11 Mayıs 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Cevher İLHAN

Hamidiye Alayları ve “koruculuk sistemi” (1)



Mardin-Mazıdağı Bilge köyünde hiçbir “töre”ye sığmayan, kadınların ve çocukların hunharca katledildiği katliam üzerinden ne yazık ki yine bir yığın çarpıtma yapılıyor.

Vahşet tablosu, Bediüzzaman’ın bundan bir asır önce devrin gazetelerinde neşrettiği makalelerde ve Şark’taki aşiretlere Meşrutiyeti telkinde, “cehâlet, zurûret (fakirlik) ve ihtilaf” olarak tanımladığı “düşman”a karşı, “mârifet, san’at (sanayi) ve ittihad (birlik ve beraberlik) silâhıyla cihâd”ın bölge ve bütün İslâm dünyası için önemini bir defa daha bildiriyor.

“Akıl ile fikr-i milliyetle, meyl-i terakki ile temâyül-ü adâlet ile mehâsin-i medeniyetin (medeniyetin iyiliklerinin, faydalarının) iktibasına muhtacız” dersindeki hakikati bildiriyor. (Münâzârat, 100.)

Bediüzzaman’ın “İttifakta kuvvet, ittihadda hayat, kardeşlikte saadet var; ittihadın ipini, zincirini ve muhabbetin şeridini iyi tutun ki size belâdan halâs etsin (kurtarsın)” cümlesiyle dikkat çektiği ve “üç cevherimiz” dediği temel dinamiklerin lüzumunu belirtir.

“Milyonlarla şühedânın (şehidin) bahasına kanlarını verdiği İslâmiyet, insaniyet ve bize meziyet veren milliyetimiz” ekseninde özetlediği “üç elmas kılınç” değerindeki çâreleri “adalet, millî ittifak ve muhabbet, maarif ve okuma” tavsiyesinin değerini teyid eder. (Kürd Teâvün ve Terakki Gazetesi, 43.Aralık.1908)

ÇARE, “BÜYÜK MAARİF PROJESİ”

Ne var ki Bediüzzaman’ın “maarif projesi” çerçevesinde bundan tam yüzyıl önce yazdığı bu derslerin tek tek okunup olayların arkaplânının tasrihi; bölgenin cehâlet, geri kalmışlık, kin, haset, intikamla karartılmasına karşı etraflı çözümler bulunması yerine, mesele yine günübirlik mevzii tartışmalara boğdurulmakta. Bu kez günâh keçisi “koruculuk.”

İçişleri Bakanı’nın açıklamasıyla sözkonusu katliamda kullanılan silâhların “korucular”a ait olması, çeyrek asırdır kırk bin insanın katline sebebiyet veren bebek katili Marksist terör belâsı gözardı edilmesinde kullanılmakta.

Bugün teröre mâruz bölgenin kronik problemi haline gelen ve dinle hiçbir alâkası olmayan “koruculuk”tan önce de var olan töre cinâyetleri, kan dâvâları, arazi kavgaları, bu olaydan hareketle “koruculuk sistemi”nin üzerine yıkılmakta. Dahası, bölge insanının dinine bağlılığı üzerinden namaz kılanların uğradığı sözkonusu vahşet, katil ve maktul yakınlarının bütün yalanlamalarına rağmen iğrenç iftiralarla dindarlığa kadar bulaştırılmaya çalışılmakta.

Ve ne yazık ki her ne kadar daha sonra “koruculuğun gündemde olmadığı” söylense de, meselenin “eğitim” boyutu ele alınmadan salt “koruculuk sistemi”nin sorgulaması, kamuoyunun yanısıra siyasî iktidarın da tefrikaya zemin açan ve mâlum mihraklardan pompalanan propagandalara geldiğini göstermekte.

Başbakan Yardımcısı ve hükümet sözcüsünün, baskından sonra “gerekirse koruculuk sistemi kaldırılabilir” demesi, daha baştan problemin yanlış zeminde ele alınmasına sebebiyet verdirmekte. Hâlâ terör örgütünü açıkça kınamayan ve “İmralı’daki terörist başı ile diyalogu” ve Türkiye’nin 23 özerk bölgeye taksimi ile örtülü bir “federatif sistemi” öneren DTP Genel Başkanı’nın “Devlet koruculara silâh vermeseydi bu katliam olmazdı” saptırması bunun belirtisi.

