01 Ekim 2007

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi
[email protected]
adresine bekliyoruz.
 

Haberler

 

Bunlar da mahalle baskısı değil mi?

Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, karanlıktan beslenenlerin muhtemel bir mahalle baskısını bahane ederek özgürlükleri kısıtlama hakkını kendilerinde gördüklerini belirterek şöyle konuştu: “Soruyoruz; ikna odalarında yapılanlar mahalle baskısı değil miydi? Üniversiteye alınmayan kızlarımıza yapılanlar mahalle baskısı değil miydi? İmam hatip lisesi alerjisiyle bütün meslek liselilere getirilen katsayı engeli mahalle baskısı değil miydi? Ve bu mahalle bu yetkiyi hangi anayasadan aldı? Öyleyse hiçbir baskının yapılamayacağı bir anayasaya ihtiyaç var.”

Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Başkanı Ahmet Gündoğdu, “Sivil Anayasa tartışmaları gündemde. Sivil, askeri olmayan, medeni ve uygar demektir. Artık devlete göre insan anlayışından, insana göre devlet anlayışına geçmeliyiz. Başörtüsü yasağı, din öğretimi ve eğitiminin önündeki engeller kaldırılmalı, 4688 sayılı sendika yasamız grevli toplu sözleşmeli hale getirilmelidir” diye konuştu.

Gündoğdu, sendikanın verdiği ve Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, SP Genel Başkanı Recai Kutan, BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, bazı milletvekilleri ve Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarının katıldığı iftar yemeğinde yaptığı konuşta, sendika olarak insanı, onun emeğini ve özgürlüğünü önemsediklerini, bunun için her türlü antidemokratik oluşum ve yaklaşımlara şiddetle karşı olduklarını söyledi. Şu günlerde sivil anayasa tartışmalarının yapıldığını söyleyen Gündoğdu, devlete göre insan anlayışından, insana göre devlet anlayışına geçilmesi gerektiğini söyledi.

BAŞÖRTÜLÜLERE UYGULANAN

MAHALLE BASKISI DEĞİL Mİ?

Yarasalar ışığı sevmez” diye konuşmasını sürdüren Gündoğdu şöyle konuştu: “Karanlıktan beslenenler olası bir mahalle baskısını bahane ederek, özgürlükleri kısıtlama hakkını kendilerinde görüyorlar. Soruyoruz, ikna odalarında yapılanlar mahalle baskısı değil miydi? Laikliğin merkezi olan Fransa’da bile okuyabilen ama kendi yurdunda üniversiteye alınmayan kızlarımıza yapılanlar mahalle baskısı değil miydi? İmam Hatip Lisesi alerjisiyle bütün meslek liselilere getirilen katsayı engeli mahalle baskısı değil miydi? Ve bu mahalle bu yetkiyi hangi Anayasa’dan aldı. Öyleyse hiçbir baskının yapılamayacağı bir anayasaya ihtiyaç var.

YA BÜROKRATİK OLİGARŞİ,

YA DA MİLLET İRADESİ

Bir diğer tartışmanında “Rektörler konuşsun mu konuşmasın mı?” olduğunu söyleyen Gündoğdu, “Konuşunca; ya ordu göreve pankartının altına giriyorlar, ya katsayı engeli getiriyorlar, ya başörtüsünü yasaklıyorlar, ya 367 dayatmasına destek oluyorlar, ya anamuhalefet partisinin kürsüsünden millete meydan okuyorlar. Ya da koltuklarını cumhuriyetin kalesi ilan ediyorlar. Batı’daki meslektaşları ise bilimle, bilimsel makaleyle, patent üretimiyle, özgürlüklerle ve ülkelerinin kalkınmasıyla meşgul oluyorlar. İktidarın önünde iki seçenek var: Bürokratik oligarşinin güdümüne girmek, ya da 27 Nisan’daki dik duruşlarında olduğu gibi milletin idaresini hakkıyla temsil etmek. Mazeret yok, milletin beklentilerine cevap vermeye devam” dedi.

