"Gerçekten" haber verir 05 Mayıs 2009
Anasayfam Yap | Sık Kullanılanlara Ekle | Reklam | Künye | Abone Formuİletişim
ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET ve ŞÛRÂDIR

Eski tarihli sayılar

Görüş, teklif ve
eleştirilerinizi

adresine bekliyoruz.

 

Haberler

 

HANGİ DEVİRDE YAŞIYORUZ?

Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavında sorulan bir sualin bazı çevreler tarafından polemik konusu yapılıp “eğitimdeki dinselleşme”nin delili olarak gösterilmesi tepkiyle karşılandı. Allah'tan bahsetmeyi suç sayan anlayışın çok gerilerde kaldığı hatırlatılarak, devletin dinle ve toplumla barışma sinyalleri verdiği bir süreçte konunun bu şekilde gündeme getirilmesi, “Allah'tan bahsetmenin laiklikle ne ilgisi var, hangi devirdeyiz?” diye sordurdu.

TARTIŞMA KONUSU YAPILAN SORU

“Evrendeki düzen hiçbir şeyin rastlantı sonucu ortaya çıkmadığını göstermektedir. Evrendeki varlıkların kendi kendilerini var etme güçleri yoktur. Bu bilgilerin ikisini de iyi değerlendiren kimse aşağıdakilerden hangisine ulaşır? a) Varlıklardaki düzen onların kendilerini var ettiklerini gösterir. b) Evrenin varlığının bir başlangıcı yoktur. c) Evrendeki varlıklar rastlantı sonucu ortaya çıkmıştır. d) Evren bir Yaratıcı tarafından planlı bir biçimde yaratılmıştır.”

Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk sınavında bir sorudaki “Evren bir yaratıcı tarafından planlı bir biçimde yaratılmıştır” cümlesi bazı çevreler tarafından polemik konusu yapılıp “eğitimdeki dinselleşme”nin delili olarak gösterilmesi tepkiyle karşılandı.

Vatan gazetesinin dünkü haberinde tüm Türkiye’de önceki gün yapılan Devlet Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’nda bilgiler bölümünde yer alan evrenin varoluşu ile ilgili soruya bazı kesimlerin duyduğu rahatsızlık dile getirildi. Sosyal bilgiler alanındaki 21. soruda evrenin varoluşuyla ilgili sorudaki şıklardan birinde “Evren bir yaratıcı tarafından planlı bir biçimde yaratılmıştır” cümlesinin yer alması polemik konusu yapılarak “eğitimdeki dinselleşme”nin delili olduğu iddia edildi. Soruya tepki gösteren Eğitim-Sen Adana Şube Başkanı Güven Boğa, sınavda sosyal bilgiler alanındaki 21’inci sorunun, öğrencilerin kafasında bilimsellikten uzak, demokratik ve laik eğitime aykırı yargı oluşturmaya dönük olduğunu öne sürdü. Boğa, soru ve şıklara değinirken “Bu soru öğrencilerde bir şekillenişi gerçekleştirme iddiasında olanlar tarafından hazırlandığını ileri sürdü.

Boğa, Türkiye’nin içinden geçtiği dönemi “dindarlaşma” olarak tanımlayan Milli Eğitim eski Bakanı Hüseyin Çelik’in yaklaşımının da gözler önüne serdiği gibi, eğitim ve Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı okullar da bu dinselleştirme projesinin dışında tutulmamış, aksine merkezi hale getirilmek istenmiştir” iddiasında bulundu.

HANGİ DEVİRDE YAŞIYORUZ?

Allah’tan bahsetmeyi suç sayan anlayışın çok gerilerde kaldığı hatırlatılarak, devletin dinle ve toplumla barışma sinyalleri verdiği bir süreçte konunun bu şekilde gündeme getirilmesi, “Allah’tan bahsetmenin laiklikle ne ilgisi var, hangi devirdeyiz?” diye sordurdu.

BAZI KESİMLERİ RAHATSIZ EDEN SORU ŞÖYLE:

“21’inci soru: Evrendeki düzen hiçbir şeyin rastlantı sonucu ortaya çıkmadığını göstermektedir. Evrendeki varlıkların kendi kendilerini var etme güçleri yoktur. Bu bilgilerin ikisini de iyi değerlendiren kimse aşağıdakilerden hangisine ulaşır?

a) Varlıklardaki düzen onların kendilerini var ettiklerini gösterir.

b) Evrenin varlığının bir başlangıcı yoktur.

c) Evrendeki varlıklar rastlantı sonucu ortaya çıkmıştır.

d) Evren bir yaratıcı tarafından planlı bir biçimde yaratılmıştır.” DANIŞTAY’DA DA “DİNSEL İÇERİK” RAHATSIZLIĞI GEÇTİĞİMİZ günler Danıştay’ın, ilköğretim Türkçe 1, 2, 4 ve 5. sınıf ders programını “dinsel içerikle” yazıldığı gerekçesiyle iptal etmesi de tepkiyle karşılanmıştı. Danıştay’a dâvâ açan veli Seher Yaşar’ın avukatı Esmani Kırmızı’nın dâvâ dilekçesinde, dinî muhtevalıörneklerden bazıları şöyle sıralanmıştı: _ 5. sınıf kitabında ‘Kalbimizin Sesi’ adlı okuma parçası: ‘Bütün bunlardan kalbimizin yaratılışındaki mükemmelliği daha iyi anlayabiliriz. Kalp başlı başına mucize olan çalışmasıyla insan anlayışını zorlamaktadır. _ 5. sınıf kitabında ‘Dünya Uzakta’ adlı okuma parçası: ‘Dünyaya dışarıdan bakarken içinde yaşamanın ne büyük bir lütuf olduğunu görebilme şansını yakalayabiliyorlar.’ Genç Yaklaşım “Evrim yalanları”nı açıklıyor Aylık gençlik dergisi “Genç Yaklaşım” Mayıs sayısında, “biyoloji bilimi Allah’ı anlatıyor” başlığıyla çıkıyor. Dr. Bahri Dayıoğlu, “Allah yaratır âlet kullanmadan, evrim teorisine eleştirel bir yaklaşım ve yaratıcı zorunluluğu” başlıklı makalesiyle Allah’ın varlığını inkâr etmenin mümkün olamayacağını güzel bir üslupla ispat ediyor. Seyda Durgun, “Marifet penceresinden biyoloji’ye bir kapı açıyor ve oradan varlıklardaki Allah’ı seyrettiriyor. Mustafa Said İşeri, “Ya Hafiz diyen genetik” diyor ve genetik ilmindeki hafiz isminin tecellilerini gösteriyor. Prof. Dr. Furkan Aydıner, ateizmin bilimsel bir kılıfa bürünerek hepimizi nasıl tehdit ettiğini, ortaya koyuyor.

FATİH AYDIN / İstanbul

05.05.2009


 

Sınırda domuz gribi alarmı

Dünya Sağlık Örgütünün, domuz gribine yol açan H1N1 virüsü salgınına karşı alarm seviyesini 4. evreden 5. evreye çıkarmasıyla, Kapıkule Sınır Kapısında da sağlık ekipleri alarma geçti. Ekipler, 24 saat hazır durumda bekletiliyorlar.

