Geçen hafta Trabzonspor’a karşı oynanan güzel oyun ve alınan farklı galibiyetin ardından, Sivasspor hem taraftarına hem de spor kamuoyuna “şampiyonluğun en büyük adayı benim” demişti. Cadde ve sokakları bayraklarla süsleyen, 5. büyük olma yolundaki takımlarına her türlü desteği veren Yiğidolar, Gaziantep'te de takımlarını yalnız bırakmadılar. Ne var ki, şampiyonluk stresine giren futbolcular sıcak havada gevşeyince iyi mücadele eden rakibi karşısında galibiyeti hak edecek bir futbol oynayamadılar ve mağlubiyet kaçınılmaz oldu. Son sıradaki iddiasız Hacettepe’nin Galatasaray’ı yenebildiği bir ligde Gaziantep takımının Sivasspor’u yenmesi normal karşılanması gerekirken, gerek Bülent Uygun’un sıcak hava şikâyeti, gerekse futbolcuların imalı konuşmaları kendilerine olan güvensizliklerinin dışa vurumu gibiydi. Oysa en büyük rakibi Beşiktaş daha oynamamış ve kazanmamıştı. Nitekim Beşiktaş Feberhahçe’ye kaybetti ve Sivasspor’un liderliği devam etti.
Beşiktaş ise Bursaspor maçından sonra ikinci kez elde ettiği liderliği ele geçirme fırsatını değerlendiremedi. Gaziantep’ten aldıkları tatlı haberle İnönü’yü bayram yerine çeviren Beşiktaş taraftarını acı bir sürpriz bekliyordu. Sadece Beşiktaş taraftarının değil, birçok futbol otoritesinin favorisiydi Beşiktaş. Ligden kopmuş Fenerbahçe karşısında, şampiyonluk havasına girmiş eksiksiz Beşiktaş kazanmalıydı. Ama unutulan bir şey vardı. Fenerbahçe ne kadar eksik olursa olsun büyük takımdı ve derbi kaybetmiyordu. Mustafa Denizli, başarısı tescillenmiş Ernst-Cisse yerine Sivok’u, maç kurtaran Yusuf yerine zor maçların etkisiz elemanı Delgado’yu tercih ederek orta saha bütünüyle rakibe teslim edildi. Koşmayan, geri gelmeyen Bobo ve Tello gibi Delgado da etkisiz olunca maçın insiyatifi Fenerbahçeye geçti ve üst üste ataklarla Beşiktaş kalesini zorlarken, Mustafa Denizli tedbir almayı düşünmedi.
Kaleyi bulan tehlikeli şutlarda başarılı olan Rüştü, yine Guiza’yı karşısında görüp kaleyi boşaltınca topa ancak el sallayabildi. Gökhan Zan'a yapılan faulü vermeyen, Ernst’e dengesiz giren Selçuk’u penaltıyla cezalandırmayan, ikinci golde Ali Bilgin’in ofsaytta olduğunu göremeyen hakem Yunus Yıldırım verdiği kararlarla yine Beşiktaşlıları üzdü. Ancak Beşiktaş’ın bu mağlubiyeti için hakemi konuşmak yersiz olur. Şu bir gerçek ki, Beşiktaş maça motive olamamıştı ve kazanmayı hak edecek bir oyun oynayamadı. Sonuçta çok önemli bir fırsatı değerlendiremedi. Mustafa Denizli bu takımdan ümitli olabilir ancak, Beşiktaş’ın hem ligde hem kupada gerçekten zor maçları var. Oyun ve “pahalı” futbolcuların performasları ümit verici değil. Üstelik Ligdeki inisiyatif Sivas’ın elinde. Ancak Beşiktaş, futbol kamuoyunu şaşırtmayı sever. Oynayacağı 4 lig, 1 kupa maçından sonra şampiyonda olsa, şampiyonluğu Sivas’a, kupayı Fener’e lig ikinciliğini de Trabzon’a kaptırırsa kimse şaşırmasın.
|