Ahmet TERZİ / ANKARA

01.10.2007


 

Kemalizmle AB'ye giremezsiniz

Danıştay saldırısı ve Şemdinli olayı üzerine yaptığı yorumlar ve yayınladığı kitaplar sebebiyle Kars’a sürülen ve hakkında ağır ceza mahkemesinde üç dâvâ açılan eski Bayındır Savcısı Gültekin Avcı, “Kendi sınırları dışında bir anlam ifade etmeyen Kemalizmle AB ve Avrasya projelerinin hiçbirine giremezsiniz. Türkiye Kemalist ideolojiyi takip ettiği sürece parçalanacaktır. Türkiye Cumhuriyetinin milleti kucaklayan bir anlayış geliştirmesi gerekiyor” dedi.

YA MİLİTARİZM, YA DEMOKRASİ

22 Temmuz’da halkın yarısının “Biz askerin politikalarıyla yönetilmek istemiyoruz” mesajı verdiğini belirten Avcı, “AKP’nin statükoyla uzlaşıp fikrî değişime gitmesi ihanet olacaktır. Artık askerin değil, milletin kırmızı çizgileri var. Türkiye’de anayasanın nasıl hazırlanacağı bellidir ve AKP burada milletin istediğini yapmak mecburiyetindedir. AKP bu noktadan sonra geri adım atamaz. Militarizmle demokrasi arasında tercihini yapmalı” şeklinde konuştu.

RÖPORTAJ BÖLÜMÜNÜ TIKLAYIN

Hasan Hüseyin KEMAL

01.10.2007


 

Çok vakit kaybettik

TÜMSİAD Genel Başkanı Mehmet Yıldırım, Türkiye’nin acilen normalleşme sürecine girmesi gerektiğini söyledi. Yıldırım, “Boş, kısır, anlamsız tartışmalarla zaman geçirme lüksümüz yoktur. Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve genel seçimlerle harcadığımız zamanı geri kazanmak, problemler yumağına dönen ekonomiye neşter vurma vakti gelmiş, geçmektedir” dedi.

Cumhurbaşkanlığı seçim süreci ve 367 şartının tetiklediği genel seçimlerin Türkiye’nin beş ayına mal olduğunu belirten Yıldırım, “Türkiye’de gündem siyasetten bir türlü ekonomiye dönememiştir. Cumhurbaşkanlığı seçimi normal sürecinde tamamlandığı halde, medya ve bir takım mihraklar ortaya “Başörtüsü ve mahalle baskısı” kavramıyla yeni bir tartışma hediye etmişlerdir. Hükümetin 1980 Darbe Anayasası’nı değiştirme gayreti ise destekleneceği yerde, “Laiklik ve başörtüsü” tartışmalarına indirgenerek, çok önemli bir fırsat elimizden kaçmak üzeredir. Son günlerin popüler tartışma konusu “Türkiye Malezya olur mu?” sorusu ise anlamsız ve Türkiye’yi gerginliğe sürükleme niyetli boş bir gündem maddesidir. Türkiye, demokrasisi oturmuş, rejiminde hiçbir problem olmayan, bölge ülkeleri içinde demokrasisi parmakla gösterilen çağdaş bir ülkedir. Bu tartışmaları tetikleyenler bilmelidir ki, Türkiye’nin rejim sorunu yoktur. Bizim, bir an önce gerçek gündemimize dönmemiz ve ekonomiyi şahlandırmamız gerekmektedir. Türkiye ekonomisinin yüzde 95’ini sırtlayan KOBİ’lerin boğuştuğu sorunlar ortada dururken, insanlarımızın gelir düzeyinin nasıl artırılabileceği, sınıflar arasındaki farkların ortadan nasıl kaldırılacağı soruları bir kenarda beklerken, Türkiye’yi boş, kısır ve anlamsız tartışmalara mahkum etmek, abesle iştigalden başka bir şey değildir” diye konuştu.

Yıldırım, şimdiye kadar darbe anayasasının değiştirilmesi gerektiğini söyleyen, hükümetin bu yöndeki çalışmalarını anlamadan dinlemeden bu çalışmalara karşı çıkan çevrelerin Türkiye’ye gerginlik pompalamaktan başka bir şey yapmadıklarını kaydetti.

Yıldırım, şöyle devam etti:“Türkiye’nin akil adamları, akademisyenler, hukukçular Anayasa’nın değişmesi konusunda hemfikirdirler. Hükümetin, kendisine karşı çıkan çevrelerin de kafalarındaki soruları izale edecek bir tavır geliştirerek, kamuoyuyla yapılan çalışmaları paylaşarak yeni bir normalleşme sürecine girilmesini sağlaması gerekmektedir. Anayasa taslağının toplumun tüm kesimlerini kuşatan, herkesin, tüm sivil toplum örgütlerinin onayını alan bir konsensüs zemininde en kısa zamanda açıklığa kavuşturulmasını bekliyoruz. Dar bir çevrede ve toplumun zihnindeki sorulara cevap vermeyen bir anayasa taslağı, bu haliyle kabul edilse bile, önümüzdeki dönemde meşruiyeti hep tartışılır bir Anayasa olarak tarihe geçecektir”

Mehmet Yıldırım, Türkiye’nin bölgenin lider ülkesi olma potansiyelini en kısa zamanda hayata geçirmesi gerektiğini belirterek, “Kısır tartışmalarla vakit geçiren ülkeler, kendi iç gündemiyle değil gerginlik politikasına kurban ülkeler, lider ülke olamazlar. Türkiye, en kısa zamanda normalleşme sürecine girmelidir. Hükümetimizi, hükümetimizi etkilemeye çalışan mihrakları ve kafasındaki soru işaretleriyle kamuoyunu yanlış yönlendiren medyamızı aklı selime davet ediyorum” diye konuştu.

/ ANKARA

01.10.2007


 

Sami Selçuk: Başörtüsü yasak değil

Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, Türkiye’de yıllardır uygulanan başörtüsü yasağının hukuksuz olduğunu belirterek, YÖK ve üniversitelerin de bu konuda yanlış yaptığını kaydetti. “Uygulama yanlıştır. Başörtüsü yasağı diye birşey yoktur” diyen Selçuk, AİHM’in de başörtüsü yasağı getirmediğinin altını çizdi.

Bağcılar Belediyesi’nin kurduğu Ramazan Çadırı’nda düzenlenen ‘Sivil Anayasa ve Hukukun Üstünlüğü’ panelinde konuşan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, çarpıcı açıklamalarda bulundu. Haber7.com’un haberine göre Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, YÖK’e ve üniversitelere sert eleştiriler yöneltti.

Selçuk, “Üniversitelerde hukukçular var. Hadi ziraat mühendisi bilmeyebilir, tabip bilmeyebilir. Hukukçuların sesi niye çıkmıyor? Uygulama yanlıştır. Anayasa Mahkemesi, ‘Başörtüsü yasağının olmaması, serbestliği anlamına gelmez’ diye bir laf etti. Bu yanlıştır. Anayasa Mahkemesi’nin başkanlarından birisi çıktı ‘Anayasa Mahkemesi’nin gerekçeleri de bağlayıcıdır’ dedi. Onun yetkisi yoktur. Bunu bilim söyler sen söyleyemezsin” dedi. Selçuk, konuşmasında Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin de başörtüsü yasağı getirmediğinin altını çizdi. Selçuk, “Üniversite hocalarının Türkiye’de uygulanan yanlışlığın içinde olmalarını şaşkınlıkla izliyorum. Çünkü dünyanın hiçbir ülkesinde, hiçbir mahkemenin kararının gerekçesi bağlayıcı değildir. Sadece hüküm fıkrası vardır ve yasak orada yoktur” diye konuştu. Selçuk sivil anayasa tartışmalarına da şu sözlerle katıldı: “Türkiye görünüşte anayasalı bir devlet, anayasal bir devlet değildir.”

