Güncel |
BEDİÜZZAMAN’I BİLMEDEN “BİLİYOR” GÖZÜKMEK… |
YİNE kendi ifâdesiyle, “pek ciddî bir muhabbetle Türk milletini seven ve Kur’ân’ın senâsına (övgüsüne) mazhariyetleri cihetiyle Türk milletini pekçok takdir eden ve altı yüz seneden beri bütün dünyaya karşı koyan ve Kur’ân’ın bayraktarı olan bu millete karşı gayet şiddetli taraftar bulunan ve bin Türkün şehâdetiyle, bin milliyetçi Türkçüler kadar Türk milletine bilfiil hizmet eden ve kıymettar otuz-kırk Türk gençleri namazsız otuz bin hemşehrilerine tercih eden” Bediüzzaman’ın mefkûresinden bîhaberler… (Tarihçe-i Hayat, 200-203) Keza, “Frengilik (Batıcılık) hesâbına sahtekâr bir surette Türkçülüğü kendine perde eden mütecâvizlerin, en son ve alçakça ve vicdansızca aleyhinde istimal ettikleri, “Said Kürtdür, bir Kürdün arkasında bu kadar koşmak hâmiyet-i milliyenize yakışmaz” tahrikine karşı, “Millet-i İslâmiyenin en mühim ve mücâhid ve muazzam bir ordusu olan Türk milletine binler Türk kadar hizmet ettiğime, binler Türk şâhiddir” diyerek, “bin gâfil, âmi, câhil Kürdü bir mü’min Türk’e karşı tutmadığını, değişmediğini” belirten beyânlarını görmemişler. (Barla Lâhikası, 149-150. Şeytanın telkiniyle ve dine karşı olan mihrakların propagandasıyla, Nur Talebelerine, “Siz Türksünüz. Maşaallah, Türklerde her nev'î ulema ve ehl-i kemal vardır. Said bir Kürttür. Milliyetinizden olmayan birisiyle teşrik-i mesâi etmek hamiyet-i milliyeye münâfidir (aykırıdır)” kışkırtmasına karşı, Bediüzzaman’ın, “Ey bedbaht mülhid! Ben felillâhilhamd Müslümanım. Her zamanda kudsî milletimin üç yüz elli milyon efradı vardır. Böyle ebedî bir uhuvveti (kardeşliği) tesis eden ve duâlarıyla bana yardım eden ve içinde Kürtlerin ekseriyet-i mutlakası (büyük bir çoğunluğu) bulunan üç yüz elli milyon kardeşi, unsuriyet (ırkçılık) ve menfî milliyet fikrine fedâ etmek ve o mübârek hadsiz kardeşlere bedel, Kürt nâmını taşıyan ve Kürt unsurundan addedilen mahdut birkaç dinsiz veya mezhepsiz bir mesleğe girenleri kazanmaktan yüz bin defa istiâze ediyorum (sakınıyorum)” cevabını okumamışlar. (Mektûbat, 407-412) Anlaşılan o ki “Haber Türk”teki tartışmacılar, Bediüzzaman’ı doğru dürüst okumamışlar ve bilmiyorlar. Okusalardı ve bilselerdi; mutlaka bu doğruları da dile getirirlerdi. Aksi halde tecâhül-ü ârif yapıp bilmezlikten gelmekle, hiçbir ilim adamına ve tarihçiye yakışmayan bir vartaya düşmekteler… |
24.10.2009 |