SAĞLIK BAKANLIĞI GENELGE YAYINLADI

Bu arada Sağlık Bakanlığı, valiliklere gönderdiği genelgeyle, domuz gribi konusunda vatandaşların merak ettiği sorulara açıklık getirdi. “Vatandaşlar için domuz gribi ile ilgili merak edilenler” konu başlığını taşıyan genelgede, domuz gribi virüsünün nasıl bulaştığı, belirtileri, hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat sırasında yapılması gerekenler anlatılıyor. AÜ Başhekimi: Domuz gribi olduğunu düşünmüyoruz AKDENİZ Üniversitesi (AÜ) Hastanesi Başhekimi Doç. Dr. İbrahim Demir, hastanelerinde bir hastanın ölümünün şüpheli bulunduğunu ancak domuz gribi olduğunu düşünmediklerini belirterek, ‘’Çünkü bu hastanın yurt dışı seyahati yok, teması yok. Belirtileri de domuz gribi hastalığı belirtilerine uymuyor’’ dedi. Doç. Dr. İbrahim Demir, M.A. adlı bir kişinin gece hastaneye kaldırıldıktan sonra yaşamını yitirdiğini, bu kişinin ölüm nedeninin henüz belli olmadığını ifade etti. M.A.’nın ölüm nedeninin ancak otopsi sonrasında tespit edileceğini belirten Demir, şunları kaydetti: ‘’Bir hasta gelmiş. Ancak kesin ölüm nedeni belli değil. Domuz gribi olduğunu düşünmüyoruz. Çünkü bu hastanın yurt dışı seyahati yok, teması yok. Belirtileri de domuz gribi hastalığı belirtilerine uymuyor. ‘Domuz gribinden öldü’ şeklindeki haberler gerçeği yansıtmıyor.’’ Antalya/aa Sınırda domuz gribi alarmı DÜNYA Sağlık Örgütü’nün (WHO), domuz gribine yol açan H1N1 virüsü salgınına karşı alarm düzeyini 4. evreden 5. evreye çıkarmasıyla, Kapıkule Sınır Kapısı’nda da sağlık ekipleri alarma geçti. Ekipler, 24 saat hazır durumda bekletiliyorlar. Kapıkule Sınır Kapısı’ndaki önlemler için görevlendirilen Edirne Toplum Sağlığı Merkezi doktorlarından Erhan Aksoy, Edirne İl Sağlık Müdürlüğü’nce Kapıkule Sınır Kapısı’nda önlem amacıyla iki ekibin 24 saat esasına göre görevlendirildiklerini söyledi. Kendilerine önlem amacıyla 1’i karantina merkezi olmak üzere 3 peron tahsis edildiğini belirten Aksoy, şunları kaydetti: ‘’Edirne İl Sağlık Müdürlüğü’nce 2 ekip görevlendirildi. Gümrük Muhafaza Müdürlüğü’nce de 3 peron tahsis edildi. Birini karantina odası olarak diğer odayı ise muayene odası olarak kullanıyoruz. Karantina odasında 112 Acil Servis sağlık ekibi hazır bekliyoruz. Bu konuda gümrük muhafaza memurlarını da bilgilendirdik. Riskli olan ülkelerden giriş yapan insanlar geldiğinde muayene odasına alacağız. Gerçekten şüpheli vakaysa onu karantina odasına alarak, Edirne Devlet Hastanesi’ne sevkedeceğiz.’’ Edirne/aa Sağlık Bakanlığı, valiliklere gönderdiği genelgeyle, domuz gribi konusunda vatandaşların merak ettiği sorulara açıklık getirdi. “Vatandaşlar için domuz gribi ile ilgili merak edilenler” konu başlığını içeren genelgede, domuz gribi virüsünün nasıl bulaştığı, belirtileri, hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat sırasında yapılması gerekenlere dikkat çekiliyor. “Domuz gribi nedir?” başlığında, rahatsızlığın, domuzlarda hastalığa yol açan bir mikroorganizma olan “influenza tip A H1N1 tipi virüsü”nün insanlarda oluşturduğu solunum yolu hastalığı olduğu belirtildi. “Domuz gribinin insan sağlığına etkilerinin” anlatıldı bölümde ise insanlar arasında domuz gribi enfeksiyonunun, tek tek vakalar olarak ya da salgınlar halinde görülebildiği, “klinik belirtilerinin”, gribe benzeyen, ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, genel vücut ağrısı, halsizlik, bitkinlik, üşüme şeklinde olduğu ifade edildi. Bazı domuz gribi vakalarında kusma ve ishalin, ağır vakalarda pnömoni, solunum yetmezliği ve bazen de ölümün görülebildiğine vurgu yapıldı. VİRÜSÜN BULAŞMASI “Domuz gribi virüsü nasıl bulaşır?” şeklindeki soruya karşılık verilen yanıtta, insanların domuz gribini genellikle enfekte olan domuzlardan aldığı ve şu andaki salgında insandan insana bulaşmanın olduğunun düşünüldüğü kaydedildi. İnsandan insana bulaşmasında, yakın temas, hastalığı taşıyanlarla aynı ortamı paylaşmanın önemli rol oynadığı belirtildi. HASTALIĞIN GÖRÜLDÜĞÜ ÜLKELERE SEYAHAT “Hastalığın görüldüğü ülkelere seyahat edeceğim. Neler yapmam gerekir?” şeklindeki soru şöyle cevaplandı: “Hastalık şu ana kadar Meksika, ABD, Kanada ve İspanya’da görüldü. Son 2 hafta içinde hastalığın görüldüğü ülkelere ziyarette bulunduysanız ve başta 38 derece’den yüksek ateş, öksürük, boğaz ağrısı, vücutta kırgınlık, ağrı, kusma, ishal gibi grip benzeri belirtileriniz varsa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmanız gerekir. Böyle belirtilen sadece grip ya da domuz gribi hastalıkları sonucu ortaya çıkmaz. Bu durumları ayırt edebilmek için en yakın sağlık kuruluşuna başvurmak gerekiyor.” KORUNMAK İÇİN YAPILMASI GEREKENLER Uluslar arası seyahata çıkanların hastalıktan korunması için yapmaları gereken unsurların yer aldığı bölümde ise halen Dünya Sağlık Örgütü yetkililerinin, seyahatin ya da ticaretin kısıtlanmasının gerekmediğini bildirdikleri ifade edildi. Genel olarak kişisel temizlik önlemlerinin alınması, kalabalık ve havasız ortamlardan mümkün olduğunca kaçınılması, zorunlu haller dışında salgının yaşandığı bölgelere olan seyahatlerin ertelenmesi gerektiği bildirildi. EN ETKİLİ TEDBİR: EL YIKAMA En etkili tedbirin “el yıkama” olduğuna dikkat çekilen bölümde, öksürürken ya da hapşırırken ağız ve burnun tek kullanımlık mendil ile kapatılması ve mendilin atılması, elin sabunlanması gerektiği belirtildi. Alkol bazı el dezenfektanlarının da kullanılabileceği anlatılan bölümde, hastalığın başlıca insandan insana, hapşırma, öksürme gibi yollarla bulaştığı düşünüldüğünde hasta kişilerle temastan kaçınmanın iyi bir korunma yöntemi olacağı kaydedildi. Genelgede, kirli ellerle gözlerinize, burnunuza ve ağzınıza dokunmanın, buradaki virüslerin eller yoluyla yayılmasına neden olabileceği ve bol sıvı tüketerek, iyi beslenmenin önemli olduğu vurgulandı. Ankara/aa

05.05.2009


 

Seçimde en çok parayı CHP harcadı

Yerel seçimlerin siyasî partilere maliyeti yaklaşık 135 milyon 616 bin lira oldu. 29 Mart'ta gerçekleştirilen yerel seçimlerde en çok harcamayı 45,8 milyon lira ile CHP yaptı. Bu partiyi 41 milyon lira ile AKP, 25,8 milyon lira ile MHP, 10,5 milyon lira DTP ve 10 milyon lira ile DSP izledi. Seçim sürecinde DP 2 milyon, BBP ve ÖDP 250’şer bin lira harcadı.