Sami Selçuk, 1982 Anayasası’nın biçimsel açıdan meşru olmadığını sözlerdine ekledi.

/ İSTANBUL

01.10.2007


 

PKK vahşetine lânet yağdı

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi Beşağaç köyü yakınlarında terör örgütü PKK mensuplarınca minibüse düzenlenen saldırı sonucu ölen 12 kişi için cenaze töreni düzenlendi. Törende, teröre lânet yağdı.

Beşağaç köyü bölgesinde köylerine su getirmek amacıyla çalışan ve minibüsle köylerine dönerken, PKK terör örgütü mensupları tarafından pusuya düşürülen 7’si geçici ve gönüllü köy korucusu olan 12 kişi için Beytüşşebap Kaymakamlığı önünde cenaze töreni düzenlendi ve bu hain saldırı lânetlendi.

Çocuk cesedi de bulundu

Şırnak’ın Beytüşşebap ilçesi Beşağaç köyü yakınlarında terör örgütü PKK üyelerinin yaptığı saldırıda, bir çocuğun daha öldüğü belirlendi. Terör örgütü üyelerinin minibüse düzenlediği saldırıda ölen 7 yaşındaki Medeni Akdoğan’ın cesedinin, olay yerinde sonradan bulunduğu bildirildi. Böylece ölü sayısı 13 oldu.

/ ŞIRNAK

01.10.2007


 

Erdoğan: Zile bastık borsa coştu

New York’ta Türk Toplumu temsilcileri ve vatandaşlara hitaben eden Başbakan Erdoğan, Türkiye’de borsada yaşanan büyümeden söz ederken “Bakın burada bile geldik, New York borsasında şöyle bir zile dokunuverdik, o gün 99 puan arttı’’ dedi.

Başbakan Recep TayyipErdoğan, ABD’de Kongresi’ne Türkler’in girmesini arzu ettiğini söyledi.

Erdoğan, New York’ta Mariott Marquies Oteli’nde Türk Toplumu temsilcileri ve vatandaşlara hitaben yaptığı konuşmasında ABD’de yaşayan Türkler’in Amerikan vatandaşlığına geçmelerinin Türkiye-ABD ilişkilerinin gelişmesine olumlu katkıları olacağını belirtti. Yurtdışında yaşayan Türkler’e yaşadıkları ülkenin vatandaşlığını almalarını önerdiğini dile getiren Erdoğan, ‘’Ben şunu hep özlüyorum niçin ABD Kongresi’nde kalkıp da bir Türk üye olmasın? Olur mu, olur niye olmasın’’ diyen Erdoğan, ABD’de yaşayan Türk toplumunu kendi içlerinde birlikteliğe çağırdı.

AKP’nin iktidara geldikten sonra ülkede yaşanan ekonomik gelişmelerden sözettiği konuşmasında, Türkiye’de borsada yaşanan büyümeden sözeden Erdoğan, ‘’Biz geldiğimizde borsada endeks yaklaşık rakam veriyorum 10.500’dü, şimdi endeks 54 bini yakaladı. Birara 58 bine çıktı da bu ara bir düşüş oldu’’ dedi. Erdoğan daha sonra gülümseyere sözlerine, ‘’Bakın burada bile geldik, New York borsasında şöyle bir zile dokunuverdik, o gün 99 puan arttı’’ diye devam etti. Başbakan Erdoğan, Birleşmiş Milletler (BM) 62. Genel Kurulu’na katılmak üzere 20 Eylül’de gittiği

ABD’deki temaslarını tamamlayarak Türkiye’ye döndü.

Başbakan Erdoğan’ı taşıyan özel uçak ‘’ANA’’, saat 11.55’te Esenboğa Havalimanı’na indi. Başbakan Erdoğan’ı, Esenboğa Havalimanı’nda Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Cemil çiçek, İçişleri Bakanı Beşir Atalay, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik ve diğer ilgililer karşıladı.

/ NEW YORK

01.10.2007


 

AKP'li Ergin: Referandum sonunda Gül, şimdiki gibi görevine devam edecek

AKP Grup Başkanvekili Sadullah Ergin, 21 Ekim’de yapılacak olan referandum sonunda Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün görevine devam edceğini kaydetti.

Bir soru üzerine konuşan Ergin, ‘’Gül şimdiki gibi göreve devam edecek. ‘21 Ekim Referandumu’ Parlamentoya sunulduğunda 11. Cumhurbaşkanı henüz seçilmemişti ve geçici 19. maddede 11. Cumhurbaşkanı’nın seçilme yöntemi belirtilmişti. 21 Ekim referandumunda anayasa değişikliği teklifi onaylanır ve yürürlüğe girerse geçici 19. madde ölü doğmuş bir hukuk metni olacaktır. Çünkü 11. Cumhurbaşkanı’nın seçilme yöntemini belirtmiştir. Oysa 11. Cumhurbaşkanı şu anda yürürlükteki olan anayasamızın 102. maddesi doğrultusunda seçilmiş, görevine başlamış, tasarruflar yapıyor, kararnameler imzalıyor, ziyaretler ve atamalar yapıyor. Dolayısıyla bundan sonra seçilecek olsa olsa 12. Cumhurbaşkanı olur. 12. Cumhurbaşkanı’nı da geçici 19. maddeye dayanarak seçemezsiniz.’’

Yeni anayasa metninde de referanduma götürülen maddelerin olduğunun hatırlatılması üzerine Ergin, şöyle konuştu:’’Referanduma götürülen maddeler yeni anayasa taslağında da var denebilir, ancak, referandumdan çekinmemek lazım. Demokrasinin gelişmesi, halkın yönetime katılma bilincinin oluşması önemli. Yeni anayasa paketinin yasalaşma sürecinin, hangi aşamalardan geçeceği henüz meçhul konular. Onun için Parlamentodan 2 kez geçmiş ve referanduma sunulmuş bu maddeleri 22 Temmuz’da partim millete bir taahhüt olarak vermişti. Biz topluma verdiğimiz sözü ve taahhüdümüzü yerine getirmek zorundayız. Türk demokrasisi bir aşama kaydetme noktasında. Bir referandumdan bir şey çıkmaz, bunu yapmak faydalıdır.’’

Sadullah Ergin, yeni anayasanın uzlaşı içerisinde tamamlanmasına çalıştıklarını söyledi. TÜSİAD’ın yeni anayasa taslağı ile ilgili haksız eleştirilerde bulunduğunu, asıl eleştirilmesi gereken konunun TÜSİAD’ın hazırlattığı anayasa taslak metni olması gerektiğini savundu.

/ İSKENDERUN

01.10.2007


 

Canikli: Sol partiler samîmî olsun

AKP TBMM Grup Başkanvekili Nurettin Canikli, ‘’1982 Anayasası’nı o dönemde yerden yere vuran sol partiler, bugün o anayasayı savunuyor’’ dedi.

Nurettin Canikli, Giresun’daki sivil toplum kuruluşları temsilcilerinin katıldığı iftar yemeğinde yaptığı konuşmada, hazırlanan yeni anayasanın, seçim döneminde Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın vatandaşlara verdiği bir söz olduğunu ve bu sözün yerine getirildiğini söyledi. Anayasa taslağının birçok kesim tarafından ‘’yalnızca AK Parti’nin anayasası’’ diye eleştirildiğine dikkati çeken Canikli, ‘’Partimiz taslağın taslağı üzerinde çalışmalara başladığında ‘Sadece AK Parti çalışıyor, kimse bilmiyor’ gibi eleştiriler yapıldı. Bu geçmişte de böyle olmuştur. Bir anayasa değiştirilirken önce bilim kurulları tarafından taslak hazırlanır, biz de önce bunu yaptık. Şu anda hazırlanan sadece taslağın taslağıdır’’ dedi.

