Mısır’ın başşehri Kahire’de, Risale-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneğinin ortaklaşa gerçekleştirdiği sempozyumda konuşan Ezher Üniversitesi Eski Şeyhi, Mısır Yüksek Din Kurulu Genel Başkanı Ahmed Ömer Haşim, Risâle-i Nur eserlerinin ümmetin ayrılığını giderecek ve ittihadı sağlayacak bir eser olduğunu ifade etti.
BU ASRIN TEFSİRİ RİSALE-İ NUR KÜLLİYATIDIR
Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği Başkanı Dr. Abdulmunim Yunus da şöyle konuştu: “Bediüzzaman Said Nursi, Risâle-i Nur Külliyatının on cildi içerisinde İslâm âleminin bütün hasadını çıkarmıştır. İslâm kültürünün hazinesi olan bütün değerleri sığdırmıştır. Onun için her kim ne ararsa Risale-i Nur'da bulabilir. Bu asrın tefsiri Risale-i Nur Külliyatıdır.”
MIsIr’In başşehri Kahire’de, Risâle-i Nur Araştırma Merkezi ile Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği’nin ortaklaşa gerçekleştirdiği bir sempozyum icra edildi. Başta Ezher üniversitesi eski reisi ve Mısır Yüksek Din İşleri Heyeti Genel Başkanı büyük âlim ve fazıl zat Ahmet Ömer Haşim Efendinin de konuşmacı olarak katılımıyla yapılan “Uluslar arası Bediüzzaman Kahire Sempozyumu” büyük bir alâka ve teveccühe medar oldu. Mısır başta olmak üzere Arap dünyasının önemli ilim adamlarının katıldığı sempozyumun bu yılki konusu: “Risâle-i Nur’un asrımıza dinî hitabeti” idi.
Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur, Abdullah Yeğin, Mehmet Fırıncı’nın da katıldığı sempozyuma, sunucu olarak Ali Katıöz’ün yanı sıra Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen yüze yakın nur talebesi de iştirak etti.
Ayrıca Azerbaycan, İran, Cezayir, Suriye, Ürdün, Yemen, Libya, Fas gibi bir çok ülkelerde bulunan ve Risâle-i Nur hizmetleriyle meşgul olan ehl-i hizmet de sempozyuma iştirak etti.
Sempozyum, on seneyi aşkın bir zamandan beri Risâle-i Nurlarla tanışan ve bu sahada Mısır ve özellikle de Kahire’de Nur hizmetlerine verdiği katkı ve desteklerle dikkati çeken Ezher Üniversitesi Profesörlerinden, Muhaddis ve aynı zamanda bu sempozyumun idareciliğini yapan Dr. Abdulhalim Üveys’in Kur’ân-ı Kerim tilavetiyle başladı.