Yerel seçimlerin siyasi partilere maliyeti yaklaşık 135 milyon 616 bin lira oldu. Mart ayında gerçekleştirilen yerel seçimlerde en çok harcamayı 45,8 milyon lira ile CHP yaptı. Bu partiyi 41 milyon lira ile AKP, 25,8 milyon lira ile MHP, 10,5 milyon lira DTP ve 10 milyon lira ile DSP izledi. Seçim sürecinde DP 2 milyon, BBP ve ÖDP ise 250’şer bin lira harcadı. Partiler, seçimlerde en çok parayı 18 milyon lira ile bilboard reklamlarına verdi. AKP, CHP ve MHP’ye bayrak ve rozetler 19,7 milyon liraya, mitingler ise 8,1 milyon liraya mal oldu. Siyasi Partiler Kanunu uyarınca devlet yardımına hak kazanan AKP, CHP ve MHP’ye, 2009’un yerel seçim yılı olması sebebiyle 2 katı tutarında hazine yardımı yapılmıştı. Bu çerçevede AKP, CHP ve MHP bütçeden toplam 195 milyon 336 bin TL hazine yardımı almıştı. Bu paranın 111 milyon 331 bin TL’si AK Parti’ye, 49 milyon 898 bin TL’si CHP’ye ve 34 milyon 106 bin TL’si de MHP’ye ödenmişti. Anayasa Mahkemesinin kararı çerçevesinde AKP’nin 22,8 milyon TL’lik hazine yardımı, bütçeden alacağı 111,3 milyon TL’den kesilmişti. Ankara / aa

05.05.2009


 

Yasak asker desteğiyle uygulandı

Emekli Org. Şener Eruygur’un bilgisayarından çıkan gizli ibareli yazıda, 1998 yılında İstanbul Üniversitesinde başlayan başörtüsü yasağının perde arkası anlatılıyor. Ergenekon iddianamesindeki eklerden birinde yer alan yazıya göre, başörtüsü yasağının nasıl uygulamaya konulduğunu anlatan İstanbul Üniversitesi eski Rektörü Prof. Dr. Kemal Alemdaroğlu, “Dönemin Genelkurmay Başkanı üç kez telefonla aradı ve destek verdi” dedi.

ARKAMDA TSK OLMASAYDI NE YAPARDIM?

Alemdaroğlu, dönemin valisinin “Toplumu germeyelim, taviz verin, hoşgörülü olun” imasında bulunduğunu, ama direndiklerini aktararak, o gün olanları şu sözlerle anlattı: “Bu tip durumların tekrarlanabileceğinden endişe ediyorum. O dönemde TSK arkamda olmasaydı ben ne yapardım? Olaylar haftasında resmî kıyafetle üç korgeneral beni ziyaret etti. Askerler her vesile ile üniversiteleri desteklediklerini göstermeliler.”

EMEKLİ Org. Şener Eruygur’un bilgisayarından çıkan gizli ibareli yazıda, 1998 yılında İstanbul Üniversitesi’nde başlayan başörtüsü yasağının perda arkası anlatılıyor.

Zaman’ın haberine göre, 1998 yılında başörtüsüne yasak getirildiği zaman İl Emniyet Koordinasyon Kurulu’nda sorgulandığına dikkat çeken dönemin İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu, “O gün taviz verilseydi türban ve üniversite konusunda cephe kaybedilirdi” diyor. Yine aynı endişeleri yaşadığını iddia eden Alemdaroğlu şöyle devam ediyor: “Dönemin Genelkurmay başkanı 3 kez telefonla aradı ve destek verdi. Vali toplumu germeyelim, taviz verin, hoşgörülü olun imasında bulundu ama direnildi. Bu tip durumların tekrarlanabileceğinden endişe ediyorum. O dönemde TSK arkamda olmasaydı ben ne yapardım? Olaylar haftasında resmî kıyafetle 3 korgeneral beni ziyaret etti. Askerler her vesile ile üniversiteleri desteklediklerini göstermeliler.” Kemal Alemdaroğlu kaygılarını dile getirirken üniversitesindeki başörtülü sayısını da veriyor. Buna göre, 2003 yılında İstanbul Üniversitesi’ne 11 bin başvuru olmuş. 170 tane de başörtülü başvurmuş. Kayıt sırasında peruk takanlar var.

TSK, ÖĞRETMENLERİ EĞİTSİN!

Rektörler, şikâyetlerini o kadar geniş tutmuşlar ki, değinmedikleri konu ve kurum kalmamış. İşte bazıları: “Mütareke basını kayıtsız kalıyor. Bugün Türkiye’de 600 bin öğretmen var, onlardan ne kadar eminiz? Belki okul müdürlerine TSK tarafından psikolojik eğitim verilebilir. Adliyede irtica kol geziyor. Dinciler 2 büyükşehir belediyesini elde ettiler ve çok büyük gelirler elde ediyorlar. Valiler cuma namazına gidiyor.”

REKTÖRLER DE DARBECİLER GİBİ

DARBECİLER gibi rektörlerin halka hiç güvenmediği görülüyor. Kayıtlara giren cümlelerden bazıları şöyle: “Bugüne kadar her şeyi devletten bekleyen halk kendi başına birey olamıyor... Türk halkı kadar dedikodudan ve günlük olaylardan etkilenen bir halk dünyada yok. Türk halkı değişik. Güce tapıyor... Önümüzde yerel seçimler var. Halka güven olmaz.” Askerlere “Planlı faaliyetleri uygulamalıyız. Bir kıvılcıma ihtiyaç var ve kıvılcımı daha sonra genişletmeliyiz. Ama bu kıvılcım var mı?” diye soran rektörlerin çözüm için söyledikleri de ilginç: “En önemli konu caydırma ve korku yaratmak. Kapı kapı dolaşıp bu gidişin tehlikelerini anlatmalıyız.” İstanbul/YENİ ASYA

05.05.2009


 

Devir teslimler tamam

Adalet, Çalışma ve Devlet Bakanlıklarında yapılan törenlerle, yeni kabinedeki devir-teslimler tamamlandı. Adalet Bakanı Sadullah Ergin Mehmet Ali Şahin’den, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Ömer Dinçer Faruk Çelik’ten, Devlet Bakanları Faruk Nafiz Özak Murat Başesgioğlu'dan ve Zafer Çağlayan Kürşad Tüzmen'den koltuğu devralarak yeni görevlerine başladı.

