Sami Selçuk: “Üniversiteye türbanlı giremezsiniz deniliyor. Peki, üniversiteye giden kişi kaç yaşında? 18 yaşında. Medenî Kanun, 18 yaşını bitirene 'ergin' diyor. Ancak, 'üniversiteye belli bir kılıkta girebilirsin' diyorlar. Üniversitenin sözlük anlamı 'evrenkent'tir. Herkesin kolaylıkla girebilmesi gereken bir bölgedir.”
Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk, başörtüsü ile üniveresiteye girmek isteyen kızlara, ‘Başörtüsünün üstüne peruk tak’ denildiğini hatırlatarak, “Yani ‘olduğun gibi görünme, ikiyüzlülük yap’ diyor. Bu, ahlâka aykırıdır. Ne olursa olsun, devlet ahlâka karşı çıkamaz ve bireyi ahlâksızlığa zorlayamaz” dedi.
Eğitim-Bir-Sen ve Platform Adana tarafından düzenlenen ‘’Türkiye’de Demokrasi, İnsan Hakları ve Anayasa’’ konulu panelde konuşan Yargıtay Onursal Başkanı Sami Selçuk da demokrasinin sürekli bir nefes darlığı çektiğini, yokuşa geldiği zaman durduğunu, çıkamadığını ve o sırada darbe olduğunu söyledi.
Demokrat bireylerin çok azınlıkta olduğu bir ortamda demokrasinin kaderinin bu olacağını savunan Selçuk, ‘’Türkiye’de şu anda demokrasinin hukuksal tabanı 1982 Anayasası’dır. Meşruluğunu hem biçimsel hem maddi açıdan yitirmiş bir anayasayla siz demokrasiyi kuramazsanız, AB’ye giremezseniz. Bu anayasa değiştirilmeyecek, topyekun kaldırılıp çöpe atılacaktır’’ dedi.
Demokrasinin olmazsa olmaz kuralları bulunduğunu anlatan Selçuk, şunları kaydetti:
‘’Bunu herkesin benimsemesi gerekiyor. En önemli olmazsa olmaz kural, özgürlükçülüktür. Eğer siz, davranışlarıyla, düşünceleriyle onaylamadığınız bir insanın hak ve özgürlükleri ortadan kaldırıldığı zaman seviniyorsanız, siz demokrat olamazsınız. Herkesin kendi demokrasisi olmaz. Karşıdakilere demokrasiyi fazla gördüğünüz sürece demokrasiyi inşa etmeniz mümkün değildir. ‘Üniversiteye türbanlı giremezsiniz’ deniliyor. Peki üniversiteye giden kişi kaç yaşında, 18 yaşında. Medeni Kanun, 18 yaşını bitirene ‘ergin’ diyor. Ancak, ‘üniversiteye belli bir kılıkta girebilirsin’ diyorlar. Üniversitenin sözlük anlamı ‘evrenkent’tir. Herkesin kolaylıkla girebilmesi gereken bir bölgedir. ‘Başörtüsünün üstüne peruk tak’ diyorlar. Yani ‘olduğun gibi görünme, ikiyüzlülük yap’ diyor. Bu, ahlâka aykırıdır. Ne olursa olsun, devlet ahlâka karşı çıkamaz ve bireyi ahlâksızlığa zorlayamaz. Üniversitesiyle bütün kurumlarıyla, demokrasinin olmazsa olmazlarını yerine getirmek zorundadır. Özgürlük insanları maske takmaya zorlamaz. Olduğu gibi görünmelerini sağlar.’’
DEMOKRATİK ALIŞKANLIK YOK
Türkiye’de henüz demokratik alışkanlıkların bulunmadığını savunan Selçuk, şöyle devam etti: ‘’1960 yılında içlerinde en yüksek rütbelisi albay olan 40-41 subay darbe yapmıştır. Bu, Türkiye’nin başına gelen ve daha sonra alışkanlığa dönüşen ilk hatasıdır. Demokrasinin olmazsa olmaz yasalarına müdahale ederseniz patlamalar olur. 1960 darbesinin ardından bir mahkeme kuruldu, 3 insan idam edildi. Yargı yara aldı, kurumlar yara aldı, devlete güven kalmadı. Daha sonra darbeciler, kendilerinde bir hak görmeye başladılar. ‘Bundan sonra askeri hareket olursa, hiyerarşik düzen içinde yapılacak’ dediler. ‘Darbe, Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanlarıyla yapılacak’ diyorlar. Bundan sonra yapılmış, her askeri müdahalede hiyerarşik düzen vardır. Başında Genelkurmay Başkanı ve kuvvet komutanları vardır. Böyle bir ülke olabilir mi? Böyle bir ülkede demokrasiyi kurabilir misiniz?’’
Selçuk, Anayasa Mahkemesi’nin kurulmasından bu yana 23 partinin kapatıldığını, böyle bir rekorun başka hiçbir ülkede olmadığını dile getirdi. Türkiye’nin, düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlâl ettiği için 11 ayrı davadan 1 gün içinde 11 kez hüküm giyen tek ülke olduğunu da ifade eden Selçuk, ‘’2005’te, AİHM tarafından kabul gören, ‘düşünceyi açıklama özgürlüğünü ihlâlle ilgili 59 davadan 39’u Türkiye’ye aittir. Gerisini 45 ülke paylaşmaktadır’’ dedi.
GÜZEL: CHP OLİGARŞİSİ, SANDIK DÜŞMANI
Eski bakanlardan Hasan Celal Güzel de, ‘’1960 darbesini düzenleyen unsurlara baktığımızda, Türkiye’nin bugünkü haliyle benzerlikleri göreceksiniz’’ dedi. Hasan Celal Güzel, “Türkiye’de CHP oligarşisi, hiçbir zaman sandıktan çıkamayınca, sandık düşmanı haline gelmiştir. Türkiye’de parlamentonun çoğunluğunu hakir görmüştür, millete de gizli bir hınç beslemiştir” dedi. Türkiye’de parti kapatmalarda en çok neden olarak ‘’irtica’’ sorununun gündeme getirildiğini, 100 yıl önce de irtica söylemlerinin bulunduğunu vurguladı. Türkiye’de hiçbir zaman irtica tehlikesinin olmadığını belirten Güzel, ‘’Laiklik karşıtı olmak, irtica tehlikesi, Türkiye’de egemenliğini devam ettirmek isteyen oligarşik azınlık güçlerin hep istismar ettiği uydurma halüsinasyonlardır’’ dedi.
|