"Gerçekten" haber verir 13 Nisan 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Mehmet C. GÖKÇE

En sevgili



İnsanoğlu, -yapısı gereği- en çok sevdiğini korumak kollamak, izlemek ve beraberinde bulunmak ister. Bu sevgi bazen bir kişiye, bazen bir eşyaya, bazen de bir düşünce ve mefkûreye yöneltilir. Hatta bazen sevginin karşılıksız kalması kişiyi mutsuzluğa dûçâr eder. Öyle ya şairin deyimiyle:

Kişi, her dilediğini elde edemez;

Bazen rüzgâr gemicilerin istemediği yönden esebilir.

Bu noktada asıl önemli olan, sevgide samimî olmak ve içten esen bir sevgi şuuruna sahip bulunmaktır. Kuşkusuz kontrollü sevgi, kişiyi sıkıntıya sokmaz; neyi/kimi, neden ve niçin sevdiğini ya da sevmesi gerektiğini bilmek bu mantığın ana unsurunu teşkil eder.

Sevmek de sevilmek de “karşılık” gördüğü takdirde daha anlamlı hâle gelir. Meselâ, Hz. Peygamber’in (asm) bizi ne kadar sevdiğini biliyor muyuz, bize ne kadar bağlı ve bağımlı olduğunun farkında mıyız?

Dilerseniz bu sorunun bir cevabını Allah kelâmı Kur’ân-ı Kerim’den birlikte dinleyelim:

“Size kendi aranızdan öyle bir Peygamber geldi ki zahmete uğramanız ona ağır gelir. Kalbi üstünüze titrer, mü’minlere karşı pek şefkatli ve merhametlidir.” (Tevbe 9/128)

Şu sevgiye bakın ki:

a) Her şeyden önce o, bizden biri; aramızdan çıkmış bulunmakta ve Yüce Allah kendisini çok üstün kıldığı halde seviyemize inerek bizi muhatap kabul etmekte ve Rabbinin emirlerini bizimle paylaşmaktadır. Görevini tam anlamıyla yerine getirmekte ve tebliğ vazifesini ihmal etmemektedir.

b) Bizim zahmete uğramamız ve sıkıntı çekmemiz onu çok üzmekte; ona ağır gelmekte ve son derece üzülmektedir. Kendi sıkıntısına önem vermez ama bizim sıkıntıda olmamıza tahammül edememektedir. Bizim rahatımız için pek çok sıkıntıyı göğüslemekte ve adeta kendisini bizim için feda etmektedir.

c) Bizim uğrumuzda çektiği sıkıntılar sadece fizikî sıkıntılardan ibaret değil; içten ve kalben üzülmekte ve adeta kalbi bizim için titremektedir.

d) Bizim hatalarımızla değil; engin hoşgörü ve müsamahasıyla bize muâmele etmekte şefkat ve merhametin zirvesini bizim için kullanmaktadır. Yanlış yapmamıza rağmen o; bize acımakta, üzerimize titremekte ve bizi sevgiyle kucaklamaktadır. Hatta bu dünyada bizim için çektiği cefalarla yetinmemekte; kendisine tanınacak imkânların en güzelini âhiret yurdunda da bizim için kullanacağını beyan buyurmaktadır.

Kendisine kulak verelim:

“Her Peygamberin, mutlaka kabul edilen müstesna bir duâsı vardır. Ben, bu istisnai duâmı, Allah kısmet ederse, mahşer günü ümmetim nâmına şefaat olarak kullanmak üzere saklamaktayım.”

Hatta Yüce Allah, kendi zatını sevmemizin Resûlüne uymakla ispatlanabileceğini belirtmektedir. Yani, Allah’ı sevdiğimizi iddiâ ediyorsak, bunun ispatı Resûlüne uymaktan ibarettir. Nitekim Yüce Allah buyuruyor ki:

“Ey Resulüm! De ki: ‘Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyunuz ki Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın.’ Allah son derece bağışlayıcı ve merhamet edicidir.” (Al-i İmran 3/31)

Evet, görüldüğü gibi; Allah’ı sevdiğini ileri süren mü’min, O’nun peygamberine uymak ve emirlerini yerine getirmek durumundadır. Böylece Allah’ın sevgisi ile birlikte af ve mağfiretini de hak eder.

Bizi çokça seven ve içtenlikle üzerimize titreyen Hz. Peygamber’i (asm) sevmemiz, her an onun hayaliyle yaşamamız ve ona karşı olan görev ve sorumluklarımızı yerine getirmemiz gerekmez mi?

Çünkü Kur’ân’ın deyimiyle:

“Peygamber, mü’minlere kendi canlarından daha yakındır.” (Ahzab 33/6)

Bize bu kadar düşkün olan Peygamber’in (asm) bize bizden daha yakın ve öncelikli olmasından daha tabiî ne olabilir ki!

Kur’ân, onun için yapmak durumunda olduğumuz bir başka görevi de şöyle hatırlatmaktadır: “Muhakkak ki, Peygambere Allah rahmet eder, melekler de duâ eder. Ey iman edenler, siz de ona teslimiyetle salât ve selâm getirin.” (Ahzab 33/56)

Bu sevgideki ciddiyetimiz başka sevgilerimiz için de örnek teşkil eder.

Sevgilerimizde samimî olmamız niyazı ile…

13.04.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (06.03.2009) - Ölçü

  (27.12.2008) - Ölüm nasihati

  (23.12.2008) - Efendim, hoşgeldiniz!

  (10.12.2008) - Söz’ün değeri ve Hz. Ali (ra)

  (19.11.2008) - Sabır ya hacı!

  (21.10.2008) - Dinleme zahmeti

  (02.10.2008) - Günlük hayattaki ihmallerimiz

  (26.08.2008) - Ramazan mukabeleleri ve Yeni Asya

 

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis