40. Yıl Röportajları |
FAHRİ UTKAN |
40 YILLIK OKUYUCU SALİH ÇÖKREN: |
Yeni Asya, çocuklarımız için mektep oldu. Sizi tanıyabilir miyiz?
İsmim Salih Çökren. 1954 İzmir doğumluyum. İlkokulu İzmit’te okuduktan sonra Düzce İmam Hatip okulunda okudum. Babam daha dindar muhit olduğu için Düzce’yi tercih etmişti. Liseden sonra Erzurum Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde okuyarak mezun oldum. İzmit İmam Hatip lisesinde başlayarak birçok lisede edebiyat öğretmenliği görevinde bulundum. Sakarya Üniversitesinde okutman olarak 6 sene çalıştım ve emekli oldum.
Risale-i Nurları nasıl ve ne zaman tanıdınız?
Risaleleri tanımam biraz kademeli oldu. İlk önce rahmetli babamın tavsiyesi ile, İzmit Maslak Sokaktaki dershaneye giderek tanıştım. Bir süre oraya devam ettim. Orada M. G. Dinçer, R. Sarı gibi ağabeylerle tanıştım. Daha sonra Düzce’ye gittiğimde, okulda Kur’ân hocamız Mustafa Bağcı bana “Hastalar Risalesi”ni verdi. Okudum, fakat pek anlamadım. Daha sonra son sınıfta, kendisine şükran borçlu olduğum Hüseyin Aslan ağabey vasıtasıyla tam olarak tanımaya başladım. Bu ağabeyimiz okulda sevilen bir isimdi. Herkesin gözünde bir değeri vardı. Eski hayatında çok haşarı bir kişi olduğu ve Risalelerle dini hayatını yaşamaya başladığı ve sigarayı bıraktığı duyulunca bayağı ilgi çekmişti, ben de etkilenmiştim. Sınıfımıza risaleler ve Yeni Asya Yayınlarından (Minyeli Abdullah vs.) getirmeye ve “Risale-i Nurlar geldi arkadaşlar” diyerek onları tanıtmaya başladı. İlk önce “Haşir Risalesi”ni aldım. 1971–1972 öğretim yılıydı. Daha sonra Erzurumda hizmetlerle ilgilenmeye başladık ve halen devam ediyoruz Allah’a şükür.
Yeni Asya’yı ne zaman ve nasıl tanıdınız?
Düzce’de, 1971–1972 öğretim yılıydı, tabiî ki Risale-i Nurlarla tanışınca Yeni Asya’yı da tanıdım. Derslere gidip gelmeye başlayınca, o zaman N. Birinci, M. Demirel, C. Alpgüvenç gibi ağabeyler İstanbul’dan sohbetlere gelirlerdi. Onlarla tanışıp gazeteyi daha da iyi tanımaya başladık. Özellikle C. Alpgüvenç ve H. İmamoğlu bizimle çok fazla ilgilenmiştir. Onlara bu vesileyle şükranlarını sunuyorum. Saatlerce bize neşriyatın ve gazetenin önemini anlatırlardı. Bu arada aklıma gelen bir olay; Düzce’de iken Karadeniz Ereğlisinde hizmetlerle ilgilenen Nejat Us ağabeyimiz çok fazla kar yağan kış günde elinde bir çuval Risale-i Nur ve Yeni Asya Yayınlarından kitapla dershanemize gelmesini unutamıyorum. Yani biz orada Yeni Asya ile Risale-i Nurları bir çantada gördük.
Yeni Asya’yı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yeni Asya, bir anlamda ‘lâhika’dır. Bazı kardeşlerim de ifade ettiği gibi dünyada ‘başyazarı Said Nursî olan tek gazete’dir. Daha önce de Risale-i Nurdan köşeler vardı, ama şimdi gündeme uygun Üstadın resmiyle birlikte risalelerden yazılar konması bize bu duyguyu uyandırmıştır. Risale-i Nurların âlem-i İslâmda Türkiye’deki naşir-i efkarı Yeni Asya’dır.
Yeni Asya ile ilgili başınızdan geçen bir olay var mı, anlatır mısınız?
Birçok olay var. En ilginci anlatayım: 1973 yıllarında seçim dönemiydi. O sırada gazetemizde de Mustafa Necati Bursalı’nın eseri olan Hz. Osman’ın (ra) hayatı tefrika edileme başlanmıştır. İstanbul’dan gelen afişleri (yaklaşık 150-200 afiş) biz 3 kişi (Ben, N. Topaloğlu, İ. Arafat) Düzce’de münasip yerlere, yapıştırmak için gece sokağa çıktık. O zaman da seçim yasakları varmış, bizim haberimiz yoktu. Tam karakolun karşısında, gece saat 02:00 civarında bir duvara ilanları yapıştırırken polisler etrafımızı çevirdiler. ‘Seçim yasakları başladı, siz hâlâ afiş yapıştırıyorsunuz” deyip bizi karakola götürmeye çalıştılar. Biz 3 kişi, ne kadar yapıştırdığımız afişlerin seçimle ilgisi olmadığı söyledikse de dinlemediler ve bizi biraz tartakladılar ve nezarethaneye koydular. Sabaha kadar nezarethanede kaldık. Ertesi gün de İsmail Özdemir’in vefat eden kardeşinin mevlidi vardı ve tevafuk eseri İstanbul’dan Mehmet Kutlular Ağabey olmak birçok ağabey Düzce’ye gelmişlerdi. Sağ olsun bizzat M. Kutlular karakola gelip meseleyle ilgilendi. Dindar bir hakim vardı. Bizi karakoldan belediyeye sevk ettiler. Seçim yasaklarına muhalefetten değil de bu seferde caddeleri ve duvarları kirlettiğimizden her birimize 140 TL ceza kestiler. Biz de her tarafımız yapışkan vaziyette o günkü mevlide katıldık. Herkes bize ‘Gazanız mübarek olsun’ diyerek güzel bir latife yapmışlardı. Yeni Asya’ya feda olsun.
Yeni Asya’nın ailenize kazandırdıkları nelerdir?
Yeni Asya’yı bekârken okumaya başladım. Bekârlığımızda faydalı olduğu gibi, evlendikten sonra da hem eşim için, hem çocuklarım için bir mektep oldu. Bize siyasî yönde ve diğer birçok şeyde bizi hiç mahcup etmedi. Çocuklarım gerek gazete gerekse dergilerimizle büyüdüler. Evlendiler, halen de Yeni Asya medya grubunun çıkardığı gazete, dergi ve yayınları alırlar ve okurlar. Özellikle Can Kardeş ve büyüdükten sonra Köprü dergisi çocuklarımda önemli etkisi olmuştur. Büyük oğlum çocuk iken elindeki 80–100 Can Kardeş dergisini odaya serer, yere yatar sırayla onları defalarca okurdu, bunu unutamıyorum. Gazetemizin bütün yayınlarından ben ve ailem çok istifade etti ve halen de ediyor. |
FAHRİ UTKAN 02.02.2010 |