/ GİRESUN

01.10.2007


 

Meclis iş başı yapıyor

TBMM’nin 23. Dönem 2. Yasama Yılı, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün bugün yapacağı açış konuşmasıyla başlayacak. TBMM, yarından itibaren çalışmalarına başlayacak. Ramazan Bayramına kadar 15.00-18.00 saatleri arasında çalışacak olan Genel Kurulda, geçen dönem görüşülemeyen ve hükümet tarafından yenilenen 75’i uluslararası sözleşme olmak üzere 83 tasarı ele alınacak.

Yeni yasama yılının başlaması dolayısıyla TBMM Başkanı Köksal Toptan ve beraberindeki heyet, bugün saat 14.00’te Meclis Atatürk Anıtına çelenk koyacak, saygı duruşunda bulunacak ve ardından İstiklal Marşı’nı okuyacak.

TBMM Genel Kurulu da Köksal Toptan başkanlığında saat 15.00’te özel gündemle toplanacak. Genel Kurulda İstiklal Marşı’nın okunmasının ardından, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, yeni yasama yılının açış konuşmasını yapacak.

Meclis Başkanı Toptan, saat 19.00’da da yasama yılının açılışı dolayısıyla kokteyl verecek. TBMM, 2 Ekim Salı gününden itibaren çalışmalarına başlayacak. Ramazan Bayramına kadar 15.00-18.00 saatleri arasında çalışacak olan Genel Kurulda, geçen dönem görüşülemeyen ve Hükümet tarafından yenilenen 75’i uluslararası sözleşme olmak üzere 83 tasarı ele alınacak.

Hükümet tarafından yenilenen 83 tasarı arasında, Uyuşturucu ve Psikotrop Madde Kaçakçılığına Karşı Mücadele Anlaşması, Irak’a Komşu Devletler ile Irak Hükümeti Arasında Terörizm, Sınırdan Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla Mücadele Konularında Güvenlik ve İşbirliğine İlişkin Protokol; Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Kaçakçılık ve Gümrük Suçları Veri Bankasının Kurulmasına İlişkin Anlaşma ve Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi Sözleşmesinin uygun bulunduğuna dair düzenleme de bulunuyor.

/ ANKARA

01.10.2007


 

Babacan’dan Kanadalı mevkidaşına sitem

Dışişleri Bakanı ve Başmüzakereci Ali Babacan’ın, BM Genel Kurul toplantıları kapsamında görüştüğü Kanada Dışişleri Bakanı Maxime Bernier’e, Türkiye’nin, Kanada’nın Ermeni iddialarıyla ilgili tutumundan duyduğu rahatsızlığı aktardığı öğrenildi.

Diplomatik kaynaklardan edinilen bilgiye göre, göreve yeni gelen Bernier, Türkiye-Kanada ilişkileri konusunda Bakan Babacan’dan bilgi aldı.

Babacan, Türkiye’de 22 Temmuzda yapılan seçimler ve yeni anayasa çalışmalarını anlattığı görüşmede ayrıca, AB katılım müzakerelerinde gelinen nokta hakkında bilgi verdi. Babacan, Kanada ile ilişkilerin oldukça gelişmekte olduğunu vurgulamakla birlikte, Ermeni iddiaları konusunda Kanada’nın takındığı tutumun ilişkilere gölge düşürdüğünü ifade etti. Babacan’ın, ‘’Kanada tarafından bu konuda bir adım atılmasını bekliyoruz’’ sözleri üzerine Bernier de Türkiye ile ilişkilere çok önem verdiklerini söyledi.

/ NEW YORK

01.10.2007


 

Şahin: Kanadoğlu muhatabım değil

Adalet Bakanı Mehmet Ali Şahin, bir gazetecinin eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun anayasa paketini ‘’sivil darbe’’ olarak nitelediğini belirten gazeteciye, ‘’Kanadoğlu benim muhatabım değil’’ cevabını verdi.