Saldırının perde arkasındaki sebeplerin topyekûn ele alınmasına karşılık, bölgede toplumsal yapıyı tahrip eden teröre “koruculuk sistemi”nin eklenmesi, bu tuzağın tezâhürü…

Bundandır ki tartışmaların ortasında Cumhurbaşkanı Gül’ün, ‘’Koruculuk sistemi büyük bir sistem; aksaklıkları varsa gözden geçirilebilir’’ sözleri, en mâkul gerçeğin ifâdesi.

KORUCULUĞUN ISLÂHI

GEREKİR, LAĞVI DEĞİL…

Bu büyük problem içinde “koruculuk sistemi”nin müsbet-menfi etkisi nedir? Koruculuğun kaldırılmasın neyi getirir? Sayıları 80 bine varan, 50 bini kadrolu 27 bini gönüllü korucunun lağvından hangi boşluk doğar?

Bölgede araziyi, stratejik konumu çok iyi tanıyan korucular da olmazsa 40 bin canı alan terör örgütünün vahşeti nerelere varırdı? Koruculuk sistemi kaldırıldıktan sonra yerine ne konulacak? Evvelâ bütün bu soruların cevaplanması gerekiyor.

Görünen o ki Osmanlı’nın son dönemindeki “Hamidiye Alayları”nı andıran “koruculuk sistemi”nin kökten kaldırılması yerine ıslâhı icap ediyor. Aynen “Hamidiye Alayları”na benzer bir eğitim ve nizâmnâmeye tabi olmaları zarûreti ortaya çıkıyor.

Korucuların, korucu başlarının aynen askerler ve uzman çavuşlar gibi ciddî bir eğitimden geçmesi ve mutlaka seçici olarak görevlendirilmesi lazım.

Sistemin gözden geçirilmesi, iç denetime tabi tutulması, ârızalarının düzeltilmesi, mafyalaşan, rant peşinde koşan, husûmet dâvâsıyla eline verilen silâhı rakiplerine karşı istimal eden, kaçakçılık, gasp, haraç, talan ve benzeri suçlara karışan, tıpkı Bediüzzaman’ın “Hamidilik icrâ etmek” dediği, verilen yetkiyi ve vazifeyi istismar edenlerin ayıklanması şart.

Bu hususta Bediüzzaman’ın, bundan bir asır önce “ittihadın temeli ve büyük râbıtası” ve “Osmanlının hudud-u mühimini (ehemmiyetli sınırını) muhâfaza ve düşman-ı vatanın tepesine bir ‘asây-ı tehdid’ (tehdid sopası) olarak tarif ettiği “Hamidiye Alaylarına Dair Beyân-ı Hakikat” başlıklı makalesinde “Hamidiye denilen asâkir-i milliye-i Kürdî intizâm ister, lağvı değil” beyânı, “koruculuk sistemi” hakkındaki doğru teşhisi belirliyor. (Şûra-yı Ümmet Gazetesi, 19.Kasım.1908)

Çözüm, Bediüzzaman’ın gerçeği tesbitinde…

12.05.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (09.05.2009) - Terörden tefrikaya…

  (08.05.2009) - “Oynak merkezli” dış politika (2)

  (07.05.2009) - “Oynak merkezli” dış politika (1)

  (06.05.2009) - Küresel komplo…

  (04.05.2009) - Ankara neden tutuk ve suskun?

  (03.05.2009) - Terörün tırmandırılması…

  (02.05.2009) - Mayın Türkiye’nin yoluna konulmuş…

  (30.04.2009) - Çelişkili sendromlar…

  (29.04.2009) - “Normalleşme” için izzetli duruş…

  (28.04.2009) - Dış politikada “büyük felâket”

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nimetullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.
Kurumsal Linkler: Risale-i Nur Kongresi - Bediüzzaman Haftası - Risale-i Nur Enstitüsü - Yeni Asya Vakfı - Demokrasi100 - Yeni Asya Gazetesi - YASEM - Bizim Radyo
Sentez Haber - Yeni Asya Neşriyat - Yeni Asya Takvim - Köprü Dergisi - Bizim Aile - Can Kardeş - Genç Yaklaşım - Yeni Asya 40. Yıl
Reklam Linkleri: Risale Yorum- Risale Çocuk- Oktay Usta - Euro Nur - Fıkıh İnfo- Ahmet Maranki- Cevşen - Yeni Asya Barla - Makdis