BAKANLIKLARDA DEVİR-TESLİM TAMAM

Hükümette gecen hafta yapılan değişikliğinin ardından bazı bakanlıklarda devir teslim törenleri yapıldı. Adalet Bakanlığı görevini Mehmet Ali Şahin, Sadullah Ergin’e, Kürşad Tüzmen, Devlet Bakanlığı görevini Zafer Çağlayan’a, Faruk Çelik ise Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini Ömer Dinçer’e devretti. Dış Ticaret Müsteşarlığındaki devir-teslim töreninde konuşan Tüzmen ‘’Her aşamasında çalıştığım teşkilatımdan ayrılırken gözüm arkada kalmıyor’’ dedi. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı görevini Dinçer’e devreden Çelik, Bakanlık toplantı salonundaki devir teslim töreninde yaptığı konuşmada, Dinçer’in bundan sonraki süreçte çok önemli adımlar atacağına inandığını belirterek, görevinde başarılar diledi.

05.05.2009


 

İtalya’dan güçlü destek

İtalya’nIn Ankara Büyükelçisi Carlo Marsili, İtalya’nın Türkiye’nin AB sürecine güçlü destek verdiğini söyledi.

Marsili, Ankara Üniversitesi Avrupa Toplulukları Araştırma ve Uygulama

Merkezinde (ATAUM) verdiği, “AB’de Türkiye: Vazgeçilmez Bir Hedef” başlıklı konferansta, Türkiye-AB ilişkisinin tarihini özetlerken, Türkiye’nin yüzünün her zaman Batıya dönük olduğunu kaydetti. Türkiye’nin AB sürecini değerlendiren Marsili, bu sürecin zorlu olduğunu ancak hedefinin Türkiye’nin AB’ye tam üyeliği olduğunun altını çizdi. Bu konuda bazı Avrupalı liderlerin farklı söylemlerine atıfta bulunan Marsili, bu tür cesaret kırıcı yaklaşımların Türkiye’ye verilen taahhütlere karşı gelmek anlamına geleceğini ifade etti. Marsili, müzakereler sonunda AB tarafından konan şartların yerine getirilmesi durumunda Türkiye’nin AB’ye üyeliğini kimsenin engelleyemeyeceğini kaydetti. AB’ye üyeliğin derin bir değişimi gerektirdiğini söyleyen Marsili, ancak bugünkü durumuyla Türkiye’nin üyeliğinin söz konusu olamayacağını ifade etti.

Türkiye’de AB sürecinin uzun zaman önce başladığını belirten Marsili, ancak sürecin hızlandırılarak sürdürülmesi ve reformların hayata geçirilmesi gerektiğini söyledi.

“BAŞARILI BİR NİKÂH OLACAK”

Türkiye ile AB arasında “başarılı bir nikâh” olacağına inandığını belirten Marsili, bugün müzakerelerin önüne konan suni engellerin ortadan kalkacağına inandığını kaydetti. Marsili, Türkiye’ye yönelik önyargıların yıkılması için, Türkiye’de 48 saat geçirmenin yeterli olacağını ifade etti. Kıbrıs ve Yunanistan ile ilişkileri, müzakere sürecinde etken konular arasında sayan Marsili, Kıbrıs sorununun çözülememiş olmasının Türkiye’ye AB sürecinde zarar verdiğini söyledi.

Bu konunun, Türkiye’nin AB içindeki dostlarından biri olan İtalya’yı endişelendirdiğini belirten Marsili, sorunun gelecek aylarda tarafları memnun edecek şekilde çözülmesini temenni ettiklerini ifade etti. Marsili, bu sorunun çözümünün Türkiye’nin önüne konan en büyük engeli ortadan kaldıracağını belirtti. Ankara / aa

TÜRKİYE HER YÖNÜYLE

AVRUPALI

AB’nİn bir Hristiyan kulübü olmasını istemediklerini söyleyen Marsili, Türkiye’ye sadece Müslüman bir ülke olarak karşı çıkmanın, AB’nin kurucu değerlerine uymayacağına işaret etti. Türkiye’nin her yönüyle Avrupalı olduğunu belirten Marsili, Türkiye’nin laik ve demokratik bir ülke olarak önemine değindi. İtalya’nın Türkiye’nin AB sürecini güçlü şekilde desteklediğini kaydeden Marsili, üyelikle birlikte çok daha iyi bir Türkiye ve AB’ye kavuşulacağına olan inancını dile getirdi. Türkiye’nin üyeliğiyle AB’ye sağlayacağı sayısız avantaj olacağını belirten Marsili, Türkiye’nin AB’ye katılımının, AB’nin küresel güç olma hedefine yardımcı olacağını kaydetti.Türkiye’nin Avrupa’nın en dinamik ekonomilerinden birine sahip olduğunu da söyleyen Marsili, küresel krize rağmen Türkiye’nin gösterdiği ekonomik büyümeye dikkati çekti. Konferansın sonunda Marsili’ye günün anısına plaket verildi.

05.05.2009


 

SAĞLIĞIMIZLA OYNUYORLAR

Kemal Özer, geçtiğimiz hafta TBMM heyetinin ABD’ye, bu ülkenin Tarım Bakanlığı sponsorluğunda, ‘’GDO (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ve Tohum Gezisi’’ düzenlediğini belirtti.

Bu geziye TBMM üyeleriyle birlikte TÜBİTAK temsilcilerinin de katıldığını ifade eden Özer, bu seyahati, ‘’genetiği değiştirilen ürünlerin Türkiye’de satılmasının yasallaştırılmasına yönelik iknâ gezisi olarak yorumlandığını’’ öne sürdü. Özer, açıklamasında şunları kaydetti: ‘’Bu açıklamalar geziden toplumun endişe duyması ve Genetiği Değiştirilmiş Organizmalı ürünlerin zararlarını bilen çevrelerde tedirginliğe yol açması için yeterli sebeptir. Dünyanın ‘felaket’ olarak nitelediği bir konuda, geziye katılan milletvekillerinin söylediği, ‘’Bilgilenme amacıyla gittik. Biyoteknoloji demek ille de kötü bir şey yapılacak demek değil. Gezide, Meclis’e gelmesi beklenen Biyogüvenlik Yasa Tasarısı ile ilgili oldukça faydalı bilgilere eriştik. Biz, ABD için çok iyi müşteriyiz. Pamuk, mısır ve yağlı tohumlarda ABD ihracatında ikinci sıradayız. Faydalı bir gezi oldu’ şeklindeki ifadeler, ‘ABD iknada başarılı mı oldu?’ sorularını akla getiriyor. Tüm bu gerekçelerle, TBMM heyetinin ABD’ye yaptığı ziyaret oldukça düşündürücüdür.’’ GDO’lu ürünlerin tüketimine bir ülkede izin vermenin, ‘’köleleşmeye onay’’ anlamına geleceğini savunan Özer, açıklamasını şöyle sürdürdü: ‘’100 dolayında ülkenin tohum sektörü, genetiği değiştirilmiş tohumlar üreten ABD şirketlerinin eline geçmiş durumdadır. GDO, başta insan nesli olmak üzere tüm canlılar ve bitkilerin doğal yapısını bozan gıdaları kullanarak, ülkeleri ve insanları esir eden yeni bir teknolojidir. Genetiğin değiştirilmesi sayesinde insanlığın ortak mirası olan tohumlar, patentleştirilerek ABD ve İsrail’in veya bu ülkelere ait şirketlerin mülkiyetine terk edilmektedir. TBMM’nin hiçbir değerli üyesi buna izin vermeyecektir.’’ Ankara / aa