Şahin, Avrupa Adalet ve İçişleri Bakanları gayriresmi toplantısına katılmak üzere Portekiz’e hareketinden önce Atatürk Havalimanı VIP Salonu’nda düzenlediği basın toplantısında soruları cevapladı.

Şahin, Yargıtay Başkanlar Kurulunun, yeni Anayasa hazırlıkları konusunda ‘laiklik zayıflatılmasın’ uyarısını nasıl değerlendirdiğine ilişkin soru üzerine, ‘’Kuşkusuz laiklik zayıflatılmamalıdır. Laiklik, cumhuriyetimizin temel niteliklerinden bir tanesidir. Cumhuriyetimize ve onun temel niteliklerine gösterilen her türlü titizlik ve kaygı bize göre her türlü takdirin üzerindedir. O bakımdan benim laikliğin zayıflatılmaması konusundaki bu dileğe katılmamam mümkün değil, ben de katılırım’’ dedi.

Bu açıklamanın, yeni anayasa hazırlıkları nedeniyle yapıldığının hatırlatılması üzerine de Şahin, ‘’Bizim de, daha önce Anayasa değişikliği paketleri hazırlayan kuruluşların ve kişilerin de laikliği zayıflatmak gibi bir düşüncesi olamaz’’ dedi.

Şahin, bir gazetecinin eski Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’nun anayasa paketini ‘’sivil darbe’’ olarak nitelediğini belirten gazeteciye, ‘’Kanadoğlu benim muhatabım değil’’ cevabını verdi.

Şırnak’ta terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırıda 12 vatandaşın hayatını kaybettiğini belirterek, ‘’PKK terör örgütü çirkin yüzünü bir kez daha göstermiştir, masum insanları öldürmüştür’’ dedi.

/ İSTANBUL

01.10.2007


 

Dünya Çocuk Günü’ne şiddet gölgesi düştü

Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu’nca yayımlanan (UNICEF) rapora göre, dünyada her yıl 275 milyon çocuk şiddete maruz kalıyor.

Her yıl Ekim ayının ilk pazartesi günü kutlanan ‘’Dünya Çocuk Günü’’, bu yıl 1 Ekimde kutlanacak.

UNICEF tarafından yayımlanan ‘’Dünya Çocuklarının Durumu 2007’’ raporundan derlenen verilere göre, bugün ‘’Dünya Çocuk Günü’’nün kutlanacağı dünyada, çocuklar en çok ailelerinden şiddet görüyor. Rapora göre, çocuklara yönelik şiddet, fiziksel, yaralama, ihmalkar davranış, sömürü, psikolojik ve cinsel istismar şeklinde gerçekleşiyor.

/ ANKARA

01.10.2007


 

Bayramda trene talep daha çok

Yaklaşan Ramazan Bayramı dolayısıyla vatandaşların trenle seyahati daha çok tercih ettikleri belirtildi.

Konya’da kurulu şehirlerarası yolcu taşıyan Özkaymak firmasının sahibi Özkan Özkaymak, geçen yıllarda bayram tatilinin uzun olması nedeniyle haftalar öncesinden biletlerin tamamına yakınını sattıklarını söyledi. Özkaymak, bu yıl ise bayrama 2 haftadan az bir zaman kalmasına karşın henüz çok az bilet sattıklarını bildirdi.

/ KONYA

01.10.2007


 

Barış gemileri geliyor

Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM), 2 adet amfibi gemi tedariki ile ilgili çalışmaları başlattı. Savunma Sanayii Müsteşarlığı (SSM) tarafından Deniz Kuvvetleri için ihale yoluyla tedarik edilecek 2 adet Amfibi gemi (LST), barış ve insani amaçlı hizmet verecek.

İdari ve lojistik görev fonksiyonlarına da katkı sağlama amacına göre dizayn edilecek gemiler, barış döneminde uluslararası barışı destekleme, doğal afetlere yardım (DAFYAR), insani yardım ve tahliye harekatı gibi

savaş dışı harekat görevlerine de katkı sağlayacak.