Daha sonra Risâle-i Nur Araştırma Merkezi Temsilcisi İhsan Kasım Salihî söz alarak sempozyum hakkında genel bir bilgi verdi ve şöyle dedi:
“Cenab-ı Hak hepimize, O’nun kitabına uymayı ve ihlâsı nasip etsin. Mısır’da, ulema ve ilim yatağı olan bu ülkede, sizlerin aranızda bulunmak büyük saadettir. Bizler Türkiye’den sizlerle fikir alış verişine geldik. Ezher Üniversitesi eski reisi ve Mısır Yüksek Din İşleri Heyeti Genel Başkanı büyük âlim ve fazıl zat Ahmet Ömer Haşim Efendinin aramızda bulunmasından son derece mutluyum. Bu güzel manevî havada “dinde tebliğ” konusunda Risâle-i Nurun üslup değişikliğini ve farklılığını görüşeceğiz. Risâle-i Nur bütün İslâm âleminindir. Mısır’da, Genç Müslümanlar Birliği birçok kere panel tertip etti. Risâle-i Nurların Mısır’da ciddi bir geçmişi vardır. Bu tür toplantılar artık hem İslâm âleminde, hem de Avrupa’da yapılıyor. Risâle-i Nurlar artık bütün dünya dillerine tercüme ediliyor. Yaklaşık otuz kadar ülkede doktora talebeleri, üniversitelerde doktoralarını Risâle-i Nurlar üzerine yapmaktadırlar. Risâle-i Nurlar hakkında Türkiye’nin dışında çok dillerde yayınlar yapılmıştır ve yapılmaya devam etmektedir. Risâle-i Nurlara Kahire’de Edebiyatçılar Birliği de sahip çıkmıştır. Bu bizim için de Mısır için de ve de İslâm âlemi için de çok çok önemli bir konudur. Kendilerine çok teşekkür ederim. ”
Daha sonra söz alan Mısır İslâm Edebiyatçılar Derneği Başkanı Dr. Abdulmunim Yunus da şunları söyledi: “Bizim için Üstad Bediüzzaman’dan bahsetmek şereftir. Üstad sadece sizin Türklerin değil bütün İslâm âleminin de üstadıdır. Bizim büyük âlimlerimizden Hasan Nedvi’nin de Üstad Bediüzzaman Said Nursî hakkında çok övgü dolu sözler söylediğini defalarca kulaklarımla duydum. Ben şöyle anladım ki: Risâle-i Nur sahili bulunamayan çok geniş ve devâsâ bir denizdir. Onun için Risâle-i Nurların hakikatlerini kavramak ve künhüne vakıf olmak kolay değildir. Risâle-i Nurun hakikatlerini kavramak o kadar kolay bir konu değildir. Risâle-i Nurlar bütün ulema, üdeba ve şairlerin ittifak ettikleri bir hakikattir. Bunun en önemli sırrı ise “ihlâstır.” Bu ihlâsın bir tecellisidir. Bediüzzaman Said Nursî, Risâle-i Nur Külliyatının on cildi içerisinde İslâm âleminin bütün hasadını çıkarmıştır. İslâm kültürünün hazinesi olan bütün değerleri sığdırmıştır. Onun için her kim ne ararsa Risâle-i Nurda bulabilir. Bu asrın tefsiri Risâle-i Nurlardır. Geçmiş bütün selef-i salihinin kitaplarını okumak isteyenler Risâle-i Nurları okusalar kâfidir. Çünkü işin özünü Risâle-i Nurlarda bulabilirler. Risâle-i Nur talebeleri bu hakikatleri bütün dünyaya yaymaya çalışıyorlar. Bu toplantı onun bir örneğidir.”
Daha sonra söz alan, Bediüzzaman’ın talebelerinden Mustafa Sungur ise şunları söyledi:
“Risâle-i Nurlar Arapça’ya tercüme edilmiştir. Kitaplardan okuyarak bu meseleyi asıl kaynağından öğreniyorsunuz ve öğrenebilirsiniz. Mısır, âlemi İslâm içerisinde mümtaz bir beldedir. Üstad; “Mısır İslâmın zeki bir mahdumudur” diyor. Siz Mısır uleması buna sahip çıktınız. Mısır’da intibaha gelen harika zekâlar ile Risâle-i Nur tüm İslâm âlemine yayacaktır.”
Daha sonra söz alan, Mısır’da ilmiyle âmil değerli bir ilim adamı olarak tanınan Ezher Üniversitesi eski şeyhi, Mısır Yüksek Din Kurulu Genel Başkanı Ahmet Ömer Haşim şu ifadeleri kullandı:
“Belâgat hale mutabık hareket etmektir. Ümmetin sıkıştığı bir zamanda böyle bir toplantı önemlidir. Onun için bu toplantının yapılması da sosyal hayat için bir belâgattır. Ümmetin çok ihtiyaç duyduğu bir toplantı olmuştur. Risâle-i Nur'un bu çağda dinî söylemi değiştirmesi ümmetin çok muhtaç olduğu bir meseledir. Bu toplantı birçok insanın fikirlerini Bediüzzaman, Risâle-i Nur ve dâvâsına yönlendirecektir.
"Bedîüzzaman tarihte az rastlanan ender şahıslardan birisidir. Her yüz senede gelecek müceddidlerin en güzel örneği Üstad Bedîüzzamandır.
"Risâle-i Nurların dünyaya yayılmasının sırrı; dilinin müsamahalı, nazik ve ihlâslı olmasıdır. İslâm’a doğru davet; muhlis bir kalpten çıkmakla ancak mümkün olabilir. Bir dâvânın ebede yazılması için vazgeçilmez şart ihlâstır. Risâle-i Nurların kaynağı Kur’ân ve sünnettir. Bedîüzzaman Kur’ân ayetlerinin en ince sırlarını ele alarak neşretmiştir. Kur’ânın ebedî ve ezelî özelliği vardır. Aynı sır Risâle-i Nurlarda da vardır. İngiliz müstemleket nazırının Kur’ân aleyhindeki sinsi planını akim bırakıp bozan âlim Üstad Bedîüzzamandır. Kur’ân bu ümmetin kuvvet sırrıdır, ama biz yapışırsak ancak bu sırra sahip olabiliriz. Önceki müfessirler ve Bedîüzzaman bu müdakkik mânâ ile Kur’an’a yapışmışlar ve bundan dolayı da muvaffak olmuşlardır. Risâle-i Nurlar böyle bir ihlâsla yazılmıştır. Ümmetin mutluluğu ve kuvveti Kur’ân’dır. Kur’ân dünyaya bunun için yayılmıştır. Üstad Bedîüzzaman’ın bu ümmete yazdığı reçete selef-i salihinden farklıdır. Çok orijinalliği vardır. Ümmetin yaşadığı bütün zorlukları görüp, ona göre reçetesini yazmış. Müslümanlar bu gün dünya nüfusunun beşte birine ulaştı. Ama sıkıntıları da o ölçüde arttı. Hz. Peygamber bir hadisi şerifinde: ‘Bu ümmetin, diğer ümmetlerden farklı ve üstün olduğunu’söyler.
"Hiçbir ümmete, Peygamberimize gelen vahiy gibi vahiy gelmemiştir. Tek bir yerden yükselen sesin bütün dünyaya duyurulması mümkündür. Risâle-i Nurlarda da bu hususiyet vardır. Düşman devamlı kalbe ve merkeze hücum eder. Kudüs ve Gazze bunun örneği. Risâle-i Nur bütün ümmeti uyandıracak bir vesiledir. ‘Keşke kavmim beni tanısaydı!’ diyen bir Peygamberin ümmetiyiz. Yine bir hadis-i şerifte: Müslümanların çoğalmasına rağmen beraber olamayacaklarına işaret edilir. İşte Risâle-i Nurlar bu ayrılığı giderecek bir eser külliyatıdır.
"Filistin’de zalimlerin zulmü ortadadır. Fakat zulmün devam etmeyeceğine inancımız tamdır. Cenab-ı Hak buyuruyor ki: Hiç bir zaman harbi devam ettirenlerin geleceği olmayacaktır. Düşmana karşı hazırlanabildiğimiz kadar hazırlıklı olmalıyız. Bu asrın dehşet ve kafa karışıklığına karşı hazırlanmamız lâzımdır. Bedîüzzaman’ın üslup ve lügat değişikliği en büyük bir cihaddır. Muhataba göre konuşma meselesini Risâle-i Nur halletmiştir. En uygun ‘hitap’ şekli gerekiyordu. İşte Risâle-i Nur bunu bu asırda en iyi şekilde halletmiştir. Herkes bulunduğu yerde veya ayrı ayrı mekânlarda birlik ve beraberliği temin etmemiz gerekir. Hepinize teşekkürler.” —Devam Edecek—
|