HORMONU

ABARTTILAR, SAĞLIĞIMIZ TEHLİKEDE

İzmİr’de seyyar bir manavdan domates satın alan vatandaşlar, evde domatesleri doğradıklarında gördüklerine inanamadı. Aşırı derecede hormon kullanıldığı belli olan domateslerin çekirdeklerinde yaklaşık 8-10 santimetre uzunluğunda fideler çıktı. Domatesleri yemeyen vatandaşlar, yetkililerin gıdaları daha çok denetlemesini istedi. Aldığı domateslerin içindeki çekirdeklerden filiz çıktığını gören ev hanımı Serap Güngör, hayatı boyunca böyle bir durumla karşılaşmadığını söyledi. Hormonlu gıdaların çocuklar için, gelecek nesiller için son derece zararlı olduğunu hatırlatan Güngör, “Bunu çocuklarıma nasıl yediririm, tabiî ki yedirmem. Çocuklarımızı zehirlemek için mi yetiştiriyoruz?” diye sordu. İzmir / cihan

05.05.2009


 

Zübeyr Gündüzalp Ormanı 11 yaşında

Ermenek İlim ve Kültür Vakfı tarafından 1998 yılında dikilen Zübeyr Gündüzalp Hatıra Ormanı 11 yaşını doldurdu.

Ermenek İlim ve Kültür vakfı tarafından Ermenek Orman İşletmesinden talep edilen ve anayol güzergâhında ilk ve tek hatıra ormanı olma özeliğini taşıyan 10 dönümlük araziye 1998 yılında kızılçam dikimi yapıldı. Her yıl Vakıf tarafından bakımı yapılan çam ormanı seyiri doyumluk bir güzelliğe kavuştu. Bu yılda orman haftası münasebetiyle bakımı yapılan hatıra ormanı levhası da yenilenerek yeni bir görünüm kazandı. Özellikle Ermenek’e ilk kez gelen çok sayıda kişi Zübeyr Gündüzalp Hatıra Ormanı levhasını görünce Zübeyr Gündüzalp’i hatırladıklarını ve Fatiha okumaya vesile olduğunu belirtiyor. Ermenek / Hasan Açıkbaş

05.05.2009


 

Askerlik ve tüketici işlemleri e-devlet’te

TÜRKSAT A.Ş Genel Müdürü Özkan Dalbay, askerlik ve tüketici hizmetlerine ilişkin işlemlerin, Hazirandan itibaren e-Devlet Kapısı’ndan sunmayı planladıklarını bildirdi. Dalbay, 50’nin üzerinde işlemin yapılabildiği e-Devlet Kapısı’ndaki işlem sayısının, Haziranda 100’e çıkarılacağını, ‘’Elden teslim edilir’’ veya ‘’Kağıt ortamında teslim edilir’’ şeklindeki ifadelere yer verilen bazı kamu işlemlerine ilişkin kanuni değişikliklerin tamamlanmasıyla bu sayının daha da artacağını söyledi. Askerlik işlemlerinin elektronik ortamda yapılabilmesi için güvenlik testlerinin devam ettiğini anlatan Dalbay, bu hizmete ilişkin işlemlerin de Hazirandan itibaren e-Devlet Kapısı’ndan sunulmasının planlandığını kaydetti. Dalbay, tüketici şikâyetlerinin de Haziran ayından itibaren e-Devlet Kapısı’nda çözüme kavuşturulacağını bildirerek, hazırlıkları devam eden “Sağlık Bakanlığı e-Randevu Sistemi”nin ise daha sonra devreye gireceğini bildirdi. e-Devlet Kapısı’nda şirketlerin işlem yapabilmesi için oluşturulması gereken tüzel kişi veri tabanının Sanayi ve Ticaret Bakanlığınca hazırlıklarının devam ettiğini ve Temmuzda hizmete girmesinin beklendiğini hatırlatan Dalbay, sistemin devreye girmesiyle şirketlere yönelik vergi tahakkuku ve SSK pirim ödemesi gibi hizmetlerin de elektronik ortamda sunulabileceğini söyledi. Ankara / aa

05.05.2009


 

Doğuda sel uyarısı

Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (YYÜ) Fen Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Ali Fuat Doğu, havaların ani ısınmasının sel felaketlerini yol açabileceğini bildirdi. Prof. Dr. Doğu, kar erimelerindeki gecikmenin kar örtüsünün bu yıl yerde daha fazla kalmasına ve doğanın canlanmasındaki gecikmeye neden olduğunu söyledi. Mevsim itibariyle çok daha önceden kar örtüsünün şimdikinden daha az bir yüzey kaplamış olması gerektiğini belirten Prof. Dr. Doğu, şöyle konuştu: ‘’Bunu aslında sadece Doğu Anadolu’da değil, Toroslarda da gözlemliyoruz. Geçenlerde yaylacıların Toroslara kar örtüsü nedeniyle çıkamadıklarını duyduk ve ilk defa yaylaya çıkamadan koyunlarının yünlerini kestiklerini duydum. Bu gözlem tüm Türkiye’ye genelleştirilebilir’’ dedi. Doğu Anadolu’da da yüksek kesimlerde kar örtüsünün olması gerekenden biraz daha fazla olduğunu ifade eden Prof. Dr. Doğu sözlerini şöyle sürdürdü: ‘’Bu demektir ki Mayıs ve Haziranda sıcakların bastırmasıyla beraber sellerde bir artış olacak. Bu, bir tehlikeli sınır anlamına geliyor. Bu bakımdan özellikle alçak kesimlerde, düz ovalarda yaşayan ve bu alanlarda tarımsal faaliyetlere hazırlananlara bu uyarıyı yapmak gerekiyor. Riskin çok olmadığı durumlarda bile yurdumuzda bu selleri özellikle baharın başlangıcı ve yazın başında çok sık görebildiğimize göre, bu yıl bu durum da bir artma ya da riskin çoğalması gibi bir durum söz konusudur. Bu bakımdan üzerine durulması gereken, dikkat çekilmesi gereken bir durum var.’’ Prof. Dr. Doğu, gerekli önlemlerin alınması konusunda yetkilileri uyarduı. Van / aa

05.05.2009


 