SSM’nin süratli amfibi gemi tedariki ile ilgili ihalede ilk adım atılırken, teklife çağrı dosyası alan firmalar da belirlendi. Buna göre, Anadolu Deniz İnşaat Kızakları, Dearsan Gemi İnşaat şirketi, Desan deniz inşaat, İstanbul Denizcilik Gemi, Meteksan Savunma Sanayi, STM A.Ş. ve Yay Gemi Sanayi şirketlerinin yarışması bekleniyor.

Süratli Amfibi gemi tedariki ile ilgili ihale programının bu yıl içinde tamamlanması öngörülürken, projenin finansmanı Savunma Sanayii özkaynaklarından karşılanacak.

/ ANKARA

01.10.2007


 

Yıldırım Aktuna vefat etti

Eski bakanlardan Dr. Yıldırım Aktuna, İstanbul’da vefat etti. Aktuna bir süredir tedavi görüyordu.

Alınan bilgiye göre, yakalandığı amansız hastalık nedeniyle bir süredir tedavi gören ve geçen hafta Bodrum’dan İstanbul’a getirilen Aktuna, önceki gün akşam Alman Hastanesi’nde hayatını kaybetti.

/ İSTANBUL

01.10.2007


 

Hafta ortasına kadar yağış yok

Yurdun kuzeydoğu kesimleri dışında hafta ortasına kadar yağış beklenmediği bildirildi.

Çevre ve Orman Bakanlığı Devlet Meteoroloji İşleri Genel Müdürlüğünden yapılan yazılı açıklamaya göre, hafta ortasına kadar sadece Doğu Karadeniz ile Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu yağış alacak. Bugün yurdun kuzey ve doğu kesimleri parçalı bulutlu, öğle saatlerinden sonra Doğu Karadeniz’in iç kesimleri, Doğu Anadolu’nun kuzeydoğusu ile Rize ve Hopa çevreleri kısa süreli yağmur ve sağanak yağışlı, diğer yerler ise az bulutlu olacak.

/ ANKARA

01.10.2007


 

Nüfusumuz 2050’de 96 milyon

Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2007 yılı tahminlerine göre 73 milyon 875 bin olan Türkiye nüfusu, 2050 yılında 96 milyon 498 bine ulaşacak.

TÜİK’in projeksiyonlarından derlenen bilgilere göre, halen 73 milyon 875 bin olan Türkiye nüfusu, 2025 yılına kadar 13 milyon 881 bin, 2050 yılına kadar da 22 milyon 623 bin artacak.

Türkiye’de binde 28,53’e (1960 yılı verisi) kadar çıkan nüfus artış hızı, 1980’lerde binde 20’lere inmişti.

2007 yılında binde 12,1’ye gerileyen nüfus artış hızı, 2025 yılında binde 7,4’e, 2050 yılında ise durma noktası olan binde 0,03’e kadar düşecek. Bu durumda 100 milyonluk Türkiye mümkün olmayacak, Türkiye nüfusu 96,5 milyonda seyredip, bir süre sonra da gerilemeye başlayacak. NÜFUS ARTIŞI DURACAK Türkiye kadın başına doğum miktarının (toplam doğurganlık hızı) 2007 yılında 2,17 olduğu tahmin ediliyor. Bu rakam daha 1990’lı yıllarda 2,7-2,8 düzeyindeydi. Projeksiyona göre, toplam doğurganlık hızı, 2025 yılında nüfusun kendisini yenileme düzeyi olan 2’nin altına (1,97’ye), 2050 yılında ise 1,79’a kadar inecek. Türkiye’de, yıllık doğum sayısı nüfustaki artışa rağmen 2025 yılında 1 milyon 294 bine, 2050 yılında ise 1 milyon 99 bine gerileyecek.

/ ANKARA

01.10.2007

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler


 Son Dakika Haberleri