15 Ağustos 2009 ASYA'NIN BAHTININ MİFTAHI , MEŞVERET VE ŞÛRÂDIR İletişim Künye Abonelik Reklam Bugünkü YeniAsya!

Eski tarihli sayılar

Günün Karikatürü
Dergilerimiz

Süleyman KÖSMENE

Rahmeti hak etmek


A+ | A-

Süleyman Bey: “Lem’alar’da geçen; ‘Kadîr-i Küll-i Şey bir dakîkada, bulutlarla dolmuş cevv-i havayı süpürüp temizleyerek semânın berrak yüzünde ziyadâr güneşi gösterdiği gibi, bu zulümâtlı ve rahmetsiz bulutları da izâle edip hakâik-i Şerîatı güneş gibi gösterir ve ucuz ve dağdağasız verebilir. O’nun rahmetinden bekleriz ki, bize pahalı satmasın. Baştakilerin başlarına akıl ve kalplerine îman versin, yeter. O vakit kendi kendine iş düzelir.’ sözü ile Münâzarât’ta geçen, ‘Suâl: En evvel rüesâmız ıslâh olunmalı? Cevap: Evet, reisleriniz malınızı ceplerine indirip hapsettikleri gibi, akıllarınızı da almışlar veya dimağınızda hapsetmişler. Öyle ise, şimdi onların yanındaki akıllarınızla konuşacağım: Eyyühe’r-ruûs verrüesâ!.. Tekâsülî olan tevekkülden sakınınız. İşi birbirinize havâle etmeyiniz. Elinizdeki malımızla ve yanınızdaki aklımızla bize hizmet ediniz. Çünkü şu mesâkini (fakirleri) istihdâm ile ücretini almışsınız. İşte, hizmet vaktidir’ sözünü sorumluluk ve doğru tevekkül anlayışı bakımından nasıl birleştirebiliriz?”

Bedîüzzaman Hazretlerinin bu iki sözünden birincisi Müslüman için ümit ve duâ ihtiva ediyor1; ikincisi de reislere, âmirlere ve milleti idâre edenlere hakkaniyet, başarı ve verimlilikle ilgili2 yol gösteriyor. İlgi alanları farklı. Birinci cümlede üslûp duâ ve ümit ağırlıklı olmakla berâber, “Çalışmayınız!” demiyor. İkinci cümlede çalışma ve hizmet teşvik edilmiş; karamsar bir tablo çizmiyor, ümitleri kırmıyor, “Duâyı bırakınız” demiyor. Başka bir ifâdeyle, birincisinde “çalışmayı teşvik” gizlice, ümit ve duâ açıkça; ikincisinde “ümit ve duâ” gizlice, “çalışmayı ve hizmeti teşvik” açıkça ifâde edilmiştir.

Birinci cümle, en karanlık tablolarda ve levhalarda dahî Cenâb-ı Hakk’ın rahmetinden ümitvâr olmayı sürdürmemiz gerektiği konusundaki Kur’ân âyetine uygundur. Nitekim Kur’ân bütün umut kapılarının kapandığı noktalarda da umut veriyor ve, “Ey kullarım!.... Allah’ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz”3 buyuruyor. İkincisi ise, tembelliği, havâleciliği ve çalışmayarak millete yük olmayı milleti yönetenlere aslâ yakıştırmıyor; onları, milletin malı ve aklı ile, görenek ve değerleri ile hizmet etmeye çağırıyor, şimdi hizmet vakti olduğunu hatırlatıyor. Bu da; Kur’ân’ın çalışmayı ve gayret sarf etmeyi insanın büyük bir farklılığı ve görevi olarak ilân eden, “İnsan, ancak çalıştığı kadar elde eder!”4 veya, “Öyle ise, bir işi bitirince diğerine giriş!”5 ya da “Bir işe azmettin mi, Allah’a güven”6 âyetlerinin emirlerine uygun bir hatırlatma ve ikaz niteliği taşımaktadır.

Netice olarak, ne birincisi tembelliği ve havâleciliği çağrıştırıyor; ne de ikincisi yalnız kavlî duâyı yeterli görüyor! Binâenaleyh, tenâkuz mevcut değildir.

Müslüman gerek dünyâ işlerinde, gerekse âhiretle ilgili hizmetlerinde öyle bir denge kurmalıdır ki, işler yolunda gitmediğinde ne tamâmen elini eteğini hizmetten ve çalışmaktan çekmeli; ne de duâyı bir tarafa bırakmalı ve ümitsizlik girdaplarında boğulmalı! Müslüman, başarının, çalıştığı oranda verileceğini bilmeli; verimliliği nispetinde ümit dolu kapıların kendisine açılacağını kavramalıdır.