Şahin: Samimiyseniz soruşturma önergesi verin

ADALET Bakanlığı görevini devreden Mehmet Ali Şahin, CHP’nin hakkında verdiği gensoruda bir takım suçlamalarda bulunulduğunu ve görevi kötüye kullandığının iddia edildiğini belirterek, görevde olmayan bakanlarla ilgili denetim yolunun soruşturma olduğunu, CHP milletvekillerinin bir soruşturma önerisi vermek istemesi halinde, 110 imzaya ulaşılması için kendisinin de imza verebileceğini söyledi. Şahin, bakanlık görevini Sadullah Ergin’e devretmesi dolayısıyla düzenlenen törende gazetecilerin sorularını cevapladı. CHP’nin hakkındaki suçlamaları içerisinde toplayan bir gensoru önergesi verdiğini hatırlatan Şahin, şöyle konuştu: ‘’Keşke şu devir teslim bir hafta sonra olsaydı da bu gensoru önergesini TBMM’de görüşme imkânım olsaydı. Dün (önceki gün) CHP Grup Başkanvekili Kılıçdaroğlu’na çağrıda bulundum. Dedim ki ‘Siz gensoru verdiniz, bütün bu konularla ilgili benim şahsıma. Şimdi, önergede ileri sürdüğünüz hususları bir soruşturmaya dönüştürebilirsiniz.’ Çünkü görevde olmayan bakanlarla ilgili denetim yolu soruşturmadır. Soruşturma önergesi vermek, gerekirse Meclis’te soruşturma komisyonu kurmak ve gerekirse Meclis tatmin olmazsa, Yüce Divan’a o kişiyi göndermektir. Bu iddialarınızda samimiyseniz, CHP’li arkadaşlarıma ricam oldu, bu bir tekliftir, bir öneridir, takdir onlarındır. Eğer bir soruşturma önergesi verirseniz, ‘Sayımız yetmez, 110 imza gerekiyor derseniz’ ben de imza vereceğim. Gruptaki arkadaşlarımdan da istirham edeceğim, 110’a tamamlayacağız. Getirin bunu Meclis’in gündemine her şeyi konuşalım.” Ankara / aa

05.05.2009


 

Şüpheli poşetten G-3 mermileri çıktı

Bİngöl’de şüpheli bir poşet içerisinde, 70 adet G-3 piyade tüfeği mermisi bulundu. Alınan bilgiye göre, Bingöl Emniyet Müdürlüğü’ne Mirza Mahallesi Çalıkuşu Sokakta’ki 2 Nolu Sağlık Ocağı’nın arka kısmında şüpheli paket bulunduğu ihbarı yapıldı. Bunun üzerine olay yerine gelen güvenlik güçleri, bölgede güvenlik tedbiri aldı. Ardından, ekiplerin yaptığı inceleme sonucunda, poşet içerinde 70 adet G-3 piyade tüfeği mermisi bulundu. Söz konusu mermiler, incelenmek üzere Bingöl Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. Hatay’ın Dörtyol ilçesinde ise, bir ihbar üzerine Özelli Mahallesi’ndeki Öğmeiş sahiline giden güvenlik güçleri, burada 1 metre uzunluğunda, 10 santimetre kalınlığında ve üzerinde yazıların yer aldığı mühimmat buldu. Bingöl / aa

05.05.2009


 

İşçi servis otobüsü köprüden uçtu: 16 yaralı

BEYLİKDÜZÜ’NDE, işçi taşıyan servis otobüsü Yakuplu Köprüsü’nden aşağı uçtu. Kazada 5’i ağır 16 kişi yaralandı. Yaralılar, olay yerine gelen ambulanslarla çevredeki hastanelere kaldırıldı. Edinilen bilgiye göre kaza, saat 22:20 sıralarında Yakuplu Köprüsü’nde meydana geldi. İddialara göre Osman Parlak idaresindeki 34 NG 429 plakalı iççi servisi, E-5’ten Avcılar istikametine giderken Yakuplu’ya dönmek istedi. Viraja hızlı girdiği iddia edilen otobüs, bir anda kontrolden çıkarak yaklaşık 10 metrelik köprüden aşağı uçtu. Kaza sonucu, otobüste bulunan 16 kişi yaralandı. Olay yerine çok sayıda ambulans geldi. Yaralılardan bazıları araç içinde sıkışınca olay yerine itfaiye çağırıldı. Yaralılar, ambulanslarla çevredeki hastanelere sevk edildi. Yaralılardan 5’inin durumunun ağır olduğu bildirildi. Köprüden uçan otobüsün kaza yerinden çekilmesiyle itfaiye ekipleri yol yıkama çalışması yaptı. Kazayı gördüğünü söyleyen Ali Tüysüz isimli esnaf, otobüsün firenin patladığını, kazanın da bu yüzden meydana geldiğini ileri sürdü. Kazadan sonra olay yerine gelen bir vatandaş ise, otobüsün viraja hızlı girmesinden dolayı kaza yaptığını iddia etti. Jandarma ekipleri kaza ile ilgili soruşturma başlattı. İstanbul/cihan

05.05.2009


 

Ereğli’de otobüs devrildi: 7 ölü, 15 yaralı

KONYA’NIN Ereğli ilçesinde yolcu otobüsünün devrilmesi sonucu ilk belirlemelere göre 7 kişi öldü, 15 kişi yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Emirgazi ilçesine bağlı Gölören beldesinden Ereğli’ye yolcu taşıyan Ethem Akcura (55) yönetimindeki 42 L 3805 plakalı otobüs, Ereğli-Konya kara yolu Sazgeçit mevkisinde devrildi. Kazada, ilk belirlemelere göre biri çocuk 7 kişi olay yerinde hayatını kaybetti. Yaralanan 15 kişinin bölgedeki çeşitli hastanelere kaldırıldığı öğrenildi. Otobüsün altında kalan küçük bir kız çocuğu ise itfaiyenin yardımıyla çıkartıldı. Polis ekipleri kaza ile ilgili soruşturma başlattı. Ereğli/aa/hurriyetim.com

05.05.2009


 

Baraj yükseldi evleri su bastı

GÜMÜŞHANE’NİN Torul ilçesinde geçtiğimiz Ocak ayında açılışı yapılan Torul Barajı’nda su seviyesinin yükselmesi sonucu baraj çevresindeki bazı evleri su bastı. Torul Barajı’nı besleyen Harşit Çayı’nın son günlerde etkili olan yağışların ardından eriyen kar suları nedeniyle su seviyesinin yükselmesi ile birlikte barajdaki doluluk oranı artınca, Kirazlık köyünde bazı evleri su bastı. Doluluk oranının yüzde 100’e yaklaştığı barajda su seviyesi 5 metre daha yükselince evlerini su basan bazı vatandaşlar, baraj inşaatı nedeniyle evlerinin istimlak edildiğini, fakat yeni ev yapamadıkları için hale eski evlerinde oturduklarını söylediler.

05.05.2009


 

Çiftçiler yağmur için şükür duâsına çıktı

ANKARA’NIN Çubuk ilçesinde istedikleri kadar yağmur yağan çiftçiler, kurban keserek şükür duasında bulundu. İkipınar köyünde yapılan şükür duasına, ilçe merkezinden ve çevre köylerden çok sayıda vatandaş katıldı. Çubuk Müftüsü Ali Canbolat’ın kurban kesilmesi ve namaz kılınmasının ardından ettiği şükür duasına, vatandaşlar eşlik etti. İkipınar Köyü Muhtar Bayram Bal, son iki yıldır kuraklık yaşadıklarını, bu nedenle ürünlerinde verim ve kalite kaybı olduğunu söyledi. Tarımsal üretim için yağışın vazgeçilmez olduğunu belirten Bal, şöyle konuştu: ‘’Bu yıl yağışlar istediğimiz gibi gerçekleşti. Bu durumdan memnuniyet duyan çiftçimiz de böyle bir şükür duasında bulunulmasını talep etti. Biz de bu talebi kabul ederek köylülerin katkıları ile yağışlara şükür duası düzenledik.’’ Ankara/aa

05.05.2009


 

Dünyanın ilk sibernetik bilginini unutmayalım

DünyanIn ilk sibernetik bilgini ve 60 makinenin mucidi İsmail Ebul-İz El-Cezeri, Şırnak’ın Cizre ilçesinde anıldı. Araştırmacı-yazar Abdullah Yaşin, Cizre Kaymakamlığı ve İlçe Milli Eğitim Müdürlüğünce anma etkinlikleri kapsamında Şırnak Barosu Sosyal Tesisleri’nde düzenlenen panelin açılışında, El-Cezeri’nin, 1153–1233 yılları arasında yaşayan Cizreli büyük Türk mucit olduğunu söyledi. El-Cezeri’nin robot, saat, su makineleri, şifreli kilitler, şifreli kasalar, termos, otomatik çocuk oyuncakları gibi 60 makine icat ettiğini belirten Yaşin, ‘’El-Cezeri dünyanın ilk sibernetik bilginidir’’ dedi. Beykent Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Oğuz Makal ve minyatür sanatçısı Leman Dinçtürk, El-Cezeri’nin icatları ve hayatıyla ilgili katılımcılara bilgi verdi. Panelin ardından ‘’İsmail Ebul-İz El-Cezeri’yi Anma Etkinlikleri’’ kapsamında Dinçtürk’ün, Cizre Öğretmenevi’ndeki ‘’Ebul-İz Minyatür Sergisi’’ törenle açıldı.

1153-1206 yılları arasında yaşayan Ebul-İz El-Cezeri, Avrupa’da ‘’El-Cezeri/Al-Jazari’’ ismiyle bilinir. El-Cezeri, keskin zekâsı ile elektrik kullanmadan sadece su ve mekanik parçalarla çalışan makineler ve su robotları tasarlamış ve günlük hayata geçirmiş olağanüstü bir bilim insanıdır. Sadece su ve mekanik parçalar kullanarak çalışan su robotları geliştirmiştir. El Cezeri, Otomatik Makineler tarihinde ‘’Çağın Doruğuna Erişmiş Büyük Mühendis İbni Razzaz Cesari’’ adıyla anılır. Kitaptaki tüm buluşlar insanımsı, estetik değerlere sahiptir ve hiçbiri hayal ürünü değildir. Alman Profesörü Widemann, tarafından tekrar üretilip çalıştırılmışlardır. El-Cezeri’nin mezarı halen Cizre’de Nuh Peygamber Camii’nin avlusunda bulunuyor. Cizre / aa

05.05.2009


 

Google’a sıkı bir rakip geliyor

Harvard Üniversitesi, dünyanın en büyük arama motoru Google’ı tahtından indirecek yeni bir sistem üzerinde çalıştıklarını açıkladı. Harvard uzmanları bu konuda ne kadar iddialı olduklarını da, “Google bu yeni icadımızla birlikte Commodore 64 gibi kalacak” sözleriyle dile getirdi. Commodore 64, şu anki bilgisayarların ilkel versiyonu olarak kabul ediliyor. Mayıs sonunda kullanılmaya başlanılacak Wolfram Alpha adlı bir program ve internet arama motoru sayesinde artık tıpkı Uzay Yolu’ndaki bilgisayar gibi arama motoruna soru sorabileceğiz. Wolfram Alpha’da ise, kutuya sadece “Everest Dağı’nın yüksekliği nedir” sorusu yazılacak ve cevap çıkacak. Ayrıca, program sesi de tanıyabiliyor. Yani soru yazılarak değil de sesle de sorulabilecek. Ücretsiz kullanılacak olan Wolfram, Harvard’lı fizikçi Steven Wolfram tarafından geliştirildi. Dış Haberler Servisi

05.05.2009


 

Kekemeliğe hipnozla çözüm

Selçuk Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Beden Eğitimi ve Spor Öğretmenliği Anabilim Dalı Başkanı Yrd. Doç. Dr. Yalçın Kaya, ‘’8 günlük hipnoz seanslarıyla kekemelere 8 günde tekerlemeleri bile söyletmeye başlattığım yöntemle ilgili bilimsel makale, uluslararası bilimsel bir dergide yayınlanacak’’ dedi. Kaya, yaptığı açıklamada, kekemeliğin 46 kromozomdan 12’si ile sonraki nesillere taşındığını, ancak genetik alt yapısı olmasına karşın duruma bağlı bazı etkenlerle ortaya çıktığını belirtti. Bu faktörler ortadan kaldırıldığında son derece iyi sonuçlar alındığını, konu üzerinde yaptığı uzun süren çalışmalarla bu durumu kanıtladığını ifade eden Kaya, ‘’8 günlük hipnoz seanslarıyla kekemelere tekerlemeleri bile söyletmeye başlattığım yöntemle ilgili bilimsel makale, uluslararası bir dergide yayınlanacak’’ dedi. Konya / aa

05.05.2009


 

Arog bilim-kurgu festivalinde

Cem Yılmaz, ilk filmi “GORA” ve onun devamı niteliğindeki “AROG” ile İngiltere’nin başşehri Londra’da düzenlenen bilim kurgu film festivali “Sci-Fi London”a katıldı. Londra’nın merkezi Picadilly meydanındaki Apollo sinemasında düzenlenen festivalde filmlerinin gösterileceği seans öncesinde düzenlenen kokteyle katılan Cem Yılmaz, Londralı sanatseverlerin kendisinden bir sahne performansı beklediklerinin hatırlatılması üzerine, “Ben de özledim. Ancak biliyorsunuz uzun zamandır sahneye çıkmıyorum. 2010’a hazırlanıyorum. Yeni sahne şovumu hazırladıktan sonra Londra’ya da geleceğim” dedi. “Sci-Fi London”a, filmlerini takip eden festival organizatörlerinin daveti üzerine katıldığını belirten Yılmaz, kendisinin de daha önceden bu festivali takip etmediğini, ancak bilim kurgu filmlerini konu alan böyle bir organizasyona filmlerinin davet edilmesinden mutluluk duyduğunu bildirdi. Londra / aa

05.05.2009


 