Böylece en zor şartlarda ve en çetin ve metîn tecellîlerde Müslüman, bir yandan verimli çalışmaktan ve inadına hizmetten geri kalmamalı; diğer yandan kavlî ve kalbî duâlarını eksik etmemeli, duâsına ve inancına bağlı olarak ümidini aslâ kaybetmemelidir. Neticenin Allah’ın rahmet elinde ve hikmet yüklü tasarruflarında olduğunu kesinlikle bilmeli; Cenâb-ı Allah’ın her şeye hâkim olduğundan emin olmalıdır.

Cenâb-ı Allah her şeye hâkim olduktan sonra ve her şey Cenâb-ı Allah’ın rahmetinin, hikmetinin ve iradesinin kontrolünde bulunduktan sonra; bulutlar kendi başına ne diye kararsın? Güneş kendiliğinden ne diye küsufa girsin? Hava tek başına ne diye bulansın?

Müslüman sorumluluğunu bildiği kadar, Allah’ın rahmet ve inayetle muamelesini hak eder.

Dipnotlar:

1- Lem’alar, s. 108.

2- Münâzarât, s. 65.

3- Zümer Sûresi,39/53.

4- Zümer Sûresi, 53/39.

5- İnşirâh Sûresi, 94/7.

6- Âl-i İmrân Sûresi, 3/159.

15.08.2009

E-Posta: [email protected]


 
Sayfa Başı  Yazıcıya uyarla  Arkadaşıma gönder  Geri


Önceki Yazıları

  (14.08.2009) - Hakkın hatırı âlîdir

  (13.08.2009) - Fenalığın dörtte biri

  (12.08.2009) - İstiâze cümlesi

  (11.08.2009) - Kabirde hayat

  (09.08.2009) - Eşler arası hukuka dikkat! (3)

  (08.08.2009) - Eşler arası nezaket ve hukuka dikkat! (2)

  (07.08.2009) - Eşler arası nezaket ve hukuka dikkat! (1)

  (06.08.2009) - Kısa-kısa

  (05.08.2009) - Leyle-i Beratınıza binler tebrikler

  (04.08.2009) - Herkes evinin önünü temizlerse...

Bütün yazılar

YAZARLAR

  Abdil YILDIRIM

  Abdullah ERAÇIKBAŞ

  Ahmet ARICAN

  Ahmet DURSUN

  Ahmet ÖZDEMİR

  Ali FERŞADOĞLU

  Ali OKTAY

  Atike ÖZER

  Cevat ÇAKIR

  Cevher İLHAN

  Elmira AKHMETOVA

  Fahri UTKAN

  Faruk ÇAKIR

  Fatma Nur ZENGİN

  Gökçe OK

  Gültekin AVCI

  H. Hüseyin KEMAL

  H. İbrahim CAN

  Habib FİDAN

  Hakan YALMAN

  Halil USLU

  Hasan GÜNEŞ

  Hasan YÜKSELTEN

  Hüseyin EREN

  Hüseyin GÜLTEKİN

  Kadir AKBAŞ

  Kazım GÜLEÇYÜZ

  M. Ali KAYA

  M. Latif SALİHOĞLU

  Mehmet C. GÖKÇE

  Mehmet KAPLAN

  Mehmet KARA

  Mehtap YILDIRIM

  Meryem TORTUK

  Mikail YAPRAK

  Murat ÇETİN

  Nejat EREN

  Nurullah AKAY

  Osman GÖKMEN

  Osman ZENGİN

  Raşit YÜCEL

  Recep TAŞCI

  Rifat OKYAY

  Robert MİRANDA

  Ruhan ASYA

  S. Bahattin YAŞAR

  Saadet BAYRİ

  Saadet TOPUZ

  Said HAFIZOĞLU

  Sami CEBECİ

  Selim GÜNDÜZALP

  Semra ULAŞ

  Suna DURMAZ

  Süleyman KÖSMENE

  Umut YAVUZ

  Vehbi HORASANLI

  Yasemin GÜLEÇYÜZ

  Yasemin YAŞAR

  Yeni Asyadan Size

  Zafer AKGÜL

  Ümit KIZILTEPE

  İbrahim KAYGUSUZ

  İslam YAŞAR

  İsmail BERK

  İsmail TEZER

  Şaban DÖĞEN

  Şükrü BULUT

Gazetemiz İmtiyaz Sahibi Mehmet Kutlular’ın STV Haber’deki programını izlemek için tıklayın.
Dergilerimize abone olmak için tıklayın.
Hava Durumu
Yeni Asya Gazetesi, Yeni Asya Medya Grubu Yayın Organıdır.