Alkolik baba, çocuğu da etkiliyor

Depresyona giren ya da alkolik olan babaların, çocuklarını da kötü etkilediği ortaya çıktı. Bu tip babaların çocukları da psikolojik sorunlar yaşayabiliyor. İngiliz Oxford Üniversitesi’nden uzmanlar, annelerin psikolojik durumlarına ilişkin çok araştırma olduğunu ancak babaların “rolünün daha az vurgulandığını” belirtti. Uzmanlar, özellikle erkek çocukların babalarından çok etkilendiğini kaydetti. Doğum sonrası yaşanan depresyon, çocukların yüzde 10 ila 20’sinin davranışsal ve duygusal problemler yaşamasına sebep olabiliyor. Çocukların ergenlik döneminde babaların yaşayacağı depresyon da gençlerde depresyon ve intihar eğilimleri göstermesine yol açabiliyor. Önceki araştırmalarda da alkolik babaya sahip çocukların saldırgan ve yıkıcı bir şekilde davrandığı ortaya çıkmıştı. Profesör Paul Ramchandani, bu konuda daha fazla araştırma yapılması gerektiğini vurguladı. Ramchandani, “İngiltere gibi ülkelerde babalar, çocukların yetiştirilmesinde daha etkin roller oynuyor. Eskiden babaların depresif olması çok önemli değildi. Artık babaların çocuklar üzerinde ne tür psikolojik etkileri olabileceğine anlamamız lâzım.” diye konuştu. Londra / cihan

05.05.2009


 

Cepten park ücreti ödenebilecek

Bİrleşİk Arap Emirlikleri’nin ticari merkezi Dubai’de halka açık yerlerdeki otopark ücretleri artık cep telefonundan ödenebilecek. Yol ve Ulaşım İdaresi (RTA), telekomünikasyon şirketi Etisalat ile yapılan işbirliği neticesinde bu şirketin simkartını kullanan cep telefonlarından park ücreti ödenebileceğini bildirdi. Kullanıcıların daha rahat şekilde, zaman harcamadan ve bozuk para gerektirmeden saatlik park ücretini ödeyebilmeleri ve süre bitmeden tekrar uzatabilmelerini sağlayan ‘mParking’ adlı sistemin bölgede bir ilk olduğu belirtildi. Dubai / cihan

05.05.2009


 

Gül: Şehirciliğin sorunu çarpık yapılaşma

CUMHURBAŞKANI Abdullah Gül, Türk şehirciliğinin esas sorununun çarpık yapılaşma olduğunu belirterek, ‘’Anadolu’nun 4 bin yıllık zengin yapı kültüründen, modern inşaat bilgi ve teknolojisinden nasibini almayan bu çirkin yapılar, şehirlerimizde temizleme maliyeti yüksek olan çevre ve görüntü kirliliği oluşturmaktadır’’ dedi. Gül, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından düzenlenen ‘’Kentleşme Şurası’’nda yaptığı konuşmada, şehirlerin büyük vizyon gerektirdiğini belirterek şehirleşmenin önemine dikkati çekerek, bu şuranın Türkiye’nin şehirlerinin daha da güzelleşmesi ve gelişmesine katkı sağlamasını umduğunu söyledi. Cumhurbaşkanı Gül, Türkiye’de şehirciliğin esas sorununun çarpık yapılaşma olduğunu belirterek şöyle konuştu: ‘’Türk şehirciliğinin esas sorunu, son 50-60 yıl içinde ortaya çıkan, yeni kurulan yerleşim yerlerindeki çarpık yapılaşmadır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük şehirlerimize bakın, bunların hepsi son 30-40 yılın ürünleridir. Beğenmediğimiz yapılaşmalar, beğenmediğimiz yerleşim yerleri...” Ankara / aa

05.05.2009


 

Durak, TBB Başkanlığı görevinden alındı

ADANA Büyükşehir Belediye Başkanı Aytaç Durak, ‘’İçişleri Bakanı Beşir Atalay’ın imzasıyla Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkanlığı görevinden alındığını’’ bildirdi. Durak, yaptığı yazılı açıklamada, görevinden alınmasını kanunsuz uygulama olduğunu savunarak, şunları kaydetti: “Temayüller gereği, seçimle gelen, seçimle gider. Bu bir yetki gasbıdır. Bu bir sindirme politikasıdır. Bu baskılara boyun eğmeyeceğiz. Yürütmenin durdurulması için Ankara 2. İdare Mahkemesi’ne başvurduk. Mücadelemizi hukuk zemininde sürdüreceğiz.’’ Adana / aa

05.05.2009


 

Erdoğan: Gelecek tarihsiz inşa edilmez

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ‘’Tarihi mirasına sahip çıkamayanlar, tarihlerini bilmeyen, öğrenmeyenler, öğretmeyenler asla gelecek inşa edemezler, geleceği tasarlayamazlar’’ dedi.

Vakıflar Haftası dolayısıyla düzenlenen törende yaptığı konuşmada, her medeniyetin, kendini ayakta tutan dinamik güçleri olduğunu, Selçuklu Devleti, Osmanlı İmparatorluğu ve Türkiye Cumhuriyeti olmak üzere kurulan devlet ve medeniyetlerin, temel dinamiğinin ise sevgi, barış ve dayanışma olduğunu söyledi. Bugünkü millet şuurunu, sağlam sosyal dokuyu, diğer milletlerden ve ülkelerden farklı yardımlaşma ve dayanışma kültürünü büyük oranda vakıf medeniyetine borçlu olduğumuzu belirten Erdoğan, “Bir yandan tarihi mirasımıza sahip çıkmak, onları yaşatmak, bir yandan da çocuklarımıza aktarmakla yükümlüyüz. Vakıf eserlerini, vakıf kültürünü bu açıdan son derece önemsiyoruz. Bu eserleri geleceğe taşımak için hükümet olarak üzerimize düşen her görevi yapacağımız ifade etmek istiyorum” diye sürdürdü. Başbakan Erdoğan törende konuşma yaptığı sırada bir vatandaş, elinde dilekçeyle Başbakan ile görüşmek istediğini belirterek, bağırmaya başladı. Başbakanla görüşmek isteyen kişi, korumalar tarafından dışarı çıkarıldı. Erdoğan daha sonra gazetecilerin sorusu üzerine, ‘’Dilekçesini aldım, okudum. Şu anda sadece görüşme talebi var’’ dedi. Ankara / aa

TOPTAN: VAKIFLARIN

DEMOKRASİYE KATKISI BÜYÜK

TBMM Başkanı Köksal Toptan da konuşmasında, vakıfların gittikçe ivme kazanan demokratik hayata sivil toplum örgütleri olarak büyük bir katkı sağladıklarını belirterek, ‘’Vakıflarımız bir taraftan vakfetmeye konu olan işleriyle uğraşırken, öbür taraftan da ülke yönetimine sivil inisiyatif olarak çok ciddi katkılar yapmakta, ülkemizin daha ileri bir demokrasiye varması için ellerinden gelen her şeyi yerine getirmektedirler’’ dedi.

05.05.2009

 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri

 

Bütün haberler

Sitemizle ilgili görüş ve önerileriniz için adresimiz:
Yeni Asya Gazetesi Gülbahar Cd. Günay Sk. No.4 Güneşli-İSTANBUL T:0212 655 88 59 F:0212 515 67 62 | © Copyright YeniAsya 2008.Tüm hakları Saklıdır

Kurumsal Linkler:
Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl

Reklam Linkleri:
Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis